dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.98
  • ALTIN
    2456.9
  • BIST
    9772.63
  • BTC
    64346.12$

NE OLACAK HAL-İ PÜRMELALİMİZ?

13 Ağustos 2018, Pazartesi 13:17

Bugüne kadar dolaylı yoldan ülkemize saldıran ve bu saldırılarda genellikle maşa kullanan dış mihraklar, artık doğrudan ülkemize savaş açmış durumda. Papaz antetli ne idüğü belirsiz bir adamın durumundan dolayı şimdilik ekonomik olarak başlayan savaşın, ilerde hangi şekilde olacağını kestirmek zor. Görünen o ki ellerinden geleni yapacaklar. Şimdilik ekonomik savaşta onlar önde gidiyorlar. Bizim cenahtan henüz ciddi bir cevap verilmiş değil. Reis “sizin dolarınız var ise bizim Allahlımız ve arkamızda da halkımız var” dedi ama bu iş halkla bitecek bir iş değil.

24 Haziran seçimlerinde kaybeden dış mihraklar bunun acısını çıkartmanın derdine düşmüş durumdalar. Aslında yaşadıklarımız 24 Haziran seçim sonuçlarını yorumlar gibi. Seçimden önce ticaretle uğraşan birçok insan “eğer Reis kaybederse, dolar 5 tl olur” diyorlardı. Reis kazandı ve bugün dolar 7 tl sınırlarında doğru gidiyor. Burada Akl-ı Selim düşünen herkes konunun dolar veya altın mevzusu olmadığını anlar. Ortada apaçık bir ekonomik savaş var. Türkiye'nin büyükler liginde yer alması, dünyada bende söz sahibiyim demesi, küçük devletlere hamilik yapması vs. onların canlarını oldukça sıkmış durumda. Kendilerine bela olarak gördükleri Türkiye'den kurtulmak istiyorlar. Özellikle ekonomik buhran yaratarak; yüksek işsizlik, açlık, yağma ve çapul olayları ile ülkeye diz çöktürme niyetindeler. Türkiye şimdilik Reis'in kararlı duruşuyla bunların karşısında dimdik ayakta gibi görünüyor ama ilerleyen zaman neyi gösterir kestirmek zor. Halkın büyük kesimi Reis'in arkasında ve “dik dur eğilme” sözünü daima haykırıyor. Tabi bunun tersini düşünenler de var. Ülkenin ekonomik sıkıntısı karşısında sevinen, kansız ve vatansızlarda az değil. Konunun bir diğer tarafı olan zengin kesim ise ciddi bir kararlılık göstermiş değil. İşin en acı tarafı ise Ak Parti iktidarında zenginleşen kesimin bile henüz ciddi bir reaksiyon göstermiyor olması. Bırakın yapılan bu eyleme reaksiyon göstermeyi, destekler mahiyette döviz alıp, üretim durduran birçok firma var. Bu tür olaylar karşısında hamaset yapmaktan ziyade direnç göstermek gerekir. Direnç gösterirken de elinizin güçlü olması şart. Baskıların biraz daha artması ve döviz fiyatlarının biraz daha yukarı tırmanması halinde ekonomide resesyon olur. İşte bu duruma tepki verebilmek için elinizin güçlü olması gerekiyor.

 

Dünya Ekonomisi Nasıl Yönetiliyor?

