Bu Çocuğun Babası Kim?
23 Haziran 2025, Pazartesi 08:08
“Allah devlete zeval vermesin…”
Geçen hafta demiştim, şimdi de diyorum:
“Devlet, 11 ilde tek başına 11 devlet gibi çalışıyor.”
Malatya’da 120 bin konut yapılıyor, hem de jet hızıyla…
TOKİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, AFAD, ne kadar kamu kurumu varsa sahada.
Ama bir tuhaflık var…
Her kanalda bir görsel, her panoda bir tabela, her broşürde bir iddia:
“Yaptık.”
“Kazandırdık.”
“Sunduk.”
“Kazandık.”
Sahneye çıkan herkes aynı çocuğu kendi nüfusuna geçiriyor.
Malatya Valiliği ekranlarda:
“Biz yaptık…”
Malatya Büyükşehir Belediyesi sosyal medyada:
“Biz sunduk…”
Yarın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gelse…
“Biz kurduk…” diyecek.
E o zaman bu çocuğun babası kim kardeşim?
John F. Kennedy yıllar önce söylemişti:
“Başarının babası çoktur, yenilgi ise yetimdir.”
Demek ki bu başarı da sahipsiz değil…
Aksine, her mahallenin bir babası var.
Ama devletin eli değdiği için olan işler,
bir bakıyorsun yerel idarenin propagandasında.
Devletin parası, devletin gücü, devletin projesi…
Ama Valiliğin afişi, Belediyenin pankartı.
İyi de…
Devlet olmasa bu işler olur muydu?
Hayır, olmazdı.
Peki…
Valilik ve Belediye olmasa daha mı kötü olurdu?
Yok, belki daha nitelikli olurdu.
O zaman mesele şu:
Varsanız adam gibi var olun.
Madem “biz yaptık” diyorsunuz…
Niye bu kadar özensiz?
Niye bu kadar baştan savma?
Çünkü mesele yapmak değil…
Mesele sahiplenmek.
Çünkü ortada bir başarı varsa, herkes baba kesiliyor.
Ama gel gör ki,
bu çocuğun doğumunda ne Valilik var, ne Belediye.
İşin aslı…
Bu çocuk devletin.
Ama büyüyüp evlenirse, düğün salonunu bile ben tuttum diye çıkacak biri!
Vali Çökerse, Devlet Çöker
Tarih 1980’ler…
Yer: Malatya Meydanı…
Başbakan Turgut Özal, miting otobüsünün üstünde. Yanında bakanlar, protokol, devletin valisi Naim Cömertoğlu…
Meydandakiler bağırıyor:
“Çök! Çök!”
Özal gülümsüyor, elindeki mikrofonla emrediyor:
“Hüsnü, çömel.”
“Vali Bey, siz de çökün…”
Mikrofon açık.
Tarih susmuyor.
Vali Naim Cömertoğlu mikrofonu alıyor, meydanı yıkan o cümleyi söylüyor:
“Sayın Başbakanım, ben devletim. Vali çökerse, devlet çöker. İzin verirseniz, ben ineyim.”
Alkış kıyamet…
O gün Malatya’da devleti ayakta tutan, bir cümleydi.
Bir valinin dik duruşuydu.
Bugün?
Bugün Malatya’da vali çökmedi, ama çevresine çöktü.
Devleti temsil etmesi gereken Vali Seddar Yavuz, partili gibi davranıyor.
Makamı milletin, ama tavrı teşkilatın.
Tarafsız olması gereken yerde taraf.
Adalet terazisinde değil, siyaset terazisinde.
Devletin gölgesinde değil, bir partinin bayrağında.
Devlet, Naim Cömertoğlu gibi valilerle yükselir.
Devlet, milletin valisiyle büyür.
Ama vali, siyasetin valisi olursa…
Devlet küçülür, millet küser.
O gün vali “çökmedim” dediği için alkış koptu.
Bugün çökmeden alkış alan kaldı mı?
İşte ona artık millet değil, devlet karar verir.
Göçmen Kuşu Gibi Geldiler, Harabe Gibi Gittiler!
Bir zamanlar Malatya’yı “tekstil başkenti” yapacaklardı.
Organize Sanayi’den Turgut Özal Viyadüğü’ne kadar vizyon konuşmaları yapılıyordu.
