dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.48
  • EURO
    35.14
  • ALTIN
    2325.9
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70716.1$

Ahilik

21 Eylül 2022, Çarşamba 11:58
Ahilik

 

   

 

 

Ben siftah ettim, komşum siftah etmedi, ondan alışveriş yapın diyebilen yüce gönüllü esnaflarımıza saygıyla…

      Ahî Evran, Pîr Ahî Evrân Velî veya tam adıyla Pîr Mahmud bin Ahmed Nasirûddin Ahî Evran bin Abbas Velî doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1171 yılında Horasan'da Hoy adlı kasabada dünyaya gelen Alevî Türkmen Pîr ve Şeyhidir. 

      Ahi Evran tarafından Anadolu’da kurulan Ahilik Kurumu daima toplum yararını gözeten, bugün adına sivil toplum dediğimiz kuruluşların atalarındandır…  

 Ahilik, kelime anlamı olarak Arapça “kardeşim” veya Türkçe “akı” (Divan’ül Lügat’it Türk’te) “cömert”, “eli açık” anlamında kullanılmaktadır.

       Ahiliğin başlangıçta bir esnaf teşkilatı olarak ortaya çıkmadığı, içlerinde kadıların, müderrislerin, devlet adamlarının, askeri görevlilerin de olduğu; ahilerin toplumun bütün kesimlerini kucakladığı bilinmektedir. 

     Ahiler, sadece erkekleri değil, kadınları da eğitmişlerdir. Ahi Evran Veli’nin hanımı Fatma Bacı’nın kurduğu “Bacıyan-ı Rum” (Anadolu Kadınlar Teşkilatı) ile kadınları da eğitmişler, onları aşına, işine, eşine bağlı yetiştirmişlerdir. Onları meslek sahibi yaparak üretici konuma getirmişlerdir. Denilebilir ki Bacıyan-ı Rum dünyada ilk kadın sivil toplum örgütlenmesidir.

       Geçen yılki kutlamalar sırasında Ahiliğin gençlerimize ve dahi esnafımıza iyi anlatılamadığını, esnafımızın Ahilikten ve felsefesinden bi haber olduğundan bahisle konunun geçiştirildiğinden bahsetmiştim. 

       Görüyorum ki bu yıl da geçen yıldan farklı değil…

     Bu yıl da, Ahi Evran etkinliklerinin yüzyılları aşarak günümüze ulaşan temel felsefelerin, öngörülerin, günümüzün anlayışıyla incelenip geliştirilmesi yönünde ilmi araştırmalar, seminerler, konferanslar, açık oturumlar, makale, film, tiyatro ve televizyon programlarında yeterince anlatılamadığı görülmüştür.    

       Ne yazık ki günümüzde birçok ahlaki kavram zamanla yozlaştı ve tanınmaz hale geldi. 

Bu yüzden;
      Görevimiz, tarihin derinliklerinden günümüze kadar gelen ve bizi biz yapan, bizi millet yapan öz değerlerimize, kültürümüze önem verip, geçmişimize sahip çıkarak, geleceğimize yön vermektir.

      Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi ve üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:

      Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,
      Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet (Hoşgörü ve yumuşaklık) kapısını açmak,
      Hırs kapısını bağlamak, kanaat (Elindekiyle yetinme) ve rıza kapısını açmak,
      Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet (Nefsin isteklerini kırma) kapısını açmak,
      Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak,
      Herze (Saçma söz) ve hezeyan (Saçmalama) kapısını bağlamak, Marifet Kapısını (Gönül yolunda en yüce düzeye ulaşma) açmak,
      Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak…
       Çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, yalancılar, hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamaz. 
         İşini doğru yapmayanların, eksik tartıp halkı kazıklayanların pabucunun dama atılarak meslekten men edildiği, iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası insana dair bütün güzel huyların birleştiği sosyo-ekonomik bir düzen olan Ahiliğin tüm kurallarının iyi insan, iyi esnaf ve iyi sanatkâr olmak, hoşgörü ve barış içinde yaşamak için yeni nesile öğretilmesi bir zorunluluktur…   
…     
        Ahiliğin kurucusu, Ahi Evran hazretleri, birbirinin müşterisini çalan ve bununla övünen şimdiki esnafları görse ne derdi acaba çok merak ediyorum!..

       Milletin malına, devletin hazinesine dadananlar; çalıp çırpanlar için Ahiler, " Her kim devletin hazinesinden zerreyi aparırsa (çalarsa) ayağına diken batsın çıkaranı olmasın, göz bebeğine diken batsın çıkaranı olmasın, kalbine diken batsın çıkaranı olmasın!" derlerdi! 
       
          Selam olsun eline, beline, diline sahip olan Malatya’nın güzel insanlarına…