Halkımıza açık mektup
15 Haziran 2025, Pazar 14:20
Değerli kardeşlerim;
Hadi gelin bugün sizlerle sohbet edelim. Aramızda ördüğümüz suni barikatları yıkalım, önyargı duvarlarını devirelim, birbirimize duyduğumuz kin ve nefretten arınalım, sağduyu ve feraset takımlarımızı kuşanıp yeryüzüne yumuşak bir iniş yapalım.
Hep beraber yaşıyor ve müşahede ediyoruz ki, ümmetin durumu hiç iyi değil. İslam coğrafyası kan revan içinde. Dünyanın her tarafında Müslümanlar Müslümanları boğazlıyor. (Tamam, gâvurlar bu işi planlıyor ama bizde hiç mi kabahat yok canım) Yoksulluk, fakirlik, açlık, rüşvet, yolsuzluk almış başını gidiyor. Kötü yönetimler ümmeti bu hale getirdi. Aramızda kısır çekişmelerle enerjimizi tüketiyoruz. Sünni-Şii diye iki ana parçaya bölündük, Allah'ın bir hikmet üzere yarattığı etnik yapılar aramızda düşmanlığa sebep, ırkçılık en büyük baş belamız oldu, bölgesel, ülkesel, etnik, mezhepsel ayrılıklar bizi perişan etti. Fıkhi, itikadı görüş ayrılıklar birbirimize düşmanca bakmamıza sebep oldu. Bu topraklar üzerinde öyle bir kasırga esti ki, "tekfir" edilmeyen bir kişi, bir gurup ve bir mezhep kalmadı gibi... Artık hepimiz hepimize göre kâfir olduk. Kâfirlik Demokles’in kılıcı gibi başımızın üstünde… Farklı bir görüş beyan etsek başımızın üstünde tutulan kılıç hemen iniyor: Kâfir oldun!
Ne oluyor, nereye gidiyoruz? Elimize fırsat geçse görüş ayrılığından dolayı öz kardeşimizi, komşumuzu, akrabamızı, dostumuzu doğramaya hazırız. Kelle avlamak için tetikte bekleyen avcılara döndük. Birbirimize tahammülümüz kalmadı.
Bilgi zehirlenmesine uğradık. Ya da bilgisizlik girdabına yuvarlandık. İki kitap okuyan başımıza alim kesildi. Çok bilgiliyiz ama çok ahlaksız olduk. Kültürlü olduk ama vicdansız olduk. Grubumuzu, mezhebimizi, hocamızı, şeyhimizi, liderimizi korumak adı altında Donkişot’luk yapıyoruz. İşin garip tarafı bunu yaparken, İslam’ı ve peygamberini koruduğumuzu sanarak yapıyoruz. Maşallah herkes İslam’ı ve Peygamberi savunuyor. Suriye’dekiler de öyle başlamıştı işe… Ne oldu?
En asgari insani değerlerimiz dibe vurdu. Bu yüksek ateş düşmediği taktirde korkarım ki havale geçireceğiz. Hele şu sosyal medyanın hali… Facebook, twiter, instagram gibi sanal platformlar çıkalı sürtüşmelerimiz, kavgalarımız ve küfürleşmelerimiz daha da arttı. Beyaz camın arkasından savurup duruyoruz. Bunun bir bedelinin, dünyevi ve uhrevi bir karşılığının olacağını düşünen yok. Herkes herkesi bir takım geleneksel kalıplarla suçluyor. “Sünneti inkâr ediyor”, “Hadisi tanımıyor.” “Hurafeci”, “Kur’an’ı tanımıyor” gibi suçlamalar gırla gidiyor. Geçmişin ağır ve girift tartışmaları altında eziliyoruz.
Bizim nesil talihsiz, tarihin yüzyıllardır birikmiş sorunlarını taşıyor sırtında… Sanki biz bunları çözmek zorundaymışız gibi… Bu tartışma kültürü, bu konuşma adabı, bu bilgilenme metodu, bu yaşama tarzı bizi uçuruma sürüklüyor. Türkiye toplumunun durumunu hiç iyi görmüyorum. Katı, bağnaz, yobaz, saldırgan, sinirsel bu durum devam ettiği müddetçe korkarım ki sonumuz çok kötü olacak, başımıza çok büyük felaketler gelecek.
Bakın, ben hiçbir guruba, tarikata, partiye, cemaate “organik” olarak bağlı değilim. Yani hiçbir resmi ve fiili bağlılığım söz konusu değil… Benim sözüm belki sizin gibi çok değerli ve “doğru yolu bulmuş” Müslümanlara tesir etmez. Kocaman hocalarınız, alimleriniz, cemaat liderleriniz varken tabi ki benim gibi günahkar ve aciz bir kulun sözlerine itibar etmezsiniz. Siz bilirsiniz. Ama ahirette şahidim olsun diye bugün size sesleniyorum.
Gelin kardeşlerim, bu yol çıkmaz yol, bu yol hüsran getirir, kılıçlarınızı kılıflarınıza sokun, ağzınızı temizleyin, dilinizi çekin, içinizi kin duygusundan temizleyin, nefret dilini bırakın, insanlık suçu işliyorsunuz. Kimseyi kınamayın, görüş ayrılıkları üzerinden kimseyi tekfir etmeyin, başkalarının kâfirliği sizi kurtarmaz. O kâfir olursa, sen kurtulmazsın. Kazanmaya çalışın. Yıkmak kolaydır, inşa etmek zordur.
Hadi ya Allah bismillah deyip yeni bir başlangıç yapalım. Önce insan olalım, sonra Müslüman… Ortalık insan olmayan Müslümanlarla dolu. Unutmayın, bugün mensup olduğunuz cemaat ve lideri hesap günü sizin yanınızda olmayacak. Tek başına yargılanacaksınız, bugün cemaatiniz adına işlediğiniz günahlar yüzünden yarın ahirette hesaba çekileceksiniz. Bugün savunduğunuz cemaat lideri, yarın ahirette şikâyet edeceğiniz bir düşman haline gelebilir. Bir cemaate mensup olmak, bir kişinin peşinden gitmek kötü bir şey değil. Ama bir cemaat ve lideri uğruna başka bir Müslümana savaş açmak çok kötüdür. Düşmanlık, kin ve nefret tohumları yarın başımıza top gülleleri olarak yağabilir.
Suriye ve diğer İslam ülkelerin acınası durumundan hiç ders almadınız mı? Hiç düşünmez ve akletmez misiniz? Hiç Kur’an okumaz mısınız? Nasıl bir felaket yangınına odun taşıdığınızın farkında değil misiniz?
Son sözü, her zamanki gibi Allah söylesin:
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân Suresi – 103)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.