Dünya'yı kim yönetiyor sorusu sürekli olarak işlenen ve farklı farklı senaryolar üretilen bir konudur. Nihayetinde genel olarak Dünya'yı gizli bir örgütün yönettiği şeklinde cevap verilir. İşte bu gizli örgütün görünen yüzü Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) dür. Dünyada bütün ticari ve ekonomik faaliyetlere bu örgüt karar verir. Uluslarüstü kuruluşların çoğu bu örgüte bağlıdır. Uluslararası Akreditasyon Federasyonu (İAF), Uluslararası İş Örgütü (İLO), Uluslararası Standartlar Kurumu (İSO), Uluslararası Para Fonu (İMF) vb. bütün yapılar, doğrudan ya da dolaylı olarak DTÖ tarafından yönetilir. DTÖ sıradan basit bir dernekten başka bir şey değildir. Fakat her ne hikmetse dünya ticaretinin ve ekonomisinin tamamına bu örgüt yön verir. Yaklaşık 155 ülke bu örgüte bağlı haldedir. Bağlı devletlerin tamamı bu örgütün almış olduğu kararlara uymak zorundadır. Aksi takdirde mevcut ticari ve ekonomik kurallar dâhilinde dünya piyasasında yer almaları mümkün değildir. Amerika Birleşik Devletlerinin son aylarda almış olduğu kararlar sonucu örgüt giderek dağılma sürecine girmiş durumdadır. Özellikle ülkemize yapılan saldırı sonrası dünya üzerinde bu örgüte alternatif örgütler oluşacağına dair ciddi bilgiler mevcuttur. DTÖ, ABD'nin son kararları neticesinde giderek ya tasfiye olacak ya da ABD'den ayrılarak ABD'yi tasfiye edecektir. Her iki durumda bizim için büyük kazanımlar ortaya çıkaracaktır. ABD'nin son yıllarda karşısında aldığı ülkelerin ekonomik büyüklükleri bu örgütü veya ABD'yi yok edebilmek için yeterlidir. Kaldı ki ABD dünyadaki bütün terör örgütlerinin hedefinde olan bir ülkedir. Bu gidişle Dünya'nın çeşitli ülkelerinde Amerikan kurumlarına ve şirketlerine saldırı olması kaçınılmaz bir hal alacaktır. Kısa vadede bu savaştan ABD karlı çıkıyor görünse de uzun vadede savaşı kaybedecek olan ABD olacaktır. Bu sebeple ülkelerin ellerinde bu tür durumlara karşı reaksiyon gösterebilecek kadar yedek akçe bulundurmaları veya halktan gerekli desteği alabilmeleri oldukça önemlidir. Tabi ülke hükümetlerinin milli olması ilk önceliktir. Zira milli olmayan hiçbir yönetim bu baskılara karşı reaksiyon göstermez. Zaten bu tür saldırılara da muhatap olmaz.

 

Zenginler Ne Yapmalı?

Yukarıda izah etmeye çalıştığım şartlar altında ülkeyi ayakta tutabilmek için elde yeterli düzeyde yedek akçe bulundurulması şarttır. Yedek akçenin yetersiz olması halinde ise halkta milli bilinç ve şuurun bulunması gerekir. Görünen o ki; halkımızda milli şuur had safhada. Fakat ne yazık ki halkın elindeki para ve mevduat bu saldırıyı bertaraf edecek kadar yeterli değil. Bu durumda özellikle zengin kesimin destekçi olması lazım. Türkiye'de 16 sene önce 3-5 tane dolar milyarderi varken şimdi bu sayı yüzlerle ifade ediliyorsa, bunun en büyük müsebbibi ülkenin iyi yönetilmesini sağlayan mevcut yönetimdir. Bu sebeple zengin fakir herkesin yönetimin arkasında durması şart. Aksi halde bundan en büyük zararı yine zengin olan kesim görür. Ülkemizdeki Milli şuura sahip zenginlerden beklenen bu savaşta saflarını net bir şekilde ortaya koymaları ve Reis'in arkasında durmalarıdır. Gerekirse bir yıl kar etmeden çalışmaları gerekmektedir. İşçi çıkartmak bir tarafa daha fazla işçi ile daha fazla üretim yapmaları gerekir. Şimdiye kadar aldığımız duyumlarda birçok işyerinin işlerine ara verdiği ve beklemeye geçtiğini duyuyoruz. Birçok işyerinin daha ilk gününde fiyatlara aşırı zam yaptığını biliyoruz. Birçok kişi ise döviz ve altın alarak durumdan karlı çıkmaya çalışıyorlar. Hükümet ve devlet bunların hepsini biliyor ve bu ekonomik savaşta milli duruş sergilemeyenler, bu millete mutlaka bir gün hesap vereceklerdir. İşin en acı tarafı milli duruş sergilemeyenlerin birçoğunun Ak Parti sayesinde bugünkü serveti elde etmiş olmalarıdır. Milli şuura sahip halkın en büyük üzüntüsü işte bu tür kişilerdir. Milletin gösterdiği milli duruşun maalesef onda birini dahi bu kişilerde bulmak mümkün değil.

