dore okulları
Malatya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63748.040$

Yenilgi yenilgi büyüyen zaferler vardır!..

21 Kasım 2015, Cumartesi 17:21


7 Haziran öncesinde dünya seferber olmuş, Türkiye'nin ayağından tutarak zirveye tırmanışını engellemek için asılmıştı. 8 Haziran sabahı top yekün bayram etmişlerdi. Yaklaşık 13 yıldır yapamadıklarını başarmışlardı. Tıpkı Mekkeli müşriklerin inanan Müminleri öz vatanlarından çıkarıp Medine'ye hicret ettirmeleri, akabinde Beytullah'ın hasretini çeken Resulullah'a, ashabıyla birlikte Mekke'ye girişlerine izin vermemeleri ve zahiren kabul edilemeyecek kadar büyük bir yenilgi olan Hudeybiye antlaşmasını imzalatmaları gibi…

Hz. Ömer bir türlü bu yenilgiyi kabullenemiyor, Medine'ye dönerken nasıl olurda müşriklere böyle boyun eğeriz diye hayıflanıyor, içinde bir itiraz ateşi sürekli alevleniyordu. Ama Yüce Allah bu esnada bir sûre indiriyordu; “Şüphesiz biz senin için apaçık bir fetih verdik…” diye başlayan ayetlerle bu yenilginin büyük bir zafer olduğunu müjdeliyordu.

Asıl bundan sonra fetihler başlıyor, önce yeryüzünün merkezi Mekke fethediliyor, sonra Yüce İslam Dini buradan tüm dünyaya yayılıyordu. O gün bir yenilgi olan Hudeybiye antlaşması olmasaydı, Müslümanlar Mekke'ye girip umrelerini yapıp dönselerdi, belki de Mekke fethedilemeyecekti. Bu nedenle bazen şer gördüğümüzde hayır, hayır gördüğümüzde şerrin olabileceğini Allah bize kitabında bildirmiştir.

Türkiye'nin Ak Partiye şiddetle ihtiyacı olduğuna inanan, Ak Parti için bir çok seçimde bedel ödemiş, mahkeme mahkeme sürünmüş, elindeki basın kuruluşunu kaybetmiş, Türkiye'nin geleceğinin ancak Ak parti ile inşa edilebileceğini savunan ve söyleyen biri olduğum herkesçe malumdur. 7 Haziran seçimleri için de Ak Partiden aday adayı oldum. Buna rağmen, son bir yılda iki şey söyledim bir dua ettim:
1- Milletimiz son zamanlarda inanılmaz derecede şikayet etmeye başlıyordu. Eskiden yaşadıklarını unutmak üzere hafıza kaybına uğruyor, kim iktidar olursa olsun aynı rahatlığı yaşarım algısına kapılmıştı. Bunun böyle olmadığını anlatmak için,
2- Ak Partinin kendi içerisinde bir dev oluştu ve bu dev gittikçe büyüdü. Parti asıl hedefinden sapmaya başladı. Küçük bir derse ihtiyacı vardı. Zira siyasetçilere nasihat edilemez, onların dersi de nasihati de sandıktır.

Halkın kendisine gelmesi ve Ak partinin kendisini düzeltmesi için 7 haziran seçimlerinde yenilgiye uğramak ve tek başına iktidarı kaybetmek gerekiyordu. Rabbim şahittir ki, böyle bir sonuç için dua ettim. Bana göre 7 haziran seçimlerinde Ak Parti tek başına iktidar olsaydı kendisini tamamen kaybeder, bir daha iktidara yürüyemezdi. Neden derseniz, görünen köy kılavuz istemez. Herkes gördüklerimi görüyor ve şahit oluyordu. Bu nedenle abdestini tazelemeye sadece Ak Partinin değil, halkın da ihtiyacı vardı.

