dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2428.7
  • BIST
    9708.26
  • BTC
    66107.29$

Şükür ve Hüzün/ Muharrem

28 Temmuz 2023, Cuma 12:10
Şükür ve Hüzün/ Muharrem

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla,

Muharrem ayı, kucaklaşmanın, şükretmenin, bereketin karşılığı olan aşûre gününün nimetlerinin yanında; zulme meydan okuyan, zalime boyun eğmeyen, adaletin ve hakikâtin safhından ayrılmayan, gönlümüzün, gözümüzün ve dahi ömrümüzün yegâne nûru Peygamber Efendimiz'in sevgili torunu Hz. Hüseyin'in ve beraberindeki 71 masumun Kerbela'da şehit edilmesi hüznünü ve matemini de içerisinde barındırmaktadır.

Muharrem; bayramıdır Müslümanlar'ın, Aşûre; sevincidir İslâm Âlemi'nin. 

Hz. Adem'in gözyaşlarının merhametle silindiği, tövbesinin rahmetle kabul edildiği gündür.

Hz. Musa'nın ilticâsının kabulüyle, denizin yarılarak, Firavun ve ordusunu çılgın Kızıldeniz'in yeniden birleşen sularına gömen, peygamberin safhındaki mü'minlere göz aydınlığı bahşeden mucizesinin zuhûrudur.

Kopan tufanda Hz. Nuh'un gemisine binip, Cudi dağına inenlerin kurtuluş mucizesine şahitliğidir.

O gün dünyaya gelen ve yine o gün semaya yükseltilen Hz. İsa'nın kalplerdeki aziz hatırasıdır.

Hz. Davud'un tövbesinin, af ile taçlanmasıdır.

Zifiri karanlık kuyulardaki Hz. Yusuf'a kurtuluş ipinin uzatılışı, zindan demirlerinin kırılışıdır.

Gözleri açılan Hz. Yakup'un, karanlıkları karanlıklara boğan nûra garkoluşuna şehâdetidir.

Dertlerin, sıkıntıların, uzayan giden hastalığın dermanı ile nihayete, şifâsı ile sıhhâtine erdirilen Hz. Eyyûb'un duasına icâbettir.

Balığın karnına misafir edilen Hz. Yunus'un; "Sen her türlü noksanlıktan, eşi ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum" duasının kabul edilişiyle, şefkât ve bağışlanmasıyla selâmet kıyısına vuruluşudur.

Hz. İsmail'in, Hz. İbrahim'e emanet ve hediye edilişidir.

Tâ ki; hicretin 61. senesi, 10 Muharrem Kerbelâ'ya dek.

Ve günlerden bir gün, o gün; kâinatın övüncü, Peygamberimiz'in çiçeği koparıldı göğsünden.

Başı koparılıp, bir mızrağın ucuna takılan Hz. Hüseyin'in uçuşan saçları, Hz. Zeynep'in dizlerini döverek yankılanan çığlığı düştü takvimin o sayfasına. İşte o gün Aşûre'miz kana bulandı.

O günden itibaren bayramımız olan 10 Muharrem; acımızdır, sızımızdır, yürek yangınımız, gözyaşımız, yutkunamayışımızdır. Hz Fatıma'nın gözyaşlarını kalbimize hâlâ akıtışımızdır...

Aşûre; Râsûl-ü Kibriya'nın öpüp kokladığı torunu için bu evlâdımı şehit edecekler dediği günün adı, tüm kâinatın iç çekişidir artık.

Oysa onlar, Hz. Hüseyin'i öldürdük zannettiler. Hayır, Hz. Hüseyin'i öldüremediler.

Onlar, kıyâmete kadar gelecek her hakikî Müslüman'ın kalbine dipdiri, ölümsüz, Hüseyni ruh bıraktılar. Onların ayakları altında çığnenen ceset değildi; İslâm Âlemi'nin kardeşliği, birliğiydi. Dostluğu, komşuluğu, akrabalığıydı, birlik beraberlik hukukuydu çiğnenen. 

Ve hâlâ müslümanlar başı koparılmış bir serçe yavrusu gibi kıvranıyor.

Dağılan birlik toparlanamadığından, dirlik ve düzen pervasızca savruluyor.

