Malatya
26 Temmuz, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    40.55
  • EURO
    47.68
  • ALTIN
    4354.1
  • BIST
    10.643
  • BTC
    116765.39$

Etti mi 23 Milyar?

21 Temmuz 2025, Pazartesi 09:49
Etti mi 23 Milyar?

 

NOT:
Yazılarımdan rahatsız olanlar doğrudan muhatap olmuyor, yakın çevremi arayıp dolaylı baskı kuruyor.
Ben kimsenin düşmanı değilim. Eseri olan anlatsın, gösterilsin; yazalım.
Hem susuluyor, hem perde arkası çevriliyor.
Muhatap almayan, dolambaçlı yollara sapmaz.
Ayna eğrilmez, yüzü düzeltir.

Etti mi 23 Milyar?

31 Mart’ta Malatya halkı sandığa gitti.
Sandıktan bir ses yükseldi: Sami Er.

Ve daha devir teslim töreninin çayı soğumadan yeni başkan kameraların karşısına geçti:
“Belediyenin 17 milyar borcu var. Faiziyle 23 milyar olmuş!”

Malatya irkildi.
Çünkü bu kadar büyük bir borç, en azından bu kadar büyük bir belge isterdi.
Ama yoktu.

Oysa tablo önümüzdeydi.
Resmî veriler, Sayıştay süzgecinden geçmiş 2019–2023 bütçe gerçekleşmeleri şunu söylüyordu:

2019’da gelir: 495 milyon TL
2023’te gelir: 3 milyar 278 milyon TL

Beş yılda gelir 6,5 kat artmış.

Toplam gelir: 7 milyar 288 milyon TL
Toplam gider: 10 milyar 516 milyon TL

Yani ortada yaklaşık 3,2 milyarlık bir açık var.
Ama Sami Er, bu açığı 17 milyar, faiziyle 23 milyar olarak duyuruyor.
Üstelik önceki dönemin hiçbir halkasında yokken, doğrudan kendisini mağdur ilan ediyor.

İşte tam burada, zihinlerde o eski hikâye canlanıyor:
Kadının biri evleniyor.
İki ay sonra çocuk doğuruyor.
Kocası şaşkın:
“Bu ne şimdi?”
Kadın gayet emin:
“İki ay sen bana geldin, üç ay ben sana, dört ay da buradayız… etti mi dokuz ay.”

Sami Er’in borç hesabı da biraz böyle.
Veri yok, belge yok, denetim raporu yok.
Ama etti mi 23 milyar?
Etti!

Peki bu 23 milyar nasıl oluşmuş?

2023’te belediyenin giderlerinin %63’ü yatırım harcaması.
Faiz oranı mı?
2019’da giderlerin %21’i faizdi, 2023’te %2,95’e düşmüş.

Yani faiz borcu artmamış, azalmış.
Personel yükü azalmış.
Yatırımlar artmış.

Ama Sami Er çıkıp diyor ki:
“Ben geldiğimde enkaz vardı.”

Enkazın içinde olmayan biri, nasıl bu kadar toz kaldırıyor?

Soru basit:
Eğer bu tablo 17 milyar borç göstermiyorsa,
Eğer 23 milyar diye bağırılan rakam resmî belgelerde yazmıyorsa,
Eğer yatırım harcaması bu kadar artmışsa…

O zaman bu söylem neye hizmet ediyor?

Belki de yanıt şu:
Yönetemeyeceğini anlayanlar, ilk iş olarak eski yönetimi suçlar.
Bütçeye değil, bahaneye sığınır.
Ve sonunda…

İki ay kamu konuştuk, üç ay algı yürüttük, dört ay da sessiz kaldık…
Etti mi 23 milyar?

Etti!
Ama halk hâlâ soruyor:
“Nerede bu borç?”

Gülüyoruz, Çünkü Acıyı Anlamıyoruz

15 Temmuz…

Milletin can verdiği, evlatların toprağa düştüğü, babaların evlatsız kaldığı gün.

Sami Er ne yapıyor?

Şehit babasının evine gidiyor.

Yanında hediyelik Kur’an, elinde poz, yüzünde kocaman bir gülümseme.

Fotoğraf tam albümlük.
Instagram filtresi eksik sadece.

Ortada duran yaşlı adam belli ki bir şehit babası.
Gözleri donuk, yüzü gölgeli, bedeni yorgun.
Ama sağında ve solunda biri başkan, biri protokol…
İkisi de bembeyaz gömlekleriyle, düğün fotoğrafçısının önünde gibi.

Sanki az sonra kebap gelecek.

Sanki bu ülke o gün “yaz tatiline” çıktı.

Sanki evlat kaybı değil, çeyrek altın takılıyor.

Danışmanı yok mu?

