dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2493.8
  • BIST
    9460.73
  • BTC
    65361.33$

Bırak uyusun!.. Yoksa o da gider!..

05 Ekim 2020, Pazartesi 08:07

 

 -SESLİ MAKALE-

 

 

SAKIN UYANDIRMAYIN!..

Fransa'nın 1906 yılındaki içişleri bakanı olan Clemenceau isimli şahıs, özel kalem görevlisiyle birlikte memurları teftişe çıkmış. Bakmış ki memurların hiç biri yerinde yok. Bu duruma hayli canı sıkılmış. Son kontrol ettiği memurunun da masa başında horul horul uyuduğunu görmüş ve dönüp yanındakilere, “Sakın uyandırmayın. Aksi halde o da çıkıp gidecek” demiş.

 Her hafta sizlere kulis bilgileri vermeye gayret ediyorum. Kimi zaman ilk satırda başlıyorum kulislere, kimisinde ise bir kaç konu sonraya kalıyor. “Belki bir hayra daha vesile olurum” düşüncesiyle, bugünkü yazıma da kulisle başlamak istedim. 

Maalesef ülkemizde ve özellikle Malatya'da, yerinizi sağlama almak istiyorsanız; bulunduğunuz makamın âlî menfaatleri yerine, Malatya siyasetinde söz sahibi kişilerin gönlünü hoş etmeniz yeterli oluyor. Görevinizi hakkıyla yerine getiremeyebilirsiniz(!). Hatta masa başında horul horul da uyuyabilirsiniz. Hiç önemi yok! Herkesin başkaldırdığı ve sivrildiği şu dönemde, yeter ki siz bu söz sahibi kişilerle iyi geçinin. Onlarla uyumlu olun ve onların bamteline basmayın. 

Düşünün şöyle bir yakın geçmişi!.. Malatya'da iz bırakan valilerden Ulvi Saran, bahsettiğim insanları takmadığı için Malatya'dan gönderilmedi mi? Ya da sayın Ali Kaban da onların bamteline basmadı mı?

İddia bu ya; Malatya'mızın şu anki valisi sayın Aydın Baruş için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatyalı bazı isimlerle görüşmelerde bulunmuş. Görüştüklerine, vatandaşın vali bey hakkındaki memnuniyetini sormuş. Mezkur mukadderatçılar da “Biz memnunuz” şeklinde cevap vermişler. Hal böyle olunca da Cumhurbaşkanımız “Âlâ” diyerek, Aydın Baruş'un Malatya'da kalmasına karar vermiş.

Z_2

MALATYA TARİHİNE, ADINIZI ALTIN HARFLERLE YAZDIRMAK İSTER MİSİNİZ?

Geçtiğimiz günlerde, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar ile Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder'i de yanına alarak “Aramızda herhangi bir sorun yok!” mesajını kamuoyuyla paylaştı. Samimiyetini temenni ettiğim bu kareden dolayı, acizane tespit ettiğim “dört altın kuralı” paylaşmak isterim:


1- Fotoğrafta gösterdiğiniz gibi, Malatya'ya üçlü bir sinerji oluşturarak hizmet yapın. Böylelikle “Üç örnek belediye başkanı” olarak, tarihe adınızı yazdırın.

2- Kendi başarınıza yoğunlaşın. Rakip olarak gördüğünüz kişinin başarısız olmasını beklemek, sizi asla başarılı kılmayacaktır.

3- Malumdur ki; iki otomobil çarpışırsa, ikisi de zarar görür. O halde birbirinizin eksiğini görmeniz ve göstermeniz; her birinizin eksiğinin görülmesine ve gösterilmesine sebep olacaktır.

4- Her konuyu size danışan danışmanlarınızı görevden uzaklaştırın. Danışabileceğiniz danışmanlar alın. Danışan dağları aşar, danışmayan düz yolda şaşar!

