dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2450.9
  • BIST
    9766.98
  • BTC
    64290.42$

TEFE DEĞİL KENARA KOYMAK İSTİYORLAR! 

09 Mart 2018, Cuma 08:47

Son zamanlarda belli ki birileri düğmeye basmış. Bu ülkenin güzide din adamlarından başlamışlar, gazetecilerinden yavaş yavaş iniyorlar aşağıya doğru. Önce geçmiş zamanlardaki sohbetlerini alıyorlar. Sonra başını ve sonunu kırpıp, içinden nahoş manalar çıkan ifadeler oluşturup, içinden cımbızlayarak saatlerce anlatılan bir konuyu bir kaç saniyeye indirgeyip önce sosyal medyaya, sonra da ulusal medyaya servis yapıp, bir bardak suda kıyameti koparıp, 28 Şubat sürecindeki gibi linç kampanyası düzenliyorlar... 

 

Yada, sizin ne işiniz var Afrinde!? Sivil öldürüyorsunuz, katilsiniz diyen hainlere, yürekli bir gazeteci çıkıp, ulan bu devlet sivil öldürmez, terör için orada!. Bu ordu, bu devlet sivil öldürse burada da öldürülecekler var. Onları öldürmeyen Afrin'deki sivilleri öldürür mü!? diye kendi uslubuyla yüreklere su serper. Ama ertesi gün medyada linç edilir, hemen hakkında dava açılır, işinden istifa eder veya ettirilir... 

 

Bu işin son kurbanı ise, Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı Nurettin YILDIZ hocaefendi oldu. Neden derseniz; Böyle bir şey yapacak olsam bende O'nunla devam ederdim!. Çünkü doğru İslamı anlatıyor. Söylediği her kelimeyi kameraların önünde söylüyor. Bütün hayatı kayıt altında. Sosyal medyayı iyi kullanıyor. Binlerce insan takip ediyor. Milyonlar kendisine ve söylediklerine inanıyor. Tam bir güven kaynağı ve dinde otorite. Sohbetleri onlarca kanalda yayınlanıyor. Dinden rahatsızlık duyan birileri için de, bundan daha büyük bir düşman olamaz herhalde!. Adam yalan yanlış şeyler konuşsa önemli değil. Ben peygamberim diyenlerin haberi bile yapılmıyor!. Televizyon ekranında kerhane kurup ben Mehdi'yim diyeni gören yok!. Sizi cennete götüreceğim, size şefaat edeceğim diyenler keyif çatıyor. Peygamberin terliğini yapmak, yanmayan kefen satmak çok normal!. Ama sen misin doğru dini anlatan!?... 

 

Nuretin YILDIZ hocaefendi, bu ülkenin büyük din alimi ve davetçilerindendir. İlim talebesi, hayatını İslama vakfetmiş, dini sohbetler yapan, derslerine binlerin katıldığı, menheci ehli sünnet velcemaat, derdi insan, davası Hz. Muhammed s.a.v'in davası, ölçüsü Kuran ve Sünnet, Rehberi Hz. Resul s.a.v, ülkesine aşık, gönül kırmayan, şiddetten uzak, tatlı dil ile anlatan, kimseyi incitmeyen, hakkı söyleyen, sapık mezhep, meşrep ve menheclerden uzak, doğru İslamı veren, örnek bir din adamı, bir gönül insanıdır.  

 

Onu savunmaya gerek yoktur. Allah'ın davasını savunan adam, kendisini savunabilir. Allah da onu savunur. Ama ona bugün dil uzatanlar, kürsüde laf söyleyenler, bilsinler ki bu tuzak kendilerine kurulmuştur, imtihan da hepimizindir.  

 

Hiç şüphesiz savcılar ve hakimler görevlerini yapacaklardır. Bu kadar pervasızca ve insafsızca iftiralara maruz kaldıktan, sözleri cımbızlanıp medyada düşman gibi gösterildikten sonra hakkında dava açılmaması düşünülemez!. 

 

Varsın açsınlar ne kadar dava varsa!. Nurettin YILDIZ hoca efendi aklanacaktır. Hakkında kovuşturmaya bile yer olmadığına karar verileceğine dair kanaatim tamdır.  