1 Kasım sabahına uyanırken eminim ki, binler alnını secdeye koyarak iki rekat namaz kıldı. Ülkemizin müreffeh geleceği için, binler sadaka vererek, Ya Rabb! Bunu ülkem için veriyorum, fazla bir şeyim yok, azımı çok kabul et ve bizi bize bırakma diye Allah'a dua edip tam tevekkül etti. Akşam ise, ilk sonuçlar gelmeye başladığında yine binler şükür secdesine kapandı!.

Ve 7 Haziran seçimlerinin rövanşında bütün bilimsel verileri alt üst eden o sonuç geldi. Zafer deyin yada başka bir şey. Kabullenin veya mızmız etmeye devam edin, bu sonuca ancak ve ancak Allah'a hakkıyla iman eden insanlar inanırlar. Yoksa bu seçim sonucunun izahı yoktur. Günlerdir tartışıyorlar hala anlamış değiller. Zira doğru bir tahminde bulunan olmamış. Ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan ve ne de bir başkası böyle bir sonucu tahmin etmemişti. 7 Haziran'da zil takıp oynayanlara bu millet beş ay sonra cevabını verdi. 1 Kasım akşamında sadece Edirne'den Kars'a değil, tüm dünya Müslümanları bayram yaptı. Hayatım boyunca bu kadar sevinçle karşılanan bir başka seçim sonucu hatırlamıyorum.

Peki 1 Kasım'daki tılsımlı el neydi acaba?

Çok iyi bir seçim propagandası yaptığımız için mi bu sonuç alındı? Veya adaylarımız çok iyiydi de ondan mı bu seçimi kazandık? Yoksa Ak Parti teşkilatları çok iyi çalıştı da bu sonuç çıktı? Bütün sorulara hayır… 1 Kasım gününün mimarı önce Allah, sonra bana göre umudunu Türkiye'ye bağlamış, ülkemizi liman gören mazlum Müslümanların ve içimize alıp bağrımıza bastığımız Suriyeli kardeşlerimizin duasıydı. O gece Arap kardeşlerim tercüme etmek üzere bana çeşitli Arapça metinler gönderiyorlardı. Beni en çok duygulandıran ve hatırladıkça hıçkırıklara boğulduğum ise, Suriyeli bir kardeşimin gönderdiği mesajdı:
“Suriyeliler de bu seçimde oy kullandı. Ama onların oyları sandığa değil, Arşı Âlâya arzedildi”

Bu seçim bize ne öğretti?

Bağırarak çağırarak iktidar olunamayacağını, her şeyin Allah'ın kaderi çerçevesinde cereyan ettiğini, sonuçları ancak Allah'ın değiştirebileceğini, O'nun bilgisinin dışında hiçbir şeyin olamayacağını,
İhlas, samimiyet ve Allah'a tam teslimiyet ile tevekkül edilmesi gerektiğini,
Ehliyet ve liyakat sahibi insanların aday gösterilmesi gerektiğini,
Bundan sonraki seçimlerin de gürültüsüz ve demokratik bir yarış içerisinde geçebileceğini,
İnsanların dünyalık menfaatlerini ön planda tuttuğunu,
Kimsenin ağa paşa olmadığını, kim olursa olsun, sandıkla gelenin sandıkla gideceğini,
İktidarların devamının sadece adaletle hükmetmeye bağlı olduğunu,
99 kadın aday için, Allah'ın esmâ'ul hüsnası da 99'dur diyerek haramı helale kıyas edemeyeceğimizi,
% 34 ile 365, % 41 ile 258 milletvekili çıkardığımız sonuca baktığımızda, çalışmalarımızın gittikçe ne kadar bereketsizleştiğini bize öğretti.

