Yoklama
29 Eylül 2025, Pazartesi 10:50
Cumartesi günü…
MİAD Ankara Şubesi’nin birinci yılı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Malatyalıların misafiri.
Ankara Valisi orada.
Çankaya Belediye Başkanı orada.
Bülent Tüfenkci orada.
Abdurrahman Babacan orada.
Ama Malatya?
Malatya yok!
Vali yoktu.
Oysa devletin ev sahibi oydu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Malatya
adına ağırlanıyorsa, ilk onun omzunda olmalıydı.
Büyükşehir Belediye Başkanı yoktu.
Oysa şehrin seçilmişidir. Halk adına kürsüye çıkması gerekirken,
gölgede kaldı.
İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak yoktu.
Halkın vekiliyim der, ama devletin vekili olduğunu unutur. Halk
oradaydı, o değildi.
İhsan Koca yoktu.
Zaten kayıp… Ama Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelmişken bile
görünmemesi, artık siyasetin değil mizahın malzemesi.
Merkez ilçe belediye başkanları yoktu.
Oysa Malatya’nın kalbi onların sahasında atıyor. Ama nabız
düşüktü, sahne boştu.
TSO Başkanı yoktu.
Oysa ticaretin, sanayinin sesi orada çıkmalıydı. Ama sessizlik
hâkimdi.
Rektörler yoktu.
Oysa bilim de siyasetle yan yana durmalıydı. Ama akıl da salonda
değildi.
Cevdet Yılmaz geldi.
Malatyalılar geldi.
Ama Malatya’nın protokolü gelmedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı misafir oldu.
Ama Malatya’nın sahipleri misafirlikten bile kaçtı.
MİAD, BAŞKENTTE MALATYA’YI KONUŞTURDU!
Bu yalnızca bir yıldönümü değildi.
Bir pasta kesme merasimi hiç değildi.
Bu, Malatya’nın Ankara’ya sesini duyurma provasıydı.
Çünkü Ankara dediğin, kararların alındığı mutfak.
Orada sesin yoksa, sofrada lokman da olmaz.
İşte MİAD, Malatya’nın adını sofraya yazdı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz kürsüye çıktı.
“Yatırım yapana prim desteği” dedi.
O cümle sıradan bir vaat değil, Malatya’ya uzanan bir köprüydü.
Ve o köprüyü kuran, MİAD’ın Ankara’daki iradesiydi.
Deprem gördük, don gördük, yıkım gördük…
Ama MİAD, enkazdan sadece taş kaldırmadı.
Bir irade, bir vizyon kaldırdı.
Kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, sosyal projeleriyle…
Bir şehri yalnız ticaretle değil, kültürle, dayanışmayla da temsil
etti.
MİAD artık bir hemşeri derneği değil.
Bir tabela değil.
Bir protokol defteri hiç değil.
MİAD, Malatya’nın Ankara’daki kulis kanalıdır.
Stratejik bir lobi gücüdür.
Ekonomiyi, siyaseti, bürokrasiyi aynı masada toplayan bir
vitrindir.
Ve tarihe şu gerçeği kazıdı:
Siyasetin sustuğu yerde, iş dünyası Malatya’nın dilini açtı.
CEVDET YILMAZ SÖYLEDİ: MALATYA DÜNYADA İKİNCİ!
Hani hep söylerler ya…
“Malatya taşra, Malatya ücra, Malatya kenarda.”
Buyurun işte tablo ortada!
Taşranın bağrından çıkan bir merkez, Avrupa’da birinci,
dünyada ikinci sıraya yerleşti.
Adı: Karaciğer Nakli Enstitüsü.
Yeri: Malatya.
Cevdet Yılmaz kürsüde anlattı…
Bakanlık yıllarında, Malatya’nın vekilleriyle, rektörüyle, Sezai
Hoca’yla oturmuşlar.
Hoca demiş ki: “Bizde potansiyel var, biz bunu başarırız.”
Yılmaz da tereddüt etmiş…
Ama bir şart koşmuş:
“Sezai Hoca, sen Malatya’dan ayrılmayacaksın!”
Ve bakın, işte mesele tam da burada!
Bir şehirden dünya çapında başarı çıkıyorsa, sebebi ne biliyor
musunuz?
Göçmeyen insan… Gitmeyen beyin… Sözünün eri olan bir
hoca!
Sezai Yılmaz…
Sadece karaciğer değil, Malatya’nın onurunu da nakletti dünyaya.
Sadece hasta kurtarmıyor, şehrin özgüvenini de ayağa kaldırıyor.
Sadece ameliyat yapmıyor, Malatya’nın adını tarihe yazıyor.
Bugün, Almanya’da, Amerika’da, Japonya’da kitaplara geçen bir
başarı varsa…
O başarının adresi, Fırat’ın kıyısında bir şehir: Malatya.
Ve düşünün…
Bunca enkazın, bunca yıkımın, bunca ihmalin arasında,
Malatya hâlâ nefes alabiliyorsa,
O nefesin oksijeni, Karaciğer Enstitüsü’nden yükseliyor.
