dore okulları
Malatya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63789.943$

“Herkes haddini bilsin!..”

25 Şubat 2019, Pazartesi 11:56

 

MİAD'ın organizasyonlarına baktığımızda, herhangi bir ilin sivil toplum kuruluşundan ziyade uluslararası bir think tank (iş dünyası veya devlet politikaları konusunda, uzman bir grubun disiplinler arası çalışmalar yaparak düşünce ürettikleri bir yapı) kuruluşu görüyoruz. MİAD'da, herhangi bir görüşe değil; toplumun bütün katmanlarına temas eden ve bütün görüşlere eşit mesafede duran bir yönetim anlayışı mevcut. MİAD'ın organizasyonlarına Malatyalı işadamlarının ufkunu açacak önemli isimler konuk oluyor. Son dönemdeki toplantılara baktığımız zaman, konuklar arasında İTO Başkanı Şekip Avdagiç'i, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik'i, FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin'i ve LC Waikiki Ceo'su Mustafa Küçük'ü görüyoruz.  Hemen her toplantısını büyük bir başarıyla organize eden ve konuklarını büyük bir isabetle seçen MİAD yönetimi, yüzlerce ismi de bir araya getirmeyi başarıyor. “MİAD yönetimi” derken elbette “Genç MİAD'ı da” unutmuyoruz...

LOBİCİLİK ADINA ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA

MİAD'ın İstanbul'da düzenlediği nitelikli toplantılarından sonuncusu önceki gün yine İstanbul'da yapıldı. Yaklaşık 400 kişinin iştirak ettiği toplantıda “Kambersiz düğün olmaz” misali biz de vardık. Salonda yine güzel bir organizasyon ve yine nitelikli konuklar vardı. Bir yandan, Malatya'nın geleceğine yön vermeye namzet Selahattin Gürkan'ın anlatacaklarını merak ediyor; diğer yandan da sırasıyla mikrofonu alan konuşmacıları dinliyordum. Konuşmacıları dinlerken bu toplantının “AK Parti Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı Selahattin Gürkan'ın davet edilmesi, lobicilik ve iş dünyasını bir araya getirme adına güzel çalışma” olduğu da aklımdan geçiyordu.

SELAHATTİN GÜRKAN'IN SİNERJİ VURGUSU

Salona girişinden konuşmaya başlamasına kadar geçen süre içinde Selahattin Başkan'la ilgili gözlemlerimi özetleyecek olursak; samimi, özgüveni yüksek ve kendine özgü diliyle hemen herkesi kucaklayan bir görüntüsü vardı. Konuşmasında, Battalgazi Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı hizmetleri sıralayan Selahattin Gürkan, Malatya'mız için hem ümit veriyor hem de iş adamlarımıza "Sizlere de sorumluluk vereceğim" vurgusu yapıyordu. Malatya için bir sinerji oluşturmanın sinyallerini vererek, kendisine karşı duyulan güveni bir kat daha artırıyordu.

MİNİMUM MALİYETLE, MAKSİMUM HİZMET

Battalgazi Belediyesi'ndeki hizmetlerine baktığımızda Selahattin Gürkan'ı, “minimum masrafla maksimum iş başaran Başkan” olarak hatırlıyoruz. Selahattin Başkan'ın bu özelliğinden dolayı “tarihe” geçeceğini daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım. Bu günkü yazımda da işi biraz daha ileri götürüp başka bir öngörüde bulunmak isterim. Ak Parti'nin kurulduğu günden bugüne kadar Malatya'da alınan oy oranı ne ise; Selahattin Gürkan, bu oranı hayli geçecektir. Bu kanıya nereden vardığımı soracak olursanız; kendisinde “Özal” misyonuyla hareket eden bir kişilik görüyorum. Alacağı oy, toplumun her kesiminin bir birine bilendiği şu günlerde, Türkiye için rol-model olacaktır. Zira, Selahattin Gürkan'a baktığımız zaman, Malatya'nın çatı adayıymış gibi bir durumu var. Sanki bütün partilerin ve toplumun her kesiminin ortak adayıymış gibi duruyor. Kim bilir belki de bu durum, Malatya siyasetinde söz sahibi olmanın devredildiği ve değiştiği an olacaktır...

ADAYLIĞI, TAMAMEN KENDİ BAŞARISININ SONUCU

AK Parti'nin Malatya milletvekillerinden birinden bizzat kulaklarımla duyduğum şey şuydu: “Ben Selahattin Gürkan'ı aday adaylığı döneminde desteklemedim. Hatta Battalgazi ilçemizde Başkanlığa devam etmesini istedim. Fakat Selahattin Gürkan yapılan anketlerde yüksek oranda birinci çıktı. Cumhurbaşkanımız da Selahattin Gürkan'ı Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görmek istedi...” Bu sözler, “Selahattin Gürkan, Malatyalı milletvekillerinden icazet almamıştır. Adaylığı, kendi gayreti ve çalışmalarının kamuoyundaki tezahürüdür.” Anlamını taşıyor

SELAHATTİN BAŞKAN'IN REÇETESİ

Selahattin Gürkan'ın konuşmasından bazı bölümler hayli dikkat çekiciydi. Bugünkü yazımı bitirirken, Malatya'mızın gelişip büyümesi için reçete niteliğindeki Selahattin Gürkan tespitlerini aktarmak isterim:

  • “Özellikle siz iş adamlarımızın Malatya konusunda büyük destek olmanız gerekiyor. Bunun altını çok iyi bir şekilde çizmek gerekiyor. Malatya'nın artık silkelenip kendisine gelmesi lazım. Anadolu'yu Anayurt yapan toprağın, sancağın beyliği ve mirasçısı olacaksın; ondan sonra da elin cebinde kenarda lafla işleri yürütmeye kalkacaksın. Böyle bir dünya yoktur. Hepimiz bu sorumluluğu almak zorundayız. Bundan sonra da gerek bürokraside, gerek siyasette, özellikle Malatya ölçeğinde ‘ben yaptım oldu' diyerek, hayalle, gereksiz şeyleri yapılmayanı yapıldı gibi göstererek hiç kimsenin bir yerlere varamayacağını bundan sonra da göreceksiniz.”
  • “Marka, ticari anlamda önemli bir değerdir. Ancak biz marka şehir yerine “kimlikli şehir” demeyi daha çok tercih ediyoruz. Çünkü marka yeri gelince birine devredilebilir. Birine satılabilir ve artık onun unvanı olabilir. Ama kimlikler kişiye hastır. Yöreye hastır. İle hastır. Ülkeye hastır. Bu anlamda kimlik kavramını daha çok önemsiyoruz. Şehirleri değerlendirirken şehirlerin hafızasına ve belleğine de önem vermemiz gerekir. Belleği ve hafızası olmayan bir insan düşünün. O insana meczup dersiniz. Eğer şehirlerimizin de belleği ve hafızası yoksa o şehirler de meczup şehirlerdir. Kadim bir kültürü orada ifade edemezsiniz.”
  • “İnsanlar doğarken kendilerine farz olan görevlerle doğuyor. Haram ve helali gözetip görmek şeklinde görevlerimiz vardır. Diğer taraftan annesine, babasına, çocuklarına, komşularına, eşine akrabalarına karşı görevleri vardır. Bir de yaşadığı topraklara karşı farz olan görevleri vardır. Belki söylemimiz biraz serttir ama buradaki iş adamlarımıza bunu söylemek zorundayım. Daha çok “sahiplenmemiz” lazım.”
  • “Yerel yönetimleri sadece belediye meclis üyeleriyle yönetemeyiz. Şehir meclisi oluşması lazımdır. Sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri, birlikler, eczacılar birliği, mühendisler odaları, barolar birliği gibi temayüz etmiş, insanlardan oluşan bir şehir meclisi oluşması lazım. Herkesten Malatya'ya sahip çıkmalarını bekliyoruz. 50 kişilik meclis olacak. Bu 50 kişilik mecliste üst yönetimde danışma encümeni dediğimiz bir birlik olacak. Bunların da tüzüklerini hazırlattım. İçerisine menfaat, ticaret, siyaset girmeyecek. Bu meclisin içerisine bürokraside atama işi girmeyecek. Şehri o zaman kadimleştirirsiniz. Bu şehrin bir sahibi var.Herkes haddini bilsin dersiniz.
  • Herkes elini parmağını vücudunu koyacak. Bizim hesabımız ikbal, istikbal ve menfaat hesabı değil. Bizim hesabımız gelecekteki insanlara neler bırakabiliriz. Nefsimizi tatmin etme hesabı içinde değiliz.
  • “Malatya'nın artık silkelenmesi lazım, ayağa kalkmamız lazım. Şehir insan ve Malatya olgusunu değerlendirirken sakın ola küsmeyesiniz. Ben belediye başkanı oldum. Görmedim geçtim, sakın küsmeyin. Hesap soracaksınız. Ben dalgın olabilirim. Beni uyaracaksınız. Bütün kurum müdürlerine bu uyarıları yapmalısınız.”
  • “Ben siyasi angajman içerisinde olan biri değilim. Taassubun, fanatizmin, bağnazlığın, tutuculuğun bir memlekete fayda getiremeyeceğini yakinen bilen biriyim. Biz bir gönüle girebilirsek ne mutlu bize. Fikirlerin farklılığı o ülkenin zenginliğidir.”
  • “Eğer siz orman olmak istiyorsanız değişik ağaçlar olacak. Meyve bahçesi olmak istiyorsanız değişik meyveler olacak. Çiçek bahçesi olmak istiyorsanız değişik çiçekler olacak. Tek çiçekle bahar gelmez. Farklı görüş ve düşünceleri de değerlendirmemiz lazım.”
  • Önümüzdeki seçimle ilgili değerlendirmesini de yapan Selahattin Gürkan, “Fesatlar, fitne olan adamlar bu düzeni bozmak için her türlü entrikaları çevireceklerdir. Ama sizler bulunduğunuz yerde buna müsaade etmeyeceksiniz.”
  • “Herkesin birbiriyle tanıştığı, kaynaştığı bir şehir tasavvur ediyoruz. Şehrimiz kimlikli olacak. Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi ‘Bir olacağız, iri olacağız ve diri olacağız' Bayrağımızın dalgalanması için bu ülkeye borcumuzu ödemek için gerekirse canımız pahasına çalışacağız. Bu bizim sorumluluğumuzdur.”

 

Selam ve dua ile...

Fieamnillah