dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.13
  • ALTIN
    2301.7
  • BIST
    9075.66
  • BTC
    71302.75$

“Adama bak, bize ticaret öğretiyor!”

09 Nisan 2023, Pazar 11:16
“Adama bak, bize ticaret öğretiyor!”

 

İki Yahudi arkadaş bir Katolik kilisesinin önünden geçiyormuş. Kilisenin duvarında, Katolik olmayanlara hitap eden bir afiş asılıymış: 
-“Bize gelip Katolikliği kabul ederseniz hemen bin dolar nakit para alacaksınız!”
Yürümeye devam eden iki arkadaş bu teklifin ciddi olup olmadığını tartışmaya başlamışlar. Bir hafta sonra tekrar aynı kilisenin önünden geçerken aynı afişi tekrar okuduklarında biri diğerine: 
-“Bu teklifin ciddi olup olmadığını hala merak ediyorum” demiş. Bunun üzerine arkadaşı küçümser bir tavırla:
-“Ah siz Yahudiler, aklınız fikriniz para!...”

***
Merhaba değerli okurlarım. Bu hafta yazmayım da okuyucularım biraz kafa dinlesin, rahatlasınlar dedim. Sonra eziyetin sürekli ve düzenli olanı daha iyi sonuç verir diye yazmaya karar verdim.
Arada boşluk olursa başka yazarlara kaçarsınız. Bu günlerde sadık okuyucu kitlesi kolay bulunmuyor. 
***
Türkiye’de muhteşem krizler yaşandı. İnsanlar yazar kasalarını zamanın başbakanının önüne fırlattığı günler geçirdik. Aylarca maaş alamayanlar oldu. İşte onlardan biri anlattı. Gıcık bir hatıra. Belki sıkıntılardan çıkmak için anlık çözümü idi. Ama anlattı ben de yazdım.
“Mahallemiz sadece yerleşim alanından oluşmaktaydı. Koca mahallede de bir market birkaç tane de cadde köşelerinde marketimsi malzeme bulunduran büfeler vardı. İnsanlar arabaları varsa evlerine gelirken şehir merkezindeki büy6ük marketlerden ihtiyaçlarını alıyorlar, unuttukları bir-iki malzemeyi de mahalledeki bu market ve büfelerden sağlıyorlardı. Bunlar da keyfe keder veresiye satış yapmazlar, satışlarını nakit yaparlardı. 10 lira eksiğin olsa malzemeyi geri alır rafa koyarlardı. Esnaf da yorulmuş. İki yaka bir araya gelemiyor. Sıkıntı herkeste. Onlar da haklı. Ama düzenli geliri olmayan biri 3-5 gün sonra parasını ödeyebileceği birkaç parça gıdayı yazdırıp alamıyordu.
Birgün çok değil ama biraz para bulmuş olarak eve dönüyordum. 2 gün önce alacağım iki-üç parça gıdayı veresiye vermediği için alamadığım markete uğradım. Birkaç parça ürünümü aldım. O zamanın fiyatlarıyla 30-35 lira tuttu. Ücreti ödedikten sonra cebimden 200 lira daha çıkardım ve:

-“İnsanın cebinde her zaman para olmayabiliyor. Olduğu zaman da çabuk dağılıyor. Ben market alışverişlerim için bunu size bıraksam, deftere alacağım olarak yazsanız, alışverişlerim olduğunda hesaptan düşseniz, bitmeye yakın da hatırlatsanız, size tekrar ön ödeme yapsam ben de rahatlarım. Sizin de işiniz görülür. Nasıl olur?” diye sordum. Mantıklı geldi. Sevinerek parayı aldı. Deftere adımı yazıp alacağım olarak kaydetti. 
Ara ara uğrayıp alışverişimi yapıyordum. Hesaptan düşüyorlardı. Ben de defterde param bitmeden hemen yeni bir miktar daha yatırıyordum. Bu iş rutine binmişti. Birkaç hafta sonra alışverişimde defterdeki alacağımdan biraz fazla ürün aldım. Eksiye geçtim. Yarın uğrayıp yeni ödemeyi yapacağımı söyledim. “Hayır” diyemediler. Ertesi gün tekrar ödeme yapıp alacaklı konuma geçtim. Bu iş bir süre sonra benim borçlu, onların da alacaklı olduğu veresiye satışına dönüştü. Market adeta sadece bana özel veresiye defteri kullanır oldu. Ödemelerim ön ödemeden veresiye aylık ödemeye dönüştü. Düzenli de ödediğim için aramızda sorun çıkmadı. 
Bir marketi kendime özel veresiye defteri ile çalışmaya böylece ikna etmiştim.” Diye bitirdi hatırasını. Dışardan bakılınca “üçkağıtçılık” gibi görünse de ticari hayatın akışını sağlamış olmuş dostumuz. Alan memnun, veren memnun. Mahalle marketinizde bu yöntemi kullanabilirsiniz. Ama market sahibi Ersoy Baba yazılarının müdavimi çıkarsa olayı anlar ve yemez. Benden söylemesi.
***
Ticaret deyince aklıma bir şey daha geldi. Yazayım da siz de bilin. 
Kudüs’te Mescid-i Aksa’da Cuma namazı çıkışında iki dilenci var. Birinin önündeki yazıda “Bu zavallı fakir Yahudi’ye yardım edin” yazılı imiş.
Üç adım ötesinde duran dilenci de daha büyük bir yazıyla “Müslümanım. Bu fakire yardım edin” yazıyormuş. 


Camiden çıkan cemaat Yahudi dilenciyi görüyor, sonra hemen ilerisindeki “Müslümanım…“ yazısı taşıyan dilenciyi de görünce hiç vermeyecekse de Yahudi dilenciye inat gidip ona para bırakıyordu. Öyle ki Yahudi dilencinin önünde en küçük bir para kırıntısı bile yokken diğerinde aşırı bir para yığılması oluşmuştu. Son çıkanlardan biri durumu gözlemleyince Yahudi olan dilenciye eğilip:
-“Keşke Yahudiyim diye yazmasaydın. İnsanlar buralarda Yahudilerden çok zulüm gördükleri için inadına diğerine veriyor. Bak sen hiç para toplayamamışsın” diye fikir verince Yahudi dilenci diğer dilenciye dönüp seslenir:
-“Hey Moiz! Adama bak, bize ticaret öğretiyor!”
Anılar, tınılar derken bu hafta burada yazımı bitiriyorum.
Terör örgütlerinin değirmenine su taşıyan siyasi abiler ile amcalar bu hafta kendilerine giydirmediğimi görünce rahatlamışlardır. Görüp görecekleri rahatlık bundan ibaret olsun. İki yakaları bir araya gelmesin. Hiçbir market de onlara veresiye yazmasın. Öbür taraftan önce bu tarafta sürünsünler. 
Siz değerli okurlarım, kalın sağlıcakla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.