 

Ancak gönül isterdi ki; 

Bizim millet olarak gönül verdiğimiz, oy verdiğimiz, sokağa çıkın dediklerinde, çıkıp can verdiğimiz devlet idarecilerimizin alimlerimizle diyalogu olsun!. Onları tanısın!. Dini konularda onlara sorsun!. Kendi başlarına ahkam kesmesin!. Ama gördük ki bu konuya çok uzak ve Fransızlarmış!. Bu durum, ülkedeki milyonlarca müslümanı üzmüş ve derinden yaralamıştır.  

  

Dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, Cumhurun Reisine danışmanları tarafından tarihi bir hata yaptırılarak alimlerimize söz söylemişlerdir!. Yüzyıllardır oryantalistlerin dillendirdiği İslamın hükümlerinin güncellenmesi meselesini de kürsüde söyletmişlerdir. Sonunda Kurana aykırı değilse bırakın, asıl olan Kuran değil mi!? dedirtmişlerdir. Asıl olan Kuran ama Resulullahsız bir Kuran, peygambersiz bir Kuran, bir din olur mu hiç!? Bu nasıl bir cümledir!?. İslam dini o kadar basit mi ki kürsüde hükümlerinin güncellenmesini isteyip geçelim!?.  Yüz yıldır medeni kanunumuz, İsviçre ve Roma kanunlarıdır, onu niye değiştirmeye veya güncellemeye kalkmıyoruz!?. Halbuki asıl yapmamız gereken ve yapabileceğimiz budur!. Umarım Reis söylediklerine döner, kendisine verilen konuşma metnine bakar, sonra da hakikat ile olan bağını kurar, konuşma metnini kim yazdıysa da ona biraz daha dikkat eder!. Nurettin Yıldız hoca efendiyi de ziyaret eder!...  

 

Aksi de olabilir. Allah korusun birde Nurettin Yıldız tutuklanırsa, (Reisin konuşma metninden cesaret alarak) o zaman Koca REİS bilsin ki, bu komplo Nurettin YILDIZ'A değil, kendisine kurulmuştur!. İtham edildiği konuda ne Reis, nede bir başkası Nurettin Yıldız kadar belki hassas değildir!. Dünya alem buna şahittir. Yaptığı sohbetleri ortadadır. 

  

Devlet erkanı, idarecilerimiz, ve REİSİMİZ biliyor ki, idare ettikleri devlet sistemi laik!. Ülkemizde demokrasi sonuna kadar var diyoruz. Fakat bu demokrasi birazcık alimlerimiz için de olsa olmaz mı acaba!?. Onlar fıkhi konularda görüşlerini demokrasi olan bir ülkede serbest söyleyemezler mi!?. İslami görüşe, fetvaya demokrasi yok mu!?. 

 

Bir alim, fıkhi bir konuda bildiklerini söylemeden önce, sorulan soruya cevap vermeden önce, başka bir merciye, mesela Cumhurbaşkanımızın danışmanlarına sorup sonra mı cevap vermeli!?... 

 

Bu sisteme göre, din devletin işine karışmıyorsa, devlet neden dinin işine karışıyor!?. Hani Laiklik tanımı!?. Din devletin işine karıştırılmayacak, ama devlet istediği zaman dinin işine karışıyor!. Din adamı devletin başına bişey demiyor demezde, ama devletin başı Alime istediğini söylüyor!. 

 

Her iktidar bilmeli ki; Müslüman toplumlarda, din ile ilgili konularda insanlar oy verdiklerine değil, önünde diz çöküp kendilerinden dinlerini öğrendiklerine itibar ederler!. 

 

Devletimizin başı, medarı iftiharımız, siyasi liderimiz, Reisimiz Recep Tayyip ERDOĞAN bile, yanlış ve hatalı gördüğü dini bir konuda, kendisi hüküm vermemelidir!. 

 

İslâm hilafetini ilan etmiş olsa bile, kendisi bu konuda merci olamaz!. Bu iş, alimlerin işidir, meydanlarda, toplantılarda, hele hele din ile alakasız mecralarda gündem edilememelidir!. Kaldı demokrasi ile yönetilen bir memlekette yaşıyoruz, her şeye demokrasi var, biraz da din adamlarına tahammülümüz olmalıdır!. Onları tutup atmamalıyız. Dirimizin onlara ihtiyacı olduğu gibi, ölümüzün de ihtiyacı vardır.  