İpliğe umut, kumaşa gelecek, konfeksiyona kalkınma yüklendi.
Ama gel gör ki…
Pamuk şeker gibi dağıldı hepsi.
Nevresim gibi katlandı, ütülendi, bavula kondu,
Batıdan geldiler, doğuya uçtular.
Akif Baştürk yıllar önce söylemişti:
“Malatya’da sanayi var ama ağır sanayi yok. Nicelik var ama nitelik yok.”
Bunu duyanlar kulak tıkadı.
İnşaat iskelelerini fabrika sananlar, betona vizyon diyenler işitti ama anlamadı.
Oysa haklıydı.
Çünkü tekstilciler göçmen kuşları gibiydi.
Hava değişti mi rota değiştirirlerdi.
Bugün Türkiye’nin dört bir yanını arşınlayanlar,
Yarın Bangladeş’te, öbür gün Mısır’da,
Sonra nerede ucuz iş gücü varsa orada.
Ve şimdi?
Asgari ücret burada 1000 dolara dayanmışken,
Orada 70 dolara adam çalıştırıyorlar.
Burada umut askıya alınıyor,
Orada kâr payı kasaya yatırılıyor.
Aradaki fark?
Milletin cebinden çıkıyor, patronun cebine giriyor.
Malatya ne kazandı bu hikâyeden?
Bir avuç umut, bir tomar borç, bir kasa kapanış.
750 milyon dolar ihracat diyorsun…
500 milyonu zaten kayısı.
O da dondu!
Malatya’nın ekonomisi artık donmuş kayısı kıvamında.
Kalan?
İşsiz gençler, boş atölyeler, tabelası duran ama çarkı dönmeyen fabrikalar…
Ve Akif Baştürk…
Bir kez daha haklı çıktı.
O haklı çıktı ama Malatya ne yazık ki yatırımda yalnız, sanayide yetim kaldı.
Fabrika Gidiyordu, Maraş Koştu… Malatya Nereye Baktı?
MAGİNDER Başkanı Salih Karademir anlatıyor:
6 Şubat’ta Maraş’taki bir fabrikatör, “Bu şehirde artık üretim olmaz” deyip İstanbul’a taşınmaya karar veriyor.
Ne oldu dersiniz?
Maraş milletvekilleri kapısını çaldı.
Belediye başkanı koşa koşa gitti.
Sanayi odası devreye girdi.
Vergi indirimi, teşvik, altyapı sözü verildi.
Yatırımcıya sahip çıkıldı.
Ve o yatırımcı dedi ki:
“Bu sahiplenme karşısında gitmeye elim varmadı.”
Fabrikayı Maraş’ta bıraktı.
Salih Karademir soruyor şimdi:
Malatya’da kaç kişi bir yatırımcının kapısını çaldı?
Kaç milletvekili ‘Gitme’ dedi?
Kaç belediye başkanı ‘Kalmaya değer’ dedi?
Kaç TSO yetkilisi yatırımcının elini tuttu?
Cevap belli:
Kimse.
Çünkü burada gidenin arkasından su dökülmez, susulur.
Ve sonra hep bir ağızdan denir ki:
“Malatya sahipsiz değil!”
Doğru.
Malatya’nın bir sahibi var:
Kayısı!
O da bu sene yok.
Yatırımcıya sahip çıkmak için tweet değil, ter gerek.
Malatya’da ise ne tweet var, ne ter…
Kitabın Kapağı Vardı, Sayfaları Eksikti!
Malatya konuşuldu…
Ev sahibi Başakşehir Belediyesi, misafirperverliğini konuşturdu.
MİAD iş dünyasını topladı, Malatya’ya dair kalın cümleler kuruldu.
Salonda güçlü isimler vardı.
Malatya Valisi…
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı…
İstanbul’daki Malatyalı bürokratlar, iş insanları, kanaat önderleri…
Ama bir eksiklik vardı:
Malatya’nın %75’ini temsil eden iki isim ortada yoktu.
Yeşilyurt Belediye Başkanı nerede?
Battalgazi Belediye Başkanı neden orada değildi?
Vali konuştu, Büyükşehir Başkan’ı anlattı…
Ama Malatya’nın merkez kalbi sessizdi.
