dore okulları
Malatya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62999.840$

'3 Maymunun' Deprem Bölgesindeki Kötü Şöhreti

11 Ağustos 2023, Cuma 14:55
'3 Maymunun' Deprem Bölgesindeki Kötü Şöhreti

Bugün her şeyi ‘Küçük bir çocuğa’ anlatırcasına tek tek anlatasım var. Zira geçen 6 ayın üzerinden görüyoruz ki ‘Büyüklerin’ bizi anlamaya niyeti yok.

6 Şubat 2023’te yaşanan depremler literatürde 'Asrın felaketi' olarak tanımlanmaktadır. Afetler beklenmeyen zamanda meydana gelen, toplumu ve insanları derinden etkileyen, can ve mal kayıplarına neden olan, ekonomik kayıpları beraberinde getiren, doğa ve insan kaynaklı olaylardır.

Şu paragrafta bir cümleyi kesip almak istiyorum: ‘İnsanları derinden etkileyen!’

Şu ana kadar devletimizin en tepesinden tutun da, en alt kademedeki personeline kadar herkes bölgede binaların yıkım, onarım ve inşa çalışmalarına odaklanmışken yüzeysel cümleler dışında; psikolojik olarak derinden etkilenen bölge insanı için herkesi kapsayan bir psiko-sosyal çalışma maalesef gündeme gelmemektedir. 

Bir Malatyalı olarak, orada yapılanları daha iyi gözlemleyebildiğim için Malatya özelinde konuşmak istiyorum. Geçen 6 ay içerisinde Malatya’da gözlemlediğim tek psiko-sosyal çalışma, konteyner kentler de zaman zaman psikologlarca verilen seminerler. Evet, evet yanlış duymadınız. Yaşanılan felaketi ‘Asrın felaketi’ olarak nitelendiren bizler; bunu yaşayan halkımızın ruhlarında açılan derin yaraları birkaç seminerle çözebileceğimizi düşünüyoruz (tabi bu çalışmada sadece konteyner kent için yapılmaktadır, geriye kalanlar için böyle bir çalışma da söz konusu değil).

Bu durumun neden birkaç seminerle geçiştirilemeyecek kadar önemli olduğuna birlikte bakalım istiyorum.

Bu denli büyük afetlerin birebir yaşayan/yaşamayan fark etmeksizin herkesin üzerinde etkisi kalır. Yaşayanlar için elbette ki etkileri öyle bir iki seminerle silinecek türden değil maalesef. Bu durumda en sık Travma Sonrası Stres Bozukluğu, anksiyete, depresyon, uyku ve yeme bozukluğu gibi sorunlar karşımıza çıkıyor. Bu saydıklarımın hepsi düzenli terapiler, hatta belki ilaç tedavileri isteyen sorunlar. Deprem sonrası kişide gözle görülebilir en belirgin sorun ise ölüm korkusu, panik ve çaresizlik. Ve eğer bu korku ve panik duygusunu kişi çözemez ise yaşanılan depremlerden daha küçük depremlerde dahi aşırı ve mantıklı olmayan tepkiler verecektir.  

Dün (10 Ağustos Perşembe) Malatya’da 5.3 büyüklüğünde bir deprem oldu ve neyse ki içinde yaşam olan binalardan hiçbiri zarar görmedi. Fakat yaralanan vatandaşlarımız oldu. 

Nasıl mı? Yüksekten atlayarak (bu durumda can kaybı da olabilirdi)

İşte çözümlenemeyen korku ve çaresizlik burada ayan beyan karşımıza çıkıyor. Bu insanlar enkaz altında kalmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar. İrritabilite dediğimiz, her an uyarılmaya hazır, tetikte bekleyen ruh halinde oldukları için akla ilk gelen davranışta bulunuyorlar.

Sadece bu tabloya bakınca bile psiko-sosyal desteğin ne denli önemli olduğunu görebiliyoruz. Eğer bu konu biran önce ciddiye alınarak herkesi kapsayan bir çalışma yapılmaz ise ilerleyen yıllarda çok daha büyük sorunlarla karşılaşacağımızı söylemek çok da görünmez bir gerçek değil. 6 Şubat depremlerinde hepimiz çok iyi gördük ki ‘3 Maymunu’ oynamanın bizlere zarardan başka bir etkisi olamaz. 

Ayrıca değinmek istediğim bir nokta daha var. Dün ki depremde ağır hasarlı bazı binaların yıkıldığı açıklandı. Eğer bu deprem gündüz saatlerinde olsaydı belki o binaların çevrelerinde insanlar olacaktı. Şu ana kadar 6 Şubat’ta ağır hasar alan binaların çok büyük bir kısmı yıkılmadı maalesef. Hala insanlar için büyük bir tehlike saçan bu binaların da yıkımı hızlandırılmalı ve depremler nezdinde, insanların hatalarından kaynaklanan can kaybı ve yaralanmaların önüne geçilmeli.


 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.