O günden itibaren, bir olan ruhların, lime lime edilerek; farklı dillere, farklı dinlere, farklı ırklara, farklı mezheplere ayrılışını anlatır Hz. Hüseyin.

Vücudun azâları gibi tek bir beden olan kardeşliğin paramparça edilmesiyle can çekişmesini, değerlerinin zalimce çiğnenmesini hatırlatır bize.

Yüce bir titreyişin, haşyetli bir ürperişin, kutlu bir yürüyüşün göğsümüzü delen okudur Kerbelâ.

'Hakkın hatırının âlî olmasının, hiçbir hatıra fedâ edilmemesi'nin hatırdan çıkarılmaması gereken mührüdür.

Zalim karşısında, zulme karşı yiğitçe direnişin meydan okuyuşudur.

Dünyayı makam ve mevkiden ibaret sananların, ötesine inanmayanların, kazandıklarını varsaydıkları yerde acıklı ve ebedî kaybedişlerinin yüzleşmesidir.

"Onlar, lânete uğramış olarak cehennemde ebediyen kalacaklardır. Azapları asla hafifletilmeyecek, geciktirilmeyecek ve kendilerine özür dilemeleri için mühlet de verilmeyecektir." Bakara/2, 162.

Bugün, canının kaygısını Hakkın davasına gözünü kırpmadan kurban edenler; omuz omuzadır Hz. Hüseyin’le Kerbelâ'da.

Bugün ölmekle kalmak arasındaki dünya kaygılarına, korkusuzca ve ölümü öldüren bir teslimiyetle rest çekenler; ancak Hz. Hüseyin'in safhında.

Bugün bize, yeter ki hakikât yaşasın diye Hz. Hüseyin olmak düşer.

Bugün bize, zalime boyun eğmek istemeyenler olarak, kıyamete dek onun izinde yürüyerek, izzeti, şerefi ve hakikî kurtuluşu dava etmek düşer.

Zulüm ve haksızlık bâki değildir. Zulmün mebdei ne kadar yok etmek olsa da, Hakk'ın karşısında yok olmaya mahkûmdur. 

Bundandır ki; Hz. Hüseyin Efendimiz'in gönüllerimizi titreten, yüreklerimizi sızlatan o acı vedâsını tâ gönüllerimizde hissederek, O'nun safhında, O'nun istikâmetinde, tereddüt dahi etmeden O'na eşlik ederek, hata ve günahlarımızdan feragât ederek, affını da cân-ı gönülden dileyerek, dağılan birliğimizin tekrar toparlanmasını; merhametlilerin en merhametlisi, çokça bağışlayan Rabbimizden niyâz ederiz.

Rabbimiz, Şühedâ-ı Kerbelâ hürmetine, onların canlarını verdikleri mânevi değerlere sahip çıkmayı, tevhîd davasını dava edinmeyi, onların hâlleriyle hâllenmeyi, Muharremin hikmeti sırrını idrâk edip hayatımıza tatbîk etmeyi kalplerimize nasip eyle ve fiillerimize nakşeyle.

Bizi, kıyamete dek sürecek olan hak ile batılın savaşında, Hakk'ın safhında kâim eyle.

Kalplerimize, gönüllerimize, kararımızca, hakettiğimizce değil; sonsuz merhametince, cömertliğince Peygamber Efendimiz’in, güzide Ehl-i Beyt’inin, âl ve ashâbının izlerinden giden, cânını cânanına kurban eyleyen o Hakk dostlarının aziz rûhâniyetlerinden ve hâllerinden hisseler ihsân bahşeyle.

Rabbimiz, Sen'in bize Rabb olman, izzet ve şeref olarak bize yeter.

Sen'de bizi, Sen'in razı olduğun istikâmette, Sen'in râzı olduğun kul eyle.

Bizi zulmetten nûra, gamdan sürura, firkatten huzura ve vuslata vesile kıl.

Rabbimiz, yarattığın ilk nur, yaratılmışların nûrunun biricik kaynağı, nûrun âlâ nûr sırrının kandil-i süreyyası, beşir ve nezir, sirâcen münîr, misbah-ı sudûr, gönüllerimizin nûru, kalblerimizin sürûrü Efendimiz (sav)’e, Zât'ının nûru adedince salât ve selâm olsun..

Vesselâm...