Var.
Ama demek ki eksik olan danışman değil, utanma duygusu.

Çünkü bu fotoğraf gösteriyor ki;
Acıya ortak olmak yerine,
Acının üstüne poz veriliyor.

Ve her poz, bir şey söylüyor aslında:
“Bakın, halkın yanındayım.”

Ama bu halk, en çok da yanında gibi görünenlerin suratındaki gülümsemeye ağlıyor.

Yanarsa Ağbaba, Sönerse Çınar

Organize Sanayi Bölgesi’nde Ağbaba ailesine ait bir iş yeri yandı.
Geçmiş olsun.
Ama bazen duman sadece dumandan ibaret değildir.
Bazen bir ah’tır, yükselir.

Veli Ağbaba, yıllardır Mehmet Çınar’ı hedef alıyor.
Sanki Malatya’da AK Partili başka kimse yok.
Sanki gri pasaportu o bastı, belediyeyi o yakıp yıktı.
Sanki Çınar hâlâ başkan.

Yok mu başka AK Partili?
Var.
Ama onlarla teşrik-i mesai var.
Ticaret var.
O yüzden hedefte tek bir isim var: Çınar.

Ne yapalım?
Siyaset böyleymiş…
Sırayı bozan, ihaleyi kaçırır.

Ama hesap başka.
Ah, öyle çalışmaz.

Mehmet Çınar gider, laf kalır.
Mehmet Çınar susar, duman konuşur.
Çünkü bazen en büyük yangın, en çok susturduğun yerdedir.

Dikkat etmek lazım.
Zira musibet, sadece kaza değil…
Kırılmış kalbin sigortasıdır.

Devletin Şoförü

Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin resmî avukatı, savcılığa dilekçe verdi.
Kimin için?
Sabri Bayat için.

Kimin talimatıyla?
Yine Sabri Bayat’ın.
Sebep?
Ben ona “şoför” demişim.

Yazı yazmışım.
Altı üstü bir gazeteciymişim.
Eleştirmişim.
Hedef göstermemişim, hakaret etmemişim, tehdit savurmamışım.
Sadece tanımlamışım.

Ama Sabri Bayat alınmış.
Kırılmış.
Bunu içine atacağına, belediyeyi arkaya alıp savcılığa koşmuş.

Belediye Başkanı Sami Er hakkında yıllardır yazıyorum.
Bir gün bile suç duyurusunda bulunmadı.
Bir satırı bile dava konusu etmedi.
Hoşuna gitmemiş olabilir ama sustu.
O koltuğa yakışanı yaptı.

Ama Sabri Bayat öyle yapmadı.
O “şoför” dediğim için devleti ayağa kaldırdı.

Sonra ne oldu?

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı kararını verdi:
“Kovuşturmaya yer yok!”

Yani?
Yani “şoför” demek suç değil.
Yani kişisel alınganlıkla kamusal yetki kullanılamaz.
Yani herkes haddini bilecek.

Sabri Bayat bilmedi.
Kendi ünvanını devletin namusu sandı.
Kendi statüsünü kurum yetkisi zannetti.
Ve sonunda adalet, kendisine nezaketle dedi ki:

Sen şoförsün. Ve bu ülkede, şoföre şoför denir.

Güneş Mağarada Battı

Bir zamanlar, biz bir halka kurduk.
Ortada Risale vardı.
Bir yanda 11. Söz,
Bir yanda Küçük Sözler…

Kur’an’ın güneşi, tefekkürün terazisiyle tartılıyordu.
Hikmet Sert vardı yanımızda…
Ve oğlu Furkan Sert, o sessiz çınar, o derin çocuk…
O da zaman zaman otururdu o halkaya.
Dinlerdi.
Anlardı.
Söylemezdi ama yaşardı.

Sonra bir haber geldi…
Kuzey Irak’ta bir mağara…
Metan gazı dolmuş.
12 Mehmetçik şehit düşmüş.
İçlerinde Furkan da varmış.

Yani…

O Kur’an derslerine iştirak eden Furkan,
O Şems Suresi’nin tefsirine kulak veren Furkan,
Bir mağarada güneşi uğurladı.

Evet…
Şems Suresi’nin çocuğu,
Bir mağaranın zifirisinde, şehadetle parladı.

Şimdi biri çıksa dese ki:
— Bu mağarada oksijen yoktu…
Biz deriz ki:
— Bu mağarada iman vardı!

Kimse anlamaz Furkan’ı…
Çünkü Furkan kendini anlatmazdı.
Ama şimdi herkes anlasın:

Bazı çocuklar baba dizinde büyümez…
Bazı çocuklar baba duasında şehit olur.

Allah Furkan Sert’in şehadetini makbul,
Ders halkasını mesut,
Ve geride kalanları sabırlı kılsın.

