dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2433.3
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64687.83$

Yamalık

22 Aralık 2021, Çarşamba 07:23
Yamalık
       



       
Eskiden, şimdiki gibi yırtık pırtık giysiler giymek çok ayıp karşılanırdı. Şimdi önceleri bir kaç santim olan yırtıklar, her geçen gün büyüdü büyüdü neredeyse yirmi santimlere kadar geldi. Bundan sonra nerelere kadar gider Allah bilir. 
       Eskiden böyle yırtık pırtık pantolonlarla çarşı pazar gezenlerin hah (el alem) gıybetini yapardı;
    -"Anam bu çağayı bele yırtığh pırtığh yola salıylar, heç utanma galmamış", veya
    -"Şu çağanın halına bağh, ölem bi yama yapacağh kimsesi de mi yoğh?"
        Diye gınarlardı.
        Eskiden zenginin bile kat kat elbisesi, çeşit çeşit gömleği, pantolonu olmazdı, onlarca çorabımız bile yoktu, ayakkabı, bayramdan bayrama alınırdı.
       Genel olarak yokluğun olduğu yıllar olmasına rağmen, yırtık giyene rastlamak çok zordu. Çünkü şimdiki çağaların bilmediği "yamalık" diye bir şey vardı.
        Çorabın topuğuna, pantolonun diz yerine hep yama yapılırdı.
         Yamalıklı giymenin ayıp sayılmadığı günlerdi vesselam.
          Sırf pantolonlara mı yama yapılırdı?
          Ya ayakkabılar, onların yamasına da "pençe" denirdi...
         Yeni yetme çağalara bunlar çok yabancı şeyler, ama bizim kuşağın yaşadığı ve rutin şeylerdi. 
          Bayramdan bayrama alınan kunduralar, sevincimizden koynumuza alıp yattığımız,  kunduralar öyle her zaman giyilmezdi. Bundan başka 
"ğharik" veya "ğhırik" dediğimiz bir çift ayakkabımız daha olur, günlük olarak, bağda, bahçede bunlar giyilirdi.
         "Angara" lastiği ve "cızlavet" marka çizmeleri de anmadan geçmeyelim. Ayaklarımızı siyaha boyayan, leş gibi kokutan bu siyah çizmeleri hatırlamayanınız var mı? 
         Ya o tokalı renk renk naylon ayakkabıları? 
          Kışın o soğuk ve karlı günlerde kızak kaymak için az mı giydik. Soğuk almak hasta olmak aklımıza bile gelmezdi. 
         Naylon ayakkabıları giyip, akşamdan su döküp buz tutturduğumuz, mahallemizin eğimli bir yerinde Uludağ'a nispet yaparcasına kaydığımız, hatta slalom bile yaptığımız günler. 
         Ertesi sabah, heyecanla kaymaya gidip, işgüzar bir komşumuzun buz pistimize soba külü döktüğünü görüp ve hayallerinizin yıkıldığı günler.
          Velhasıl o dönemde, ahval böyleydi, kimse marka meraklısı değildi. Zaten şimdiki markaların hiç biri yoktu. En iyi ayakkabı "Beykoz" kundura fabrikasının ayakkabılarıydı. Şimdiki gibi bir çağa ayakkabısı bir asgari ücret fiyatına satılmazdı. İyi kötü herkes bu ayakkabıları alabilirdi.
            Şimdi minik bir çağa ayakkabısı bir asgari ücrete eşdeğer bir fiyatla satılıyor, bir kaç bin liralık ayakkabı giyen heriflerden geçilmiyor ortalık.
          " Ellaham golay para gazanıylar, bizim zamanımızda bi servet elli senede olur diylerdi, amma şindi altı ayda zengin oluylar"
             Vay ki vay
            Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...