Yani şehrin dörtte üçü susturulmuştu.
Oysa bu iki başkan;
Birincisi 298 binlik Yeşilyurt’un,
İkincisi 276 binlik Battalgazi’nin temsilcisiydi.
Toplamda 574 bin kişi…
Malatya’nın en kalabalık iki mahreç noktası…
Biri yoksa eksik dersin,
İkisi yoksa ne anlattığını bir daha düşünürsün.
Şehir konuşuluyordu…
Ama şehri taşıyan omuzlar yoktu.
Bir kitap vardı evet…
Kapağı ihtişamlıydı,
Fakat sayfaları eksikti.
Ve o eksik sayfalar yüzünden,
Malatya tam anlatılamadı.
Çünkü asıl temsilciler yoksa, yazılan tarih yarımdır.
LAF EBESİ:
Sökük Malatya
Deprem oldu, enkaz kalktı…
Ama fırsat Malatya’yı es geçti.
Vanlısı çalıştı, Muşlusu kaptı,
Diyarbakırlısı, Erzurumlusu ekmeği aldı.
Malatyalı?
Yine izledi.
Şehrinde kule vinçi yoksa,
Sözde liderliğin kime ne fayda?
Her yerde önde olan Malatyalı,
Kendi memleketinde yedek kulübesinde.
Malatya artık kendi söküğünü dikemeyen bir terzi.
İğneyi başkasına verip, dikişi başkasından bekliyor.
KALEM HAKKI:
“Koltuk Büyüdü, Vicdan Küçüldü”
Enver Kiraz, CHP Malatya eski il başkanı. Depremde yıkıldı, kendi evini yaptı, TOKİ geldi, onu da yıktı. Veli Ağbaba susuyor… Eski yol arkadaşına sahip çıkamayan bir vekilden, bu memlekete ne hayır gelir?
FİSKOS MASASI
Malatya’da kim neyi görmüyor, kim neye göz yumuyor, kim neye sessiz kalıyor?
– Paşahan Düğmeye Basıyor, Malatya Kulak Kesiliyor!
İHKİB Başkan Yardımcısı, Malatya’nın öz be öz evladı hemşerimiz Mustafa Paşahan, bugün kameraların karşısına geçiyor.
Kulislere göre, Paşahan İHKİB Başkanlığı için resmen adaylığını açıklayacak.
İstanbul iş dünyası ne der bilinmez ama Malatya çoktan gönlünü verdi.
Çünkü bu sadece bir açıklama değil; bir memleket evladının gövdesini taşın altına koyuşu!
Bakalım İstanbul’da seçim ne getirecek, ama Malatya’dan dua çoktan yola çıktı bile…
– İkizce’de Yılan Var, Domuz Var, Yetkili Yok!
Malatya İkizce TOKİ sakinleri yılanla, kene ile, domuzla iç içe yaşıyor. Çocuklar korkudan bahçeye inemiyor. Mahalleli yetkililere sesleniyor ama cevap yerine sessizlik geliyor. Anlaşılan o ki, doğa gelmiş ama devlet gelememiş!
– Pınarbaşı Karanlıkta, Vatandaş Işık Bekliyor!
Şehrin en çok tercih edilen mesire alanı, akşam olunca zifiri karanlığa gömülüyor. Ne bir aydınlatma ne bir güvenlik önlemi… Vatandaş diyor ki: “Gündüz cennet, gece korku filmi!”
– Beydağı 90 TL: Doğa Gönül İşi Değil, Bütçe İşi!
Beydağı Tabiat Parkı’na giriş 90 TL. Piknik yapmanın bedeli artık doğaya değil, kasaya… Vatandaş soruyor: “Bu oksijenin faturasını hangi kalemle ödeyelim?”
– Otobüs Fiyatı Uçtu, Cebin Freni Patladı!
Toplu taşımaya yapılan zam, dar gelirliyi perişan etti. Malatyalı sabah işe gitmeden bütçe hesabı yapıyor. Bir yolculuk, bir öğün parasına denk geliyor. “Otobüs değil, uçak sanki!” diyenlerin sayısı hızla artıyor!
