dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2498.1
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63944.016$

“Makas kesmiyor”

23 Nisan 2023, Pazar 10:28
“Makas kesmiyor”

Merhaba değerli okurlarım.

Bu yazıda tınılardan bahsedeceğim. Benim başımdan geçenlere “Anı”, başkalarının başından geçenlere “Tını” denir. Bu yazılar da zaten anılarla tınılarla geçip gidiyor.

Geçen evde portmantoda bir şey ararken dış kapımızın anahtarla kurcalandığını açılmaya çalışıldığını görünce tornavidayı kapıp fırladım. Kapıyı sertçe açtığımda karşımdaki hanımefendi bir anlık şaşkınlıkla irkildi. Sonra içeri daldı. “Hoopp nereye? Kimsin?” demeye kalmadı, kızımın odasına dalıp yüzüstü yatağa yığıldı. Elbiselerinden tanıdım. Kızımmış. Tipi yorgunluktan yamulmuş, perişan olduğundan olsa gerek kapıda tanıyamamışım. Sağlık Bakanımız “36 saatlik doktor nöbetleri kalktı” demişti. Sözünün eriymiş. O gün bu gündür 36 saatlik nöbet tutamıyor kızım. Bazen 38 saat, bazen de 42 saat net tutturuyorlar nöbeti. 

Hani karadenizli demiş ya:

-“Bizum oralarda haftada 2 kere yağmur yağar. Pirincisi 3 gün sürer. İkincisi 4 gün” 

Bu doktorların nöbetleri haftada 3 gün. Bir haftaya anca o kadar sığıyor. Geriye kalıyor bir gün. O günü de evdeki yoğun bakımda geçiriyorlar. Ülke savaşa mı girmiş, seçime mi, hiçbir şeyin farkında değiller. 

Bir ara çok kalabalık bir yaralı yığılması olunca onlardan duymuşlar Kahramanmaraş merkezli depremi. 

Bu kadar yoğun ve uzun ayakta kalma içerisinde beyin cerrahi gibi hassas bir yerde yanlışlıklar olmuyor mu? Oluyormuş. Tatlı bir bayram sohbetinde anlattı. 

Hastanın beyin ameliyatını yaptık. Ameliyathaneden yoğun bakıma çıkarırken kapıda toplanmış merakla bekleyen ve aşiret olduklarını konuşma ve hareketleriyle hissettiren kalabalık başı yüzü de görülmeyecek şekilde sarılı hastayı görünce kıyameti kopardılar:

-“Babamız kalçadan ameliyat olacaktı. Siz ona beyin ameliyatı mı yaptınız?” diye doktorlara ve hastabakıcılara saldırmaya başlarken biri kalabalığı durdurdu:
-“Duruuun! Bu babam değil. Kadın bu!”

Çok şükür ki adam “babamı ameliyatla kadın yapmışlar!” diye bağırmadı da parçalanma riskini teğet geçtik.”

Ortopedi ameliyathanesi ile Beyin Cerrahisi ameliyathanesi yan yana olunca böyle bir yanlış anlaşılma olmuş. 

Yani yanlışlık olmuyor değil. Genelde kızım başından geçenleri bana anlatmaz. En azından benim bulunduğum ortamlarda anlatmaz.

-“Sen ne anlatsam yazıyorsun” diye kızıyor. Bari başından geçenleri kendisi yazsa. Gerçi vakti mi kalıyor tını yazmaya. O da ayrı konu.

Yanlışlıklar kadar yanlış anlamalar da çoktur hayatımızda. Bazılarını paylaşmadan geçemeyeceğim. 

Hastanın ameliyat dikişleri alınırken doktor hemşireye:

-“Bu makas kesmiyor. Değiştirir misin” deyince hasta “Makas kesmiyor” olayını yanlış anlayarak:

-“Doktor hanım üzerimize düşen nedir? Para falan mı vermem gerekiyor” 

*


 
Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı.. Adam suskun, ninenin ise ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri bıkkındı.
"-Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın ürkek, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:
"-Bu herif yetti gayri, 60 yıldır bezdirdi hayattan."
"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O hatırlamaz 60 yıl önceydi. O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprakla tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye. İyi gelirmiş derlerdi. 60 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp da bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki o geceye kadar. O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım. Ben, böyle bir adamla 60 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Olmadı. Onsuz daha iyi olurum, yemin ederim."
Hakim yaşlı adama dönerek:
"-Senin diyeceğin bir şey var mı, baba?" dedi.
Yaşlı adam bastonla zar zor yürüdü kürsüye doğru:
"-Askerliğimi bahçıvan olarak yaptım. Sonra da ekmeğimi bahçıvanlıktan kazandım. Fadime’me hep en güzel çiçeklerden demetler verdim. Yıllar evveli, onda bir boyun ağrısı başladı. Hekim “Çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir” dedi. “Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin” dedi.
Hekimi pek dinlemedi Fadime. Lafım geçmedi. Tesadüf, bu dediği sedef kurumaya yüz tuttu. Ben de ona: “Çiçeği geceleri sularsan geçer” dedim.
“Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim Fadimemi, yavrusu bildiği sedefi sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki” dedi adam.
Sesi titriyordu. Ağlamaklıydı.
"-Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hâkim bey. Geçen gece de yaşlılık. Ben uyanamadım. Fadime'yi de uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım. Bana bağırıp çağırdı. Sesimi çıkartamadım. Ve gördüğün gibi buralara kadar geldik." dedi ve sustu.
Mahkeme salonuna derin bir sessizlik çökmüştü.
Hâkimin de salonda bulunan dinleyicilerin de nutku tutulmuştu.
Birçoğu gözleri yaşarmış halde, bu yaşlı iki güzel insanı bağırlarına basmak istiyordu. Hakim, içinden kendi kendine "Tövbe estağfurullah, yanlış anlaşılmak ne kötü şey.." diye mırıldanıyordu ki, Fadime Nine'nin yerinden kalktığını, adamına doğru yürüdüğünü gördü.
Yaşlı kadın, kendinden de yaşlı adamının ellerinden tuttu, tarife sığmaz bir şefkatle öptü.
Hiç konuşmadılar. Hiçbir şey olmamış gibi, çevrede kimseler yokmuş gibi sessizce ve usul usul duruşma salonundan çıkıp gittiler.
*
Bu arada sizlere bir soru:
“Titanik gemisinde 2224 kişi vardı Bu yolculardan kaçı öldü?”
Sizler şimdi “1500 kişi öldü” falan diyeceksiniz. Gerçeği açıklıyorum: 1912 yılında yola çıkan bu gemideki tüm yolcular öldü. Yani Titanik’teki yolcuların tamamı öldü. 1500’ü kaza sırasında diğerleri de sonraları zamanla öldü. O yolculardan hiçbiri günümüze ulaşamadı. 
Yani ömür kısa ve bir şekilde bitiyor.
Siz kalın sağlıcakla. 


 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.