Malatya
25 Temmuz, 2025, Cuma
  • DOLAR
    40.55
  • EURO
    47.68
  • ALTIN
    4354.1
  • BIST
    10.643
  • BTC
    116765.39$

Görünmeyen Dekontlar

25 Mayıs 2025, Pazar 22:16
Görünmeyen Dekontlar

Bu şehirde gerçek yazana tahammül yok.
Çünkü gerçek rahatsız eder.

Kimin sesi çıkıyor?
Bağımsız olanın.
Kim susturulmak isteniyor?
Yine o.

Yıllar önce bir-iki dergi yapmışsın…
Bir-iki katalog.
Alın teriyle.
Fatura ile.
Resmî.
Şeffaf.
Meşru.

Ama yetmedi.
Bunu da diline doladılar.
Sanki suç işlemişsin gibi.
Sanki gizli bir kazançmış gibi.
Sanki onlar her şeyi tertemiz yapıyormuş gibi!

Sen çalışmışsın.
Onlar izlemiş.
Sen üretmişsin.
Onlar konuşmuş.
Sen gündem kurmuşsun.
Onlar sana kara çalmış.

Çünkü kendileri üretmiyor.
Sadece izliyorlar.
Ve izleyenin öfkesi her zaman çalışana olur.

Bugün birileri çıkmış,
“Gazeteciyiz” diyor.
Neye göre?

Sadece internet sitesi var.
Başka hiçbir şey yok.
Ne dergi…
Ne içerik…
Ne özgünlük…

Sadece kopyala-yapıştır.
Belediyeden gelen metin…
Bas.
Paylaş.
Manşet at.
Yat.

Ve sonra sen çıkıp gerçekten bir şey yazınca,
rahatsız oluyorlar.
Çünkü senin yazdığın…
İğne gibi batıyor.
Uyandırıyor.
Hatırlatıyor.

Kendi içi boş yazılarının kıymetsizliği,
senin kaleminle daha çok ortaya çıkıyor.
Bu yüzden seni suçluyorlar.
Bu yüzden seni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Ama neyle?

Bir zamanlar yaptığın üç kuruşluk iş üzerinden.
Yani sen iş yapınca suç.
Onlar reklâm alınca hak.
Sen yazınca iftira.
Onlar sustukça tarafsız!

Hayırdır?

Senin faturan görünür.
Onların dekontu görünmez.
Senin kazancın ortada.
Onların geliri gölgede.
Ama suçlu sensin öyle mi?

Kusura bakmasınlar.

Bu şehirde artık herkes görüyor kim neyin karşılığında yazıyor.
Kim hangi kapıdan geçiyor.
Kim kimin cebinden maaş alıyor.
Ve kim kimseden bir şey almadan doğruyu söylüyor.

İşte mesele bu.

Sen özgürsün.
Onlar değil.
Ve özgürlük…
Onları çıldırtıyor.

O yüzden saldırıyorlar.
Ama boşuna.
Çünkü sesini değil…
Vicdanını susturmaya çalışıyorlar.

Ama bu mümkün değil.

Çünkü sen kalemini yalnızca mürekkebe batırıyorsun.
Onlar ise dekonta.


 

Görünürde Mezuniyet, Gerçekte Erozyon

Rektör hoca dindar biri.
Namazında, niyazında.
İnançlı. Duruş sahibi.

Ama sahneye bakınca…
O duruştan eser yok.

2025 mezuniyet töreni.
50. yıl kutlaması.
Yer: Malatya.
Kurucu gelenek: Anadolu irfanı.
Sahneye çıkan:
Rock yıldızı.

Göğüs açık.
Dövmeler kol boyu.
Bağırtı. Çağırtı. Gitar.
Mezuniyet değil, festival.
Tören değil, gösteri.

Malatya mı burası?
Yoksa Kaliforniya mı?

Hoca bilmiyor mu?
Yoksa bilip de “ne yapalım gençler böyle istiyor” mu diyor?

Ama mesele gençler değil.
Mesele rektörlük makamı.

Çünkü o koltuk sadece yönetmek için değil,
Yön vermek içindir.

Binlerce öğrenci var.
Evlat var.
Emanet var.

Bu sahne, bu emanetin neresine düşer?

Sen bu gençlere ne veriyorsun?
Ses mi?
Söz mü?
Seyir mi?
Seyirlik mi?

Bu şehirde sanatçı mı kalmadı?
Bu memlekette türkücü, ozan, değer mi tükenmiş?
Yoksa kolay olanı mı seçtiniz?
Ucuz olanı. Kalıplaşmış olanı. Hazır olanı.

Yani işin özeti şu:
50. yıl için vitrine çıkardığınız kişi,
Malatya’nın ruhuna sıfır uyum.

Rektörlük sadece imza değil.
İrade işidir.
Tören sadece eğlence değil.
Tercihtir.

Ve bu tercih…
Kültürel bir kayıptır.

Üniversite karakter üretir.
Tören de kimliği gösterir.
Ama bu tören…
Karakter değil, karikatür üretmiş.

Hoca iyi biri olabilir.
Ama mesele iyi olmak değil.
Mesele dik durmaktır.
Mesele temsil etmektir.

Eğer temsil etmiyorsan,
O koltuk seni taşır.
Sen o koltuğu değil.


Sözleşme mi kaldı, siyasi sopa mı?

Malatya’da taş sadece yolları döşemiyor.
Artık taşla siyaset örülüyor, taşla polemik dövülüyor.

Ama bu yazıda mesele taş değil.
Mesele: Bir sözleşmenin arkasına kim saklanıyor, kim sopa yapıyor?

29 Mart 2024…
Seçime 48 saat kala…
Giden yönetim, Esenlik A.Ş. üzerinden bir taş alım sözleşmesi imzalıyor.
Toplam bedel 87 milyon lira civarında.

Etik mi?
Değil.
Seçime 48 saat kala böyle bir sözleşme, kamu vicdanına ağır gelir.
Siyasi sorumluluğu taşır, idari meşruiyeti tartışılır.

Ama şu da bir gerçek:

Sözleşme var, evet.
Peki mal alımı var mı?
Yok.

Ortada ne fatura var, ne sevk fişi, ne teslimat belgesi.

Buraya kadar net.

Gelelim yeni yönetime…

Yeni yönetim görevi devraldıktan sonra çıktı, ekranlara konuştu:

“Önceki yönetim taşı şu kadar fiyata almış. 235 liraya almışlar!”

Peki belge?

Yok.

Ortada fatura yokken,
ortada mal girişi yokken,
sadece imzalanmış ama uygulanmamış bir sözleşmeyle
eski yönetimi suçlamak, hangi hukukla, hangi vicdanla açıklanabilir?

Dahası var.

Yeni yönetim aynı işi daha sonra farklı bir firmaya verdi.
Ton başına 196,5 TL agrega + 23 TL nakliye…
Yani toplam 219,5 TL.