 

Malatya'da Durum Nasıl?

Malatya'da aldığımız duyumlara göre son bir aydır düzenli olarak döviz alan kişiler var. Bunların birçoğu toplumca bilinen ve tanınan kişiler. Birçoğu yukarıda zikrettiğim gibi Ak Parti sayesinde yer edinen ve para kazanan insanlar. Örneğin geçtiğimiz Cuma günü dolar fırlamışken bile 10.000 dolar alan bir düğün salonu sahibinden bahsettiler. Son aylarda yaklaşık 3-4 milyon dolarlık alım yaptığından bahsedildi. Bunun gibi organize sanayi bölgesinde işçilerine ücretsiz izin veren, üretimi durduran bazı işletmeler de mevcut. Malatya ekonomisinin can damarı olan kayısı henüz dolardan etkilenmedi ama tarımsal ürünler dâhil her alanda ciddi bir fiyat değişimi söz konusu. İnşaat sektörü bunların başını çekiyor. Dolar kuruna en hızlı reaksiyon gösteren sektör inşaat sektörü ve fiyatlar % 20-30 arasında değişim gösteriyor. Varlıklı olan kişilerden beklenti milli duruş sergilemeleri ve zammı en son çare olarak görmeleridir. Pastaneler, fırınlar bile zamdan bahseder hale geldi. Bir sene karsız çalışmak bizi bitirmez ama ülkeye sahip çıkmamak hepimizi yok eder. Malatya'da devlet erkânının ve siyasilerin yaşanan bu olaylar karşısında tepkilerini net olarak ortaya koymaları gerekiyor. İş ve siyaset dünyasındaki insanları bu konuda yeterince ve ciddi bir şekilde uyarmaları şart. Ayrıca devletin ekonomik savaş verdiği bu ortamda milli duruş sergilemeyen herkesin sonucuna katlanacağı hususunu da bilmeleri ve bu konuda gerekli uyarıyı yapmaları da oldukça önemli.

 

FETÖ'cüler Pür Neşe!

Ülkesinin içine girdiği ekonomik sıkıntıdan zevk alacak kadar adi ve şerefsiz insanlar olduğunu görmek insanın canını en çok yakan şey. Vatan haini olan bu kişilerin birçoğu FETÖ'cüler. Özellikle sosyal medyada hepsini pür neşe içinde görüyorsunuz. Aynı şekilde FETÖ'nün kripto elemanı olup, bugüne kadar kendine gizleyen kişiler de son bir haftadır pür neşe içindeler. Onlar, ABD'nin Tayyip Erdoğan'a savaş açtığını ve bu savaş sonucunda Tayyip Erdoğan'ın yenileneceğini ve kendilerinin tekrar ülkeyi yönetecekleri hayalini kuruyorlar. Devletin ciddi bir şekilde masrafları kıstığı şu günlerde, lüks ve pahalı harcamalara başladılar. FETÖ varken nasıl davranıyorlarsa aynı şekilde davranmaya başladılar. Yine gizli gizli kapı arkalarından toplantılar yapıyorlar. Malatya'da FETÖ'den tutuklu olan neredeyse hiçbir kamu yöneticisi kalmadı. Birkaç kişi hariç hemen hemen hepsi tahliye edildi. Bu durum dışarıdaki gerçek FETÖ'cüleri oldukça şımartmış görünüyor. Özellikle etkin oldukları kurumlarda tekrar aynı düzenlerini kurmaya başlamış durumdalar. OHAL'in kalkmasını fırsat bilip, kafalarınca kurumları dizayn etmeye çalışıyorlar. Malatya Valisi ve diğer mülki erkânın bu konuda daha hassas olması gerekiyor. Bu hassasiyet mazlumun canını yakma hassasiyeti değil, kripto teröristleri ayıklama hassasiyeti olmalıdır. Özellikle FETÖ'nün daha önce çok güçlü olduğu bazı kurumlar var. Bazılarında birçok kişi ihraç edildi fakat bazılarında hiç kimse ihraç edilmedi. Bu kurumlara dikkat etmek oldukça önemli.