Evet…
Deprem gördük.
Don gördük.
Susuz kaldık.
Ama hamdolsun, Sezai Hoca sayesinde yüz akı olduk.
O yüzden tarihe not düşelim:
Malatya’dan sadece kayısı çıkmaz. Dünya çapında bir gurur da
çıkar.
Ve o gururun adı, Karaciğer Enstitüsü’dür.
BİR MAİL, BİR ÇADIR, BİR VİCDAN
Geçtiğimiz günlerde mail kutuma düştü.
Ne reklam, ne spam…
Bir çığlık!
“Anneannem hâlâ çadırda yaşıyor” diyordu.
“Depremden bu yana konteyner vermediler. 70 yaşını geçti, kışı
yine çadırda geçirecek…”
Önce inanmadım.
Sosyal medyadan teyit ettim, muhtara sordum, görenlere sordum.
Cevap aynı: Evet, doğru.
Sonra sordum: “Neden verilmedi?”
AFAD’ın cevabı hazin:
“Oğluna konteyner verdik.”
Sanki sardalya kutusu!
Oğul, gelin, iki torun, bir de yaşlı kadın…
Hepsini sıkıştır konteynere.
Yetmezse, “Oğlunun küçük bir betonarme yeri var, orada kalsın”
dediler.
İyi de…
Gelin istemez.
Çocuk bağırır.
Baba bakmaz.
Kadın ise çaresiz…
Belli ki devletin gözünde “fazlalık.”
Ama işin trajedisi burada bitmiyor.
Çünkü konteyner var!
Hem de binlercesi.
Depolarda çürüyor.
Bahçelere yazlık diye taşınmış.
Belediyelerin köşelerinde kaderine terk edilmiş.
Ama işte bir gariban nineye sıra gelince, devlet kör, siyaset sağır,
bürokrasi lal.
Siyasetçiler fotoğraf çektirmeye gitmiş.
Vali’ye iletilmiş ama çözülmemiş.
Belediye bakmış ama sahiplenmemiş.
Milletvekilleri duymuş ama kımıldamamış.
Oysa mesele basit:
Bir vali isterse bir günde konteyner kurulur.
Bir belediye isterse bir saatte çözülür.
Bir milletvekili isterse cebinden bile alır.
Ama kimse istememiş!
Çünkü bu ülkede en çok bağıranın işi çözülür, en sessizin sesi çadırda boğulur.
Ve şimdi elimdeki mail…
Sadece bir şikâyet değil.
Bir utanç belgesi.
Malatya’da konteynerler çürürken, bir kadın çadırda çürüyor.
Depremin enkazı kalktı belki…
Ama devletin vicdan enkazı hâlâ yerinde duruyor.
“Türkiye Yüzyılı” dedikleri, 70 yaşındaki bir ninenin çadır
yüzyılına dönüştü.
“YAZIHAN’DA SANDALYE CHP’DE, RUH ÇOKTAN AK PARTİ’DE!”
Bir başkan düşünün…
Seçimi kazanıyor.
Köy köy, sokak sokak dolaşıyor.
Yazıhan’da AK Parti’nin kalın duvarını aşıyor.
Sonra ne oluyor?
Partisi sahip çıkmıyor.
Vitrin süsü yapmıyor.
Alkışlamıyor.
Tam tersine…
Yok sayıyor!
CHP’nin vitrininde tek cam sağlam kalmıştı, onu da Veli Ağbaba
çatlatıyor.
Göçer bakıyor…
Bir tarafta sırtını dönen bir muhalefet…
Öte tarafta kucağını açan bir iktidar…
E şimdi kim kazanır?
Tabii ki siyaset değil, matematik kazanır.
Çünkü CHP’de sandalyen var…
Ama masan yok.
Çünkü CHP’de rozetin var…
Ama sözün yok.
AK Parti’ye geçse ne olur?
— İlçe kazanır.
— Parti güçlenir.
— CHP’nin son mum ışığı da söner.
Yazıhan gerçeği şu:
CHP’de gölge bile etmiyorlar.
AK Parti’de güneş doğuyor.
Göçer hâlâ CHP’de mi?
Evet.
Ama ruhu çoktan AK Parti’ye geçmiş.
LAF EBESİ: “Silinen İsim”
Sami Er’in icraatını soruyorlar.
“Hiç mi güzel bir şey yapmıyor?” diyorlar.
Var elbette…
Selefi Selahattin Gürkan’ın adını silmek!
Ama eserlerini silemiyor.
Çünkü o binalar hâlâ dimdik duruyor.
Bir de var ki…
Çöp arabasındaki adı silinmiyor!
Malatya’nın hafızasında Sami Er’in eseri yok,
Ama silgiyle oynadığı isimler çok.
Kalem Hakkı: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Geldi, Protokol Gelmedi
6 Şubat’tan sonra Malatya’ya bakanlar o kadar çok gelip gitti ki,
artık sıradanlaştı. Şimdi iş öyle bir noktaya geldi ki,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bile geldiğinde,
protokol yerini doldurmadı. Bakan gelmek olağan,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelmek sıradan… Asıl olağanüstü olan
ne biliyor musunuz? Protokolün gelmemesi. Malatya’da tarihi olay
bu: Gelenler değil, gelmeyenler konuşuluyor.