Hadi diyelim eski yönetim pahalıya almıştı (ki o da 115 + 8 = 123 TL).
Peki siz neden daha da pahalıya aldınız?

O zaman “biz daha iyi yöneteceğiz” sözü,
kağıt üstünde kaldıysa bu halk kime inanacak?

Ama asıl sorulması gereken soru şu:

Bu sözleşme iptal edilebilir miydi?

Eğer iptal edilemezse, neden?
Hukuki zorunluluk neydi?
Hukuki bağlayıcılığı olan bir “önceki yönetim taahhüdü” müydü?

Eğer iptal edilebilirse, neden iptal edilmedi?
Madem uygulanmadı, neden kamuoyuna bu konuda açık bilgilendirme yapılmadı?

Bugün bu sözleşme siyasi bir malzeme olarak kullanılıyor.
Yönetim değişmiş…
Ama sözleşme değil, suçlama devam ediyor.

Malatya halkı neyi biliyor?
•İmzalanmış ama uygulanmamış bir sözleşmeyi,
•Uygulamayanlar uygulamış gibi gösterip,
•Uygulayanlar da “biz değiliz” diyerek o imzanın gölgesine sığınıyor.

Ve bu arada milyonluk yeni sözleşmeler yapılıyor.
Yeni fiyatlar belirleniyor.
Ama ekranlarda hâlâ eski yönetim konuşuluyor.

Bu, artık sözleşme değil.
Bu, siyaseten sopaya çevrilmiş bir kâğıt parçası.

Kimse taş alıp almadığını tartışmıyor artık.
Kimin kime ne çaktığını konuşuyor.

Ama halk taşla döşenmiş yol istiyor…
Taşla dövülmüş siyaset değil.

Yeni yönetim, aynı işi eski firmayla da yapmadı.
Yani “devam etmek zorundaydık” derken…
devam etmedikleri firma başka, sözleşme imzaladıkları firma başka.

Eski yönetim BMT Temizlik firmasıyla 123 TL/tondan anlaşıyor.
Yeni yönetim, Mercan Beton’la 219,5 TL/tondan sözleşme yapıyor.

Aynı iş, başka firma…
Üstelik daha pahalı.

Peki biz buna ne diyeceğiz?
•“Mecburduk” mu?
•“Yanlış firmaydı” mı?
•Yoksa “öncekine çamur atarken biz de batağa saplandık” mı?

O yüzden mesele taş değil,
kimin sözünün ağırlığı taşırdığı…
Kimin attığı imzanın, kimin üzerine kaldığı…

Malatya’nın Robin Hood’u: “Ben” Hood

Gece gündüz dememiş…
Kar, kış, tipi, boran dinlememiş…
Güya bir çikolata yiyemeyen kız çocuğunun sözleriyle uykusuz gecelere dalmış, çamura bata çıka şehri ayağa kaldırmış…

Kendi anlatıyor.
Kendini anlatıyor.
Konuşuyor…
Konuşuyor…
Ve konuşuyor…

Öyle ki, mikrofona “sayın valim, sayın milletvekillerimiz” diye başlıyor, “benim talimatımla, ben bizzat, ben söyledim, ben takip ettim, ben yaptım” diye bitiriyor.

Toplamda bir saatlik lansman konuşmasında kaç kez “ben” dedi derseniz…
İstatistiğe gerek yok.
Sadece kulak verin yeter.
Bir yerden sonra “ben” yankılanıyor, cümlelerin ortasında “benim talimatımla” zıplıyor, “ben verdim, ben söyledim, ben çözdüm” diyerek rulo yapıyor.

Sadece TOKİ yapmamış.
Başkan Bey yapmış.
Sadece Emlak Konut değil.
Başkan Bey çözdürmüş.
Sadece Bakanlık değil.
Dosyaları dosyalayıp odadan odaya koşturarak işi halletmiş.

Hatırlayın…
Eğer Malatya’da konutlar yapılmasaydı, halk kimi suçlayacaktı?
TOKİ’yi mi?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı mı?
Elbette.
Ama şimdi binalar yükselince “ben yaptım” diyen kim?

O hâlde biz de soralım:
İnşaatı devlet yapınca, alkışı kim alıyor?

Ve daha önemlisi…
Bu başarıya katkısı olan diğer aktörler nerede?
Mesela eski bakan Bülent Tüfenkci?
AK Parti İl Başkanı?
İhsan Koca?
İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak?
Profesör Babacan?

Yani sayın Başkan, siz bunları hep yalnız mı yaptınız?
Eğer yalnız yaptıysanız, neden bu kadar çok “biz” diyorsunuz?
Yok eğer birlikte yapıldıysa, neden bu kadar çok “ben” diyorsunuz?

Bir ara öyle bir cümle kurdu ki…
İnanır mısınız, İsrail bile bu kadar ben-merkezli konuşmaz.
Zira orada bile hükümet sözcüsü çıkar, “devletimiz yaptı” der.
Ama burada…
Şantiye kurulmuş, iş makinesi çalışmış, müteahhit ter dökmüş, bakanlık ödenek çıkarmış, TOKİ ihale yapmış…
Ama sahneye çıkan Başkan Bey olmuş:
“Ben yaptım.”

Bu bir performans değil.
Bu, bir kurumsal haksızlık meselesidir.
Bakanlığın yaptığı işi belediyeye yazmak, vatandaşın hafızasına zarar verir.
Kamuoyunun aklıyla oynamaktır.

Şeffaflık diyor.
Ama konuşmanın hiçbir yerinde, “Bu konutları TOKİ yapıyor” demiyor.
“Bu yolları Karayolları yaptı” demiyor.
“Bu altyapı yatırımı bakanlık desteğiyle oldu” demiyor.

Adalet diyor.
Ama başkalarının yaptığı işi, hiç çekinmeden kendine yazıyor.

Mütevazı duruyor.
Ama konuşmanın tamamı, “Malatya’nın tek mimarı benim” üst başlığıyla ilerliyor.

Oysa Malatya’yı bir kişi ayağa kaldıramaz.
Bir şehir, şahs-ı manevi ile büyür.
Bir elin nesi var, birliğin sesi var.
Ama Başkan Bey ne yapıyor?
Birlik adına çıkıyor, sadece kendini alkışlatıyor.

Malatya’nın kahramanı rolünde tek bir oyuncu var: “Ben Hood.”

Ve fonda hâlâ o ses çınlıyor:
“Ben söyledim…”
“Ben gittim…”
“Ben çözdüm…”
“Ben talimat verdim…”

E peki Sayın Başkan…
Malatya da sizin mi?
Devlet siz misiniz?
TOKİ sizin müteahhidiniz mi?
Bakanlık sizin şubeniz mi?

Yoksa…
Bütün bu başarıların üzerine “ben” yazınca, belediyecilik yaptığınızı mı sanıyorsunuz?

Sevgi Hanım Belediye Başkanı mı?