 

Ak Partinin Geleceği Nasıl Olur?

Aslında seçim sonrası bu başlıkta bir yazı yazmak istiyordum. Fakat bir türlü fırsat bulmadım. 24 Haziran seçimleri sonrası Ak Partinin giderek güç kaybettiğini hepimiz gördük. Buna karşın Başkan Erdoğan'ın daha da güçlendiğini gördük. Seçim sonuçlarına göre Ak Partinin birçok ilde değişime gitmesi kaçınılmaz bir durum. Aksi halde Ak Parti önce yerel seçimlerde dip yapar sonraki seçimlerde ise sıradan parti halini alır. Hele de bu kadar büyük bir ekonomik savaş sonrası işi oldukça zor görünüyor. Malatya gibi kalesi olan bir ilde bile oy kaybı % 17 civarında. Bu kendi oylarının % 25 eridiğini gösteriyor. Bunun birçok sebebi olmakla birlikte birkaç önemli sebepten bahsetmek mümkün.

Ak Parti geriden adam yetiştiremiyor. Aslına bakarsanız bunun iki sebebi var. Birincisi insanların Ak Partiyi sadece bir parti olarak görmeleri ve davası olduğuna inanmadıkları için sadece oy vermeleri. İkincisi geriden gelen potansiyeli olan kişilerin birileri tarafından “ileride rakip olur” korkusuyla önlerinin kesilmesi. Örneğin baba parası ile üniversite okumuş bir kişi Yeşilyurt gençlik kolları başkanı oluyor ve 2 ay sonra il gençlik kolları başkanı oluyor. Hâlbuki bu görevi layıkıyla yapacak oldukça ehil ve genel merkez tarafından belirlenen bir aday olduğu halde. Sebep, Malatyalı bir milletvekilinin potansiyeli olan kişiye laf geçiremem korkusuyla veya ileride iyi bir siyasi rakip olur korkusuyla hareket etmesi. Ak Partinin adam yetiştirememesinin en büyük göstergelerinden bir tanesi de daha önce il başkanlığı ve milletvekilliği yapmış İhsan Koca'nın tekrar il başkanlığına atanmasıdır. Burada İhsan Koca ehil değildir sonucu çıkmasın ama yeni kişilerin yetilmediği sonucu çıksın. Dikkat edin hep aynı yöneticiler ile yoluna devam ediyor Ak Parti. Yönetim istifa etti ama göreceksiniz değişen bir şey olmayacak.

