dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2507.1
  • BIST
    9673.93
  • BTC
    64553.48$

Malatya Sevdalısı vekil aranıyor!..

23 Ekim 2017, Pazartesi 07:29



Malatya sevdalısı” iki vekilimiz vardı bir zamanlar… Biri Ferit Mevlüt Aslanoğlu diğeri de Ömer Faruk Öz… İdeolojileri, dünya görüşleri ve partileri farklı, sevdaları aynıydı. İkisi de "Malatya Sevdalısı”ydı. Ortak paydalarıydı “Malatya Sevdası”. Bu ortak payda ile ortaya çıkardıkları sinerji, TBMM'de 2 değil 22 milletvekilinin etkisini gösteriyordı. Her iki vekilin de Malatya adına büyük hizmetleri oldu. Aslanoğlu ağabeyimiz rahmet-i Rahman'a kavuştu, Öz ağabeyimiz de siyaset sahnesinde gücü nispetinde hizmetlerine devam ediyor.

Şimdi ise Malatya Milletvekili sıfatıyla 6 isim var Meclis'te.

Bir de diğer illerden aslen Malatyalı olan vekillerimiz var.

Bu tabloya baktığımız zaman Malatya'nın altın çağını yaşıyor olması gerekir.

Eski iki vekilimizin Malatya için yaptıklarını yapamıyorlar maalesef.

Çünkü “Malatya Sevdası” yok kalplerinde.

Dil ile söyleseler de “Malatya Sevdası”nı kalplerine indiremiyorlar.

En azından icraatlarından bu çıkarımı yapıyorum acizane.

Küçük birkaç tespit ve şahitliğimi de sıralayayım isterseniz. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın Malatya'yla münasebetinin olmadığı yönünde görüşümü defaaten belirtmiştim.

Ak Partili vekillerimiz Nurettin Yaşar ile Taha Özhan, “Davutoğlucu” yaftasıyla ötekileştirildiğini görüyoruz. İkisi de kabuklarına çekilmiş vaziyette.

 

Ak Parti'nin Malatya milletvekilleri arasında Malatya'yı karış karış gezen Mustafa Şahin için geçtiğimiz günlerde bir dostum “Evet. Malatya'nın hemen her karışını dolaşıyor ama bal yapmayan arı misali…” demişti.

Dostumun bu tespitini de not ettikten sonra gelelim Bakanımız ile Genel Başkan Yardımcısı vekilimize...

Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkçi ile Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı sayın Öznur Çalık'ın görevleri hasebiyle beklentilere cevap vermekte yetersiz kaldıklarını görüyorum desem haksızlık etmem.

Tam da bunları düşünürken, aklımdan şu veciz söz geçiyor: “Sen ağa ben ağa. Bu ineği kim sağa?

 

Mevcut duruma baktığımız zaman maalesef milletimizin vekillerinin durumu bu...

Yukarıda da belirttim ya; “Malatya Sevdalısı” olmayan kalpler sinerji oluşturamıyor.

 

 

Şükür yok. Çiğneyen var. Üç kağıtçılık yapan var

 

Geçtiğimiz günlerde bir haber vardı ajansımıza düşen. “Malatya'da kayısı ağaçları kuruyor” şeklinde sunulan bir haber. Hal böyle olunca, “Nimet şükür ister” sözü aklımdan geçti. Maalesef elimizdeki nimetin şükrü eda konusunda eksiğiz toplum olarak. Biri çıkıp uyanıklık ederek, hatta üç kağıtçılık ederek, tarım sigortasından para almak için bile-isteye her türlü hi'leyi yapıyor. Bir başkası da çıkıp, hükümete muhalefet etmek adına kayısı ayaklarının altına alıp çiğniyor. Kimse de çıkıp demiyor ki, “Arkadaş nimet şükür ister. Sen nasıl ayaklarının altına alıp çiğnersin” sözleriyle tepki göstermiyor. Nimetin şükrünü bilmeyene de Allah, bir hastalık vasıtasıyla elimizden alıyor. Ayaklar altına alınarak ezilen, üç kağıtçılığa alet edilen kayısı nimeti, ağaçlara bulaşan bir hastalık vesilesiyle elimizden alınıyor. Tek kelimeyle: “YAZIK



YA HESAP BİLMİYOR, YA DA!..

Geçtiğimiz günlerde, Malatya Minibüsçüler ve Umum Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce,65 yaş ve üstü vatandaşların toplu taşıma araçlarına ücretsiz binmesiyle ilgili bir sınırlandırma getirilmesi istedi.  Sayın İnce'nin bu isteğine dayanak olarak da şu sözleri sarf etmişti: “Otobüs bedava diye günde 20 sefer, 30 sefer binilmez

Sayın İnce, ya hesap bilmiyorsunuz ya da milletle dalga geçiyorsunuz. Çünkü, saatte 2 defa toplu taşıma aracına binen yaşlı bir insanın, 30 rakamına ulaşması için 15 saatini harcaması gerekiyor.

 

NE KADAR ŞÜKRETSEK AZDIR


FETÖ'nün başındaki şarlatan, 17/25 Aralık önce ölseydi ne olurdu?” diye bir sual vaki olsa:

-Camilerde “Alimin ölümü, alemin ölümüdür” hadisi şerifi tekrarlanırdı...

-Konferans salonlarında “Asrın Yunus Emre'si” sempozyumu verilirdi...

-Üniversiteler de “Fethullah Gülen'in akademik yönü” dersi anlatılırdı.

-Siyasetçilerimiz “Hoca efendi gelmiş-geçmiş en büyük liderdi” derdi.

-Devletimiz “Fethullah Gülen Haftası” adı altında anma programları yapardı.

-Sanatçılarımız “Hocam sen ölmedin kalbimizdesin” diye besteler yağdırırdı.

"17/25 öncesi ölme şerefi”ni, Allah bu soytarıya vermedi ya. Ne kadar şükretsek azdır.

 

 

“KEŞKE” DAHA ÇOK ANLATILSA…

 

Geçtiğimiz ay Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, “Keşke” adlı projeden dolayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ödüle layık görüldü. Bu konuyla ilgili beni arayan bir hayli isim oldu. Ödülün sebebini sordular. Ben de dilim döndüğünce bu projenin içeriğini anlatmaya çalıştım. Mesela hayatı boyunca hiç yaş pasta yememiş bir kız çocuğuna soruyorlar;

Senin “Keşken” nedir diye.

Kız çocuğu cevap veriyor:

-Keşke benim doğum günümde yaş pasta bulunsa...

İşte buna benzer hayaller belediye tarafından gerçeğe dönüştürülüyor. Yedi yüz küsur kişinin “Keşke”si gerçek oldu. Aslında Yeşilyurt Belediyesi bu projenin detaylarını insanlarımıza anlatsa ve ülkemizde bu proje yaygınlaşa, akabinde de çoğu insanımızın “Keşke”si gerçekleşse ne güzel olurdu. Tüm Türkiye için hatta dünya için örnek bir proje...

 

 

ÜNİVERSİTEMİZ İLK 25'TE

 

İnönü Üniversitesi'nin eski rektör Cemil Çelik dönemiyle ilgili bir hayli haber yapmıştık. İçimizi burkan ve bizi hayli üzen bir haber de vardı bu haberlerin içinde. “Türkiye'deki ilk 50 üniversite arasında İnönü Üniversitesi yok” şeklinde bir haber ve yorumumuz da vardı. Çok şükür o günler gerilerde kaldı. Üniversitemiz bu yıl ilk 25'e girdi.

Selam ve dua ile…