dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2491.6
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63411.15$

İlahi ikaz deprem!..

24 Şubat 2023, Cuma 08:18
İlahi ikaz deprem!..

Bugün, islami ilimler ihtisasım ve gazeteci kimliğimle yazmak istedim. Doğrular Allah ve Resulü’nden, yanlışlar şeytandan ve kendi nefsimdendir.

Yeryüzü şüphesiz Yüce Allah’ındır. Kainatın tek maliki O’dur. Yegane kuvvet kudret sahibi de O’dur. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. Sadece O’nun dilediği şey olur. Bir şeyi dilediğinde de “ol der, oluverir” 

Yeryüzünde meydana gelen deprem, sel, yangın gibi doğal afetler Allah’ın birer ayetleridir. Bu felaketler ya Allah’ın kullarına gazabıdır, ya da uyarısı ve imtihanıdır. Her musibet Allah’ın mümin kullarına imtihanı ve ikazı iken, kafirlerin de dünyadaki cezası ve akibetidir.

Yaşadığımız 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi de, ya Allah’ın gazabıdır, ya da bu millete uyarısıdır. Allah’ın gazabı olduğunu iddia etmek doğru değildir. Bunun için kimsenin bir delili de yoktur. Bunu iddia etmek Müslümanları topluca suçlamaktır!.. Oysa bu depremin bir uyarı, bir imtihan olduğu düşünmek, hatta bilemediğimiz nice hayır kapılarının açılmasına vesile olacağı hüsnü zannında bulunmak gerekir. 

Sebebine gelince;

Her şeyden önce Müslüman milletler hakkında toplu sui zanda bulunamayız. Her musibet karşısında Müslümanları topyekun günahkar görüp suçlayamayız. Bu doğru olmadığı gibi, islami bir metot da değildir. Çünkü hiç kimse bunun ispatını yapamaz. Radikal bir sui zanla Müslüman bir toplumda, sizler işlediğiniz günahlardan dolayı bunu hak ettiniz, Allah da verdi, demek Müslümanın işi olamaz. Şayet durum sadece bundan ibaret olsaydı hayatları küfür, şirk ve günah olan batı toplumunun nefes bile almaması gerekirdi!.. Yüce Allah onlara 24 saat mühlet vermemeli ve yeryüzünden silmeliydi. Ama hakikat bunun tersini gösteriyor. Hiç şüphesiz ilahi ikazlarda insanın iradesinin, işlediği günahların, yaptığı yanlışların katkısı büyüktür. Olmasaydı zaten Rabbimiz böylesi büyük ikazlarda bulunmazdı!.

Yıllardır bir çok İslam toplumunda olduğu gibi ülkemizde de sapkın bir azınlık güruh, sadece kendilerinin hak üzere olduğunu iddia ederek, en ufak bir şeyde bütün Müslümanları yaftalar, itham eder ve sui zanda bulunurlar. Yeter ki küçük bir boşluk bulsunlar, hemen oradan şeytandan önce içeri sızar, durumdan vazife çıkarırlar. 

Hepimiz biliriz ki, Allah’ın gazap ettiği bir topluma rahmet dilenmez. Çünkü onlar hak ettikleri için Allah helak eder. Nuh tufanında inanmayanlar helak olurken Hz. Nuh, Allah’ın onu ve ailesini kurtaracağı vadine binaen oğlunun ailesinden olduğunu ve gemiye binmesini Allah’tan isteyince; 
Rabbimiz, o senin ailenden değildir deyip duasını red etmiştir. Allah’ın lanet edip gazap ettiği toplum için Allah’a dua edilmez, yardım istenilmez. 

Ama görüyoruz ki, bu deprem musibeti karşısında milyonlar yardım seferberliğindeler. Enkazın altından çıkarılan kadın, 'başım açık, önce bana başörtüsü verin' diyor!. Diğer taraftan enkazın altından kurtarılan yarı baygın vaziyette altı yaşındaki çocuk, 'Ya Rabbi, günlerdir namazımı kılamadım, sen beni affet' diye sayıklıyor!.. Kurtarma ekipleri tekbirlerle enkazın altından insan çıkarıyor. Göçük altındakilerin yerleri salavat sesleriyle tespit ediliyor. Bir başka enkazda çıkana, nasıl hayata tutundun diye sorulduğunda, 'Kuran okuyarak' diyor. Hal böyle iken, siz bu belayı hak ettiniz, Allah da size gazap etti, belanızı verdi gibi kahredici ucuz sözler cehalettir.

