dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.46
  • EURO
    34.73
  • ALTIN
    2434.9
  • BIST
    9930.47
  • BTC
    63994.84$

İlkokul Günleri...

14 Aralık 2022, Çarşamba 12:41
İlkokul Günleri...

      

 

 

  Adam boyu kar yağdığı günlerde bile  vali amcaların (!) okulları tatil etmeyi düşünmedikleri, okul servisi diye bir şeyin ne olduğunu bilmediğimiz, kürünen karların oluşturduğu kardan tünellerin arasında okula gittiğimiz günleri unutmamız mümkün mü?        
 Soğuk ve karlı kış günlerinde su çeken ayakkabılarımızın ıslattığı çoraplarımızı, sınıfın ortasına kurulmuş devasa sobanın etrafında, çoraplarımızı sobaya dokundurarak kurutmaya çalıştığımız, bu arada çoğu naylon olan çorapları yaktığımız ve sınıfa tarifi imkansız kokuların yayıldığı o ilkokul günlerini nasıl unuturuz?

 Hadememiz Abdullah Efendi'nin, elinde uzun uzun sallayarak 'dling, dling, dling' diye ses çıkaran zilini duyunca, çığlıklar atarak, birbirimizi ezercesine sınıflara koşuşturduğumuz, gürültü yaptığımız için, merdiven başında elinde kızılcık sopasıyla bekleyen “vurduğu yerden güllerin bittiği” öğretmenleri ve “eti senin kemiği bizim” diye öğretmenimize teslim edildiğimiz günleri  nasıl unuturuz?

  Daha sonraları geçtiğimiz ortaokul ve liselerdeki o elektrikli, mekanik, müzikli zil sesi bana o ilkokuldaki zilin verdiği hazzı bir türlü veremedi.

  Şimdiki çocukların, "bunlar ne ola ki acep?" Diye sorduğu, giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluştuğu belirtilen “mektup” diye bir şeyi yazmanın öğretildiği ve hızlı haberleşmenin tek aracı olan “telgraf” çekmenin öğretildiği günleri unutmamız mümkün mü? 
  Adab-ı muaşeret kurallarının tümünün öğretildiği, toplum içinde nasıl davranacağımızı bizlere öğreten, şimdilerde ise bu dersin yerinde yeller esen “Yurttaşlık Bilgisi” dersini ve bu derste öğrendiklerimizi unutmak mümkün mü?

  Allah razı olsun, bizim sağlığımızı çok düşündükleri ve protein ihtiyacımızı karşılamak için taaa okyanus ötesinden bize mis (!) gibi sütler (!) (süt tozu) ve karnımızı doyurmak ve beslenmemiz için peksimetler ve yayık tere yağları (!) gönderen Amerika’yı ve bunları iştahla yediğimiz günleri unutmamız mümkün mü?

  "Yerli malı yurdun malı. Herkes onu kullanmalı" sloganıyla büyük bir zevkle kutladığımız, evden ne varsa götürdüğümüz (ceviz, bastığh, kesmece, kuru üzüm, meyve vs.) ve hep birlikte hayfene tadında yiyip ve yerli malı kullanma ve tutumlu olma bilincinin aşılandığı o müstesna günleri unutmak mümkün mü?

 Okul çıkış kapısında bekleyen, dondurmacı Abdo dayının dondurmalarını, Şam Tatlıcı Hüseyin ustanın Şam tatlılarını, nohutçu Süleyman’ın sattığı, bugün bulamayacağınız haşlanmış nohutları, Albay’ın ciğer kebabını, tavuk sütlerini, horoz şekerlerini, elmalı şekerleri, kırık leblebileri, simitleri unutmamız mümkün mü?

              Unutamayacağımız ne kadar çok şey var değil mi?

               Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...