Malatya’da seçimler bitti.

Sandıklar kapandı, oylar sayıldı, mühür vuruldu.

Belediye Başkanı Sami Er seçildi.

Ama…

Göreve başlayan Sami Er değilmiş meğer.

Seçim sonrası sahada kim var?

Sevgi Hanım.

Belediyenin eş’küdüm sorumlusu.

Kendisi resmi görevi olmayan, ancak bütün gayriresmi yetkilere sahip kişi.

31 Mart’tan bu yana ne yapmış?

5 bin aileyi ziyaret etmiş.

Dile kolay…

5 bin ev.

5 bin mutfak.

5 bin çay.

Ve…
25 bin insan.

Böyle bir saha çalışması AK Parti Kadın Kolları’nın rüyasını süsler.

Ama hayır.
Kadın Kolları değil sahada.

Sahada “başkan eşi”.

O hâlde basit bir soru soralım:

Malatya AK Parti Kadın Kolları Başkanı Esin Yılmaz ne yapıyor?

Evde mi?

Tatile mi çıktı?

WhatsApp grubunda mı takılıyor?

Yoksa o da mı Sevgi Hanım’la aynı evde?

Belediye hizmeti artık kurumdan değil, karı-kocadan çıkıyor.

Yani vatandaş hizmet mi bekliyor?

Git Sevgi Hanım’a.

Bina mı çöktü?

Sevgi’ye ulaş.

Sokak lambası mı patladı?

Sevgi bilir.

İhalede usulsüzlük mü oldu?

Sevgi’ye sorun.

Zira belediye başkanı Sami Er’in ağzından düşürmediği cümle şu:

“Eşimle birlikte…”

Devlet değil, eşitlik değil, liyakat değil…

Eşimle birlikte.

Ve kimse de çıkıp demiyor ki:

“Sayın Başkan, eşiniz kamu görevlisi mi?”

“Bu ziyaretleri hangi sıfatla yapıyor?”

“Siz mi seçildiniz, yoksa ailece kaydınızı mı yaptırdınız?”

Ama yok.

Ülkede artık “eş kontenjanı” diye bir şey var.

Hizmet aşkı değil bu.

Bu, belediyeyi evlilik cüzdanıyla yönetme aşkı.

Şimdi Malatya halkı düşünüyor:

Başkanlık sistemi dediler…

Biz “aile şirketi” sistemi almışız.

Sandıktan oy çıkmadı.
Nikâh defteri çıktı.

LAF EBESİ:

Siyasî Kazayla Belediye Yönetmek

Türkiye Ekrem İmamoğlu’nu konuşuyor.

Hakaret mi etti?
Teröre mi yardım etti?
Yoksa sadece İstanbul’u mu kazandı?

Gündem orada kilitli.
Herkes oraya bakıyor.

Ama Malatya’da bir başkan var.
Bir çıkış yaptı.
Kendi partilisini yolsuzlukla suçladı.

Evet.

AK Partili Başkan Sami Er,
AK Partili eski başkan Selahattin Gürkan’ı hedef aldı.

“Belediyeyi batık devraldım,” dedi.

Zamanlama?

İstanbul konuşulurken.

İmamoğlu tutuklanmışken.

AK Parti savunma hattı kurmuşken.

Sami Er çıktı,
Parti içi muhalefet başlattı.

Soru şu:

Bu cesaret mi?

Yoksa…
Acemilik mi?

Çünkü bu ülkede siyaset,
Sadece ne söylediğinle değil,
Ne zaman söylediğinle ölçülür.

İç disiplinin yoksa,
Kendini kurtarayım derken partiyi yakarsın.

Yolsuzluk varsa elbette açıklanmalı.

Ama bunu sen söyleyince…
Muhalefetin yapamadığını yapmış oluyorsun.

Haliyle herkes soruyor:

“CHP ne yapsın şimdi?”
“Muhalefet yapmaya gerek kalmadı ki!”

Sami Er’in yaptığı açıklama bir ifşa değil.

Bir taktik hatası.

Bir zamanlama kazası.

Bir siyasi kaza yeri.

Siyasette fren tutmaz bazen.

Ağzından çıkan, partiyi savunmaz…
Partiyi yakar.

Şimdi herkes şaşkın:

İktidar İmamoğlu’nu hedefe koyarken,
Kendi içinden biri, kendi ayağına kurşun sıkıyor.

Bravo başkan.

Yolsuzluğu ifşa ettiniz.
Ama partinizin en çok savunmaya ihtiyaç duyduğu anda…
Savunmayı deldiniz.

İşte buna siyaset değil,
Siyasî intihar girişimi denir.


LAF EBESİ: 

İstanbul yıkılmadı ki…

İstanbul’a %1 KDV desteği verdiler.
Deprem olmadan…

Malatya’ya %20 KDV kestiler.
Depremle yerle bir olmuşken…

Çünkü İstanbul yıkılmadı ki!

Biz burada ev yıkarken,
Onlar orada kural bozdu.

Biz burada mezar kazarken,
Onlar orada kampanya başlattı.

Biz “yardım” beklerken,
Onlar “yarı yarıya” tabelası astı.

İstanbul’a teşvik,
Malatya’ya fiş!

İstanbul’a kolaylık,
Malatya’ya dolaylı vergi!

Sormak lazım şimdi:

Bu adalet mi?

Yoksa siz…

Yanlış şehre mi yıkıldık sandınız?

FİSKOS MASASI – Malatya Sıcağında Gölge Konular!

— İŞKUR’da İş Değil, İç Hesaplaşma!
Malatya İŞKUR’da sular durulmuyor. Müdür Çetin Akköse ve üç memur, “tedbiren” açığa alınmış. Ama kuliste konuşulan başka: “Açığa alınan sadece kişiler mi, yoksa bazı gizli defterler de mi?” Fısıltı şu: “Bu görevden alma değil, kurum içi sessiz temizlik!”

— Esenlik: Boykot Listesinde İsrail Malı mı, İsrail Konferansı mı?
Esenlik AŞ, bir yandan boykot ürünlerini satıyor, diğer yandan İsrail aleyhine konferans verdiriyormuş. Vatandaşın yorumu net: “Bu ne lahana turşusu, bu ne İsrail kürsüsü!” Konferansı belediye verdiriyor, şirketi de belediye işletiyor! Ortada bir çelişki var, hem de kuşbaşı değil, lokum gibi!

— Söz Verdiler, Tuvalet Yok!
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hemen arkasındaki konteyner çarşıya Yeşilyurt İlçe Başkanı ve milletvekili bizzat gidip “tuvalet yapılacak” demiş. Günler geçmiş, çarşı hâlâ “ayakta!” Vatandaşın kulisteki cümlesi: “Tuvalet değil, sabır taşı çatlatıyor!”

