dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63737.294$

GEÇMİŞ OLSUN, SAYIN VALİM!

05 Nisan 2021, Pazartesi 09:06

 

-Malatya Valisi Sayın Aydın Baruş “korona” mı oldu?

-Sağlık il müdürü Recep Bentli, koronayla mücadelede neden “başarısız”?

-Ankara'da kütüphaneler haftası, külliyede yapılırken; Malatya'da “nerede” yapıldı?

- Mustafa Paşa Kervansarayının içindeki o “ucube” de neyin nesi?

-Emekli amirallerin darbe çağrısının, “üst aklı” kim?

-Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Vakfı camii açılışı, “kimlerle” gerçekleşti?

-Camii açılışında “neler” yaşandı?

-Cami için gecesini gündüzüne katan “hocalar” kimdi?

-Hangi “siyasiler”, camii açılışına katıldı?

-Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hangi “konuları” vurguladı?

-Eski rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'yla, yeni rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay arasındaki “en büyük fark” nedir?

 

1_2

Koronavirüs salgınının dünyayı sardığı bir dönemde, yapılan veya yapılmayanlarla ilgili, bir çok tartışmaya şahitlik ediyoruz. Salgının iyi yönetilemediğiyle veya aşının çare olup olmayacağıyla, ya da aşının virüsü öldürmekten ziyade insanlara başka zararlar vereceğiyle ilgili tartışmaları takip ediyoruz.

Ülkemizdeki salgın yönetiminde son dönemde risk haritası uygulamasıyla vali ve kaymakamların, il ve ilçelerinin risk durumuna göre karar alabilecekleri belirtilmişti. Elbette İl Hıfsızsıhha Kurulu tavsiyeleriyle birlikte. Malatyamızın da salgınla mücadele konusundaki ilk sorumlusu, sayın Aydın Baruş'tur. Salgının başladığı günden bugüne kadar Malatyamızın yaşadığı olumsuzlukları bir çok defa gündeme getirmiş ve valimiz ile birlikte İl Sağlık Müdürü sayın Recep Bentli'yi eleştirmiştim.

Aldığım duyuma göre valimiz sayın Aydın Baruş da koronavirüs hastalığına yakalanmış. Öncelikle olarak, virüs sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerime rahmet, başta sayın Baruş olmak üzere, hasta olan bütün kardeşlerime de Rabbim'den acil şifalar diliyorum.

Yukarıda da belirttiğim gibi; koronavirüs tedbirleriyle ilgili birçok kez eleştirel yazılar kaleme almıştım. Bu eleştirilerim ağırlıklı olarak Vali bey ve İl Sağlık Müdürü Recep Bentli'ye karşı olmuştu. Sayın Aydın Baruş'un hastalık haberini alınca, bir an için önceki yazdıklarımı ve yaşadıklarımı düşündüm. Malumuz olduğu üzere geçen sene, ben de bu hastalığa yakalanmıştım. Hastaneye bulunduğum sırada, babamın, annemin, eşimin ve evladımın da pandemiden nasibini aldığını duymuş, endişeli bir kaç hafta geçirmiştim. Maalesef, Malatya İl Sağlık Müdürü'nün başarısız olduğuna bizzat şahitlik ettmiştim. O hastalık sebebiyle olumsuz bir 28 gün geçirmiştim. O dönemde beni ziyadesiyle sarsan olay ise, aile fertlerimin kamyonetten bozma ambulansla hastaneye götürülmesiydi. Aile bireylerimin de içinde bulunduğu ambulans tam 6 kişiyle birlikte hastaneye götürülmüştü. “Refakatçi bile bulundurulmazken, nasıl oluyor da hastalık şüphesi olan 6 kişi aynı ambulansla hastaneye götürülüyor?” diye sormuştum. Kamu menfaatini de düşünerek kaleme aldığım yazılarda il Sağlık Müdürü Recep Bentli'yi eleştirmiştim. Recep Bentli ise, yazılanları var gücüyle manipüle etmenin gayretine düşmüştü. 

3_1

BU FOTOĞRAF, MALATYA'YA YAKIŞMADI!