 

Zira bu yaklaşım biçimi yanlış, hatalı ve ideolojik bir yaklaşımdır. Oryantalistlerin yaklaşımıdır. Dini hükümlerin yenilenmesi, Cumhurbaşkanımızın konuşma metnine konulup  gündem edilmeyecek kadar önemli ve hassas, mahiyeti ise, kürsüde konuşulmayacak kadar büyüktür... 

 

Sayın Cumhurbaşkanımız, Diyanet İşleri Başkanlığına ve oradaki din adamlarına işaret ederken kendisi de fetva vermemeli!. 

 

Dinde yeniliğin gerektiğini söylemek, tartışmasını yapıp, sonuca bağlamak kimin işidir acaba!?. 

 

Yeryüzünün en büyük İslam Devleti, Hilafet Devleti, Devleti Âli Osmaniye'de fetvayı kim verirdi!?. 

 

Acaba Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet ve diğerleri Cumhurbaşkanımız kadar dini bilmiyorlar mıydı ki, Fetva Makamı Şeyhu'l İslam'a soruyorlardı!?. Kim daha dindar, kim daha alim, kim daha büyük, kim daha takvalıydı!?... 

 

Kanunî Sultan Süleyman'nın vasiyetinde beraber defnedilmesini istediği sandıktan neler çıkmıştı!?. Yaptığı bütün işlerde Şeyhu'l İslam'a sorduğu fetvalar değil miydi!?. Bugün dini hükümlerin yenilenmesi gerekir derken, acaba böyle bir mercii kurmuşlar mı!? Yapacakları işlerin dine uygunluğunu kendilerine soruyorlar mı!?. 

 

Alimler de;  

Ey Koca Süleyman! Sen kendini kurtardın! Ama biz, eğer sana yanlış fetva vermişsek, nice olacak halimiz!? dememişler miydi!!!?... 

 

Umarım tez zamanda bu yanlıştan dönülür, yanlışı yapanlar da cezasını bulur!... Yoksa ekmeğini dinden kazananlar, bugünden tez yok yeni bir tartışma içerisine gireceklerdir. Dini konuları, siyasi bir mesele gibi ağızlarına dolayıp cahil cahil tartışacaklardır!. 

 

Devlet erkanına emir buyruk verilmez elbet, ama yanlışa meyillerinde ehil kişiler onlara nasihat ederler. Bugün bu konuda ferman senindir diyen biri, REİS'E en büyük ihaneti yapmıştır!.  

 

Reis, yaptığı konuşmanın akabinde iki saat geçmeden, konuşmasından bu bölüm alıntı yapılıp dünyaya servis yapılmış, sosyal medya hesaplarında dolaşmaya başlamıştır. Demek ki konu çok önemli ve birde işin içerisinde iş var!. Düşman işbaşında ve size lider olmaya çalışan ülke Türkiye ve umudunuz olan, lider değiniz, halife dediğiniz zat, dinde yenilik istiyor diyerek servis ediyor haberi!. Hani bugün kadınlar günüydü! Neden bunu değil de, din ile ilgili kısım servis ediliyor!?. Tüm bunlar tesadüfen mi oluyor acaba!?. 

 

Neden acem uşaklarını kıs kıs güldürüp sevindirelim!?, Neden bize karşı cephe almış Suudi Amerika ahlaksızlarını homurdatalım!?...  

 

Bir şeyi yaparken doğru ve ehli tarafından yapılmalı. Lider, ülkenin her  şeyidir. Reis ise sadece bu ülkenin değil, tüm İslam Aleminin umududur. Ama dinde fetva makamı değildir. Bu konuşmayı da alimler yapmalıdır… 

 

Seni asla tefe koymayız, koydurtmayız REİS!. Ama birilerinin seni kenara koymak için çabaladığını görüyoruz!. Bazı şeyler için, nice illegallere, din tüccarlarına sabrettiğini biliyoruz. Bazı konularda da biz senden sabretmeni istiyoruz… 

 

Yüce Allah sabırla hakikate kavuştursun. Adalet ile hükmetmeyi, ihsan sahibi olmayı, ümmetin umuduna ışık, alemi İslam için kandil, hedef “Kızıl Elma” diyen ecdada da varis kılsın… 

 

Fi Emanillah… 

Ebuzer AYDIN 

“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”