dore okulları
Malatya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2432.4
  • BIST
    9783.13
  • BTC
    63905.11$

'Solda sıfır' olabilmek!

06 Kasım 2022, Pazar 11:16
'Solda sıfır' olabilmek!
 

 

 

 

Bir zamanlar bilginler ve şairler, “Suskunlar Meclisi” adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı. 
Üye sayısı 40 kişiydi ve bunu artırmıyorlardı.
Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek fakat çok az konuşmaktı.
O zamanlar meşhur şair ve bilgin Molla Cami, bu meclisin üyeleri arasında olmayı çok arzuluyordu. 
Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi. Kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kâğıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderdi. Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler. Molla Cami oraya layık bir bilgindi, ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı. Yeni bir üye için yer yoktu. 
Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Cami’ye gönderdi. Zeki bilgin, durumu kavramıştı. Bir damla daha olsa bardak taşacaktı. Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gülden küçük bir yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi. Bardaktaki su taşmamıştı. Bunu içeri gönderdi.
Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamışlardı: Zarif insanların yeri başkaydı. Üyeler, 40 sınırı prensiplerini bozarak bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verdiler. Başkan listeye Molla Cami 'nin adını ekledi. 
Kırk sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 400 yazdı. 
Bununla Molla Cami sayesinde, meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu. 
Listenin son şekli eline gelince, Molla Cami meseleyi anladı. Ancak sayının büyük gösterilmesinden hoşlanmadı. Sağdaki bir sıfırı silerek, kırk sayısının soluna koydu.
Yani “040” yazdı. Alçak gönüllü Molla Cami, böylece kendisini “solda sıfır sayıyor”, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu.
Gül yaprağı olmak, kolay değil. Ama, evde, işte, çevrede geçim ehli olmanın, gül gibi geçinmenin yolu gül yaprağı olmaktan geçiyor. 
Yük olmayıp yük almak, gül yaprağı güzelliğine kavuşmak…
Kendi içimizde, ailemizle, çevremizle uyumlu olmanın, ebedi güzellikler yolunda yürümenin müjdecisi.
Gül yaprağı sırrına erenler, sağdaki sıfır gibi bulundukları topluma güç katarlar hem de bire on, ama soldaki sıfır gibi davranıp kimseye yük olmazlar.
Solda sıfır olmayı eskiden beri kötü bir vasıfsızlık olarak bilirdik. M.Ali Alkuş abimin paylaşımı ile bunun sağdaki sıfır düzeyinde olduktan sonra dışarda nasıl anlaşılacağının bir önemi olmadığını gördüm. 
Çevremde bu yazıdaki anlam ve değeriyle çok “Solda Sıfır”lar var. Hepsine zaman zaman bu sütunlarda yer vermek istiyorum. Bugün Çocuklar için çırpınan, onlara bir şeyler kazandırabilmek isteyen ve ticaretini de gayretini de bu yönde sarf eden bir dostumdan bahsedeceğim. 
7 yıl kadar önce masa üstü (Sanal değil gerçek masanın üstü) oyunlar hazırlayıp bunları kitap fuarlarında tanıtarak çocuklara ulaştırmaya çalışan bir Adnan Güneş ile tanıştım. 
Çocuklarımızın yabancı kahramanlar ve onların ipe sapa gelmez maceralarıyla büyümesi ve kendi kahramanlarını, milli karakterlerimizi bilmemesi onu oldukça rahatsız ediyordu. 15 Temmuz sonrası 15 Temmuz’un oyununu hazırlamaya karar vermişti. Kasım Özkan ile çalışmaya başlaması da o oyunla olmuştu. Biri hazırlıyor diğeri çiziyordu. Çok harika işler çıkıyordu. Oyunun her şeyi bittiğinde Adnan kardeşimiz baskı için para bulamamış, ancak Ankara esnafından sevgili Ömer Tavlan dijital ortamda prototipinin hazırlanmasında destek olmuştu. Ömer Bey de bu makalede bahsedilen şekliyle “solda sıfır”lardandır. Elindeki tüm imkanları davası için seferber eden ancak pek az kıymeti bilinenlerdendir. 
Adnan Güneş hazırlanan 15 Temmuz oyununun prototipini bir kitap fuarında Başkan Erdoğan’a sunabilme imkânı buldu. Oyunu çok beğenen Reis yanındaki yardımcısına:
-“Bu arkadaşın makine, teçhizat, baskı ne ihtiyacı varsa karşılayın!” talimatını verdi. Hep sağda bir değeri olup görünmeyen ama solda duran sıfırlardan bahsederken aslında solda sıfır olup kendini sağda sıfır sananlar önce işi uzatıp unutturmaya çalıştılar. Sonra da “başınızın çaresine bakın” deyip başlarından savdılar. 


Bu sürüncemelerden sonra o harika 15 Temmuz oyunu Adnan Güneş’in çalışma odasında tozlu rafında yerini aldı. 
Aslında sağda sıfır olup sessizce solda sıfır olarak duranların el birliği ile bu günlere gelen Reis çevresindeki kendini sağdaki sıfırlardan, hatta çift sıfırlardan sayan ama gerçekte solda sıfır olanlar yüzünden gençleri, yarının gençlerini kaybetmektedir. 
Adnan güneş; Batman, Süpermen vs. vs. batının çakma kahramanları yerine Karagöz-Hacivat, Nasrettin Hoca, Onbeşliler, Özel harekatçılar gibi yerli ve milli karakterlerimizi ve kahramanlarımızı işleyen birçok oyunlar birçok kitaplar yayınlamaya devam ediyor. Ersoy babanın bu; değeri rakamların sağında olan, ama solda sıfır görünen kahramana yapabildiği tek destek buradan onu sizlere tanıtmak olabiliyor. 
Sizler de çocuklarınıza anlatın, tanıtın. Bizim Nasrettin Hocalarımız, Yunus Emrelerimiz, Somuncu Babalarımız, Delilerimiz, Akıncılarımız, Hacivat-karagözlerimiz, Ömer Halisdemirlerimiz, Sarı Efelerimiz, Ulubatlı Hasanlarımız, Metehanlarımız, Atillalarımız, Alp Arslanlarımız, Osman Beylerimiz, Fatihlerimiz, Ali Kuşçularımız, Pîrî Reislerimiz, Barbaroslarımız, Bayraktarlarımız ve daha nicelerimiz var. 
Bunları iyi anlatabilir ve tanıtabilirsek gençlerimizin arasından bunlardan çok daha başarılıları çıkacaktır mutlaka.
Kalın sağlıcakla….