O artık mağarada değil.
Şems’in doğduğu yerde…

Kalem Hakkı:
Halkın Vekili (!)

Malatya’da bir milletvekili var… Adı uzun, etkisi kısa: İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak.
Sıfır gibi… Kendisi meydanda ama çarpanı yok.
Tek yaptığı şey, poz vermek. Nerede bir kamera, orada bir Siraç.
Zaten sosyal medya hesabı, albüm gibi…
Her karede o var, ama her sorunda o yok.
Adı “halkın vekili”… Ama halkın derdine değil, objektife yakın.
Mecliste ne savundu, Malatya için ne dedi bilen yok…
Çünkü o sadece görünüyor.
Vekil değil, vitrin mankeni sanki!

LAF EBESİ:
 “Vekil mi? Çevirmen mi?”

Abdurrahman Babacan…
Malatya Milletvekili…
Ama daha çok “Avrupa Sözcüsü” gibi davranıyor.
Devlet bir karar mı alacak?
Hemen paylaşır.
Sanki TBMM değil, TRT Haber Ankara Bürosu.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesi ya…
Gidiyor, konuşuyor, dönüyor.
İngilizce’si var ya, her paylaşımı “very important!”
Ama mesele şu:
Avrupa’da caka satarken, Malatya’da fatura büyüyor.

Yani Malatya’nın vekili mi,
Avrupa’nın simultane tercümanı mı,
Kestiremiyoruz.

Ama şu kesin:
Kürsüde konuşuyor,
Malatya sessizce dinliyor.

FİSKOS MASASI

Malatya’da bu hafta da kulisler durulmuyor… Göz göze bakıp kulak kulağa fısıldayanların sayısı giderek artıyor!

– Murat Kurum Geldi, Vekiller Yoktu!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Malatya ziyaretine hiçbir Malatya milletvekili katılmamış.
Kurum geldi, şehir sessiz… Ankara not aldı mı bilinmez ama Malatya bunu çoktan konuşmaya başladı!

– Belediye Başkanları Tedirginmiş!
Murat Kurum’un Malatya’ya gelişi, bazı belediye başkanlarında ciddi huzursuzluk oluşturmuş.
Kuliste “Denetim mi var, yoksa liste mi hazırlanıyor?” sorusu dönüp duruyormuş…

– İlhan Geçit Bu Kez Sahada Görülmüş!
“Çok geziyor, fazla ortada yok” denilen Yeşilyurt Belediye Başkanı İlhan Geçit’in, geçtiğimiz haftayı tam mesaiyle Malatya’da geçirdiği konuşuluyor.
Galiba sahaya inmeden listeye girilmiyor!

– Bayram Taşkın, Teşkilat Eğitimine Gitmemiş!
AK Parti Genel Merkezi’nin Malatya’daki teşkilat eğitimine, Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın’ın katılmadığı konuşuluyor.
Sebep neymiş biliyor musunuz? “Ben hafta sonu çalışmam!” demiş!
Teşkilat eğitimi değil, tatil günüymüş sanki…

– Adil Gevrek: Nerede O 200 Milyon?
Yeni Malatyaspor Başkanı Haşim Karadağ, eski başkan Adil Gevrek hakkında iddialarını sertleştiriyormuş.
İthamlar artarken, Gevrek’in cevabı kısa ve net olmuş:
“Nerede söz verdiğin 200 milyon?”

Fiskos Masası kulak kabartmaya devam ediyor…
Çünkü Malatya’da herkes konuşmuyor ama herkes duyuyor!

Selam ve dua ile
Fiemanillah

Yorumlar

  • yorum avatar
    Tarık Yıldız
    22-07-2025 10:34

    Furkan Sert kardeşimize rahmet olsun. Vatan sağolsun. Allah vatanımızı milletimizi devletimizi Rabbini bilen insanlar eliyle yüceltsin.

  • yorum avatar
    Osman Aslan
    22-07-2025 00:56

    Risaleyi Nur sohbetlerinde yer almış olan Furkan Sert kardeşimiz dünya imtihanından tezkeresini aldı. Rabbim peygamber efendimize komşu eylesin. Sert ailesi değerli insanlar ve bir değeri bu vatana millete devlete kazandılar. Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Rabbim ecirlerini ahirette ziyadesiyle versin inşallah . Furkan kardeşimiz gibi insanların olması bu ülke için umuttur. Bu yazınızda bu umudu canlı tuttuğunuz için teşekkürler

  • yorum avatar
    Mehmet Keser
    21-07-2025 23:23

    İmam hakikatlerini okuyarak vatana hizmet için canını ortaya koyan Furkan Sert kardeşimize Allah’tan rahmet sevenlerine sabrı cemil dilerim. Böyle seçkin bir kardeşimizi gündeminize alıp bize aktardığınız için de sağolun Murat bey. Allah rızası için yaşayan vatanı için canını ortaya koyan tüm yiğitlere selam olsun.