— TOBB Oda mı Seçiyor, Adam mı?
TOBB’un programlarına Malatya TSO Başkanı Oğuzhan Atasadıkoğlu davet edilmiyormuş. Sebep belli değil ama fısıltı çok: “Davetiye yerine mesafe koymuşlar!” Dedikodu şu: “İş dünyasında kartvizit geçer, karizma yetmezmiş!”

— Kara Kara Dolaşmak mı, Derman Olmak mı?
AK Parti Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak geziyormuş… Hep geziyormuş… Ama vatandaş soruyor: “Yahu derdi dinlemeyen, nasıl derman olacak?” Bir başka laf daha: “İsmi uzun, derdi kısa çözse yeterdi!”

— Yeşilyurt Belediyesi Kurban mı Kesti, İmaj mı?
Yeşilyurt Belediyesi bu yıl kurban bağışı kampanyası başlatmış. Vatandaş şaşkın: “Hayır dernekleriyle mi yarışıyorsunuz, yoksa kasaplarla mı?” Kuliste konuşulan şu: “Belediye hizmet kessin, vatandaş kurban!”

— Sinekten Şikâyet, Belediyeye Tavsiye!
Çevre yolu altı mahallelerinde sinek sorunu tavan yapmış. Vatandaşlar diyor ki: “Sinekler bizden çok mahallede kalıyor!” Dedikodu net: “Belediye sineği değil, zamanında ilaçlamayı ıskalıyor!”

— AFAD’da Ev Var, İmza Yok!
Malatya Valiliği duyurdu: 5 bin 45 hak sahibi hâlâ borçlanma işlemini yapmamış. Sebep? Kimse neye imza atacağını bilmiyor! Özellikle rezerv alanlarında herkesin dilinde şu cümle: “İmzayı atacağız da, neye attığımızı bilen var mı?”

— Okul Var, Öğrenci Yok!
Malatya’da devamsızlıktan kalan öğrenci sayısı artmış. Veliler de, öğretmenler de şaşkın. Kuliste sorulan soru şu: “Milli Eğitim Müdürlüğü bu işin farkında mı, yoksa takdir–teşekkür sezonunu mu bekliyor?”

— Nüfus Azalıyor, Büyükşehirlik Gidiyor mu?
Malatya’nın nüfusu 850 binden 742 bine düşmüş deniyor. Büyükşehir sınırının altına indik mi? Vatandaş kaygılı, belediye sessiz. Fısıltı şu: “Malatya küçülüyor ama sorunlar büyüyor!”

— Esenlik İndirim mi Dedi, Vatandaş ‘Hayal Kırıklığı’ mı?
Esenlik AŞ’nin indirim çadırı açılmış ama memnun kalan pek yok. Vatandaş: “İndirim değil, dikkat dağıtma çadırı bu!” Kuliste dönen yorum: “Çadır ucuzluk değil, güven kaybı kokuyor!”

— Bayramlık Kahveye Kalbin Dayanır mı?
Malatya’da Türk kahvesi 700 TL’ye çıkmış! Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardı, şimdi fiyatı var ama hatırı yok! Kulislerde konuşulan şu: “Bayramda kahve ikram eden zengin sayılıyor, içen dua değil kredi çekiyor!”

FİSKOS MASASI’nda yazılanlar, halkın kulağından kaleme dökülen dedikodulardır.
İnanan olur, inanmayan kahve içer!

Selam ve dua ile
Fiemanillah 

Yorumlar

  • yorum avatar
    Mezun
    27-05-2025 01:27

    Ben anlamıyorum gerçekten…Bu kadar büyük bir üniversite, binlerce öğrencisi, farklı farklı aile yapıları, dünya görüşleri var.Ama sahneye baktığımızda tek bir kesimi temsil eden bir sanatçı çağırılıyor.Neden?Yani herkes aynı şeyi sevmek zorunda mı?Bu işin içinde türkü seven var, ilahi dinleyen var, mahalli sanatçıyı tanıyan var…Ama hep aynı tarz, hep aynı sahne…Hocam, siz inançlı, duruşu olan bir adamsınız. Eyvallah.Ama bu tercihler sizin şahsınızla çelişiyor.Mesele bir şarkıcı değil, bir bakış meselesi.Üniversite dediğiniz yer ideolojilerin çıktığı, fikirlerin çarpıştığı bir yerdir.Orası marjinalin de makulün de bir arada olduğu yer…Ama siz sadece bir kesimi dikkate alıp ona göre program yaparsanız, diğerlerinin sesi duyulmaz.Ben açıkçası bu tören tercihini yadırgadım.Tüm üniversite adına değil, belli bir tarz adına karar verilmiş gibi.Bu da üniversitenin ruhuna yakışmıyor.

  • yorum avatar
    ADEM BEY!
    27-05-2025 00:58

    Bahsettiğiniz “First Lady” kavramı, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde, örneğin ABD’de anlamlıdır. Çünkü orada başkan yürütmenin doğrudan başıdır ve eşi de halkla ilişkilerde sembolik ama resmî bir figürdür.Ama bizim sistemimizde eşin “First Lady” gibi bir pozisyonu yoktur. Hele ki belediye başkanları için böyle bir kavram asla yoktur. Yani eşin eş olarak durduğu, seçilmemiş kişilerin yetki kullanmadığı bir yönetim anlayışı hâlâ esastır — ya da öyle olması gerekir.Malatya’da şimdiye kadar onlarca belediye başkanı görev yaptı.Sayalım mı?— Münir Erkal— Yaşar Çarçı— Cemal Akın— Ahmet Çakır— Hacı Uğur Polat…Bu isimlerin hangisinin eşi belediyecilik faaliyetlerinin bir parçası oldu?Hangisi lansmanda, afişte, mitingte, kurum kurum gezerken konuşuldu?Hangisi hakkında “şu kadar aileyi ziyaret etti” diye başkanın bizzat ağzından sayılar verildi?Malatya’da protokolde eşler olur, ama yetkide olmaz.Velev ki partide çalışsın, gönüllü olsun, sahaya insin. Bu doğaldır.Ama mesele tam da sizin dediğiniz gibi normali anormal, anormali normal gösterme meselesidir.Çünkü ortada artık siyasi parti faaliyetinin ötesinde, belediye hizmetlerinin eş üzerinden temsil edilmesi gibi bir görüntü oluşmuştur. Bunu da bizzat Sayın Sami Er’in kendisi “5000 aile ziyareti” diyerek dile getirmiştir.Peki vatandaş da soruyor:“Kadın kolları başkanı ne yapıyor? Hani STK’lar, sosyal hizmet daireleri?”Yani ortada bir temsil bulanıklığı, bir yetki-sorumluluk dengesizliği var.Sonuçta mesele şudur:Bu şehirdeki sorun, eşlerin görünürlüğü değil; görünürlüğün yetkisizce hizmet alanına taşınmasıdır.Bu da eleştiriye sonuna kadar açıktır.Demagojiye gerek yok, biz sadece merak ediyoruz:Protokolde yer var mıdır, yok mudur bilemeyiz… ama bu kadar sahnede yer varsa, sahnede alkış kadar eleştiri de olur.