Fiskos Masası dinlemede kalmaya devam ediyor. Çünkü Malatya’da gerçekler hâlâ arka koltukta gidiyor…
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Mehmet Reşat
24-06-2025 18:46Malatya’nın sanayideki bu kimsesizliğini yıllardır gözlemliyoruz. Yazınız sadece bir eleştiri değil, aynı zamanda sosyolojik bir tespit olmuş. “Göçmen kuşu” benzetmesi çok yerinde. Tekstilciler bizi sadece mevsimlik iş gücü olarak gördü, hepsi bu. Siz yazın Murat Bey, tarih yazanları değil, gerçekleri yazanları unutmuyor!
Ayşe Nur Baş
24-06-2025 18:46Dükkanımızın karşısındaki atölye üç ay çalıştı, beş ay boş durdu. Şimdi camına “kiralık” yazısı astılar. Biz bunların hepsini yaşadık ama kimse dillendirmedi. Siz yazınca bir nebze içimiz ferahladı. Herkes yatırımcı diye sevindi, biz baştan beri inanmadık. Bu yazı geç bile kaldı ama yine de iyi oldu. Sağ olun.
Ali Savaşcı
24-06-2025 18:45Tekstil okuyup döndüm memlekete, bir hevesle girdik işe… İki sene bile dolmadan kapattılar. Şimdi CV bile vermeye utanır olduk. Herkes konuşuyor ama kimse elini taşın altına koymuyor. Bari siz yazın da sesimiz duyulsun Murat Abi. Yazınız tokat gibi olmuş. Devamını bekliyoruz!
Gülten Demir
24-06-2025 18:43Bizim oğlan da o atölyelerden birinde çalışıyordu, kapandığında işsiz kaldı. Aylarca evde oturdu çocuk. Gençlerimiz işsiz, sokaklar boş, umutlar kırık. Bu yazıda resmen bizim halimizi yazmışsınız. Keşke herkes böyle açık açık konuşsa da gerçekler ortaya çıksa. Allah razı olsun sizden.
Hasan Tiryaki
24-06-2025 18:41Vallahi Murat Bey, helal olsun. Tam da bizim yıllardır yaşadığımızı yazmışsınız. Geldiler boy boy afişler astılar, milletin gözünü boyadılar. Şimdi soruyorum: Nerede o yatırımlar? Nerede o iş vaatleri? Hadi biri çıksın da desin “şu fabrika hâlâ çalışıyor” diye. Hepimize umut sattılar, sonunda da bavullarını toplayıp gittiler. Elinize sağlık, yüreğimize su serptiniz.
Malatyalı
24-06-2025 10:26Murat bey, şu Çat barajını da yazsanız. Yılın bu zamanı olmuş, Gündüzbeyin üst tarafındaki kanallara hala su verilmemiş. Ağaçlar kutuyacak, sebzeler zor durumda... Nerede bu su? DSİ ve Derme Sulama Birliği ne yapıyor?
Ramazan Taş
24-06-2025 08:49Depremden beri doğru dürüst bir yetkili görmedik. Vali diye biri var ama halkla arası uzaktan kumanda gibi. Yalnız bu yazı ne güzel anlatmış: vali halktan uzak durursa, devlet de uzak durur. Ben siyaseti anlamam ama adaleti anlarım. Bizim yaşadığımız mahallede ne yol kaldı ne düzen. Bunu vali görmüyor da sosyal medyadaki haberleri mi görüyor sadece? Böyle olursa halk devletten soğur. Biri bu sözü valinin kulağına fısıldasın: Çökme demek, adam gibi dik durmak demek.
Hemşire
24-06-2025 08:49Bazı şeyler sessizlikle geçiştirilemez. Bu yazı bana geçmişi hatırlattı. Devletin valisi olmak kolay değil. Herkesi temsil edebilmek zor. Seddar Yavuz ismini ilk defa böyle duydum. Ne bir kamu açıklaması, ne bir halkla buluşma… Ama nedense protokolde ilk sırada. Vali bey kendi vizyonunu gözden geçirmeli. Çünkü bu şehir siyasî vitrin değil, vefa isteyen bir yer. Bu yazı, herkesin dilinde olan ama kimsenin dile getiremediği hakikati haykırmış. Yüreğine sağlık.
