Alzheimer hasta yakını olmak ve mahalle baskısı

Çokca görmüş, duymuşsunuzdur;

- "Anne babalar çocuklarına bakıyor, ama şimdiki çocuklar kedi köpek besliyor, annesine, babasına bakmıyor."

- "Yazıklar olsun ana babasını huzurevine koyanlara."

- Huzurevlerine bakın, doktorların, avukatların, mühendislerin anne, babasıyla dolu."

Ve benzeri bir çok yargılayıcı, suçlayıcı mahalle baskısı yapılıyor.

Bakım merkezi hizmeti almak evladın vefasız olduğunu gösterir mi?

Öncelikle konuyu iyi değerlendirmek lazım; bugün Türkiye'de 10 binlerce zihinsel, ruhsal, bedensel engelli çocuğun, gencin veya yetişkin kişilerin bakımının yapıldığı engelli bakım merkezleri mevcut, bu durumda engellisine, hastasına bakamadıkları için bu hizmet modelinden hizmet alan anne, babalar hayırsız anne, baba mı oluyor?

Sosyal Rehberlik Merkezimizi arayan yüzlerce ebeveyn, otistik, şizofren ve benzeri rahatsızlığı olan çocuklarının kendilerine saldırdığını, onları yalnız bırakamadıklarını, ilaçlarını kullandırmakta zorluk yaşadıklarını ve daha yüzlerce sorun yaşadıklarını, çocuklarını kontrol edemediklerini, çaresizlik içinde olduklarını, bundan dolayı bakım merkezi aradıklarını ifade ediyor.

Sosyal Rehberlik Merkezimizi arayanların yüzde 90'ı Devlet huzurevi ve yaşlı bakım merkezlerinin imkanlarını soruyor, bilgi istiyor.

Ekonomik gücü olanlar Özel Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezleri'nden hizmet alıyor, bu imkanı olmayan Alzheimer, Demans, Parkinson, Felç, Şizofren, Şizoaffektif, MS, ALS, Kanser, Parableji, Diyaliz, Mental Reterdasyon, Down Sendromu hastalar ve yaşlılar ise ücretsiz olan Engelli Bakım Merkezleri'nden hizmet alıyor.

Ayrıca bu konuya şu şekilde de bakmak gerek; 

- Engelli çocuk, anne ve babanın çocuğudur, her ikisiyle de kan bağı vardır.

- Alzheimer, Demans ve benzeri rahatsızlıkları olanlar ise evli çiftlerden birinin anne veya babasıdır, kan bağı tek taraftadır. 

- Bakım konusunda eşler, bu durumu istemeyebiliyor. 

Bu durumda evlatlar ne yapabilir?

Eşinden boşanmalı mıdır? 

Evini, yolunu ayırmalı mıdır?

Huzurevlerinin adı huzurevidir, gerçekte yapılan işlemlere bakıldığında, sağlık ve bakım destek merkezleridir. 

Özel Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezleri sağlık endikasyonu yaşayan kişilerin kaldığı kurumlardır. 

Bu kurumlar hasta bakım merkezleridir, Alzheimer bakım ve sağlık desteği merkezleridir. 

Bu kurumlarda çalışanlara baktığımızda; Sosyal Hizmet Uzmanı, Doktor, Hemşire, Psikolog, Yaşlı Bakım Teknikeri, Fizyoterapistleri görürüz.

Bu meslek sahipleri de üniversitelerin sağlık bölümlerinde lisans düzeyinde eğitim görmüş kişilerdir.

Alzheimer, Demans, Parkinson, Kanser, Felç ve benzeri olan hastaların yaşam kalitelerinin düşmemesi için sağlık ve rehabilitasyon desteği şarttır. 

Bu tür sağlık desteğini bakım merkezleri verir, sağlık desteği de periyodik ilaç takibi, günlük şeker ve tansiyon ölçümleri, aylık kan alınması, ilaç düzenlemesi ve benzeri gibi tıbbi işlemleri içerir.

Ayrıca verilen fizik tedavi hizmetlerinin, iskelet ve dolaşım sistemleri üzerinde olumlu katkısı çoktur.

Bakım merkezlerinde kalan hasta, engelli veya yaşlıların hayatlarını kaliteli bir şekilde geçirmeleri için günlük yüzde 40 sağlık, yüzde 60 bakım desteği almaları gerekir. 

Bu sağlık desteği çok önemlidir, bilinçli ve bilimsel olarak uygulanmalıdır, bu anlamda da bu merkezler sağlık, bakım ve rehabilitasyon destek merkezleridir.

Hastanelerin servis hizmetini verdikleri için, bu açıdan bakıldığında da hastanelerdeki Paliyatif Bakım Servisleri veya Dahiliye, Nöroloji servislerinin verdiği hizmetlerle örtüşür.

O halde huzurevi dendiğinde bilincimize yanlış kodlanmış tanımdan bir an önce kurtulmalıyız.

Modern ve çağdaş toplumlarda yadırganan gerek görülmeyen ve itibar edilmeyen mahalle baskısını hep beraber ortadan kaldırmalıyız.

Hastane, Tıp Merkezi, Sağlık Ocağı ve benzeri sağlık kuruluşlarına gösterdiğimiz saygıyı, duyduğumuz güveni, huzurevlerine de göstermeli ve duymalıyız.

Sevgiyle ve sağlıklı kalın.