  • yorum avatar
    Adem
    26-05-2025 22:44

    Protokol bilmek önemli tabi.Ülkede devlet başkanının hanımı First Lady olarak kabul görür ve protokolde yeri vardır. Ünvanı da vardır, sınırlı da olsa yetkisi de vardır. Bunun dışındaki hiç kimsenin yetkisi yoktur. Vali eşi olunca olur ama belediye başkanı eşi olunca olmaz, ciddi bir yanlışlık. Vali eşi olursa herkesin eşi olur protoklde, yetkide. Kaldıki belediye başkanlığı siyasi bir makam ve eşinin siyasi parti çalışmasında yer alması gayet normal bişey. Normali anormal, anormali normal göstermek başka bir garabet. Ve dahi cümleler kelimeler vs hepsi çok ağır...

  • yorum avatar
    ADEM BEY'E CEVAP
    26-05-2025 13:23

    Sayın Adem BeyYorumunuzu dikkatle okudum. Ancak ne yazık ki bu kıyaslamanın, halkın gündemindeki gerçek sorunlara bir diş sarımsak kadar dahi katkısı olmadığını üzülerek belirtmeliyim.Vali eşlerinin protokoldeki yeri bellidir; görev tanımı olmasa da temsili sorumlulukları vardır. Vali eşleri, daha geniş çapta ve daha kurumsal bir sorumluluk taşırlar. Protokolde daha üst sırada yer alırlar ve valinin ildeki devletin temsili gücünü desteklerler.Belediye başkanı eşleri ise yerel düzeyde ve halka daha yakın konumda oldukları için daha görünür ve doğrudan ilişki kurabilirler.Buradaki temel mesele, eşlerin varlığı değil, sınırların doğru çizilmesidir. Kimse eşleri kenara çekilsin demiyor; ancak bir eş, seçilmiş yöneticiden daha görünür hale geliyorsa, burada doğal olarak sorgulanması gereken bir dengesizlik oluşur.Bu, kişisel bir mesele değil; kamu düzeni ve halkın algısı açısından önemlidir.Örneğin Hanımefendi Yavuz’un tutumu, tam da olması gereken gibi: Yerine ve konumuna göre hareket eden, destekleyen ama ön plana geçmeyen bir duruş sergiliyor. Aslında sözünü ettiğiniz ölçülü duruş, olması gereken örnek duruş budur.Konu, “kim daha yetkili” meselesi değil, “kim nerede durmalı” hassasiyetidir. Kamu görevlerinin şekli bellidir, eşlerin alanı ise gönüllülük ve destekle sınırlıdır. Ölçü kaçarsa, niyet ne kadar iyi olursa olsun halk nezdinde sorgu başlar.

  • yorum avatar
    Adem
    26-05-2025 12:49

    Malatyanın mevcut Valisi Seddar Yavuz Malatya'ya geldiği gün twit attı. "Eşimle birlikte Malatya'ya hizmet etmeye geldim!" diye. Twitter hala duruyor. Kimse ona "sen valisin, eşin neci, eş vali mi?" diye sormadı. Kadının yaptıkları resmi kanalla duyuruluyor. Bütün kurum amirleri uyarılmış, verdiği her talimat Vali Emridir diye. Ne Murat Çetin ne başkası yazmadı bunu. Belediye Başkanının eşi siyasi partinin çalışmasına katılıyor. Eşinin bütün yokluğuna da katlanıyor ve eşi bunun için teşekkür ediyor diye bunları yazmak doğru değil. Yazalıcak o kadar çok eş yada eşbaşkan var ki... İşleri tıkayan o kadar çok ayak takımından insan var ki...

  • yorum avatar
    Fatih karcı
    26-05-2025 12:16

    Malatya belli bir grubun güdümünde şuan.. Daire başkanları müdürler... Bu şekilde Çakır döneminde de bu iş patlamıştı.. Yine aynı senaryo aynı sonuç...

  • yorum avatar
    Türkay
    26-05-2025 12:09

    Sami Er den sonraki aday belki de eşi olacak alt yapı hazırlıyor olabilirler. Belli ki çalışkan bir kadın neden olmasın

  • yorum avatar
    Veysel
    26-05-2025 11:58

    Belediye başkanları sadece gezmek için varlar.vatandas zaten hiçbirinden memnun değil.

  • yorum avatar
    Cumali
    26-05-2025 11:02

    Okula gelen yok, gelen de kafasıyla değil gövdesiyle geliyor.Çocuklar ya hâlâ konteynerde ya da psikolojisi bozuk.Kimse de çıkıp demiyor ki, “Bu çocuklar niye okula gelmiyor?”Veli diyo ki:— “Ben sabah kalkınca çocuğu yollamaya utanıyorum, hâlâ sıcak su yok evde.”Öğretmen diyo ki:— “Sınıfta beş kişi var, geri kalan ya hasta ya umutsuz…”Ama Milli Eğitim’den tık yok!Sanki hâlâ takdir-teşekkür sezonunu bekliyorlar.Sanki çocuk sayısı değil, evrak tamlığı önemli!Bakın burdan yazıyorum:Bu çocuklar sadece ders değil, hayata devamsız kalıyor.Ama anlayan da yok, soran da!

  • yorum avatar
    Ali Ekber
    26-05-2025 10:42

    “İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak geziyor… Ama ne için?”Geziyor evet…Her gün başka bir köy, başka bir mahalle, başka bir ziyaret.Fotoğraflar var, pozlar tam. Ama vatandaştan bir ses yükseliyor:“Yahu bizi dinlemeden, derdimizi sormadan nasıl çözüm olacak?”Ziyaret var ama temas yok.Selam var ama sohbet yok.Gülümseme var ama empati yok…Bir komşu şöyle dedi geçen gün:“İsmi uzun, derdi kısa çözse yeterdi…”Bakın, bu şehir yorgun.Deprem sonrası herkesin evinde bir yara, cebinde bir eksik, gönlünde bir bekleyiş var.İnsan vekilini sadece afişte görmek istemiyor; yanında, kapısında, diz dize görmek istiyor.Bir nine dedi ki geçen gün pazarda:“Gelmiş diyorlar ama bizimle dertleşmedikten sonra gelmese de olur…”İnanç Hanım, sizi görmek güzel ama dinlemeden olmaz.Bu şehirde reklamla gönül kazanılmıyor.Fotoğraf çektirerek değil, omuz vererek iz bırakılır.

  • yorum avatar
    Mesut Yüksel ŞAHİN
    26-05-2025 10:28

    Eski ve yeni taş (mıcır) alım ve nakliye bedelleri yeterince anlaşılmadı. Rakamlar karışmış olabilir mi? Bir de varsa ne kadar zamanda, kaç ton alınmış ve bununla ne işler yapılmış? Taş ocakları, çoğunlukla, sattıkları yerine satmadıklarından para kazanmayı sever. Deriz ya: ekmeği taştan çıkarmak ! Saygıyla ...