Mehmet Ali Kurt
24-06-2025 08:47Burası Malatya. Deprem görmüş, yoksulluk görmüş, ama hiçbir zaman boyun eğmemiş bir şehir. Sayın vali, bu şehrin yarasını saracağına siyasetin kanadına girmişse yazık. Biz valiyi siyasetle değil, adaletle hatırlamak isteriz. Eskiden vali pazara inerdi, vatandaşla oturur çay içerdi. Şimdi vatandaşın yüzüne bile bakılmıyor. Bu yazı çok yerinde. Teşekkür ederiz Murat Çetin’e, çünkü birinin artık ‘dur’ demesi gerekiyordu.
Zeynep Arslan
24-06-2025 08:46Ben sade bir vatandaşım, siyasetten anlamam ama bu yazıyı okuyunca çok üzüldüm. Devletin valisi dediğin herkesin valisi olur. Sadece bir partinin değil. Bizim köyde hâlâ su sıkıntısı var, geçen ay dilekçe verdik, ses yok. Ama vali beyin makamında partililer çay içiyor, boy boy resim paylaşıyorlar. Bu mudur adalet? Eğer vali siyasete karışırsa biz kime derdimizi anlatacağız? Allah devlete zeval vermesin ama yönetenlerin niyetini düzeltmesi lazım.
Emekli Öğretmen
24-06-2025 08:45Eskiden vali dediğin devletin ta kendisiydi. Naim Cömertoğlu’nun o sözü hâlâ kulağımda çınlıyor: ‘Vali çökerse, devlet çöker.’ Bugün dön bak, vali kiminle fotoğraf veriyorsa ona çalışıyor gibi. Bizim mahallede millet perişan, hâlâ çadırda yaşayan var. Ama sayın vali bey, protokolde gülümsüyor, belediyeyle tweet yarışında. O zaman sorarlar insana: Sizi kim atadı, millet mi, teşkilat mı? Bir vali önce milletin gölgesi olur. Tarafı, tabelası olmaz. Bu yazıda anlatılanlar içimizi acıttı. Çünkü Malatya’ya yakışan duruş, dik duruştur. Yalakalık değil.
İnönü Caddesi
23-06-2025 14:593 yıl geçti depremin üzerinden.. Malatya nın can damarı, vitrini İnönü Caddesi hala mezbahane gibi.. Yazıklar olsun sorumlulara belediye başkanlarına...
Ziya Ekinci
23-06-2025 11:02Biz bu şehri sırtımızda taşıdık ama şimdi sırtımıza basıyorlar. Deprem sonrası makinelerim hasar aldı, 3 ay üretim yapamadım. Sordum TSO’dan biri gelecek mi diye, ses yok. Maraş’ta yatırımcıyı bırakmamışlar, bizde gitmek isteyene arkasından bakan bile yok. Salih Karademir en azından ‘Bu iş böyle gitmez’ diyor. Helal olsun. Belki de bu şehirde ilk defa biri yatırımcının gözünden baktı. Umarım bu çağrılar kulak verilir de Malatya kaybettiği sanayi ruhunu tekrar bulur.
Kadın girişimci
23-06-2025 11:01Ben sabun üretimiyle uğraşıyorum. Küçük bir atölyem var, kadın istihdamına katkı veriyorum ama kimsenin umurunda değiliz. Vergi dairesi geldiğinde hatırlanıyoruz sadece. Maraş örneğini okuyunca bir an ‘Keşke orada olsaydım’ dedim. Yatırımcıya değer verilirse o şehir büyür. Malatya’da hâlâ ‘esnaf halleder’ kafası var. Ama artık esnaf da bitmiş durumda. Salih Karademir’in bu isyanı, bu sahiplenme çağrısı çok kıymetli. Keşke milletvekilleri de biraz onun kadar dertli olsa.
İsmail
23-06-2025 11:00Yıllardır bu şehirde çimento satarım, tuğla dağıtırım. Depremden sonra herkes battı, ben ayakta durmaya çalışıyorum. Bu süreçte bir tane yetkili gelip ‘Nasılsın İsmail Abi?’ demedi. Ama Salih Karademir diyor ki ‘Maraş koşturdu, biz durduk.’ Doğru! Adam Maraş’ta fabrikasını kapatıyordu, şehrin ileri gelenleri el birliğiyle tutmuş. Peki biz ne yaptık? Kendi derdimize düştük. MAGİNDER gibi kurumlar bu durumu dile getirmezse bizim sesimiz çıkmaz zaten. O yüzden ben Salih Başkan’ı yürekten alkışlıyorum.
