dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.63
  • EURO
    35.09
  • ALTIN
    2503.4
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    62347.89$

RENCİDE ETMEDEN YAPAMAZ MIYDIK?

23 Aralık 2020, Çarşamba 09:24

 

 

 

Zeki insan kimdir?” şeklinde bir soruyla karşılaşsam, “Zeki insan, başkasının zekasından istifade edendir!” diye cevap verirdim. Çünkü fikirlerin bir birine eklenmesi ve ilave edilmesi “Telahuk-u efkar”ı netice verir. O sebeptendir ki; atalarımız, “Danışan dağları aşar, danışmayan düz yolda şaşar” diyerek, istişarenin ne denli önemli olduğunu, bedii bir şekilde beyan etmişlerdir.

 Malum olduğu üzere bütün dünya son bir yıldır, COVID-19 Pandemisi denilen imtihanla cebelleşiyor. Binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın da hastalanmasına yol açan bu pandemi sebebiyle, ülkelerin ekonomileri alt-üst olmuş durumda. Alınan sokak kısıtlaması kararları sebebiyle büyük sıkıntıya düşen esnafımızı düşünen devletimiz, düzenlediği kampanyalara esnafımıza da dahil etti. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devletimizin küçük esnafa ekonomik katkısının olacağını açıklamıştı.

Söz konusu açıklamanın akabinde, Malatya Büyükşehir Belediyesi ile Kızılay'ın organize ettiği bir uygulama da birkaç gün önce, Malatya'da hayata geçirildi. Bu uygulamadaki bazı eksik ve yanlışlıkları aktarmak istiyorum sizlere. Niyet hayır. Akıbet de hayır olur inşaallah...

Malatya Büyükşehir Belediyesi ile Kızılay Malatya Şubesi, 1 milyon Türk Lirası değerindeki, yaklaşık “3 bin koligıda yardım paketini” esnafa dağıtmaya başladı.

Maalesef, bu durum, milletçe çok “vahim” bir duruma düştüğümüzün de göstergesi oldu. Pandemi, deprem ve ekonomik kriz derken, yardım eden esnaftan, yardım alan esnafa evirildiğimizi gördük.

Sosyal devlet olmanın muktezası gereği, mağdur olan esnafa, devletimiz tarafından “bin lira” nakdi yardım yapılacak. Malatya Büyükşehir Belediyesi ise, bunun yanı sıra, esnafa üç bin koli yardım paketi dağıttı. Konuya eleştirel bakmak istemiyorum! Lakin, Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin, “kurum içi hafızasını” yok saymasını da garipsedim. Çünkü Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin, bu şekilde bir uygulamayı terk etmesinin üzerinden yıllar geçmişti. Hatırlayacak olursak; evvela yardım paketleri dağıtılıyordu. Sonrasında bu uygulamanın pek insani olmadığı anlaşılmış, 2001 yılında gıda fişi uygulamasına geçilmişti. Sonrasında da bu uygulamanın onur kırıcı olduğu idrak edilmiş, 2016 yılından itibaren “Kart 44” uygulamasına geçilmişti.

Devrim niteliğindeki bu uygulama, şu sorunların önüne geçmişti:

Birincisi: Vatandaş her ay, belediyenin önüne giderek, fişini alabilmek için, uzun kuyruklar oluşturmaktan kurtulmuştu.

İkincisi: Aldığı yardım fişiyle fakir düştüğü tescillenen vatandaşın onuru kurtarılmıştı.
  

Üçüncüsü: Vatandaş, “Kart 44”le evine en yakın marketten, alışveriş yapma imkanına kavuşmuştu.


Yardım alan vatandaşın neye ihtiyacı olduğu bilinmeden, sorulmadan; herkese aynı çeşit ürünlerin bulunduğu paketin verilmesi yanlıştır. Örneğin vatandaşın çocuk maması veya çocuk bezine ihtiyacı varken, siz bulgur, mercimek, pirinç veriyorsunuz. Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin kurumsal hafızasına müracaat edilmiş olsaydı, mezkur sorunlar da ortadan kalkmış olacaktı.

İnancımız, örf-adet ve kültürümüz, yardım alanın, rencide edilmesine müsaade etmez. Hatırlanacağı üzere, bu şekilde bir uygulama, Elazığ Belediyesi eski Başkanı Mücahit Yanılmaz tarafından yapılmıştı. 2017'de, Mücahit Yanılmaz, yardım yapılan vatandaşı yanına alarak basına poz vermişti. Bu fotoğraf, hem yerel hem de ulusal medyada günlerce eleştiri konusu olmuştu. O sebepten bu konuda Malatya Büyükşehir Belediyesi, fikri bir mesafe kat etmişken, sil baştan eski uygulamaya dönmüş olmasına bir anlam veremedim.

Tarihe az-çok ilgisi olanlar tarihimizdeki “Zimem defteri” veya “Sadaka taşı” uygulamalarını bilir. “Zimem Defteri”nde vatandaş, bakkala gittiğinde borcunun ödendiğini görür ama kimin ödediğini bilmez. Ödeyen de kimin borcunu ödediğini bilmez. “Sadaka taşı”nda da sadaka verecek kişi, kimseyi bulamazsa, gidip sadaka taşının içine sadakasını bırakır, ihtiyacı olan da ihtiyacı kadar olanı oradan alır. Bu uygulamada da veren el alan eli, alan el de veren eli bilmez. Maalesef, Malatya'daki bu son uygulamayla tarihimizin de ötesine geçmiş olduk. 