  • yorum avatar
    Korkmaz
    26-05-2025 10:08

    O kadar gezeceginize gelin dibinizdeki konteyner esnafının sıkıntısını çözün. Adam akıllı bir tuvalet için bütçeniz mi Yok bu nasıl bir iş? Önce dibinizdeki sorunu çözün.

  • yorum avatar
    ADEM BEY!
    26-05-2025 09:09

    Yazıyı dikkatli okuduğunuzdan emin değilim. Çünkü eleştirilen kişi Sevgi Hanım’ın şahsiyeti değil, görevi olmayan bir alanda kamuya açık bir şekilde ön plana çıkarılmasıdır.Kaldı ki bu görünürlüğü sağlayan da yazar değil, bizzat Sayın Sami Er’in kendisidir. Lansmanda açıkça teşekkür etmiş, Er TV ekranlarında da “Sevgi Hanım 5000 aileyi ziyaret etti” diyerek yaptığı çalışmaları kamuoyuna sunmuştur. Bu durumda artık kendisi sadece bir eş değil, aynı zamanda kamuoyunun merak ettiği bir temsiliyet figürüne dönüşmüş olur.Yani kimse Sevgi Hanım’ın talimat verip vermediğini sorgulamıyor. Ama talimat vermese de, kurumsal alanda görünür hâle gelmek, eleştiriyi kaçınılmaz yapar.Bu eleştiri kadın olmakla ya da iyi niyetli çalışmakla ilgili değildir; kamu ahlakı, şeffaflık ve rol tanımıyla ilgilidir.Yoksa bu memleketin “eşini başkan yardımcısı yapanlar” dönemini de yaşadı. Şimdi birileri sadece teşekkürle ya da ziyaret rakamlarıyla bu çizgiyi bulanıklaştırıyorsa, eleştiri elbette olacaktır.

  • yorum avatar
    Ersin
    26-05-2025 08:37

    Malatya nın en büyük muhalifi Sami Başkan artık... Adam hizmetten çok önceki dönemi eleştirmenin peşinde.. Bence Sami Bey hangi partinin belediye başkanı olduğunu da unuttu:)

  • yorum avatar
    Adem
    26-05-2025 08:31

    Sevgi Hanım ile ilgili yazdıklarınız size yakışmamış Sayın Çetin...Sevgi Hanımın aile ziyaretleri saha gezmeleri tamamen Parti için yapılan faaliyetler ve birçoğu zaten Ak Parti Kadın kollarının yapmış olduğu faaliyetler. Kadın davet üzerine katılıyor. Ayrıca mesele Sevgi Hanımın Belediye işlerine karışıp katılmadığını sorgulamanız lazımdı. Bu memleket ne eşler gördü kurumun işine karışan. Sevgi Hanım kimi ne zaman atmış nasıl bir talimat vermiş onu yazmadığınız sürece haksızlık etmiş olursunuz. Özür dilemeniz gerekir. Ben hiçbir belediye yöneticisinin Sevgi Hanım aradı şöyle bir talimat verdi gibi bir cümlesini duymadım. Başka yönetici hanımları neler yapıyor neler... Kadın sadece partisi için gönüllü koşturan gönül kazanmaya çalışan birisi.Size yakışmaz.Sami Erin ekibinde ilkokul mezunu olup herkese talimata veren çapulcular dururken bir kadını dilinize dolamanız size yakışmaz...

  • yorum avatar
    Ali Veli
    26-05-2025 00:33

    Malatya küçülüyor, buna rağmen hâlâ büyükşehir gibi davranılıyor. Nüfus düşüyorsa hizmet daha iyi olur sanırsın ama tam tersi. Ne oldu da insanlar terk ediyor, kimse analiz etmiyor!

  • yorum avatar
    Mahmut
    26-05-2025 00:33

    Devamsızlık patlamış, çocuklar okula gelmiyor. Kimse ‘neden?’ diye sormuyor mu? Malatya’nın geleceği eğitimle şekillenecek, bu sessizlik çok tehlikeli.

  • yorum avatar
    Gezen Ama Gören Değil
    26-05-2025 00:32

    İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak sürekli geziyormuş. E tamam da, gezmek çözüm değil. Dertleri sadece dinleyip geçiyorsan, o zaman gezi rehberi olsaydın!

  • yorum avatar
    Sessiz Seçmen
    26-05-2025 00:32

    TOBB’un Malatya TSO başkanını dışlaması meselesi rahatsız edici. Adamın hatası varsa açıklayın, yoksa bu saygısızlık. İş dünyası kişisel meselelerle değil, liyakatle yürür.

  • yorum avatar
    Kurban Vatandaşı
    26-05-2025 00:31

    Belediyenin kurban kampanyası ilginç ama keşke önce temel hizmetleri düzene koysa. Hayır işi güzel ama vatandaş zaten zorda, belediye neden dernek gibi davranıyor?

  • yorum avatar
    Sinek Avcısı
    26-05-2025 00:31

    Sinekten geçilmiyor! İlaçlama gecikmiş deniyor ama sinekler tatil yapmıyor ki, mahalleye yerleşmişler. Yaz daha yeni başlıyor, biz perişan olduk bile!

  • yorum avatar
    Boykotçu Ama Bilinçli
    26-05-2025 00:30

    Esenlik hem İsrail ürünleri satıyor hem İsrail karşıtı konferans düzenliyor. Bu nasıl samimiyet? Belediyenin şirketi böyle çelişkili davranıyorsa, konferans neye hizmet ediyor?

  • yorum avatar
    Boykotçu Ama Bilinçli
    26-05-2025 00:30

    Esenlik hem İsrail ürünleri satıyor hem İsrail karşıtı konferans düzenliyor. Bu nasıl samimiyet? Belediyenin şirketi böyle çelişkili davranıyorsa, konferans neye hizmet ediyor?

  • yorum avatar
    Boykotçu Ama Bilinçli
    26-05-2025 00:30

    Esenlik hem İsrail ürünleri satıyor hem İsrail karşıtı konferans düzenliyor. Bu nasıl samimiyet? Belediyenin şirketi böyle çelişkili davranıyorsa, konferans neye hizmet ediyor?

  • yorum avatar
    Gerçekçi Göz
    26-05-2025 00:29

    İŞKUR’daki açığa almalar dikkatimi çekti. Her zaman böyle şeyler olur ama bu defa sanki daha derin bir şeyler dönüyor. Umarım gerçekten temizleniyordur, yoksa üstü örtülüyorsa daha fena!

  • yorum avatar
    Kahveye Kredi Çeken
    26-05-2025 00:29

    700 TL’ye Türk kahvesi ne demek ya? Altın tozu mu koydular içine? Bayramda biri kahve ikram ettiğinde artık teşekkür etmeyeceğim, ‘Allah yardımcın olsun’ diyeceğim!