7 Haziran'da ve 1 Kasım'da ne oldu?

7 haziran'da Allah bize bir uyarı yaptı. Milleti de, Ak Partiyi de uyardı. Büyük bir hayal kırıklığına uğradığımız o gün, hatalarımızı gördük. Düzeltmek için harekete geçtik. Eğer içimizi tam düzeltirsek bundan sonra 1 Kasım'dan daha iyi olacağız. Yok eğer 7 Haziran'ı unutursak da bir daha 1 Kasım'ı yaşayamayacağız.. 1 Kasım'da ise Allah kapıyı açacağımız anahtarı geri verdi. İçeriyi temizler, doğru dizayn edersek, bir daha 7 Haziran'ı yaşamayacağız. Yoksa gün gelir, 7 Haziran birileri tarafından bayram gibi kutlanır.

Bundan sonra ne yapılmalı?

1 Kasım günü birbirimize kenetlendiğimiz gibi bundan sonra bütün farklılıklarımızla birbirimize top yekün kenetlenmemiz lazım. Birbirimizi yaftalamayı ve dışlamayı bırakmamız lazım. Duvarları yıkıp kardeşlik köprülerini kurmamız lazım. Vaad edilenlerin hepsinin zamanında yerine getirileceğine inancım sonsuzdur. Ak partinin yerine getiremeyeceği vaadi yok kanaatindeyim. Toplumun bütün yaralarına neşter vurulması lazım. Eğitim politikamızı, ders müfredatlarımızı gözden geçirmemiz lazım. Aileyi sil baştan ele alıp, aile ilişkilerimizi batının aile modelinden uzak, örfümüzün, töremizin ve de inancımızın doğrultusunda yeniden dizayn etmemiz lazım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını bir kadına değil, iyi bir insana teslim edip yapılan bütün hataları gözden geçirmemiz lazım. Ailenin parçalanmasını kolaylaştıran, aile içi şiddete ve boşanmalara sebep olan, aile cinayetlerini arttıran nedenleri tespit etmemiz lazım. Nikaha devlet ve yargı nasıl karışmıyorsa boşanmaya da karışmaması lazım. Aileyi ayakta tutacak teşvikler verilmeli, sözde kadına hak olarak verilen, fakat boşanmayı teşvik eden yasalar derhal kaldırılmalıdır. Erkeğe ömür boyu ödetilen nafaka kaldırılmalıdır. Aksi taktirde yeni evlilikler azalır, toplumda fuhuş çoğalır, ailenin içi boşalır. Boşanıp yeniden evlenen bir kişinin hanımı, kocasının boşadığı eski karısına devletin ömür boyu malını vermesini asla kabul etmez. Bu başta kadın haklarına aykırıdır. Bu kadın mağdur edilmemeli, kocasına da zulmedilmemelidir.

Yerel yönetimler sıkı takibe alınarak başarılı olmaları sağlanmalıdır.

Bugün adı değiştirilen çözüm süreci mutlak surette devam ettirilmeli, milli birlik ve kardeşlik sağlanmalıdır.

Hükümet büyük bir mutabakat ve çoğulcu bir katılım ile yeni anayasayı yapmalıdır.

Başkanlık sisteminin içi doldurularak halka doğru anlatılmalıdır.

Bir taraftan paralel yapı ile mücadele edilirken, diğer taraftan neo paralel olmak isteyen, mensuplarının dini inançlarını koltuk ve maddi menfaatlere değişen hiçbir oluşuma müsaade edilmemelidir. Ak Partinin teşkilatları, cemaat, cemiyet ve her türlü ene diyen zihniyet, ideoloji ve yapılardan temizlenmelidir. Teşkilatları babalarının çiftliği gibi görenleri, çiftlikteki bir ahıra sevketmeli, yeni, sağlam, adil, tarafsız ve temiz yönetimler oluşturmalıdır.

Seçim sonuçları için kimse kendisine pay çıkarmamalı. Zira pay sahipleri bellidir. Herkes üzerine düşeni yaptı, sıra sorumluluk sahiplerinde.

Son olarak yakînen bilmeliyiz ki, 1 Kasım'daki zafer 7 haziran'daki yenilgiydi…

Fi Emanillah.
Ebuzer AYDIN / [email protected]
“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”