Ülkemizde her yıl 29 Mart - 4 Nisan tarihleri arasında kutlanan kütüphaneler haftasının Malatya programını görünce, “Bu kutlama, Malatyamızın son yıllardaki durumunu özetliyor.” şeklinde bir söz geçti aklımdan. Çünkü, Cumhurbaşkanlığı tarafından yurdun dört bir yanında başlatılan kütüphaneleşme çağrısı ve emrinin Malatya'daki karşılığı, maalesef park oldu. “Parkta kutlama yapmak” gibi bir garabete dönüştü olay. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisinde yapılan ve bütün Dünyanın dikkatini çeken Millet Kütüphanesi aklıma geldi bir an. Yöneticilerimize sorarsak elli tane mazaret bulurlar bu durum için. Lakin hiçbir mazaret geçerli değildir. Büyükşehir Malatya'da bir halk kütüphanesi yok maalesef. "Efendim çok modern bir kütüphane inşa ediyoruz!" Kusura bakmayın, ama yenisi açılmadan eskisini yıkmak olmaz. Hadi kütüphanemiz yok, açılışı niye parkta yapıyorsunuz ki? Bu şehirde 2 tane üniversite var. İnönü Üniversitesinin devasa bir kütüphanesi var. Niye orada açılış yapmadınız ki? Modern yönetimin olduğu bir ülkede, bu garabete imza atan Kültür Müdürü, o günün akşamına görevinden alınırdı. Sadece bu durum bile Malatya'nın ne kadar sahipsiz olduğunu gösteriyor. Hasılı kelam; bu durum bu şehre hiç yakışmadı. 

5

O TABELA, NEYİN NESİ?

 Battalgazi İlçesi Eski Malatya'da bulunan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı'nın iç kapısının hemen önünde duran ucubeyi gördünüz mü? O güzelim tarihi yapıya gölge düşüren tabela dikkatimi çekti. 15-20 metrekare boyutundaki bu tabelayı hangi akıllı ortaya koydu bilmiyorum. Gören herkesin tarihe yapılan bu saygısızlığı ayıpladığını biliyor ve üzülüyorum. Kervansaray, 1637'de yaptırılmış. Yani tam 394 yaşında. Oraya 20 değil 100 metrekarelik reklam tabelası da assanız, sizin orayı imar etmediğinizi herkes anlar. Bu tür hoyratlıklara gerek yok! İlla reklam yapacaksanız, bunun için bir sürü yer bulabilirsiniz. “İlla Kervansaraya yakın olsun” diyorsanız; küçük, mütevazı ve mekana uygun bir tabela seçin. Daha uygun bir yere asın. Bu ucube size faydadan ziyade, zarar getiriyor.

2_1

İZ EŞEĞİN, AKIL İSE FETÖ'NÜN...

Tüm Türkiye, son iki gündür, emekli amirallerin darbe çağrısı yaptığı bildiriyi konuşuyor. 15 Temmuz 2016'daki hain kalkışmaya milletin verdiği cevabı unutmuş bir avuç bunağın, imza attığı bildiriye, yukarıdaki karikatürle cevap vermek istemiştim. Ancak bunun yeterli olmayacağını düşünen bir kardeşimiz bana, bir de fıkra göndermiş. Elde hazır malzeme olunca paylaşmamak olmaz. İşte o fıkra: Gelinine zulmetmeyi kendine görev edinmiş kaynana, ekmeği sandığında saklarmış. Ancak sakladığı ekmeğin sürekli eksildiğini görünce, sandığın etrafına un serpmeye başlamış. Böylece ekmeği gizlice alanın gelini olduğunu ispat etmek istemiş. Gelin de uyanık tabi, eşeğin sırtına binip sandığın yanına öyle varıp ekmeği yine almayı başarmış. Ertesi gün, sandığın etrafında eşeğin ayak izlerini görünce, “İzler eşeğin. Ama eşek bu, akledemez. Akıl da olsa olsa bizim gelinindir...” demiş. Gelelim ülkemizi yeniden kaoslara sürüklemek isteyen emekli amirallere; İzler bu gezi zekalıların. Bu gezi zekalılarda bildirideki sözleri edecek akıl yoktur. Akıl da olsa olsa FETÖ'nündür.