  • yorum avatar
    Bizim kahve
    21-07-2025 20:57

    Bayat Sabri mi? er Sami mi? Gölge başkan junior er Salih mi? Pardon Onbaşı Salih o. Sonra bozulmasın junior.Ego zirve bu junior erde. Yav bu Kamu kurumlarında en yüksek maaş veya huzur hakkı kime veriliyormuş ? Sordum makamı en yüksek olana verilirmiş. Malatya büyükşehirde en yüksek huzur hakkı bilin bakayım kime aitmiş? Aynen tabiki şöföre diyiler. 90 bin civarı TL alıymış. Birde emekli maaşı gel keyfim gel. Kul hakkı yemediğini iddia eden er Sami seni afişe eden o reklam paraları , şöföre verilen o huzur hakları işe gelmeyenlere ödenen o maaşlar kul hakkı değil mi? Yetimin depremzedenin , yoksulun hakkı değilmi? Bir bilbordun maliyeti kaç bin lira. Herhafta yüzbinler harcıyorsun reklama. Bunun hesabını Allah dünyada gösterir ahirette de sorar adama.Ah be er Sami emekliliğinde yazık ettin kendine , geçmişine ve en acısı maalesef Malatya’ya. Olaydın Fatih ilçesine meclis üyesi. Dinleseydin Ergün beyi. Neyine senin başkanlık. Kaybettin er Sami kaybettin . Hemde çok şeyi kaybettin. Değer yargılarını, geçmişini, helali haramı, cesareti, vefayı, dürüstlüğü, adaleti, rasyoneliteyi, vs vs. kısaca ilkeler adına ne varsa hepsini kaybettin. Zavallı bir durumdasın ama başkanlık makamı bunu örtüyor sanıyorsun. Akpartiye ısrarla AKP diyen çiğköfteci İsotun martavallarına ya inanıyorsun yada yediğin çiğköfteleri artık çıkarmaya korkuyorsun. Çıkart rahatla kurtul. Hasüdhabere bir sifon çek su temizler irahat ol. İnanma isota. Makamından ötürü yüzüne söylenmeyenler gerçekte yok sanma.Yav er Sami Madem yapamayacaktın beceremeyecektin kendini bilip nefsine hakim olup aday olmasaydın ya . Ama benlik, bencillik hoş geldi demi?. Ne kadar benlik sevdan varmış ve bencilmişsinde kimsenin habarı yokmuş. Şimdi daha iyi anladık ama geç oldu. Bu arada alo alo? Onbaşı Salih , Onbaşı yaveri sabri ordamısınız? Alo alo. İstanbul’un yağlı danışmanları, eski şöför, kendi gibi er olan eski İtfaye eri koruma, katip ordamısınız? Güççük çıkarlarınız için haketmediğiniz makamları işgale hak etmediğiniz paraları almaya devam m? Bırakın şu er Sami beyin yakasını artık. Sayeninizde zavallının iki yakası bir araya gelmiyor. Belli ki Assubay olamayacak . Subaylık hayal bilem edemeyecek er Sami’yi salında bari azıcık çavuş olsun da Malatya için bişey yapsın. Yada hep beraber düşün Malatya’nın yakasından. Yaw er Sami Selahattin beyi bile bize arattın ya artık istifa ette sende kurtul bizde kurtulağ. Yanında istifa edip giderken getirdiğin İlhan’ınıda al bari hasta bakıp bir işe yarasın. Ha sana sorduklarında Battalgaziye Osman olmaz Bayram olsun demişsin ya bayramı da yanına almayı unutmaki Bayram gidince Battalgazi de bir bayram yaşasın. Murat bey işte bizim kahvede de tavla oynarken geyik muhabbeti olarak ironi mi dersin hakikat mi dersin bilmem ama bunlar konuşuluyor. Ben ironi diye yazdım millet ne der bilemem gayrı. Zar atsan bunlardan kötüsü gelmez diyenlerde var amma velakin beterin beterin Ağbaba var diyenlerde var. Bizim kahvede şu sıralar gayet şen çok şükür. Kahvede laf bitmez ama oyunda beklemez. Hadi size kolay gelsin.

