dore okulları
Malatya
07 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2406.1
  • BIST
    10290.22
  • BTC
    63672.17$

Garcı Geldi Hanım

30 Ağustos 2023, Çarşamba 13:13
Garcı Geldi Hanım

Gar geldiiii... Gar ha gar...

Garcı geldi ha.... 

“Bacı, bacı senin iki gözün kör olsun ki bu kar havadan geldi " 

Bu ses de unuttuğumuz, ancak hafızaları zorlayınca hatırladığımız bir meslek erbabının, ürününü satarken kullandığı bir slogan.

Kar satıcılarından bahsediyorum .

Bilmeyenler için bu günlerden bakarak o günleri anlatmak gerçekten çok zor. Şimdiki nesile, buzdolabı varken karın önemini nasıl anlatabilirsiniz.
Bu işi meslek edinenler, dağların güneş almayan yamaçlarına kar kuyuları açar ve bu kuyulara kışın kar basarak istif eder, yazında bu karları keserek bizim telis dediğimiz çuvallara koyup onları da katırlara yükleyip şehre getirerek;

-Gar ha gar ...diye satarlardı.

Cakko adlı bu kar satıcısı sırf parayla mı satardı?

Tabi ki hayır. 

Evdeki eski giysiler, ekmek, bulgur, yağ…

Mahallenin gelir seviyesine göre bunların hepsi para yerine geçerdi…

Bize de garcının bığhçı (testere) ile kestiği gar bloğunu eve getirmek düşerdi...

Ha… az kalsın unutuyordum.

Cakko dayı’ya “Karın da çok güzelmiş” dediklerinde sinirden kıpkırmızı olurdu… 

Eskiye dair bir şeyler hatırlatabildiysem, ne mutlu bana...

Yazarın notu: Karcı dediğimiz kişiler kazdıkları büyük çukurlara ki; bunlara Kar Kuyusu denilirdi, mevsimin ilk karını doldurur, basarlardı. Bütün kış iyice sıkışan bu kütleler yarı buzlaşır, bahar aylarında, karların erimesi döneminde kuyuların üstleri hasırlar ve saman tabakaları ile ısınan havadan korumaya alınırdı. Yaz mevsimi gelince de yaklaşık 0.40x 0.40x1.00 metre boyutlarında kesilir, keçe veya çuval parçalarına sarılarak at ve eşek sırtında şehirlere indirilirdi…

 Geçen Kurban bayramında gazetelerde ilgimi çeken bir haber vardı;
-Mardin'in kadrolu eşekleri bayramda da çalışacak.
 Haberin detayına girince, Mardin'in dar ve yerine göre merdivenli sokaklarının temizliği için böyle bir çözüm bulunmuş olduğunu gördüm.
Aklıma bizim çocukluğumuzda çöp toplama işini yapan 'Kadana' cinsi atların çektiği her iki yanında iki kapağı olan tahtadan yapılma sandukalar geldi.
Sanduka diyorum ama onu anlatacak başka uygun bir kelime bulamadım.

Çöp konteynerlerinin atasıydı.

Kadana atları askeriyenin yetiştirip Belediyeye verdiği atlardı, ağırlıkları bir tona yaklaşan bu atlar hiç koşmaz, yürüyüş ritmini de hiç değiştirmez, mahallelerin çöp konteynerini taşıyan kamyon misali ağır ağır, salına salına vakarlı bir edayla yürürlerdi.    

Çocuk aklıyla, atları paylaşırdık. Siyah ve sağ arka ayağının önünde belli bir izi olan benim atımdı. Kahve renkli olan da bir başkasının. 
Benim atım seninkinden daha kuvvetli diye iddialaşırdık.

Gerçekten çok yakışıklı! atlardı.

Her nedense bunların çektikleri arabalardan diğer at arabaları gibi gacırtı gucurtu sesi de duyulmazdı.

Soğuk savaş yılları olduğu için bu atların Rus Kadanası olduğu çok da dillendirilmezdi!...

Nerelerden nerelere geldik,

Öyle değil mi?...        

Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.