  • yorum avatar
    Malatyalı Sabır Taşı
    26-05-2025 00:28

    Tuvalet dediler, günler geçti… hâlâ ‘geliyor’ modunda. Başkanlar gidip söz veriyor, sonra sanki oradan hiç geçmemişler gibi. O çarşıda çalışanlar insan değil mi? Bir tuvaleti bile yapamıyorsak neyi yöneteceğiz?

  • yorum avatar
    Yılmaz
    26-05-2025 00:22

    Ayakları yere basmayan hasûtlar dergi işinin de bir gazatecinin geçim kaynağı olacağını anlayamıyor.. Bu dergi gazate işlerini Türkiye de en iyi yapan kişilerden birisiniz.. İt ürür kervan yürür.. Siz üretmeye devam edin Murat Bey..

  • yorum avatar
    Selçuk
    26-05-2025 00:21

    Belediye başkanının etrafı akıllı, donanımlı, uyarıcı danışmanlarla çevrili olmalı. Çünkü başkan her şeyi bilemez; bilmek zorunda da değil. Ama bakıyoruz, Sami Er’in çevresindekiler ya sus pus, ya da her yapılanı doğru bulma yarışında. Hani nerede bu danışmanlar? Kimse mi demiyor “Başkanım, eşinizin bu kadar sahada olması kamuoyunda tepki yaratıyor” diye? Kimse mi demiyor “Bu işler usulle, yetkiyle olur” diye?Danışman dediğin kişi, sadece fotoğraf çekiminde arka planda duran değil, gerektiğinde başkana “Dur” diyebilen kişidir. Ama belli ki burada görev “uyarmak” değil, “onaylamak”. Belediyeyi aile şirketine döndüren bir algı oluşmuş, hala kimse bu algıyı yönetemiyor. Bu, ya danışman eksikliğidir ya da danışmanların görev bilincinden uzak olduğunun göstergesidir.Ayrıca kamuoyuyla iletişim tamamen koptu. Ne bir net bilgilendirme var, ne kriz yönetimi, ne de şeffaf bir açıklama. Halk söylentiyle yetiniyor. Oysa sağlam bir danışman ekibi, bu durumun önüne çoktan geçmeliydi. Demek ki ya işlerini bilmiyorlar, ya da işlerini yapmalarına izin verilmiyor.Sayın Başkan, sizi halk seçti ama etrafınızdakileri siz seçtiniz. O yüzden onların hatası da dönüp dolaşıp size yazılıyor. Belediyeyi yönetmek sadece karar almak değil, doğru insanlarla birlikte yürümektir. Danışmanlarınız eğer sadece size hoş görünmekle meşgulse, Malatya’yı düşünmüyorlar demektir.

  • yorum avatar
    Oy Veren Ama Unutulmayan
    26-05-2025 00:18

    Sayın Sami Er, siz bu memleketin seçilmiş belediye başkanısınız. Oy pusulasında sizin adınız vardı, sorumluluk da sizin üzerinizde. Ama seçimden bu yana halkın gördüğü kim? Sevgi Hanım. Her yerde o var. Ev ziyaretlerinde, açılışlarda, şikayetlerde… Sizinle birlikte cümlesi güzel de, bu iş aile meselesi değil, kamusal görev.Vatandaşın derdi çöplük, altyapı, kira… O “eşimle birlikte” diye başlayan her açıklama, aslında bu ciddiyetin üstünü örten bir romantizm gibi. Belediyecilik sevgiyle olur ama eşle eşgüdümle değil, liyakatle, kadro ile, kurumsallıkla olur. Bu kadar sahaya çıkan biri varsa, yetkisi nedir, bütçesi nedir, denetimi kimdedir? Bunlar sorulmadan olmaz.Ayrıca asıl sıkıntı şu: Siz sustukça, teşkilat da susuyor. Kadın Kolları mı sessiz, il yönetimi mi tepkisiz, fark etmiyor. Hepsi size bakıyor. Çünkü belediye başkanı olarak siz tavır alırsanız, denge sağlanır. Ama siz “eşimle birlikte” demeye devam ettikçe, bu iş aile yönetimine döner.Sayın Başkan, lütfen Malatya’yı bir aile tablosu gibi değil, bir kamu kurumu gibi yönetin. Kimsenin evliliğinizle bir derdi yok, ama bu şehri evlilik cüzdanıyla değil, halkın iradesiyle yönetin.

  • yorum avatar
    Dengeli Bakış
    26-05-2025 00:16

    Yazının bazı noktalarına hak veriyorum; evet, kamu görevi olmayan bir kişinin bu kadar sahada olması sorgulanmalı. Ama yazarın dili yer yer ölçüsüz, hatta hedef gösterici. Siyaseti eleştirmek başka, bir insanın eş olma sıfatını alay konusu yapmak başka. “Nikâh defteri çıktı sandıktan” demek mizah gibi görünse de, aslında halkın oy verdiği bir kişiyi ve onun ailesini aşağılayan bir yaklaşım. Bu da kimseye fayda getirmez.Ayrıca mesele sadece Sevgi Hanım değil; bu yazıda AK Parti teşkilatının genel yapısı, kadın kollarının işlevi ve yerel yönetimlerdeki denetim eksikliği gibi daha derin sorunlara da parmak basılabilirdi. Ama yazar kolay yoldan gitmiş: Duygulara oynayan, öfke yüklü bir üslup tercih etmiş.Kamu adına yazan biri daha dikkatli olmalı. Soru sormak lazım, evet: “Bu ziyaretler hangi yetkiyle yapılıyor?” diye. Ama cevabını da aramak gerek. Sadece şikayetle, ironiyle olmaz bu iş. O zaman yazı eleştiri değil, sadece laf kalabalığı olur.

  • yorum avatar
    Mahalleli Ayşe
    26-05-2025 00:15

    Bakın, burada mesele sadece Sevgi Hanım’ın sahada olması değil. Asıl mesele, sahada olması gereken kişinin, yani AK Parti Kadın Kolları Başkanı Esin Yılmaz’ın ortada görünmemesi. Kadın Kolları Başkanı dediğin, seçim sonrası halkla iç içe olur, ev ev dolaşır, sorunları dinler, çözüme köprü olur. Ama şimdi bakıyoruz, sahada başkanın eşi var, Kadın Kolları Başkanı yok. Ne bir açıklama, ne bir faaliyet, ne de bir tepki…Esin Hanım bu görev sadece etiket için mi alındı? Makam varsa, sorumluluk da vardır. Yoksa bu görevi başkasına verin, samimiyetle çalışacak onlarca kadın var bu şehirde. Madem Sevgi Hanım sahada, o zaman siz neden bu kadar sessizsiniz? Yoksa sahayı Sevgi Hanım’a mı bıraktınız?İnsan sormadan edemiyor: Esin Yılmaz, bu kadar büyük çapta bir sahaya çıkışı neden sadece seyrediyor? Parti içi denge mi, korku mu, yoksa koltuğu koruma derdi mi? Eğer koltukta oturup çay içip WhatsApp’tan mesaj atmaksa bu işin tanımı, o zaman binlerce kadının emeğine yazık.Malatya halkı temsil değil, emek istiyor. Esin Hanım ya görevini yapsın, ya da istifa etsin. Biz artık tabela isim değil, iş yapan kadınlar görmek istiyoruz.

