dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2498.1
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63914.118$

KİRAZ’IN REKLAM FİLMİNDE, BAŞROL AĞBABA’NIN!..

17 Mayıs 2021, Pazartesi 10:19

 

 

 

-CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, nasıl bir “skandala” imza attı?
*
-Veli Ağbaba'nın, CHP İl Başkanı Enver Kiraz'la olan duygusal “ilişkisi” nedir?
*
-Ağbaba, topluma nasıl “kötü örnek” oluyor?
*
-Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna'nın gündeminde, Malatya'nın hangi “milletvekili” vardı?
*
-Rahmetli Ferit Mevlüt Aslanoğlu'yla, Veli Ağbaba arasındaki “bariz” farklar neydi?
*
-Şevket Keskin Bülent Tüfenkci, Öznur Çalık, Ahmet Çakır ve Hakan Kahtalı'yı nasıl “es” geçti?
*
-Malatya emniyeti neden “tepki” çekiyor? 


Önceki hafta, bu köşeden Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'yla ilgili bir yazı yayınlamıştım. Veli Ağbaba için, yazımız pek “etkili” olmamış ki; bu hafta da başka bir “skandala” imza attı. 

Koronavirüs salgınından dolayı bütün dünya gibi, ülkemizde de çeşitli tedbirler alınıyor. Bu tedbirlerin bir kısmını eleştirsem de; büyük bir çoğunluğunun toplum sağlığı için olduğu bilinciyle takdir ediyor ve konulan kurallara uyma gayretini gösteriyorum. Malum olduğu üzere Ramazan ayının yarısını evlerimizde geçirmek zorunda kaldık. Her hangi bir mecburiyet olmadığı sürece, herkesin evlerinde olması gerekirken, Malatyamızın duygusal vekili Veli Ağbaba, sazlı-sözlü ve içkili bir videonun “başrolünü” kapmış. CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz'ın sosyal medya hesabından paylaşılan videoda, Veli Ağbaba, bir elinde mikrofon, diğer elinde içki kadehi, sağında bir saz sanatçısıyla keyif(!)'in “dibine” vururken görülüyor. Bir milletvekilinin elbette ayrıcalığı olacak. Elbette sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde de sokağa çıkabilecek. Ama bu muafiyet, “alem” yapmak için kullanılamaz. Hadi Ağbaba'nın ayrıcalığı var, peki yanındakilerin ayrıcalığı ne? Kimsenin görmeyeceği bir yerde böyle bir kabahat işleniyor da, niye milletin gözüne sokarcasına sosyal medyadan paylaşılıyor?

Yasağın devam ettiği bir günde, kendisine açık hava eğlencesi tertipleyen Veli Ağbaba'nın, topluma kötü örnek olmaktaki sınırları iyice zorladığı bu videoyu görünce, önceki hafta kaleme aldığım yazının bir kısmını bu hafta tekrar etmem gerektiğini düşündüm. İşte o cümleler: “Siyasi ihtirastan, maddi menfaat endişesinden, ya da kişisel ilişkilerinden dolayı küçülen ve yok olma derecesine gelen insanları görünce, vatanım ve milletim adına çok üzülüyorum. Bir insan nasıl olur da, böyle bir hatayı göz göre göre yapabilir? Nasıl olur da Allah'ın haram kıldığı (Yasakladığı) bir şeyi yasaklayanları “Allah'a havale” ediyor. Bir türlü aklım havsalam almıyor.

Bu durum bana meşhur (!) olmak isteyen bir ahmağın, Ayasofya gibi mübarek bir camide, herkesin ibadetle meşgul olduğu bir hengâmda, nazarları  kendisine çekmek için, fuhşiyata yönelik şarkılar söyleyip, cami cemaatinin nefretini kazanmasını hatırlatıyor. Hatta buna benzer bir misal, bazı motosiklet sürücüleri, dikkat çekmek için egzozlarını deldirirler. Motosikleti sürdüklerinde öyle gürültü çıkarırlar ki, etraftaki herkes o sesten rahatsız olur. Bu durum ise sürücüyü hiç rahatsız etmez. Sahiplerinin kulağının çınlaması ise, onlara gayet normal gelir.