Başına musibet gelen toplum kafir, zalim, azmış, tağuta tapan olsaydı, bu Allah’ın gazabıdır derdik. Ama bu toplum Allah’a inanıyor, alnı secdeye gidiyor, namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekat veriyor, iyilik yapıyor, “La ilahe illallah” diyor, Allah’ı zikrediyor, peygamberin sünnetine tabii oluyor. Bu durumda birilerinin kalkıp kendisinden ve günahlarından habersiz tüm Müslümanları töhmet altında bırakması,  topluca günahkar görmesi, harama bulaşmış veya rıza göstermiş görmesi, sonra da bunu hak ettiniz, Allah da cezanızı verdi demesi doğru olmadığı gibi, bu düşüncenin dinimizle de alakası yoktur. Bunun rabbani bir metot olmadığını Sahihi Müslim’de gelen hadis bize bildirmektedir;
Efendimiz s.a.v. şöyle buyuruyor:
“Kim insanlar helak oldu derse, kendisi helak olmuştur” Yani Allah onları helak etmediği halde onların Allah’ın gazabıyla helak olduğunu söyleyen kendisine yazık etmiş, yanlış yapmış ve helak olmuştur. 

Bir Müslüman olarak bu toplumun kahar ekseriyetinin büyük bir hayır üzere olduklarını düşünüyorum. Rabbimiz onları helak etmedi. Canlarını aldıklarını, kendi indinde yaşayan ve rızıklandırılan şehitlik mertebesiyle mükafatlandırdı. Çünkü göçük altında kalan şehittir, diyor Peygamberimiz. Yüce Rabbimiz onları özel kullarından eyledi. Bugün göçük altında kalıp ölenler arasında, iyi ki de öldü gitti kurtulduk, dediğiniz birileri var mı!?. Bildiğimiz herkes iman ve tevhid ehli değil mi!?. Cenazesini çıkardığımız herkesin namazını kılıp Müslüman mezarlığına defnetmiyor muyuz!?...

Şimdi sıra bizde. Geride kalan, akibetinin ne olacağı belli olmayan, hangi hal üzere yaşayıp hangi hal üzere öleceği bilinmeyen bize sıra geldi!. Gidenler, belki de günahlarının bedelini böyle ödediler. Tüm kalbimizle Rabbimize yönelip bağışlanma dilememiz gerekir. Yine bilmemiz gerekir ki, başımıza gelen her şey kendi ellerimizle yaptığımızın karşılığıdır. Allah asla kullarına zulmetmez. Zaman zaman uyarmak, mertebelerimizi yüceltmek, hayra anahtar kılmak, bilmediğimiz kapıları açmak için musibetlerle bizi imtihan eder. 

Çokça tevbe ve istiğfarda bulunmamız, Allah’ın yoluna dönmemiz, kötü işleri terk etmemiz, günahlardan kaçınmamız gerekir. Çünkü Allah, tevbe istiğfarda bulunan, ıslah olan, müslüman olan toplumları helak etmez. Hz. Ömer zamanında küçük bir deprem olduğunda herkesi toplayıp şu tarihi sözleri söyler:
“Bir daha deprem olursa sırtımı size verir, burada durmam giderim” der ve insanları yaptıkları yanlışları terke, Allah’a tövbeye çağırmıştı.

Her şey rabbimizin bilgisi dahilinde ve dilemesiyle olur. Ne kadar aciz olduğumuzu, Yüce Allah’ın rahmetine ne kadar muhtaç olduğumuzu bir kez daha gördük!. Mallarımızın, canlarımızın, sahip olduğumuz her şeyin Allah’a ait olduğunu gördük!. Ölüm, bir gün mutlaka kapımızı çalacaktır. Ölüme nerede ve nasıl yakalanacağımızı bilemiyoruz. O halde bütün dünya lezzetlerini yok eden ölüme her an hazır olalım!. Bu ilahi ikazdan ders çıkaralım. Hayatta kaldığımıza, nefes aldığımıza hamdedip, tevbe istiğfar için Allah’ın bize yeniden mühlet verdiğine şükredelim…

Fi Emanillah…

Ebuzer AYDIN
“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni” 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.