dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2507.1
  • BIST
    9673.93
  • BTC
    64553.48$

Emekler Yok Olmasın

11 Haziran 2013, Salı 04:05

Kızımın kitapları arasında tesadüfen görüp okuduğum bir kitap; Grigoriy Spiridonoviç Petrov'un (1866-1925) dönem dönem Finlandiya'ya yaptığı seyahatlerde tuttuğu notları bir araya getirerek  28 Aralık 1923 de yazımını tamamlamış. Finlandiya hakkında yazdığı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”adlı bu kitabı 90 yıldır birçok dile çevrilerek dünyanın çeşitli ülkelerinde yayınlanmış. Çok samimi bir itirafta bulunmak isterimki, bugüne kadar böyle bir güzel eseri okumamış olmanın büyük ezikliğini yaşadım.

 

Türkçeye ilk defa 1928'de Ali Haydar Taner tarafından çevrilmiş. 1930'da yeni alfabeyle yeniden basılmış. 1928'den 2008'e kadar en az 41 baskısı gerçekleşen kitap, günümüze kadar en çok çevrilen ve yayımlanan yabancı kitaplar arasına girmiş. Mustafa Kemal Atatürk tarafından okullarda müfredata konularak, okutulması ve öğrencilere tavsiye edilmesi istenmiş.

 

Kitapta Fin halkının yeraltı zenginlikleri olmayan, bataklık ve kayalık olan ülkelerini tüm yoksulluklarına, imkansızlıklara ve doğa koşullarına rağmen; bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza vererek bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya'yı geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl mücadele ettikleri, 1920 yıllarının başında sadece 6000 nüfuslu bir kasabasında, yılık toplam gelirinin 6 da 1'i eğitime ayırarak kasabalarında 1 otel ve 1 tane restoran (Restoran'da bazen tiyatro gösterileri olmakta) bulunmasına karşın birçok ilkokulu, ortaokulu, erkek lisesi, Öğretmen okulu, dokumacılık yüksek okulu, 2 tane kız lisesi, 2 tane devlet yüksek okulu ve çalışanlar için akşam okullarının olması örnek olarak gösterilirken ortaya koydukları sadece Emek. İnsan Emeği, Akıllı Emek, Aydınlanmış Emek. Bilgiyle on kez, yüz kez, bin kez güçlendirilmiş EMEK anlatılmaktadır.

 

13 Bölümden oluşan kitabın aşağıda yer alan “Mene Tekel Peres” adlı 1. giriş bölümünü ilginize sunarım.

 

1920 yılının başlarında Moskova'daki büyük Devlet Tiyatrosu'nun duvarlarında beklenmedik şekilde büyük çatlaklar oluştu. Bu çatlaklar temelden tavana kadar uzanmıştı. Binanın yıkılması, hem içerdeki hem de dışarıdaki insanlar için büyük tehlikeler oluşturuyordu. Binanın yıkılmasına sebep olabilecek kadar büyükmüş.

 

Konuyla ilgili mühendisler bu çatlakların sebebini araştırmaya başladılar, Binanın birkaç yerinde temele kadar indiklerinde görmüşler ki, Devlet Tiyatrosu kocaman binasının köhne, tahta bir temelin üzerinde duruyordu.

 

Yüzyıl önce, bu kocaman tiyatronun inşası sırasında, toprağa büyük kazıklar çakılmış ve bunun üzerine kalın meşe ağaçlarını yerleştirmişler ve sonra bunların üstüne de kalın taş duvarları örülerek tamamlanmış. O zamanlar bu tip temel sağlam sayılıyordu. Ve tiyatro binası yüzyıllar boyu ayakta durabildi. Ancak zamanla kalın kazıklar çürüdü, duvarlar ise yamulmaya ve çatlamaya başlayarak duvarlar çökme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

 

Mühendisler, bu sorunu binayı yıkmadan çözümlemek için ne yapılması gerektiğini düşünmeye başladılar. Yavaş yavaş, bölüm bölüm çürümüş tahta kazıkları mermer bloklarla değiştirmeye başladılar. Bu şekilde bütün temeli değiştirdiler. Tiyatro binası, sağlam temele kavuştu. Hala sağlam ayakta duruyor.

