dore okulları
Malatya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2426.5
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64327.69$

Ayneye girmek

07 Eylül 2021, Salı 11:18
Ayneye girmek





    "Ayneye girmek":

     Ayne de neyin nesi dediğinizi duyar gibiyim. 

     Bizden daha gençler, hiç beyninizi yormayın, bilemezsiniz!

     Eczanelerin sadece ilaç yaptığı ve sattığı, terlik almak için terlikçiye gitmeniz gereken, bulaşıkların külle, çamaşırların çivitle yıkandığı, bulaşık tuzu denince bön bön suratınıza bakıldığı, Japon, Kore, Çin malı arabaların ülkemize henüz gelmediği, Hacı Murat'ların bile üretilmediği yıllar. 

     Onun için bilmeniz na mümkün.

     Hatırlamanız için biraz ipucu vereyim mi?

   -"Börgüm arğıyı ölem, gağham gidem de bi ayneye girem"

      Bu daha açıklayıcı oldu sanırım.

      Evet, bizim ayne dediğimiz "ayna", röntgenin babası!, emar! ve tomografinin büyük dedesi olan efsanevi bir görüntüleme cihazının adıdır!

      Dudak kıvırdığınız, hor gördüğünüz, bu devrin müthiş icadı, her doktorda da bulunmazdı.

       Eğer, beliniz, bığhınınız arğıysa, ayneye girme niyetiniz de varsa, mutlaka Kemal Özmansur'un, Ökkeş Akiş'in veya Yusuf Turfanda'nın muayenehanesine gitmeniz ve randevu sistemi olmadığı için, uzun bir süre beklemeniz gerekirdi. 

       Emar çektirmek, için aylarca sonraya sıra verildiği bu günlerden o günlere bakınca biraz beklemek, fazla olmasa gerek.

       Doktor sayısının bir elin parmaklarını geçmediği günlerdi, gerçi doktora çok da ihtiyacımız yoktu!!!

       Eczacılarımız, eczacı kalfalarımız, berberlerimiz, inneci (iğneci)lerimiz, sünnetçilerimiz, baharatçılarımız, sülükçülerimiz vs. her biri birer doktor edasıyla! sorunlarımızı tüm iyi niyetleriyle çözerlerdi.

      -"Dizlerim arğıyı çağam Cumhuriyet ezağhanasına gidem de, Osman bana bi melhem yapa"

      -"Anam çağa çıtlıyı, sancılanıyı, Ucuzcu Dursun'a gidem de nöbet şekeriynen, ırziyanı karıştırıp bi ilaç yapmış, ölem bi gaflede sancıyı kesiymiş"

      -"Gız başım çatlıyı, Ucuzcu, çekeminen, gınayı garıştırıp gafana yağhtırıymış, arğı şıppadanağh kesiliymiş"

         Var mı doktora ihtiyaç?

        Berberlerimiz tam bir poliklinik yoğunluğunda çalışırdı. 

        Allah var işleri çok zordu!

         Diş mi çeksinler, sünnet mi yapsınlar, saç kıran tedavisi mi yapsınlar, kirlenen kulakları mı yıkasınlar, yoksa kendi rutin işleri olan tıraş mı yapsınlar.

         Velhasıl, berberlerimiz, diş hekimi, üroloji, cildiye, kulak burun boğaz ve plastik cerrahi uzmanlarının işini tek başlarına yapan bir özel hastane gibi çalışırlardı.

          Var mı doktora ihtiyaç?

          İnnecilerimize  daha gelemedim bile...

          Onlar başlı başına bir sağlık ordusuydu.

          İnneci Kaya, inneci Yaşar, inneci Memet en meşhurlarındandı. 

          Velesbitle gelen hangisiydi karıştırıyorum, ama bir doktor ciddiyetiyle gelir, körüklü siyah çantasını açar, kocaman, metal inne kutusunu çıkarır, yüzlerce kişiye kullandığı kocaman enjektörü kaynattırıp steril! hale getirdikten sonra innemizi yapardı.

           Ya sülükçüler, algoloji ve romatoloji merkezlerine taş çıkarırcasına çalışırlar, üstelik hizmeti ayağınıza getirerek, 

          -"Sülük ha sülük, sülükçü geldi sülükçü"

            Anonslarıyla eve teslim hizmet yaparlardı.

            Var mıydı doktora ihtiyaç? 

            Geçmiş zaman olur ki hayal-i cihan değer.

             Eskilerden değerlerimizi andık, sizlere de hatırlattık...

             Yüzünüzde küçücük bir gülümseme oluşturabildiysem ne mutlu bana...

             Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...