dore okulları
Malatya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2472.3
  • BIST
    9530.47
  • BTC
    61092.91$

İYİ BİLİRDİK...

22 Haziran 2020, Pazartesi 07:16

 

-SESLİ MAKALE-

 

 

Baba Vahap'ın vefatı üzerine.


Cenab-ı Hakk, Kur'an'ı kerimde şöyle buyuruyor: “Eğer sadakaları (zekat ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne güzel! Fakat gizleyerek fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahların bir kısmına da kefaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Bakara 2/271)

Peygamberimiz (asm) şöyle buyuruyor: “Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde, Allah Teala yedi insanı Arşın gölgesinde barındıracaktır. Bunlardan biri de, sağ elinin verdiğini, sol elinin bilmeyeceği kadar sadakayı gizli veren kimsedir.” (Buhari, Ezan 36, Zekat 16; Müslim, Zekat 91)

 Gazeteci için tanıdığı, sevdiği ve saygı duyduğu bir insanın vefatı sonrasında bir kaç kelam etmek hayli zordur. Daha önceleri de sevdiğim kişilerin ardından yazılar kaleme almış birisiyim. Zor olduğunu belirttiğim yazılardan biri için yine oturdum bilgisayarın başına.

 Özellikle biz Malatyalıların yakinen tanıdığı, bir ulu çınarı geçtiğimiz gün ebedi aleme yolcu ettik. Sadece Malatyalıların değil, tüm Türkiye'nin adını duyduğu biriydi. Ülkemizin dünya çapındaki markası LC Waikiki'nin kurucusu olan Vahap Küçük'ten bahsediyoruz.

 “İYİ BİLİRDİK

Malatyalılar onu daha çok Doğanşehir Belediye Başkanı olarak bilir. Dünya çapındaki bir markanın ve Küçükler Holding gibi dev bir kuruluşun sahibi olmasına rağmen, memleketine hizmet etmek gibi bir aşkı vardı onun. Tanıyan tanımayan hemen herkesin “İyi bilirdik” diyebileceği ender insanlardan biriydi. Hayır işlerinde hep önde gidenlerdendi. Binlerce-On binlerce öğrencinin okumasında katkısı olan biriydi kendisi.

 MÜTEVAZI VE CÖMERT BİR İNSANDI

Vefat haberiyle birlikte sosyal medyada gündem oydu. Herkes onun iyiliğinden bahsediyordu. Herkes onu rahmetle yad ediyordu. Herkes buruktu ama kimsenin hüznü Doğanşehirliler kadar değildi. Kimine göre Doğanşehir'in Belediye Başkanı olsa da, Doğanşehirlilerin hem ağası, hem de dert babasıydı. Belki de Doğanşehirlilerin medar-ı iftiharıydı.

 ON BİNLER ŞAHİTLİK EDİYORSA...

Peygamber Efendimiz (ASM) şöyle buyuruyor: “Bir Müslümanın iyi olduğuna dört komşusu şahitlik ederse, Allahü teâlâ, ‘Ben sizin şahitliğinizi kabul ettim. Onun bilmediğiniz şeylerini de affettim' ”. Kaldı ki bir Müslümanın iyi bir kişi olduğuna binler belki on binler şahadet ediyorsa; işte o kişi, gıpta edilmeye layık bir Müslümandır.

GARDAŞ BUNU ÇÖPE ATMAYIN…

Bir büyüğümüz bir anısını söyle anlatmıştı:

Belediye ve Milli Eğitim'in davetiyle Doğanşehir'e, sohbet etmek için davet edilmiştim. Sohbetten sonra Belediye Başkanı Vahap Küçük, bizi Sürgü'ye yemeğe götürdü. Yemekten önce pizza bıraktılar. Başkan, kendi tabağındaki pizzadan biraz yedi. Sonra yemek geldi. Garson, pizza tabağını alırken Başkan: ‘Gardaş, bunu çöpe atmayın, bir paket yapın, ben evde yerim. İsraf olmasın.' dedi. Çok takdir ettim. Zengindi. Hayrı hasenatı boldu. Ama  bir parça pizzanın israf olmasına onun gönlü razı olmadı”.