AMACIM, YAPILAN HİZMETİ HAFİFE ALMAK DEĞİL!
Sadece mantık, izan ve idrak arıyorum. Her ne kadar Elazığ'ın batıya açılan köprüsü, Malatya'nın da Doğuya açılan tek yolu da olsa burası, bazı izahlar arıyorum. Bu köprü, eski yolu sadece bir kilometre kısaltıyor(!).

Bu kadar masrafa gerek var mıydı?

Keza bu köprünün yılda sağlayacağı tasarruf, ne kadar olacak ki?

Hakeza bu köprü hangi acil ihtiyaca cevap veriyor ki?

Hem bu köprünün toplam maliyeti ne kadar?

Ümidim bu sorulara birinin cevap verebilmesi yönünde. Yoksa bu köprü, kamu malının nasıl çar-çur edildiğinin bir göstergesi olacaktır…

660 metre uzunluğunda, 168.5 metrelik pilona sahip; dünyanın dördüncü büyük köprüsü olduğu iddia edilen Kömürhan Köprüsü'nden bahsediyorum. Ve cevapları büyük bir merakla bekliyorum.

DE Kİ; NİYE?..

 Önceki gün sosyal medya da bir mesaj gördüm. Bir yandan kıskandım, diğer yandan Malatya'mızı yönettiğini iddia edenlere kızdım. Ahmet Aydın (Ak Parti Adıyaman Milletvekili ve Ak Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkanı)'ın yaptığı bir paylaşım, adeta Malatya ve Elazığ milletvekillerine ders niteliğindeydi. Paylaşımı görünce, “Yapacaksanız, böyle bir hizmet yapın..” dedim bir an. 

Komşumuz Adıyaman, almış başını gidiyor. Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın aynen şöyle yazmış: “Gölbaşı-Adıyaman-Kahta Hızlı Tren Proje işinde sondajlar başladı.
-Km 39+240 – 68+000, arasında, Besni çıkışında 20 km sonrasıyla Yenigüven arası (Adıyaman çıkışı) 3 makineyle toplam 4.515 m sondaj hedeflenmektedir.
- Bu aralıkta 5 tünel, 5 köprü, 7 altgeçit, 3 üst geçit var.”


Sözün özü: AK Parti MKYK üyesi ve Malatya milletvekilimiz Bülent Tüfenkci şahit. Takip edenler bilir; Ben Cumhurbaşkanımıza “Malatya'ya hızlı tren ne zaman gelecek?” şeklinde bir soru yöneltmiştim. “2015 yılında” diye aldığım cevap, halen kayıtlarda duruyor. Duruyor da; Biz o gün, bu gündür böyle bir sosyal medya paylaşımı görmedik! De ki; Niye?..

YOLU İSTANBUL'A DÜŞENLERE, BİR KAÇ TAVSİYE
Yolunuz eğer İstanbul'a düşerse, size üç önerim var:
-Süleymaniye Camii'nin karşısında Erzincanlı Ali Baba'da kuru fasulye yiyin. Ucuz olması sizi aldatmasın. Hem o eşsiz lezzeti tadın, hem de kendinizi Mimar Sinan'ın kalfalık eserinin, muhteşem görüntüsüne bırakın.

-Gizemiyle dikkatleri üzerine celbeden surların içindeki Kadınlar Pazarı'nda, Baran Lokantası'nın eşsiz tatlarını es geçmeyin. Salaş olduğuna bakmayın. Aslında sosyetenin de uğrak yeridir burası. Sosyal medyada, “Seven sevdiğini Baran'a götürsün” şeklindeki ciddi paylaşımları da dikkate alın.
 
-Çemberlitaş'taki Dürümcü Raif'in dürümlerini şiddetle tavsiye ediyorum. Pek görünmeyen birazda köşede kalan mekanın müdavimleri, memleketimizin gizli gurmeleri… İddia ediyorum; buraya uğradığınızda, dürüm üstüne dürüm yemezseniz, ben bu işi bilmiyorum arkadaş!