Sözün burasında, ülkemizin Doğusunda sıkça kullanılan Kürtçe bir sözü hatırladım. Hatta bazı İslam alimlerinin kitaplarında da, bu söze denk gelmişliğim vardır. Benzer bir sözü, Malatya'da da duymuşluğum vakidir.

Derler ki;

“Hüdameru şaş dike, kaş neke. Kaş dike, fahşneke. Fahş dike, purşneke. Purş dike, perişan neke. Perişan dike, müşevveş sergerdanneke.”

Yani: ‘Allah, adamı şaşırtırsa, süründürmesin. Süründürürse, fahşetmesin. Fahşederse, dilenci vaziyetine getirmesin. Dilenci vaziyetine getirirse perişan etmesin. Perişan ederse, başıboş sergerdan etmesin.' ”

Bu arada yine daha önce kaleme aldığım ve bir telefon firmasının reklamını hatırlatarak “Tamamen duygusal” cümlesini anlatmıştım Veli Ağbaba'yla ilgili olarak. Yine o yazıda Ağbaba ile Malatya İl Başkanı Enver Kiraz arasındaki ilişkinin “Tamamen duygusal” olduğuyla ilgili şüphemi de aktarmıştım.

Aşağıdaki videoyu izleyince, bir de bu videoyu yayınlayanı görünce aralarındaki ilişkinin “Tamamen duygusal” olduğuna iyice inandım. İçki satan Enver Kiraz bir reklam filmi çekmiş, başrolünde de Veli Ağbaba'yı oynatmış!.. 

BU SENARYODA, BAŞROL YOK AMA!.. 

CHP'deki taciz-tecavüz haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Son taciz-tecavüz hadisesindeki başrolü olmasa da, yardımcı erkek oyuncu rolünü, bizim Veli Ağbaba kapmış. Taciz-tecavüzle anılan CHP Kale İlçe Başkanı S.K.'yı o göreve getirenin Malatya Milletvekili Veli Ağbaba olduğu ortaya çıkmıştı. İşte bu olaydan sonra, Veli Ağbaba'nın işi biraz daha zorlaşmış gibi görünüyor. Film, senaryo ve başrol deyince, geçtiğimiz günlerde yazılmış bir senaryoyu okudum. 8 Mayıs 2021'de Sabah Gazetesi'nde Salih Tuna imzasıyla yayınlanan yazıda, CHP Genel Merkezi'nde geçen bir sahneyi anlatılıyor. Senaryoya göre CHP'nin ağır topları partiyi kapatıp-kapatmama konusunda bir tartışmaya tutuşuyor. Güncel olayları kullanarak bir senaryo üreten Salih Tuna, “Tecavüz lafını duyan herkes Veli Ağbaba'ya baktı” ifadelerini kullanmış. Bu sözleri okuyunca, bir Malatyalı olarak “hicap” duyduğumu belirtmek isterim. Söz konusu bölüme, Sabah yazarı Salih Tuna'nın “Genel merkezde parti kapatma kararı” başlıklı yazısında ulaşabilirsiniz. 

ASLANOĞLU İLE AĞBABA ARASINDA DAĞLAR VAR!.. 

Hepinizin malumu olduğu üzere; Malatya'ya büyük emekleri bulunan Ferit Mevlüt Aslanoğlu, 16 Mayıs 2014 yılında hayata gözlerini yummuştu. Vefatın üzerinden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen, unutulmayan ve rahmetle anılan Aslanoğlu ile; onun koltuğunu şu anda işgal eden CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba arasındaki bariz bir kaç farktan bahsetmek istiyorum: 

-Mevlüt Aslanoğlu, hakkın rahmetine kavuştuğu halde, hayırla “yad” edilirken;

Veli Ağbaba ise hayatta olduğu halde, hiç de küçümsenmeyecek bir kesim tarafından “zemmediliyor” (kınanıyor)!
*

-Mevlüt Aslanoğlu Özal gibi Malatya'nın bir “değeri” olarak zihinlerde kaldığı halde; Veli Ağbaba ise hal-i hazırda da ötekileştiren “hırçın” bir siyasetçi portresi çiziyor!
*

-Mevlüt Aslanoğlu “gariban babası” olarak hatırlanırken; Veli Ağbaba ise siyasetini ticaretine vasıta yapmakla “rant kavgacısı”olarak anılıyor. 

KESKİN'E TÜYO!..

