dore okulları
Malatya
06 Mayıs, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2408.4
  • BIST
    10285.11
  • BTC
    64365.75$

Kazık; yan budakları da başka kazık 

17 Eylül 2023, Pazar 11:56
Kazık; yan budakları da başka kazık 

Merhaba değerli okurlarım.

Fındık kabuğuna sığan, ama kale kapısından geçemeyen konularda yazmaya devam ediyorum. 
Kurdun biri, avlayıp yediği bir av sonrası o kadar çok yemiş ki yerinden kalkamamış. Hikâye bu ya, pişman olup tövbe etmiş ve:
-“Yarabbi, bir daha 3 okkadan fazla et yemeyeceğim” demiş.
Yine bir gün dağda geziyorken karşısına bir eşekle sıpası çıkmış. Kurdun gözü fal taşı gibi açılmış tabi.
-“Yarabbi demiş; şimdi ben bu dağ başında teraziyi nereden bulacağım?”
Bazen biraz ciddi ve siyasi konularda yazayım diye kararlar veriyorum. Ama bir kenarından nem alıyor. Sulanıyor ve yazım tarzına geri dönüyor.  
Nerdeyse ekim ayına girmek üzereyiz ama yaz sıcağı henüz buraları terk edemedi. Bu8 sene kışın soğuk geçmesi bekleniyormuş. En az “3 köpekli geceler” olacakmış. 3 köpekli gecelere takıldınız. Anlatayım.
Avusturalya yerlileri Aborijinler soğuk gecelerde köpekleri ile uyurlarmış. Soğuğun artışına göre iki veya üç köpekle uyudukları olurmuş! 
En soğuk günlerde üç köpekle uyuyup, bu günleri de “üç köpekli gece” diye ifade ederlermiş.
*** 
Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmazmış.
Tarihimizin Cumhuriyet ile devam eden kısmında bizim de unutmayacağımız, yeni nesillere ibretle aktarmamız gereken olaylar yaşadık. 100 yılı devirdik. Ama yediğimiz kazıkları unutamıyoruz. 
Temel İngiltere’ye gitmiş. Havaalanından hemen bir araç kiralayıp Trafiğin Türkiye’ye göre ters yönde işlediğini bilmeden dalmış yola. O sıra radyodan polis anonsu girmiş. Anonsta:
-“Dikkat, dikkat! Trafikte bir araç ters istikamette gitmektedir. Dikkat edin!”
Temel söylenmiş:
-“Ne birisi. Hepisi. Hepisii!”
Evet. Diyeceksiniz ki “Bu Cumhuriyet döneminde bir sürü kazıklar yedik. Yazmaya kalkılsa binlerce Meydan Larousse ansiklopedisine sığmaz. Ersoy hangi birini yazacak?”
Binlerce kilometrelik yola ilk adımla çıkılır. “Başlamak işin yarısıdır” sözüne göre ilk adım yolun yarısıdır. 
Sadece sofrada yediğimiz zeytin sebebiyle ülkemize çakılan kazığı anlatmak istiyorum. 
Türkiye’deki en yaşlı zeytin ağacı 1800 yıllıktır. İzmir Seferihisar’ın 5 km. uzağında Teos antik kentinde Umay Nine ağacıdır. Ve halen zeytin vermektedir. 
Ülkemizde zeytin ağaçları bolca var iken İspanyollar Türk halkından veya “yarım yanmış yanmamış zeytin ağaçlarını” asfalt yapımında kullanmak üzere satın almaya başlamışlar. Üstelik hatırı sayılır bir ücretle. Satın aldıkları zeytin ağaçlarının yerine de ABD üzerinden çam fidanı hibe etmeyi de ihmal etmemişler. 


 
50’li yıllarda özel siparişle “Zeytinyağlı yiyemem aman / basma da fistan giyemem aman / Senin gibi cahile / ben efendim diyemem aman!” türküsünü yaptırmışlar. Bu türkü zamanın devlet radyolarında sabah akşam gece gündüz çalınmış. Zeytinyağı yerine ABD’nin çok ürettiği soya ve Ayçiçek yağı ile margarin adeta yığılmış. Bu türkü sayesinde de zeytinyağını, sağlıklı pamuklu kumaşları kötüledikleri gibi buna itiraz edeni de cahillikle suçlamışlar. Zeytinyağımıza da ABD tarafından kota konmuş. Üretimine gerek duyulmayacak şekle getiren baskılar yapılmış. O dönemde ölü zeytin ağacının İspanya’ya olan ihracatta önemli bir yer tutmaya başlaması dikkat çekmiş. Araştırılınca İspanyolların bu ağaçları asfalt yapımında kullanmadıkları ortaya çıkmış. Birkaç yıl sonra da Türkiye’yi üretimde ekarte eden İspanya zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya lideri haline gelmiş. 
Hani ben de hep derim ya “kafir tek millettir.”
İspanyollar zeytin ağaçlarımızı yaktırıp ölü ağaca para sayarak üretimi durduruyor. ABD de margarin fabrikaları kuruyor. Pamuklu basma yerine sentetik kumaşlar yığılıyor Türkiye’me. 
Bu malzemelerin yoğun reklamları ile Türkiye’yi sağlıksız ve sefil bir ortama sürüklüyorlar.
On yıl kadar sonra Ege’de zeytinyağı üreten birkaç il dışında kalp rahatsızlıklarından ölümler de çoğalıyor.
Konu içinde konu. Kazık; yan budakları da başka kazık. Söktürülen ve yakılan Zeytin ağaçlarının yerine bize bağış(!) olarak verilen çam ağaçları da ayrı bir kazık. Yangın sırasında patlayan kozalaklar 50 metre öteye kadar sıçrayıp daha geniş alanlara yayılmasına sebep oluyor. Neden bu ağaçlar yerine meyve, ıhlamur vb. canlı çeşitliliğini de artıracak her yönden faydalı ağaçlar dikilmez. Sebebi 50’li yıllarda ABD ile yapılan anlaşmalara bağlı kalmamız.
Menderes döneminde değiştirilemeyen bu orman politikası Demirel döneminde de aynı idi. Adamlar nasıl elimizi kolumuzu bağladıysa halen yanan ormanların yerine gene çam dikmeye devam ediyoruz. 
Zeytin Kur’an-i Kerim’de geçen bir nimet. İncir de. Uzaklaştıkça kaybetmek ve kazıklanmak kaçınılmaz sonumuz.
Ersoy Baba (sizden geçmiş ama) hiç olmazsa çocuklarınızı uyanık tutun da benzer kazıkları yemesinler diye yazıp çizdiriyor. 

Kalın sağlıcakla.


 

Yorumlar

  • yorum avatar
    kemal bıyıklıoğlu
    23-09-2023 20:45

    Ersoy baba yazılarınızı bir süredir takip ediyorum. Bazen bildiğimiz olaylaqr da yazılıyor ama farklı bir tat ile. Başarılar.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.