  • yorum avatar
    Battal
    26-05-2025 00:13

    Yaw hakkaten Malatya da Sami başkan İlhan başkan olduğundan beri muhalefete ihtiyaç kalmadı.. Sami başkanın partiye verdiği zararı Veli vermedi!! Biri Gürkan dönemini yerden yere vuruyor ama demiyor bizim partimizin başkanı diye... Diğer Veli yle taziye evi temeli atıyor.. Peki parti bunu göremiyor mu???

  • yorum avatar
    Sessiz çığlık
    26-05-2025 00:13

    “Sevgi varsa sorun yok (!) demekmiş…”Sandıkta Sevgi yazmıyordu ama sahada hep o var. Peki o zaman neden seçim yaptık?

  • yorum avatar
    Yorgun Esnaf
    26-05-2025 00:12

    Ben sabahın köründe dükkânımı açıyorum, vergi ödüyorum, suya zam geliyor, çöpler geç toplanıyor… Belediyeyi arıyoruz, cevap yok. Ama bakıyoruz, Sevgi Hanım her yerde. Belediye hizmeti artık evde pişip vatandaşa mı servis ediliyor? Başkanlık sistemi bu muydu? Halk kime hesap soracak şimdi? Başkan bir karar alıyor, hemen cümle “Eşimle birlikte karar verdik” diye bitiyor. Biz aile şirketi mi seçtik, kamu kurumu mu? Bir sıkıntı olursa kimi eleştireceğiz, kimi denetleyeceğiz? Bu iş böyle gitmez. Şeffaflık, denetim, yetki sınırı olmadan olmaz bu işler.

  • yorum avatar
    Şehirli Kadın
    26-05-2025 00:11

    Bakın, ben kadınların sahada olmasını destekleyen biriyim. Ama burada mesele kadın olmak değil, liyakat sahibi olmak. Esin Yılmaz nerede? Malatya AK Parti Kadın Kolları Başkanı olarak neden bu sürecin dışındaymış gibi görünüyor? Eğer biri sahaya inip binlerce haneye gidiyorsa, bu işin teşkilat tarafından yapılması gerekmez mi? Yoksa teşkilatın da mı haberi yok? Sevgi Hanım sahada ama hangi yetkiyle, hangi bütçeyle? Kamu hizmeti böyle keyfe göre yapılmaz. Eğer halkla temas bu kadar önemliyse, neden resmi kadın yöneticiler geri planda? AK Parti teşkilatı buna açıklık getirmeli.

  • yorum avatar
    Malatyalı dertli
    26-05-2025 00:10

    “Seçilen başkan nerede, başkan eşi her yerde!”Ya biz kime oy verdik? Sandığa gidip Sami Er yazan pusulaya bastık, ama sanki Sevgi Hanım seçilmiş gibi davranılıyor. Tamam, gönüllü çalışabilir, halkla iletişim kurabilir, ama bu kadar yetkiyle ortalıkta dolaşması kafa karıştırıcı. 5 bin eve gitmiş deniyor, peki bu ziyaretler hangi sıfatla yapılıyor? Resmi bir görev yoksa, biz neden oy verdik? O zaman bir dahaki seçime Sevgi Hanım’ı aday gösterin de bilelim kime mühür bastığımızı. Belediye başkanının eşi olmak bir makam değil, bu şehir şeffaflık bekliyor, aile içi eşgüdüm değil.

  • yorum avatar
    Banu Belinay D.
    25-05-2025 23:20

    Karikatürler yine beni çok güldürdü. Kasım Bey yine yapacağınız yapmış. Dost başa düşman ayağa bakar gibi olmasın ama pembe terlikler güzeldi

  • yorum avatar
    Emre
    25-05-2025 23:19

    Devamsızlık arttı çünkü motivasyon kalmadı. Müdürlükler hâlâ tören ve etkinlik peşinde

  • yorum avatar
    Muzaffer C.
    25-05-2025 23:18

    Gezmek yetmez çözmek gerek. Ben de gezmeyi severim. Kıymetli vekilimizin adı uzun ama çözüm listesi kısa

  • yorum avatar
    Resul
    25-05-2025 23:17

    Tuvalet sözünü verdiler sonra unuttular. Sabır taşı çatladı sıra bizde. Esnaflar da çatlamak üzere

  • yorum avatar
    Mehmet Salih Yıldırım
    25-05-2025 23:16

    Esin Hanım, kameralara gülerek poz veriyorsunuz ama insan merak ediyor… Acaba kendi halinize mi gülüyorsunuz? Zira ortada ne hizmet var, ne hareket. Gülüşünüz ekrandan taşıyor, ama hizmetiniz maalesef sandıkta kalmış. Millet sokakta dert anlatıyor Hani siz sahadaydınız? Sahada mıydınız yoksa sadece çayda mıydınız? Bu hızla giderse, bir dahaki seçimde fotoğraf albümünüz olur, icraat tablonuz değil

  • yorum avatar
    Dilek Özçelik
    25-05-2025 23:13

    Başkan eşiyle gezebilir, ama bu kurumsal bir görevmiş gibi sunulamaz. Hayat ortak ama bu kadar da değil.

  • yorum avatar
    Bülent Baki
    25-05-2025 23:11

    İçeriden gelen eleştiri muhalefetin ekmeğine yağ sürer. Şeffaflıkla ifşacılık karıştırılmamalı Eskiden bizim zamanımızda okula elinde sopa götüren öğrenci ilk dayağı kendisi yerdi

  • yorum avatar
    Zehra Arıkan
    25-05-2025 23:10

    İnsanın kendi yaptığını anlatması kötü değil ama ölçüsüz ‘ben’ söylemi, başkalarının emeğini görünmez kılar. Halk zekidir, TOKİ’yi de bilir, belediyeyi de. Kimsenin aklıyla alay etmeyin yeter

  • yorum avatar
    Nehir
    25-05-2025 23:09

    Okullarda Müzik olabilir ama temsil başka şey. Sahne gelenekten kopmamalıydı

  • yorum avatar
    Demir
    25-05-2025 23:08

    Kimi çalışır, kimi konuşur. Malatya’da bu iş hep böyleydi. Dergi çıkaran, yazan, çizenlere suçlu muamelesi yapılması, şeffaflıktan korkulmasının ispatı. Bu yazı herkesin ağzına doladığı kirli cümleleri usulca yere seriyor Var olun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.