  • yorum avatar
    Sına Demirtaş
    21-07-2025 20:50

    Malatya gibi şehirlerde gazetecilik yapmak, çoğu zaman yalnız bir mücadeledir. Sabri Bayat’ın bir kelimeye takılıp kurumsal mekanizmaları harekete geçirmesi, bu yalnızlığın ne denli örgütlü baskılarla kuşatıldığını gösteriyor. Bir yönetici kendisini eleştiren bir gazeteciye cevap verebilir, kamuoyunu ikna etmeye çalışabilir. Ama doğrudan yargıya gitmek, o da kamu avukatı aracılığıyla… Bu, artık kişisel bir şikâyet değil, kurumsal bir gözdağı olur. Ancak bu tehdit ters tepti. Çünkü kamu vicdanı, “şoföre şoför demenin” suç olmadığını gayet iyi biliyor. Dahası, bu olay Malatya’da basın özgürlüğü adına bir direnç noktası oluşturdu. Kamu görevlileri artık bir şeyi daha öğrenmek zorunda: Eleştirilmek utanılacak bir şey değil, denetlenmenin doğal sonucudur. Bu şehir, makamlara değil, hakikate saygı duyar.

  • yorum avatar
    Ahmet Şahin
    21-07-2025 20:50

    Türkiye’de bürokratik zihniyetin nasıl işlediğini anlamak için Sabri Bayat örneği öğreticidir. Bu olay bize, unvan ve pozisyonun bireyde nasıl bir aidiyet ve güç algısı oluşturduğunu gösteriyor. Bir kişi, daha önce “şoför”lük yapmış olabilir. Bu, özgeçmişin bir parçasıdır. Bir gazeteci bunu eleştirel bağlamda hatırlatmışsa, bu karalama değil, hafızadır. Ne yazık ki Türkiye’de birçok bürokrat, kendisini eleştiren gazetecileri “itibar suikastçısı” gibi görme eğilimindedir. Sabri Bayat’ın tutumu da bu eğilimin yerel yansımasıdır. Oysa kamu yöneticisi olmak, sadece teknik yeterlilik değil, eleştiriye tahammül ve demokratik olgunluk gerektirir. Bu olay, Malatya kamuoyuna bir şey daha öğretmiştir: Devletin görevi vatandaşla polemiğe girmek değil, hizmet sunmaktır. Eğer bürokrasi bir gazetecinin tek bir kelimesine dava açacak kadar kırılgansa, o sistemin taşıdığı yük çoktan sarsılmış demektir.

  • yorum avatar
    Mehmet Sarı
    21-07-2025 20:49

    Sabri Bayat’ın gazeteci Murat Çetin hakkında suç duyurusunda bulunması, idare hukuku açısından ciddi bir tartışma alanıdır. Ortada “şoför” kelimesi dışında herhangi bir hakaret, tehdit ya da kişilik haklarına doğrudan saldırı unsuru yoktur. Kaldı ki bu kelime hakaret değil, görev tanımıdır. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “kovuşturmaya yer yok” kararı, ifade özgürlüğünün sınırlarının altını net şekilde çizen bir örnek olmuştur. Devlet memurları; siyasiler gibi, basının eleştirisine daha fazla tahammül göstermek zorundadır. Bir kamu görevlisinin kendisine yapılan bir yakıştırmayı gerekçe göstererek belediyenin avukatını devreye sokması ve kurumu sürece dâhil etmesi, kamu kaynaklarının şahsi hassasiyetler uğruna kullanılması anlamına gelir ki bu hem etik dışıdır hem de yasal denetime açıktır. Bu olayda yargının verdiği karar, sadece gazeteciyi değil, kamu vicdanını da rahatlatmıştır.

  • yorum avatar
    Elif Turan
    21-07-2025 20:48

    Kamuda görev yapan bir ismin, bir gazeteci tarafından “şoför” olarak tanımlanmasına gösterdiği tepkide, aslında kamu-sivil toplum ilişkilerindeki derin çatlak görünmektedir. Sabri Bayat örneği, yöneticilerin halktan kopuklaşmasını, eleştiriyi düşmanlık gibi algılamasını ve iletişim yerine yargıya başvurma refleksini yansıtır. Oysa modern kamu iletişimi, kriz anlarında diyalog kurmayı; mizah, eleştiri ya da hiciv gibi araçlara tahammül geliştirmeyi gerektirir. Bayat’ın yaptığı suç duyurusu ise bu kültürden oldukça uzak bir tutumdur. Toplumda bir yöneticinin veya müdürün “şoför” olarak anılması hakaret değil, bir mesleki tanımdır. Hatta bazen tevazu göstergesidir. Fakat burada görüyoruz ki unvan üzerinden bir prestij kurgusu inşa edilmiş, eleştiri kişisel bir saldırı gibi algılanmıştır. Bu olaydan çıkarılacak ders şudur: Kamu görevlileri medya karşısında değil, kamuoyu vicdanı karşısında sorumludur. Bu bilinçle hareket etmeyenler, kendi pozisyonlarını da aşındırırlar.