FİSKOS MASASI:
Malatya kulisleri yine kaynıyor… Bir yanda devlet protokolü, öte
yanda siyasetçiler, diğer yanda ise toplumun sancıları…
– Cevdet Yılmaz Valiyi Sormuş!
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MİAD Ankara 1. yıl
programında Malatya Valisi’ni özellikle sormuş. “Vali nerede?”
sorusu, kulislerde “kim rapor veriyor, kim ortada yok?”
tartışmasını başlatmış.
– Babacan’a Sert Uyarı!
Toplantıda Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan’ın Cevdet
Yılmaz’dan fırça yediği konuşuluyor. “Temsilin ağırlığını hissettir”
mesajı verilmiş. Ankara’da bu çıkış çok konuşulmuş.
– Herkes Öznur Çalık’ı Aramış!
Toplantıda sıkça dile gelen bir fısıltı varmış: “Keşke Öznur Çalık
olsaydı.” Kulislerde “Çalık’ın yokluğu, varlığından daha çok
hissedildi” yorumu yapılmış.
– Bayram Taşkın Kahvaltıda Yakalanmış!
Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın’ın, Cevdet Yılmaz’ın
programıyla aynı gün ve saatte Ankara’da bir dostuyla kahvaltı
yaptığı için programa katılmadığı iddia ediliyor. Bu ayrıntı
kulislerde hoş karşılanmamış.
– Uyuşturucu Alarmı!
Malatya’da uyuşturucu kullanımı ve satışı konusunda büyük bir
artış varmış. “Şehir elden gidiyor” diyenlerin sesi yükseliyor.
Kulisler, emniyetin bu konuda daha sert tedbir alması gerektiğini
fısıldıyor.
Fiskos Masası yine fısıldadı…
Çünkü Malatya’da bazen duyulan değil, fısıldanan yazılır.
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Gökhan
29-09-2025 12:39Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelmiş, sen yoksun. Bu halk not alır unutmaz
Abla
29-09-2025 12:38Çalık eleştirilirdi ama bir şey vardı: Her davete gider, her konuyu sahiplenirdi. Yeni vekiller bir resim bile veremiyor
Demir Yıldız
29-09-2025 12:38Yeni vekillerin hâlâ temsil gücünü kavrayamaması, Malatya'nın neden bu kadar geri planda kaldığını açıklıyor
Can
29-09-2025 12:37Bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı sizi soruyorsa, protokoldeki yeriniz değil vicdandaki yeriniz önemlidir. Vali yoksa o şehir sahipsiz demektir
Ramazan gür
29-09-2025 12:37Okul çevresinde bile satıcılar rahatça geziyor
Serdar Altun
29-09-2025 12:37Bir başkan sadece geçmişle kavga ederse, geleceğe dair hiçbir şey inşa edemez. İsim silmek kolay, eser bırakmak zordur
Ferhat
29-09-2025 12:3670 yaşındaki bir kadının konteyner için mücadele vermesi bu ülkenin en büyük utancıdır
Hasta Yakını
29-09-2025 12:36Babamın karaciğer nakli bu merkezde oldu. Hem sağlık hem umut verdiler
Zeynep D.
29-09-2025 12:36Sezai Hoca sadece cerrah değil, bir kahraman. Tıbbi başarı kadar insan kaynağını Malatya'da tutmak da en büyük başarı
Serkan AVCI
29-09-2025 12:35MİAD sadece iş dünyasını değil, Malatya’nın sosyal ve kültürel yükünü de sırtlamış durumda. Devletin ve siyasetin boş bıraktığı sahayı doldurmak herkese nasip olmaz
Fuat
29-09-2025 12:35Bu memleketin sahibi yoksa bizim kaderimiz demek böyleymiş
Nilüfer
29-09-2025 12:34Bu kadar üst düzey bir ismin ağırlandığı bir organizasyonda Malatya protokolünün eksik olması sadece bir nezaketsizlik değil, aynı zamanda bir vizyonsuzluk örneği. Devleti temsil etme ciddiyeti, sandalyede değil sorumlulukta gösterilir.
Sahipsiz Malatya değil de ne?
29-09-2025 11:49Böyle bir toplantıda devletin ikinci adamı kürsüde Malatya yı konuşurken bizim etkisiz siyasi ve bürokrasi kişileri nerede??Malatya sahipsizzzzz....Devletimiz var olsun TOKİ var olsun devasa yatırımlar yapılıyor ama belediye başkanları TSO başkanı Malatya ya çok şey kaybettirdi...
Ali
29-09-2025 11:43Gözenede bir teyze var Murat Bey. Muhtemelen sizin yazdığınız kadın. Hala çadırda yaşıyor. Binlerce konteyner çürümeye terkedilmiş ama ona bir tane vermiyorlar. Yazık Vallahi yazık.