Atölyeci
23-06-2025 11:00Geçen yıl Malatya’da 45 kişilik bir atölyem vardı, bugün 18 kişiye düştü. Ne bir vekil geldi, ne bir yetkili aradı. Ama Maraş’taki örneği okuyunca içim burkuldu. Demek ki istense oluyormuş. Sayın Karademir çok net bir şey söylüyor: Tweet değil, ter gerek! Bugün girişimcinin eli tutulsa, Malatya tekstilde yeniden ayağa kalkar. Ama ne yazık ki bürokrasi yatırımcıyı ikna etmekten çok, tweet atmakla meşgul. O yüzden Salih Bey’in bu çıkışı kıymetlidir. Lütfen daha çok konuşsunlar, daha çok sahaya insinler.
Mehmet Ali Öztürk
23-06-2025 10:59Ben 20 senedir ayakkabı üretimi yapıyorum. 6 Şubat’tan sonra iki ay dükkânı açamadım. Maraş’taki gibi bir sahiplenme olsa belki bugün 10 kişiye daha ekmek verirdim. Salih Karademir’in söyledikleri yürekten geliyor, çünkü sahayı biliyor. Bugün Malatya’da işadamı yalnız, yatırımcı kimsesiz. Bürokrasi sadece tweet atıyor, yatırımcının yanına kimse gitmiyor. Ama o Maraş örneği, içimi sızlattı. Demek ki sahip çıkılırsa kalınabiliyormuş. MAGİNDER gibi STK’ların sesi daha çok çıkmalı, aksi hâlde iş dünyası teker teker kaçar bu şehirden.
Uğur
23-06-2025 10:52Tabiat parkı 90 mı olmuş vay be! Kapının önünde çayımızı içeriz artık.
Gültekin
23-06-2025 09:3935 yıldır bu şehirde ticaret yaparım. Çok vali gördüm, çok başkan geldi geçti. Ama ilk defa bu kadar çok “ben yaptım” diyen var. Murat Bey’in yazısında “düğün salonunu ben tuttum diye çıkacak biri” cümlesi tam bu şehrin halini anlatıyor. Başarıya herkes ortak, ama kriz çıkınca herkes ortadan yok oluyor. Keşke herkes işini yapsa, reklam yerine icraat konuşsa.
İbrahim Altan-İmam
23-06-2025 09:39Yazıda dile getirilen bazı tenkitler makul olabilir ancak bu kadar aleni bir şekilde kamu kurumlarının rencide edilmesi doğru değil. Devletin tüm kademeleri elinden geleni yapıyor. Valilik de, belediye de bir şeyler yapmak için çabalıyor. Eksikler olabilir, ama niyet iyi olunca destek vermek gerek. Yazının uslubu yerine daha birleştirici bir dil tercih edilseydi, daha yapıcı olurdu.
Siyasi analist
23-06-2025 09:38Bu yazı bir siyasi röntgen. AK Parti’nin yereldeki propaganda pratiğiyle devletin icraatını birbirine karıştırması çok tehlikeli. Bu ayrım yapılmadıkça, başarı da başarısızlık da yanlış adrese gidecek. Çetin’in “çocuk devletin” vurgusu yerel idarelerin popülist tutumlarını açığa çıkarıyor. Bu yazı sadece Malatya’yı değil, Türkiye’nin birçok yerini anlatıyor.
Yasemin Özçelik
23-06-2025 09:37Vallahi helal olsun Murat Çetin’e. Yıllardır ilk defa biri bizim içimizden geçenleri bu kadar güzel yazmış. Herkes fotoğraflarda, herkes videolarda, ama biz hâlâ konteynerdeyiz. E bu kadar reklam niye? Demek ki Murat Bey’in dediği gibi: Ortada bir başarı varsa herkes babası oluyor, ama sıkıntıda kimse yok.