  • yorum avatar
    Ziya Akyüz
    21-07-2025 20:47

    Kamuda görev alan her birey, unvanı ne olursa olsun, eleştiriye açık olmak zorundadır. Bu eleştiri sınırları zorlamadığı sürece, demokratik toplumun olağan bir parçasıdır. Sabri Bayat örneği, kişisel alınganlığın kurumsal güce tahvil edilmesidir. Kendisini “şoför” olarak tanımlayan bir yazıya karşılık, Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin resmî avukatını devreye sokup suç duyurusunda bulunmak, kamusal yetkinin bireysel hırsla iç içe geçtiği bir vakadır. Savcılığın verdiği “kovuşturmaya yer yok” kararı bu bağlamda sadece bir hukuki tespit değil, aynı zamanda sembolik bir ders niteliğindedir: Devlet aygıtı kişisel haysiyet kalkanı olarak kullanılamaz. Bir kamu görevlisinin unvanı ya da statüsü, eleştiriden azade olması anlamına gelmez. Ne yazık ki Türkiye’de kamu bürokrasisinin önemli bir kesimi, kendisini eleştiren gazetecileri, muhalifleri veya vatandaşları hedef almakta bir beis görmemektedir. Bu vakada ise kamu vicdanı da, hukuk da ortak bir noktada buluşmuştur.

  • yorum avatar
    Veysel
    21-07-2025 20:04

    O daire başkanları müdürler proje üretsinler diye getirildiler.. Ama belli bir derneğin adamları olduklarından liyakatli seçilmediler.. Sami bey zaten iş bilmeyen biri.. Bakan geldiğinde durumu anlıyor ama eldeki malzeme bu..

  • yorum avatar
    Hizmet yok eleştiri var
    21-07-2025 19:33

    Sami Bey başarısız bir belediye başkanı.. Geçmişi suçlayarak nereye varacak.. Bu şekilde partisine muhalif olmuyor mu?

  • yorum avatar
    Hülya Karaca
    21-07-2025 15:41

    Ben bir şehit kardeşiyim. Bizim evimiz de bayrağa sarıldı. O gün ne geleni gördük, ne gideni. Çünkü gözümüz yaşlıydı. O gün ne kamera gördük, ne basın. Çünkü yüreğimiz kanıyordu. Şimdi bakıyorum da… Şehit ailesine gülümseyerek fotoğraf çektirenler, her şeyi unuttu. Ama biz unutmadık. Biz o gülümsemenin ne kadar acıttığını, o objektifin ne kadar soğuk olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu yazıda anlatılan şey bizim yaşadığımız şeydir. Teşekkür ederim. Çünkü bu satırlar, sadece bir hatırlatma değil. Aynı zamanda bir uyarıdır. Saygı yoksa ziyaretin anlamı yoktur.

  • yorum avatar
    Gazeteci
    21-07-2025 15:40

    Bu kare aslında bir haber değil, bir eleştirinin belgesidir. Ve Murat Çetin’in yazısı, bu belgeyi hem insani hem de gazetecilik açısından son derece doğru bir üslupla yorumlamış. Artık insanlar habere değil, niyete bakıyor. Şehit babasıyla yan yana otururken ağız dolusu gülümseyen bir başkanın niyeti nedir? Halk bunu soruyor. Ve cevabı da veriyor: “Yanımda görün, yeter.” Ama halk öyle düşünmüyor. Halk, acısının da mahremiyetini korumak istiyor. Bu yazı, o mahremiyete yapılan müdahaleye bir çığlık gibi duruyor. Sonuna kadar destekliyorum.

  • yorum avatar
    Elif Kaya
    21-07-2025 15:40

    Travma yaşayan bireyler için en önemli şey, samimiyettir. Özellikle şehit yakınları gibi ciddi kayıplar yaşamış aileler, resmi ziyaretlerin bile ruhuna uygun yapılmasını bekler. Gülümseyen yüz, onlar için bir destek değil, bir yabancılaşmadır. Fotoğrafın dili vardır. Ve bu dil, o karede utandırıyor. Yazının sorduğu soru çok yerinde: Danışman yok mu? Var, ama demek ki bu danışmanlar empati eğitimi almamış. Ya da danışılan tek şey hangi kare daha iyi çıkıyor, o olmuş. Bu yazı, hem bürokrasinin duyarsızlaşmasına hem de kamu dilinin steril ama sahici olmayan doğasına güçlü bir eleştiridir.

  • yorum avatar
    Mustafa Erkal
    21-07-2025 15:39

    Şehitlik makamı, bizim inancımızda en yüce mertebelerden biridir. Şehidin babası ile poz verirken sırıtmak, sadece etik değil, vicdani olarak da sorgulanmalıdır. Devlet adamı dediğin, devlet gibi durur. Şehit ailesinin evine giderken sadece ceketini değil, yüreğini de düzeltir. Bakan, vekil, başkan fark etmez. Orada konuşmazsın, dinlersin. Orada poz vermezsin, dua edersin. Bu olayda yaşanan gaf, sadece bir görüntü değil; devlet-millet ilişkisindeki kopukluğun fotoğrafıdır. Bu halk, nezaket ister. Ve en çok da acısına saygı ister. Gülümseyerek değil, susarak anlarız şehidi.

