Adalet ve Nezaket Arasında: “Hastaneye Gidebilmek için ‘Torpil’ veya ‘Para’ mı Gerekiyor?”
27 Ocak 2025, Pazartesi 21:52
Birçok yaşlı, bizimle sohbet ederken eski zamanlardan bahseder. “Biz çok zorluk çektik. Sizin yaşınız yetmez. Şimdi her şey kolay” derlerdi. Çoğu zaman bu sözleri duyduğumda, geçmişi eleştirip bugünü yücelten yaşlıların tavrına anlam veremezdim. Ama bugün, tam da onların yaşadığı zorluklarla karşı karşıya kaldığımda düşündüm. Öyle ki, her şeyin kolaylaştığı iddialarına rağmen, hastane kapılarında yaşadığım zorluklar, aslında hala eskisinden çok da farklı olmadığını gösteriyor.
HASTANE SIRASI
Son bir aydır hastaneye randevu almak için mücadele veriyorum, ancak ne yazık ki sistemin tıkanmış hali bana sabahın erken saatlerinde sıraya girme gerekliliğini dayatıyor. Bekliyor, randevu talep etmeye çalışıyorum. Ancak bu çabalarımın sonunda, bir türlü randevuya ulaşamadım ve sabahın erken saatlerinde hastaneye gitmek zorunda kaldım. O gün, sıra almak için hasta kayıt yetkililerinden yardım istememe rağmen eli boş döndüm. Bu sırada, yalnızca sağlığımız değil, sistemin çürümüşlüğü de zihnimi meşgul etti. Birçok insanın mağdur ve benzer durumda olduğu bu süreç, aslında sağlık sistemindeki büyük sorunları gözler önüne seriyor.
ADALET, EŞİTLİK VE HAKSIZLIK
Bu noktada aklıma gelen soru şu: “Adil bir şekilde hizmet almak mümkün mü?” Yıllardır nezaketle büyüdüm. Her zaman adalet ve eşitlik üzerine düşündüm. Nezaket, bana göre sadece insanların birbirlerine gösterdiği saygıdan ibaret değildi. Aynı zamanda hakkın teslim edilmesi, herkesin eşit şartlarda fırsatlar elde etmesi anlamına geliyordu. Fakat, bugün bu adaletin olmadığı bir ortamda, hastaneye gidip ilaç almak, tedavi olmak için mücadele vermek insanı bir noktada haksızlıkla karşı karşıya bırakıyor.
SİSTEM NEYİ DAYATIYOR?
Beni bu noktada düşündüren, “gazetecilik kimliğimi kullanmam mı gerekiyor?” sorusu oldu. Sistem ve bürokrasi karşısında yaşadığımız bu mağduriyet, beni bir şekilde adaletsizlikle mücadele etmeye itti. Fakat bu gibi durumlar karşısında ne yapmak gerektiği, en önemli soruya dönüşüyor. Gazetecilik kimliğimi kullanarak haksız bir avantaj elde etmek, aslında benzer mağduriyetleri yaşayan diğer insanlara karşı da haksızlık olurdu. Ayrıca, nezaket ve adalet anlayışıma da ters bir davranış olurdu. Peki, sistem bize bunu dayatmıyor mu? Mesela hastanede tanıdıkları olanlar bu yollara başvurmak zorunda kalmıyor mu? Sistem, bizi doğrulardan saptırıyor.
Ne yazık ki, her gün karşılaştığımız zorluklar ve adaletsizlikler, doğruyu savunma isteğimizi, hatta vicdanımızı sorgulamamıza yol açıyor. Birçok durumda, doğruyu yapmak yerine, "yolunu bulmanın" daha kolay ve daha hızlı bir çözüm olduğuna inanabiliyoruz. Ve işte tam da burada, sistemin karanlık tarafı devreye giriyor: Bizi, aslında asla yapmamamız gereken yola sürüklüyor.
ÖDEME YAPMAK MI, ADALET Mİ?
Bugün dikkat çeken bir başka durum ise, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde göz polikliniğine randevusuz başvurmanın mümkün olması; ancak bunun için 875 TL ödeme yapılmasının zorunlu olması. Bu ne kadar adil? Hem de, hastanın acil bir şekilde tedaviye ihtiyacı olduğunda, sadece maddi gücü olanların bu hizmetten yararlanabilmesi ne kadar doğru? Bir sağlık hizmetinin, sadece parası olanların ulaşabileceği bir lüks haline gelmesi, gerçekten adaletli mi? Bu tür uygulamalar, sağlık sisteminin ne kadar bozulduğunun en açık göstergesi değil mi?
NE YAPMALI?
Bu sorunun cevabı aslında çok basit: Sistemi içten çözmek için herkesin katkı vermesi gerekir. Hiç kimse, özellikle de bu tür mağduriyetleri yaşayan bireyler, sadece nezaketle ilerleyemezler. Bu nedenle, daha fazla sesi duyurulmuş, daha fazla hakkı savunulmuş insanlardan yardım almak gerekebilir. Ama bunu yaparken de her zaman etik değerlere sadık kalmak ve başkalarına zarar vermemek gerekir. Adalet, yalnızca devletin sağladığı bir hizmetle değil, aynı zamanda toplumda karşılıklı saygı ve nezaketle de mümkün olur. Bizler, mağduriyetleri yalnızca ses çıkararak değil, çözüm üreterek çözebiliriz.
Bugün bizlerin yaşadığı zorluklar, geçmişte yaşanılanlardan farklı görünse de aslında toplumların ortak sorunudur. Adalet, eşitlik ve nezaket arasında sıkışıp kalmış bir toplum olarak, bu sorunları aşmak için bireysel çabalarımızın yanı sıra, toplumsal bir farkındalık oluşturmamız da önemlidir. Hepimiz bir adım daha atarak, daha adil bir sistem inşa edebiliriz. Bu sadece bizim için değil, tüm toplum için büyük bir kazanım olacaktır.
Sevgiyle Kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.