Emekli Bürokrat
23-06-2025 09:36Valilik ve belediyelerin birbirinin alanına müdahale etmesi öteden beri bir meseledir. Murat Bey bu konuyu mizahi ama sert bir üslupla güzel özetlemiş. Hele Kennedy alıntısı çok yerinde. Devlet refleksiyle hareket eden bir valilik görmek isteriz ama gel gör ki partizanlık ağır basıyor. Kamuoyunun bu tür yazılarla bilinçlenmesi, yöneticiler üzerinde ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturur.
Üniversite Öğrencisi
23-06-2025 09:35Abi yazıyı okuyunca aklıma direkt şu geldi: Herkes “biz yaptık” diyor ama sokakta hâlâ çamur, hâlâ enkaz var. O zaman bu “yaptık”lar nerede? Gerçekten çok sağlam eleştiri olmuş. Hatta “çocuk devletin” benzetmesi harika. Paylaşımda herkes var, ama yükü çeken belli değil. Yazıyı arkadaşlarla da paylaştım, çoğu “aynen öyle” dedi.
Seher Yıldırım
23-06-2025 09:34Türkiye’de yerel siyaset, son dönemde hizmet üretmekten çok imaj üretmeye döndü. Murat Çetin’in ifadesiyle “bu çocuğun babası kim?” sorusu aslında daha büyük bir gerçeğe işaret ediyor: Devletin yaptığı yatırımların siyasi malzemeye çevrilmesi. Hele ki deprem gibi bir yıkım sonrası yapılan konutların reklam aracı yapılması, vicdanen sorgulanması gereken bir durum. Belediyeler billboard sipariş etmekten başka ne yaptı, Allah aşkına?
Hasan Balcı
23-06-2025 09:34Sayın Çetin’in yazısı çarpıcı olsa da biraz indirgemeci buldum. Kamu yatırımları koordinasyon gerektirir, bu yüzden hem Valilik hem Belediye hem de Bakanlık sürece dâhildir. Sahiplenme eleştirisi doğru olsa da, bürokratik işleyiş bu kadar basite indirgenemez. Devletin eli değdi deniyor, doğru; ama o eli yönlendiren kurumlar da bu yapının parçası. Sadece valilik ya da belediyeyi hedefe koymak hakkaniyetli değil.
Nuriye Tekbaş
23-06-2025 09:33Yahu kardeşim bu yazı tam da bizim mahallede konuşulan şey! Evler yapılıyor Allah razı olsun, ama her gelen diyor “ben yaptım”. Devletin TOKİ’si çalışıyor, ama afiş belediyenin. Valilik çıkmış “biz kazandırdık” diyor. Eee biz de soruyoruz o zaman: “Oğlumuz olduysa, kimden oldu?” Murat Çetin çok doğru yazmış. Hani doğuran belli değil, ama sahip çıkan çok. Bir gün biri çıkıp “malzemeyi de ben aldım” derse şaşırmam vallahi!
Profesör
23-06-2025 09:32Murat Çetin’in “Bu Çocuğun Babası Kim?” başlıklı bölümü yerel yönetimlerin başarıyı sahiplenme refleksini eleştirel bir dille deşifre ediyor. Bu metin, kamu yönetiminde görünürlük rekabetinin nasıl bir meşruiyet krizi yarattığını gösteriyor. Devletin kurumları ortak hareket ettiği hâlde, her biri kendi ajandasına hizmet eden bir propaganda makinesiyle hareket ediyor. Buradaki sorun sadece bir “başarı paylaşımı” değil; aynı zamanda “devletin kim olduğu” sorusunun cevapsız kalmasıdır. Bu yazı, Türkiye’de merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki yetki-hizmet dengesizliğine dair önemli bir kamuoyu farkındalığı oluşturuyor.
Resul
23-06-2025 09:13Sami Er ve getirdiği ekip belediyecilik manasında ne yapıyor? Yol kaldırım asfalt temizlik sosyal alanlar hiç iyi durumda değil.. Halbuki belediyenin görevi bunlar..
Serkan
23-06-2025 08:55Malatya halkı artık susmuyor; mesire alanlarında karanlıktan, yüksek giriş ücretlerinden; TOKİ’lerde yılan, domuz tehdidinden; yatırımların sahipsizliğinden, gençlerin işsizliğinden ve yöneticilerin duyarsızlığından yakınıyor. “Devlet var ama görünmüyor” diyenler çoğalıyor. Vatandaş bir yandan hak arıyor, diğer yandan “Yaptık” diyenlerin samimiyetini sorguluyor. Görünen o ki, Malatya’nın gerçek fotoğrafı pankartlardan değil, halkın sesinden okunmalı.