SES-SEDA ÇIKMAZSA KORKUN!..

Sözlü imtihanda çok sıkıştırılan bir tıp öğrencisi, “Hastaları terletmek için ne yaparsın?” şeklindeki soruya şu cevabı vermiş:

-Buraya getirir, imtihana sokarım.

Bu misali verdikten sonra, aklıma takılan bir meseleyi aktarabilirim.

İhale yolsuzluğu

Depremin mağdur ettiği insanları mağdur eden AFAD

Kurumlarda yaşanan sorunlar

Bu sorunları gündeme getirerek, bazılarını da biz terletelim. Yukarıdaki tırnak içinde verdiğim kelimeler, Malatyamızın özelinde ele aldığımız bazı konuların ana başlıklarıydı. Bu kadar gündeme gelmesine ve çeşitli platformlarda dile getirilmesine rağmen, ne kurum yöneticilerinden, ne il yöneticilerinden, ne de siyasilerden hiç ses-seda çıkmadı. Beni fazlasıyla endişelendiren bir durum bu. İnsanların neden bu kadar rahat davrandıkları konusu kafamı kurcalarken, aradığım cevabı yazıma yapılan bir yorumda buldum.

Yorumda şöyle deniliyordu: "Sayın Çetin, burada çok güzel ifade etmişsiniz. AFAD ciddi manada bir afet gibi yönetiliyor. Tabi sadece AFAD değil neredeyse her kurum böyle yönetiliyor. Normalde sizin yazınız yayınlandıktan sonra bu iş ile ilgili etkili/yetkili herkesin bunu sorgulaması gerekirdi. Valisi/vekili/başkanı/müdürü... Var ise bir sorun çözmeli, sorun yok ise size ve/veya halka bilgi vermeleri gerekirdi. Ama emin olun kimse bunu yapmadı. Çünkü bu ülkede özellikle de bu şehirde hesap verilebilirlik kalmadı. Kimse kimseye hesap vermiyor. Kimse kimseden hesapta sormuyor. Hadi atananları anladık seçilenler neden böyle davranıyor? diye bir soru akla gelebilir. Seçilenler de hesap vermiyorlar. Reis onları aday yaptıktan sonra zaten seçiliyorlar. Hesap verdikleri merci yok yani. Bu sebeple ne kadar yazarsanız yazın, durum değişmez."

 Hakikatte de son yıllarda kamuoyuna hesap verilebilirlik asgari düzeye inmiş durumda. Kamu yönetiminde atanan veya seçilenler kendilerini “Cumhubaşkanı'nın has adamı” olarak görüyor veya lanse ediyor. Arkasında Cumhurbaşkanı varmış gibi davranıp, çevresine biraz da bununla korku salıyor. Yanlış yapanlar yanlışları tespit edildiğinde bir siyasinin arkasına sığınıp, cezai müeyyideden rahatlıkla kurtulabiliyor veya kurtulacağını sanıyor. Bu durum daha ne kadar devam eder bilmiyorum. Fakat daha fazla devam ederse telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı kesin. 

İNTİHAR VAKASINA, FARKLI BİR PENCEREDEN BAKALIM

Geçtiğimiz günlerde Malatya Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan biri intihar teşebbüsünde bulundu. Sanki bu intihar teşebbüsünü bekliyormuşçasına bir kısım, Selahattin Gürkan muhalifi harekete geçti. Hepsi bir anda ortaya döküldü. Kısacası “İntihar teşebbüsü, turnusol kağıdı vazifesi” gördü.

İntihar teşebbüsünü ve sonrasındaki gelişmeleri birkaç noktada ele almak isterim.

Evvela: İntihar etmek haramdır. Yüce kitabımızın beyanına göre “Kimseye kaldırmayacağı yük yüklenmez” Onun için her insana düşen şey, zorluklara göğüs gererek sabretmektir.

İkincisi: Her insan, kendini merkez kabul ederek bir daire çizse, o dairenin içine alakadar olduğu başta eşi ve çocukları, anne ve babası, kardeşleri, akraba ve arkadaşları gibi bir sürü insan dahil eder-etmelidir. O halde intihara kalkışmak, o daire içindeki bütün insanların hatırını yok saymaktır. Yani bencilliktir.

Üçüncüsü: İntihar etmeye çalışan arkadaşın aldığı maaşa baktığınızda, o arkadaşın yerinde olmak isteyen binlerce insanın olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. İnsan, nimette kendinden aşağısına bakmakla mükelleftir. Kişi, yukarıya bakarsa kanaat etmez; bu ise o kişiyi Allah'ın verdiği nimetlere karşı asi yapar.

Dördüncüsü: Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, sınıfta kalmıştır. Çünkü suç işlemiştir. Şöyle ki: İntihara teşebbüs eden şahsın alkollü olduğuyla birlikte başka rahatsızlıklarının bulunduğunu kamuoyuna duyurmuştur. Kişisel Verileri Korunması Kanunu'ndaki sınırları aşan Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, kamuoyuna kötü örnek olmuştur. 


Selam ve dua ile
Fiemanillah