Sert, mert ve yerinde çıkışlarıyla, Malatya'da gündem olan, hatta zaman zaman gündemi belirleyen Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (MESOB) Başkanı Şevket Keskin, geçtiğimiz günlerde yine bir çıkış yaptı. Maalesef bu çıkış biraz sönük kaldı. Ak Partili Malatya milletvekillerini “es” geçerek medya vasıtasıyla Cumhurbaşkanı'na seslenen Şevket Keskin, “Sayın Cumhurbaşkanım esnafın lambası sönmek üzere, Esnafın lambası sönerse Devletin ışığı sönük kalır” demiş. Esnaf ve sanatkarın derdini duyurmayı amaçlayan Şevket Keskin'e, acizane bazı tespit ve tavsiyelerim olacak:

-Bu ses, Cumhurbaşkanına ulaştı mı? Bence meçhul...
*

-Peki, bu ses Malatya'da gündem oldu mu? Hiç sanmıyorum...
*

-Peki, Şevket Keskin, “Ey Bülent Tüfenkci, ey Öznur Çalık, ey Ahmet Çakır ve ey Hakan Kahtalı” deseydi, bu ses Malatya'da gündem olur muydu? Evet evet!
*

Peki, Şevket Keskin, “Ey Veli Ağbaba , benim esnafım açken, sen sazlı-sözlü, içkili sofra kuruyorsun! Tok, açın halinden ne anlar?” deseydi; bu ses değil Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Beyaz Saray'da bile duyulurdu!

 d_29

POLİSLERE, BAHÇIVANLIK YAPTIRSAK MESELA!..

Osmanlı'da, sürekli hayvan kesme ve et parçalama işiyle meşgul oldukları için, “merhametleri” azalabilir endişesiyle, kasaplar, altı ayda bir izne çıkarılırmış. Özellikle bahçıvanlık mesleğiyle meşgul olmalarına olanak sağlanırmış.

Böylelikle kasapların, kaybettikleri “insani” duygular, yeniden kazandırılırmış.

Buna benzer bir uygulama, özellikle “günümüz polislerine” de uygulansa, hiç fena olmaz. Bahusus, hepimizin gerildiği ve huzurumuzun kaçtığı şu salgın ve hastalık ortamında…

Neden?” diye sual ettiğinizi duyar gibiyim. Bu teklifim için geçerli bir sebebim var çünkü.

Maske takmak zorunlu hale geldiği günden bu yana, güvenlik güçleri de alınan kararları uygulama konusunda büyük gayret sarf ediyor. Ancak işlerini yaparken bu konuyu abartan bazı polisleri görüyoruz. Adeta “Şafak Operasyonu” yürütürcesine bir tavır sergiliyorlar.  Malatya'da bu şekildeki muameleye, birkaç kere şahitlik etmişliğim var.

Malum olduğu üzere, bayramdan önce banka ve PTT önlerinde parasını çekmek ya da faturasını yatırmak isteyen vatandaşlar oldu. O sırada kuyrukta beklerken, maskesiz bir genci uyaran polis ekiplerinin “hırçın tutumu” dikkatimi çekti. Sanki büyük bir terör operasyonu yürütüyorlarmış gibi bir “intiba” uyandırdı bende.

Maskesiz kişilere öyle sert davranıyorlardı ki “Bunlar bizim polisimiz mi?” diye geçirdim içimden.

Yukarıdaki satırları okuyunca, sokaklarda maskesiz gezenleri desteklediğim anlamını çıkarmayın lütfen. Lakin işi bu kadar büyütmeye gerek yok. Hormonal bir “abartı” ve tepki olduğunu düşünüyorum. İnanın sadece ben değil, çevrede bulunan onlarca insan da benim gibi dehşete kapıldı.

Eğer bu muamele, emir almadıkları halde polis memurlarının kendi iradeleriyle ortaya koydukları bir durum ise, bunun adı “işgüzarlık”tır.
*

Eğer bu muamele, aldıkları emir muvacehesinde ise, o zaman da huzur beklediğimiz emniyet müdürünün, huzur bozan bir kararıdır!

Not: Emniyet güçlerinin çalışmasını taktir etmekle birlikte, eleştirim işin tamamen muamelat kısmınadır.

Selam ve dua ile

Fiemanillah