  • yorum avatar
    Yavuz Demir
    21-07-2025 15:17

    Yerel yönetimlerde borçlanma doğaldır; önemli olan bu borcun kalemi ve geri ödeme planıdır. Sami Er’in 23 milyar TL’lik borç iddiası, rakamsal olarak anormal bir büyüklüktür. Ancak bugüne kadar kamuoyuna bu borcun kalem kalem dökümünü içeren bir rapor sunulmuş değil. Bütçede 3 milyar civarında açık varken, nasıl 17 milyar borç oluştuğu, üstelik bunun faizle nasıl 23 milyara ulaştığı kamu mantığıyla izah edilemez. Eğer Sayıştay verileriyle çelişen beyanlar varsa, bu ya veri okuma hatasıdır ya da bilinçli bir manipülasyondur. Belediyecilikte güven, şeffaflıkla başlar. Şayet bu borç iddiası gerçekse, yönetim zayıf; gerçek değilse, niyet zayıftır.

  • yorum avatar
    Sibel Yüksel
    21-07-2025 15:16

    Bu tür “şok edici” borç açıklamaları, aslında seçmenin algısını yeniden şekillendirmek için kullanılan klasik bir siyasal iletişim stratejisidir. Ama Malatya gibi siyasal okuma kapasitesi yüksek şehirlerde bu strateji çok çabuk deşifre olur. Özellikle Sayıştay verileriyle örtüşmeyen açıklamalar, başkanın elini zayıflatır. Borcun nasıl oluştuğu değil, neden belgelenmediği daha önemlidir. Eğer bu söylem sadece eski yönetimi yıpratmak içinse, bu kısa vadede siyasi kazanç getirse bile uzun vadede kamuoyunda itibar erozyonu yaratır. Halk artık belgeli konuşan, veriye dayalı icraat yapan liderler görmek istiyor. Aksi hâlde bu 23 milyar meselesi, başkanın omzundaki ilk yüke dönüşebilir.

  • yorum avatar
    Mehmet Türkmen
    21-07-2025 15:16

    Sami Er’in göreve gelir gelmez borç açıklaması yapması, siyasi bir refleks olabilir; ama bu refleks Malatya gibi ekonomik açıdan kırılgan bir şehirde toplumun güvenini sarsabilir. Eski yönetimi suçlamak, yeni yönetimin hizmet eksikliklerini perdelemek için kullanılan bir araç hâline gelmiş görünüyor. Oysa Malatya halkı artık hesap bilen, hesap veren bir başkan istiyor. Bütçede görünen açıkla açıklanan borç arasında dağlar kadar fark varsa, vatandaş doğal olarak “nerede bu para?” diye sorar. Eğer bu soruya cevap verilemiyorsa, kamu yönetiminde şeffaflık da, güven de kalmaz. Belediye başkanlığı kameraya poz vermek değil; kaleme, rakama, rapora hâkim olmaktır.

  • yorum avatar
    Ayşe Güler
    21-07-2025 15:15

    Belediyelerin borç ve bütçe dengesi, yalnızca muhasebe hesaplarıyla değil, kamusal sorumlulukla da değerlendirilmelidir. Sami Er’in yaptığı açıklama, klasik bir “göreve yeni geldim, geçmiş kötüydü” argümanıdır. Ancak kamu yönetiminde hesap verilebilirliğin esası belgedir, beyan değil. Faiz oranları düşmüş, yatırım harcamaları artmış, personel gideri azalmışken “enkaz devraldık” ifadesi inandırıcılığını yitiriyor. Dahası, bu tür beyanlar yerel siyaseti popülizm bataklığına çeker. Belediyelerin amacı mazeret üretmek değil, hizmet sunmaktır. Şayet Sayıştay verileri ile başkanın açıklamaları çelişiyorsa, kamuoyu bunu sorgulamalıdır. Çünkü halk artık vaat değil, veri istiyor.

  • yorum avatar
    Hakan Yıldırım
    21-07-2025 15:15

    Sami Er’in borç açıklaması, sadece bir bütçe tartışması değil; aynı zamanda bir siyasal meşruiyet kurma çabasıdır. Yerel yöneticiler özellikle ilk yüz günde “enkaz söylemi” üzerinden geçmişi kriminalize ederek, halkın beklentilerini törpülemeye çalışır. Ancak bu söylemin bir karşılığı olabilmesi için veriye dayalı açıklamalar gerekir. Sayıştay denetiminden geçmiş raporlar ortadayken, 17 milyar borcun kaynağına dair somut belge olmadan yapılan “23 milyar” vurgusu, teknik bir değerlendirme değil, siyasal bir manevradır. Yerel yönetimlerin güvenilirliği ancak şeffaf veri paylaşımıyla mümkündür. Halk artık kuru hamasete değil, rakamların arkasındaki gerçeğe bakıyor. Eğer gerçekten 23 milyar borç varsa, bu bir krizdir. Yoksa, bu söylem başlı başına bir algı operasyonudur.