Ahmet Kızıl
23-06-2025 08:49Beydağı Tabiat parkında Dağa çıkarken para alıyorlar, sanki gondola biniyoruz. Allah aşkına bu neyin fiyatı?
Hasan Polat
23-06-2025 08:48Ben emekliyim 90 TL verip de ne göreceğim? Ağaç mı yeni dikildi, oksijen mi özel? Doğa Allah’ın ama bedeli belediyenin cüzdanına gidiyor
Nilüfer
23-06-2025 08:47Pınarbaşı'nda Piknik yaptık, hava karardı. El feneriyle eşyaları topladık. Işıklandırma gerçekten yetersiz. Güvenlik önlemleri daha çok alınmalı
Ziya
23-06-2025 08:47Akşamdan sonra oraya gitmek yürek ister. Işıklandırma çok yetersiz.
Sabri
23-06-2025 08:45Bu sene kayısı yandı. Tek geçim kaynağımız oydu. Ne sigorta işe yaradı, ne destek. Malatya sahipsiz demek az bile, Malatya yalnız
Ayten Yalçın
23-06-2025 08:45Sabah işe git, akşam eve dön… Otobüs parasını hesapla, bir de zam gelsin diye kork. Böyle toplu taşıma mı olur?
Hakan
23-06-2025 08:45İkizce'ye Kamera, ışık, bariyer istiyoruz. Sabah yürüyüş yapamıyorum. Ayrıca internet sorunumuz da var Dün sular kesildi akşam 5 te geldi. Yaz günü bu çektiğimiz sorunlar nedir?
Hüseyin Aydoğan
23-06-2025 08:43Yeşilyurt Belediye Başkanı niye yoktu? Biz bu şehri onların temsil ettiğini sanıyorduk. İstanbul’da Malatya konuşulurken, merkez ilçelerin sesi niye çıkmaz?
Melek Dursun
23-06-2025 08:42Murat Bey, Elazığ milletvekilleri sayesinde şehir 10 ilin arasına girmeyi başardı. Evet 2020 depreminde Elazığ büyük yara aldı ama 2023 depreminden etkilenmedi. Ona rağmen vekilleri söke söke hakkını aldı. Bunu da biliyoruz değil mi? Yine Kahramanmaraş her vatandaşına sahip çıktı. Ama bize gelince Selahattin Gürkan ile başlayan rahatlık bu zamana kadar devam etti. Bizim yöneticilerimiz tam tersini yaptı. Mağdurken kuyruğu dik tuttu. Bu nasıl vicdan? Şimdi daha çok başka şehirlerle kıyaslanırız.
Adem
23-06-2025 08:41Sayın Çetin, MİAD Toplantısında Yeşilyurt Başkanı İlhan Geçit Amerikada olduğu için katılmamış. Battalgazi Belediye Başkanı zaten meaisini 8-5 olarak açıklamıştı. Muhtemelen mesai saati dışında kaldığı için katılmadı.Belediyenin devletin işlerini sahiplendiği mi yazmışsın, önceki belediye başkanı Gürkan bu işte zirveydi. Ona dair bir eleştiri yaptığına şahit olmadık bu konuda.Pınarbaşı karanlık demişsin o da bişey mi 100. yıl parkı bile kapkaranlık. Daha dün yapıldı ışıklandırma yok, tuvalet yok, çeşme yok, lavabo yok...Beydağı Tabiat Parkında para alınması çok ayıp...
Veysel Uçar
23-06-2025 08:3915 yıl makinelerin başındaydım. Şimdi kahvede oturuyorum. Fabrika kapandı, patron gitti. Bizi kimse sormadı. Göçmen kuşuna ev yapan olmadı bu şehirde...
Emekli öğretmen
23-06-2025 08:38Ben 70 yaşındayım, Vali Naim Cömertoğlu'nun o sözünü meydanda duydum. Şimdi torunlarıma anlatıyorum. Şimdi bu yazdıklarınızı okuyorum da devlet adamı böyle mi olur?