Baba Vahap'ın iyiliğini, cömertliğini ve tevazusunu düşündükçe, Asr-ı Saaddet'te yaşanan şu hadiseyi hatırladım:

Sahabenin meşhur yedi Abdullah'ından olan Abdullah İbni Ömer Hazretleri ki; Halife-i Resulullah olan Faruk-u A'zam Hazret-i Ömer'in (ra) büyük oğlu ve Sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o mübarek zat, çarşı içinde, alış verişte, kırk paralık bir meseleden, iktisad için ve ticaretin sebebi olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş. Bir Sahabe ona bakmış. Yeryüzünün şanlı halifesi olan Hazret-i Ömer'in oğlunun kırk para için münakaşasını acayip bir hısset (pintilik) zannederek, hazreti Abdullah'ın arkasına düşüp, ahvalini anlamak istemiş.

Baktı ki, Hazret-i Abdullah mübarek evine girdi. Kapıda bir fakir adam gördü. Bir parça ilgilendi, ayrıldı, gitti. Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri de orada gördü. Onunla da ilgilendi, ayrıldı, gitti.

Uzaktan bakan o Sahabe merak etti. Gitti, o fakirlere sordu: “Hazreti Abdullah sizin yanınızda durdu, ne yaptı?

Her birisi dedi: “Bana bir altın verdi.”

O Sahabe dedi: “Fesübhanallah! Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde iki yüz kuruşu kimseye sezdirmeden, kemal-i rıza-i nefisle versin!” diye düşündü. Gitti, Hazret-i Abdullah ibni Ömer'i gördü, dedi: 

Yâ imam, bu müşkülümü hallet. Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın.”

Ona cevaben dedi ki: “Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemal-i akıldan ve alış verişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadâkatin muhafazasından gelmiş bir hâlettir, hısset (Pintilik) değildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir hâlettir. Ne o hıssettir (pintiliktir) ve ne de bu israftır.

İmam-ı A'zam, bu sırra bir işaret olarak “Lâ isrâfe fi'l-hayri kemâ lâ hayre fi'l-israf” demiş. Yani, “Hayırda ve ihsanda –fakat müstahak olanlara– israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur.”

Haddi vasat olan cömertliğin ifratı israf olduğu gibi, tefriti ise cimriliktir. Haddi vasat olan tevazunun ifratı kibir olduğu gibi, tefriti ise tezellüldür. Baba Vahap, ne cimriydi, ne de müsrif…Ağa Vahap ne kibirliydi, ne de zelil. Bilakis Başkan Vahap, hem mütevazı, hem de cömertti. Onun için söylenecek tek söz: “Soy adın Küçük'tü. Küçük görünmek istiyordun. Mütevazı bir hayat yaşıyordun. Ama sen büyük bir insandın.

 BABA VAHAP İÇİN NE DENİLEBİLİR Kİ!..

-“Paranın, gücün, makamın değiştirmediği ender insanlardan biriydi” 

- “O şöhret ve varlığa rağmen; çocukla çocuk, büyükle büyük olan, son derece mütevazı biriydi.”

- “Asla kin tutmayan, kızsa bile 5 dakika sonra unutan! Hangi etnik kökenden olursa olsun yardım isteyeni boş çevirmeyen, üstelik ‘Bu parayla ne yapacaksın? Nereye harcayacaksın' diye sormayan gönlü zengin çelebi bir insandı.”

- “50 binden fazla kişiye istihdam sağlayan, bir dünya markasının kurucusuydu.”

- “Çalıştırdığı yüzlerce insanı evlendiren, On binlerce öğrenciye karşılıksız burs veren gönlü bol biriydi.”

- “Sadece Doğanşehir ve Malatya'da binden fazla öğrenciye burs vererek okutan, tırlar dolusu giysiyi, başta Malatya olmak üzere; ülkenin dört bir yanındaki muhtaçlara dağıtılmak üzere gönderen bir yiğitti.”

- “Doğanşehir'in taşında toprağında, ayrım gözetmeksizin her kesim insanında emeği oldu.”

 Dahası: Hakk Tealâ, rahmetiyle muamele buyursun. Tüm siyasetçilerimizin ve zenginlerimizin örnek alması ümidiyle…

NOT: Başta aynı adı onurla taşıyacak olan oğul Vahap Küçük olmak üzere; ailesine, evlatlarına, yakınlarına LC Waikiki' ailesine  ve tüm Türkiye'ye baş sağlığı ve sabrı cemil niyaz ediyorum.


Selam ve dua ile
Fiemanillah