Ak Partinin güç kaybetmesine sebep olan en önemli faktörlerden bir tanesi de ehliyet ve liyakat meselesini oldukça hafife almaları hatta sadece süslü cümle kurmak için telaffuz etmeleridir. Özellikle atamalar yapılırken kişinin özelliklerinden ziyade, referans olan kişinin gücü ön plan çıkıyor. Örneğin Malatya'da yeni bir üniversite kuruldu, Turgut Özal Üniversitesi. Üniversite kurulmadan önce altyapısı hazırlanırken Turgut Özal Tarım Teknolojileri Üniversitesi (TÖTTÜ) olarak kurulması düşünülüyordu. İsmi belki aynı değil ama işlevi aynı. Daha çok tarımsal ağırlıklı bir üniversite olacak. Bir zamanlar yer konusu ile ilgili oldukça tartışmalar yapılan bu üniversite bizimde önerdiğimiz gibi Battalgazi'de yer alan İnönü Üniversitesine ait yerleşkede kuruldu. Şimdilerde burası “rektör kim olacak” tartışması ile gündemde. Malatya Tarım Teknolojileri dalında profesör olan tek bir kişi var, Prof. Dr. İbrahim Gezer. Her yönüyle rektör olmak için biçilmiş kaftan. Yaptığı çalışmalar ortada. Dünya görüşü, fikri ve zikri belli. Böyle biçilmiş bir kaftan varken başka yerden rektör aramak ahmaklıktan başka bir şey değildir. Malatyalı siyasetçilere düşen ehliyet ve liyakat kaidesiyle hareket ederek, İbrahim Hoca'nın ismini Reis'e fısıldamalarıdır.

Bu ahval içerisinde Ak Partinin geleceğinin çok parlak olmadığını düşünüyorum. Yaklaşan yerel seçimlerde aynı hatalar yapılırsa parti iyice dip yapar.

 

Ak Parti'li Yöneticiler Neden Tayyip Erdoğan Düşmanlarına Sahip Çıkar?

Yukarıda Ak Parti ile ilgili önemli eleştiri konularından birisinin ehliyet ve liyakat kuralına aykırı davranmaları olduğunu yazmıştım. Kamu kurumlarında çalışan birçok vatandaş, başlarına hiçte ehil olmadığı, üstelik Tayyip Erdoğan düşmanı olduğu halde atanan idareciler yüzünden Ak Partiye oy vermediklerini söylüyorlar. Malatya'da bu konu hakikaten vahim. Özellikle son dönemlerde yapılan atamalarda en çok göze batan özelliklerden birisi, atanan kişilerin Reis düşmanı olmaları. Görüştüğümüz Memur-Sen yöneticileri de bu konudan oldukça muzdarip durumdalar. Ak Partiyi uyarmalarına rağmen bu tür kişilerin atanmasına en büyük tepki veren kuruluşların başında Memur-Sen geliyor. Memur-Sen'in duruşu ve çizgisi belli. Memur-Sen bile aşırı tepki veriyorsa, yapılan atamaların bir daha gözden geçirilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabıma bir mesaj düştü. Nerede söylendiği belirtilmeyen bir mekânda, (muhtemelen bir kamu kurumu) bir kişi Reis için; hırsız, vatan haini, padişah, ülkeyi çocuklarına paylaştırdı vs. den ağza alınmayacak küfürlere kadar sarf ediyordu. Bu kişinin bir kamu kurumunda çalıştığı ve önümüzdeki günlerde Müdür olarak atanacağı yazılıyordu. Bu konuda Malatya Valisi'nin kandırıldığı ve siyasi baskı yapıldığı da iddialar arasındaydı. Bu durumda olan daha nice yöneticilerden söz ediliyordu. Özellikle Malatya'da etkin iki-üç Ak Partili siyasetçinin bu kişinin olması için yoğun baskı yaptıklarını öğrendim. Ulaşabildiğim Ak Partililere durumu izah etmeye çalıştım ama dinleyen yok. Muhtemelen bu kişi atandıktan sonra o ses kaydı sosyal medyada yayınlanır. Bütün bunları gördükten sonra; Reis düşmanlarına sahip çıkmak Ak Parti'li yöneticilere ne kazandırır diye kendi kendime sormadan edemedim. Eğer Ak Parti neden kaybediyor diye düşünüyorsanız, bir kez daha referans olduğunuz kişilere dikkat ediniz. Eğer aldığınız sonuçlardan ders çıkarıp tedbir almıyorsanız ahmaksınız! Ahmaklığın sonunu bekleyip göreceğiz.

 

 

Selametle…

Adem İnsanoğlu