 

Devletlerin tarihi ve milletlerin yaşamı bize Moskova Devlet Tiyatrosu binasını anımsatıyor. Devlet düzeninin eski temelleri, milletleri yöneten eski kurallar geçmişte anlamlı olsa da artık geçerli değildir. Eski bir değiş vardır. “Yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler” Gün geçtikçe nesiller değişiyor, yenileniyor. Yeni anlayışlar, yeni hedefler, yeni istekler oluşuyor. Ve bu yeni nesilleri eski, geri kalmış kurallarla yönetemezsiniz. Onları yönetmek için yeni, akıllı, adil ve sağlam bir devlet yönetimi oluşturmak gerek.

 

Bazı ülkelerde devlet yöneticileri aynen şöyle davranıyorlar. Sakince kimseyi kırmadan, zeki, adil yönetim metotları uyguluyorlar. Fakat diğer ülkelerde zamanla halkı yönetmenin ve eğitmenin metotlarının olumlu yönde geliştirilmesi gerektiğini anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlar. Devlet yaşamının duvarları yıkılıyor, çatlaklar meydana geliyor, kırıklar genişliyor ve uzuyor, fakat kimse bununla ilgilenmiyor bile. Ve hiç şaşırtıcı değildir ki eski, hatta sağlam devletler çatlak vermekle kalmayıp yıkılıyorlar. Eski İran dağıldı, Eski Avusturya dağıldı. Ve nihayet eski Rusya, eski Almanya, Bismark ve Wilhelm'in Almanya'sı da dağıldı.

 

Kutsal kitap'ta şöyle bir ayet yer alır: Bir zamanlar kudretli, ama sert ve kötü kalpli kralın sarayında şu yazılar ortaya çıktı: “MENE TEKEL PERES”

 

Bilge Danyal bu sözleri şöyle yorumladı. Bu kelimeler korkunç bir olayın habercisidir. Eski devletin yaşam gücünün tükendiği ve kaçınılmaz sona mahkum edildiğinin göstergesidir.

 

Eski Roma İmparatorluğu, Alba Dükası'nın İspanya saltanatı, 14. Lui ve 15. Lui'nin Fransa hükümdarlığı, Romanotların Rusya'sı, Hohenzollernlerin Almanya'sı, Habsburgların Avusturyası aynı korkunç akıbete uğradılar. Tarih onlar için gereken hükmü verdi:  “Mane Tekel Peres” Düşüncesiz Olmayın!

 

Solucan gibi küçük işlerinize ve kaygılarınıza gömülmeyin! Devletinizin temelleri nasıl güçlendirebilirsiniz diye düşünün! Halkınızı gelecekte daha iyi ve daha yüksek seviyede nasıl eğitirsiniz diye düşünün!

 

Tarih bize bazı ülkelerin kaderlerinin nasıl acınılacak hale geldiğini gösterdiği gibi bazı ülkelerin de, eğitimli olmak ve iki ayaklı hayvanlara veya uslu karıncaya dönüşmemek için nasıl savaşıp, hayatlarını sağlam temel üzerine inşa ettiklerini gösteriyor.

 

Ülkelerin dağılması veya milletlerin düzgün ve dengeli bir hayat yaşaması sadece devlet için çalışan bakanlara, krallara, veya milletvekillerine bağlı değildir. Bunlar her vatandaşı ilgilendiren meselelerdir. Erkek ya da bayan, yaşlı ya da genç, şehirli ya da köylü, kas gücüyle veya beyin gücüyle çalışsın, herkes hep bu meseleyi düşünmelidir. 

    • Bilgin AKBAL