Z_157

40 YILLIK HASRET BİTTİ

Daha düne kadar ülkemizi, dinin, bilime engel olduğunu düşünen kitap yüklü işlekler yönetiyordu ülkemizi. Özellikle üniversitelerimizi ele geçirmişler, dine ve dindara etmedikleri zulmü bırakmamışlardı. Çok şükür o karanlık günler gerilerde kaldı. Önceki gün Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Camii ve Kütüphanesi'nin açılışı yapıldı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın da açılışına katıldığı caminin temeli, 2018 yılında atılmıştı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İnönü Üniversitesi'nin 80 ilden ve yurt dışından öğrencisinin bulunduğunu, üniversitelerin içerisinde camileri gördükçe sevindiğini ifade ederek, “Yüreğimize bir sıcaklık iniyor. Onun yokluğunu çok çektik, 40 yıl camisiz üniversiteler oldu bu memlekette. Şimdi geçmişi, geçmişin sıkıntılarını konuşmak bize bir fayda vermez. Bugüne bakalım, geleceğe bakalım inşallah, istikbale bakalım. Bugün Elhamdülillah bütün üniversitelerimizde, işte bu güzel cami gibi camilerimiz yükseliyor, çoğu tamamlandı. Şu an itibarıyla yine de 30 civarında üniversitemizde tamamlanmak üzere camilerimiz var” dedi.

Erbaş'ın konuşmasını dinlerken, İnönü Üniversitesi'nin Fatih Hilmioğlu dönemi geldi aklıma. O günkü rektör Hilmioğlu ile, bugünkü rektör Ahmet Kızılay'ı mukayese ettim bir an. O dönemde insanlara tepeden bakan bir rektör vardı. Bugün ise, mütevazi duruşuyla insanlara kıymet verdiğini gösteren bir rektör var. O gün dini, dindarı ve din ile ilgili her şeye mesafe koyan bir rektör, bugün ise üniversiteye cami kazandırmak için gecesini gündüzüne katan bir rektör görüyoruz. Dinin bilime engel olmadığını gören insanların sayısının daha da artması dileğiyle, açılışta dikkatimi bazı hususları paylaşmak istiyorum. 

MİLLETVEKİLLERİNDEN SADECE, TÜFENKCİ VE KAHTALI VARDI

Malatya'nın en büyük, bölgenin de en iddialı camilerinden biri olan Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Camii'nin açılışına Malatya milletvekillerinden sadece AK Parti MKYK üyesi Bülent Tüfenkçi ve Hakan Kahtalı katıldı. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ve AK Parti İl Başkanı İhsan Koca ise, programın bitimine doğru koşarak gelip kurdele kesimine yetiştiler.

Açış konuşmasını yapan İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Fikret Karaman'ın “Camiler Kabe'nin birer şubesidir” sözünden etkilendim. Ayrıca kendisinin MİAD Genel SekreteriHakan Odabaşı ile birlikte, şahsımı da caminin “emektarları” arasında zikretmesi, ayrı bir gurur vesilesiydi benim için… 

KIZILAY, EMEĞİ GEÇENLERİ UNUTMADI

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın, caminin teknik özelliklerinden bahsettikten sonra, caminin yapımıyla ilgili emeği geçenlere teşekkürü, katılımcılar arasında büyük beğeni topladı. Kızılay'ın sitayişle bahsettiği İnönü Üniversitesi İlahiyat Vakfı Dekanı Prof. Dr. Fikret Karaman, İnönü Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen ve İnönü Üniversitesi eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Hakan Erkuş'a bir Malatyalı olarak ben de şükranlarımı sunuyorum. Daha sonra ise  Bülent Tüfenkci açılış konuşmasına devam etti. 

AKİF'İN DİZELERİ, DUYGU DOLU ANLAR YAŞATTI 

Açılışta son olarak konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise, yurt genelinde yapılan camilerle ilgili bilgi verdi. Üniversitelerin 40 yıldır camilerden mahrum kaldığını belirten Prof. Dr. Ali Erbaş'ın İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy'unRuhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.” dizelerini dua olarak tasnif etmesi, konuşmasının en can alıcı noktasıydı. 

TÜRKMEN'DEN ÖRNEK HAREKET

Son söz olarak, açılıştan dikkatimi çeken bir başka hususu da belirtmek isterim. Protokolde yeri olmasına rağmen, programı ayakta takip eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen'in yerini misafirlere vermesi, mütevazılık ve misafirperverlik adına güzel bir örnekti.

Selam ve dua ile
Fiemanillah