dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.63
  • EURO
    35.09
  • ALTIN
    2503.4
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    62347.89$

Malatya İçin 'Papaz' Olmaya Değer!..

07 Nisan 2013, Pazar 20:39
Malatyamızın Belediye Başkanı Ahmet Çakır'la aramızda devam eden bir davamız sebebiyle Malatya'ya bir uçak yolculuğu gerçekleştirdim. Bu yolculuk esnasında aklıma takılan bazı meseleleri de düşünme ve muhakeme etme fırsatı buldum. Şimdi burada bunları da anlatacağım,ancak öncelikli olarak sayın Ahmet Çakır'la mahkemelik olduğumuz meseleye gelmek istiyorum. Sayın Çakır, “Yargısız infaz yaptığım” iddiasıyla beni mahkemeye vermişti. Ahmet Çakır'ın bu davayı açmasına sebep olan yazı ise “Kutsal mesele siz anlamazsınız” başlıklı yazıydı. O yazıda Hollandalıların aldığı eski hal binasındaki camiyi yıkması ve sayın Ahmet Çakır ve ekibinin yanlışlıkla (!) yıktırdıkları bir kiliseyi yeniden inşa etmesi çabasını anlatıyorduk. Bir mukayese yaparak kilise yaptırmaya çalışan Çakır ve ekibinin Hollandalılara da bir baskı kurarak camimizi yeniden yaptırmalarını sağlamaktı. Ayrıca yanlışlıkla yıktırılan bir kilisenin milletin parasıyla tekrar yaptırılmaya çalışılmasını duyurmak istemiştik. Bu haberimizi ve analizimizi bir de resimle destekleme yoluna gittik. Geçtiğimiz senelerde vizyona giren Şafak Sezer'in başrolünde bulunduğu Kutsal Damacana isimli filmin afişinde photoshop programı marifetiyle Ahmet Çakır'ın resmini monte ettiğimiz bir resmi kullanmıştık. Sayın Çakır ile aramızdaki dava konusu bu yazı ve resimdir.
 
Acizane bu konuyla ilgili gerekli savunmamı önceki günkü duruşmada yaptım. Ayrıca orada şöyle bir ifade de kullandım: Kinaiyyat kabilinden sözün ifade ettiği mananın suretini “Papaz” suretinde resimlediğimiz ve tepkimizi koyduğumuz yazımız sayın Çakır'ı çok rahatsız etmiş olacak ki bu meseleye takılı kalmış. Ha bu arada kinaiyyata bir örnek vereyim: “Filan köyün muhtarı köylü ile papaz oldu” demek muhtarın ve köylünün bir birine zorluk çıkardığı manasına gelir. Binaenaleyh, Ahmet Çakır, Malatya, Ermeniler ve benimle papaz oldu. Bu konunun açılımını daha da merak eden internetten küçük bir araştırma yapabilir. Bu arada sayın Çakır ve akıl hocaları tazminat davasının haricinde bir de ceza davası açmışlar. Bunun sebebini ise halen anlayabilmiş değilim. Bu konuyla ilgili görüşlerimizi Allah izin verirse daha sonra da aktarmaya devam ederiz. 
 
Malatya'da mahkeme sonrası yapmam gereken görüşmeler sebebiyle İstanbul'a dönüşümü birgün tehir etmek zorunda kaldım. Tehir ettiğim uçuşu birgün sonra yapmak için geldiğim havaalanında bu sefer de GBT'ye takıldım. Polis memuru kardeşimiz “Murat bey hakkınızda tutuklama emri var” sözlerini edince jandarma eşliğinde gittiğim Akçadağ Adliyesi'nde sebebini öğrendim.  Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Cemil Çelik hakkında yazdığımız “Zübükzadelik” isimli yazımın mahkeme konusu olduğunu öğrendim. Ayrıca “Bahar Şenliği” isimli organizasyon ile ilgili görüşümü de beğenmediğini öğrendim. Kaldı ki sayın Çelik ve yönetiminin yaptığı bu organizasyonu 40'a yakın sivil toplum kuruluşu da tasvip etmediklerini yayınladıkları basın açıklamasıyla duyurmuşlardı. Mahkemede yaptığım savunmamda “Zübükzade” kelimesinin hemşerimiz Kemal Sunal'ın başrolünde olduğu bir filmle lugatımıza girdiğini belirttim. Sayın Çelik'i önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de başarısız bulduğumu belirttim. Zübükzade işine ehil olmadığı halde işini yürütene denilir. Başarının sınırı yok ve ben sayın rektör Cemil Çelik'i başarısız buluyorum. Kaldı ki İnönü Üniversitesi bünyesinde bulunan Turgut Özal Tıp Merkezi'ndeki bebek katliamı rezaletini de unutmamak gerekir.
 
Akçadağ'daki mahkeme safhasında dikkatimi çeken bir başka konu da milletvekilimiz sayın Mücahit Fındıklı'nın Belediye binasına yaptığı ziyarete şahit oldum. LPG kullandığına kanaat getirdiğim Sayın Fındıklı “Kırmızı” plakalı makam aracı bayağı havalı gözüküyordu. 
 
Son olarak İstanbul'a gitmek için geldiğim Malatya Erhaç Havaalanı ile ilgili bir iki konuya değinmek istiyorum. Büyük masraflar yapılarak yıkılıp yeniden yapılan havaalanında  maalesef eski kalitesinden uzak malzemeler kullanılmış. Ayrıca yolcuların beklediği alanın ve oturulacak yerlerin yetersizliği dikkatlerden kaçmayan diğer bir husus. Bütün bunları da geçtik ama, Büyükşehir olan Malatya'nın havaalanında bir banka ATM'si bile bulunmaması Malatya'nın karizmasını fena halde çiziyor. Bu arada havaalanında bulunan kantin/ büfe fiyat konusunda İstanbul'u geçmiş durumda. 2 poğaça 2 meyve suyuna verdiğim para toplam 12 lira. Acaba yapılan fazla masrafı vatandaşın cebinden mi karşılamaya çalışıyorlar?
 
Sevgili okuyucularım, herkesin hususi cenneti olan evime doğru yol alırken kaleme aldığım bu yazıda 2 gün içinde yaşadığım macerayı anlatmaya çalıştım.