  • yorum avatar
    Ragıp
    21-07-2025 13:13

    Sirac hanım daha çok sosyal medya fenomeni gibi sadece paylaşım yapıyor.

  • yorum avatar
    CeM A.
    21-07-2025 12:30

    Malatya’da halkın vekili denince akla, arkasında iz bırakan efsane isim Mevlüt Aslanoğlu gelir. Gerisi mi halkın takdirinde…

  • yorum avatar
    Şule
    21-07-2025 11:43

    Vallahi bravo! Hafta sonu tatil sanan, pazartesi başkanlık yapmasın. Teşkilat dediğin fedakârlık ister

  • yorum avatar
    Ahmet
    21-07-2025 11:43

    Her gün Avrupa paylaşıyor, ama Malatya’da çöp konteyneri bile yenilenmemiş. Dil değil, hizmet konuşmalı.

  • yorum avatar
    Murat
    21-07-2025 11:42

    İngilizce bilmek güzel şey, ama Malatya halkı İngilizce sorun yaşamıyor. Avrupa’da değil, Yeşilyurt’ta konuşacak biri lazım bize

  • yorum avatar
    Rabia
    21-07-2025 11:42

    Furkan abiyi tanırdım. Sessizdi ama özü temizdi. Bu yazıyı okuyunca hem ağladım, hem gurur duydum. Kur’an’la büyüyen bir çocuk, şehadetle Allah’a kavuşmuş. Işık olsun hepimize

  • yorum avatar
    Cemile
    21-07-2025 11:42

    Siyaset kinle değil, vicdanla yapılır. Bugün Mehmet Çınar’a ateş edenler, yarın onun yaptığı kaldırımda yürüyüp, yaptığı parkta oturacak. Düşmanlıkla hizmet ölçülmez

  • yorum avatar
    Ali
    21-07-2025 11:41

    Bu bir iletişim faciası. Şehit evine gidip sosyal medyalık kare almak nedir ya? Yas tutmayı bile unuttuk. Bir danışman değil, bir vicdan eksik orada

  • yorum avatar
    Fatma
    21-07-2025 11:41

    O fotoğrafı görünce içim sızladı. Gülümseme, acıyı hafifletmiyor, bilakis büyütüyor. O yaşlı babanın duruşu her şeyi anlatıyor zaten

  • yorum avatar
    Mehmet R.
    21-07-2025 11:40

    Bu kadar borç varsa biri anlatsın, kim nereye harcamış? Yok eğer bu da bir algı operasyonuysa, yazık olur Malatya’nın zamanına

  • yorum avatar
    Vatandaş
    21-07-2025 11:31

    Dear Babacan, when will you look at Malatya, my deputy?

  • yorum avatar
    Babacan
    21-07-2025 11:28

    ı love you Babacan vekilim.

  • yorum avatar
    Adem
    21-07-2025 11:22

    Sayın Çetin merak ediyorum, bu Bayat Sabri Belediye personeli değil ki? Emekli bir insan. Belediyenin avukatı niye suç duyurusunda bulunsun?Harcını masrafını belediye niye ödesin? Hadi taa Sayıştaylık tam teftişlik bir konu.Evet bu Bayat adam emekli. Sadece Esenlik Yönetim Kurulu üyesi olarak astronomik bir maaş alıyor. Adam için Belediye avukatı nasıl dava açar? Hadi o adam ilkokul mezunu ve bilmiyor, belediyenin avukatı da mı bilmiyor yada Hukuk Servisi bilmiyor mu? Yeni bir garabet ve sana da yeni bir konu...

  • yorum avatar
    Ali Kemal
    21-07-2025 11:04

    Her şeyin altına imzamı atarım demem ama bu borç meselesinde yazar haklı. 17-23 milyar gibi büyük bir rakam için bir Sayıştay raporu gerekir. Siyaseten köpürtme varsa, karşısında da böyle kalemler olacak tabii

  • yorum avatar
    Resul
    21-07-2025 11:03

    Yıllardır böyle net ve cesur yazı okumamıştım. Rakamlarla konuşmak yerine ajitasyon yapanları ifşa etmiş. Kimse kusura bakmasın ama ‘etti mi 23 milyar’ cümlesi artık slogan olur

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.