BARO BAŞKAN ADAYI, YOL YAPACAKMIŞ!..
Malatya Baro başkanlığına, avukat Soner Demirci'in de aday olduğunu duyunca; kendisini ziyaret ederek ne gibi projelerinin olduğunu sordum. Aldığım cevap “Yol yapacağım” şeklinde oldu. Ben de “Yanlış mı anladım acaba. Siz Baro başkanlığına mı, yoksa Malatya Büyükşehir belediye başkanlığına mı adaysınız?” diye taaccübümü ifade ettim.

Yol”dan kastının ne olduğu ve ötesiyle ilgili avukat Soner Demirci'in verdiği cevap:

Arkadaşlar da “Bana neden aday oldun?” diye soruyorlar. Bende “Onlara da yol yapmak istediğimi” söylüyorum. Burada belirtmek istediğim şey, yönetimin yolunu yapmak istememizdir. Biz inşallah yönetimin yolunu yapacağız. Kendi kendini yönetebilir bir yapıya kavuşturmaya çalışacağız.

*

Sizin de belirttiğiniz gibi, gördüğümüz bazı eksiklikler var. Bu gördüğümüz eksiklikleri tamamlama noktasında, ekibimle birlikte çalışmalar yapıyoruz. Ben 50 yaşındayım. Bir insan 50 yaşına geldiğinde, artık bir yerlere gelmek için çok fazla uğraşmaz.

*

Baro Başkanlığı bir yerlere sıçramak için basamak olarak görülür. Aslında öyle değil. Biz avukatız. Mesleğin başında da avukattık. Ömrümüzün yettiği yere kadar da avukatlığımızı yapacağız. Ama bazı arkadaşlarımızın bu girişimleri, bir yerlere gelmek için basamak olarak görebilirler. Biz bunu hedef olarak görüyoruz. Mesleği daha düzgün yapabilmek için bir hedef olarak görüyoruz. Mesleği daha uygulanabilir kılmak için biz baro başkanlığına talibiz.

*

Biz kelimesini çok seviyorum. Ben diye bahsetmeyi sevmiyorum. Şuandaki hastalığımız da “ben” lafzından kaynaklanan hastalık. Biz her şeyi ne hikmetse bireysel olarak sahiplenmek, ekip ruhuyla yapılan işleri dahi ben diye ifade etmek gibi bir hastalığa duçar olmuşuz. Bu iyi bir hastalık değil. Yapılar “kurumsal” olduğu nispette başarılı olurlar. Kurumsal bir işleyişiniz varsa, bu Ahmet'e, Mehmet'e göre şekil almaz. Ahmet de olsa Mehmet de olsa artık kurum kendi kendini yönetebilir hale getirir.

*

Kim ne yaparsa yapsın, baromuza bazı insanların ve kurumların faydaları dokunabiliyor. Yardım eden kurum ve kuruluşları gölgede bırakarak, kendi ismimizi ön plana atıyoruz. Bu olmamalı ve de etik değil. Bana valilik yardım etmişse, ben valiliği onore edebilmeliyim. Başsavcılık benim işimi görmüşse, onore edebilmeliyim. Belediye başkanlarımız, vekillerimiz; kim baromuza bir çivi çakmışsa, biz onları onore etmeliyiz. Bunu bütün mensuplarımıza açıklayabilmeliyiz. Ama yapılanları kendi çabamız gibi gösterince, kurumları küstürmüş oluyoruz. Bir kurum, bize bir destekte bulununca bunu zorlayıcı bir sebep gibi gösteremeyiz. “Ben bunu yaptım. Sen ise kıymetini bilmedin. Sen kendin yaptın gibi gösterdin” diyebilirler. Bunların hepsi ben lafzına dayanıyor. Dolayısıyla bu destekler kesilir. Ben lafzı yok, biz lafzı var.

Yaptığım röportajın detayını, önümüzdeki günlerde paylaşacağım.

Selam ve dua ile
Fiemanillah