dore okulları
Malatya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2432.4
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66491.71$

İyi ki Hasan öldü!

13 Mart 2022, Pazar 16:17
İyi ki Hasan öldü!
 



Bir çocuğun elinde iki elma varmış. Annesi:
-"Elmalardan bir tanesini bana verir misin?" diye sorduğunda çocuk elindeki elmaların önce birisini, sonra da diğerini ısırmış.
Annenin dudaklarındaki tebessüm birdenbire gitmiş. Donup kalmış. Yüzünden oğlunun onu hayal kırıklığına uğrattığı okunuyormuş. 



O sırada çocuk ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak:
-"Al anne. Bu tatlı" demiş.
Anne öylece kalakalmış.

Ne kadar tecrübeli olursanız olun yargıda bulunmayı geciktirin. Peşin hükümlü olmayın. Açıklama için karşınızdakine fırsat verin.

Yozgat'ın bir köyünden Hasan isminde bir delikanlı bir arkadaşının tavsiyesi üzerine Ortadoğu'da bir ülkede iş yapan Japonlara ait bir şirkette işe başlar. İşin başında Bay Honaro vardır. Honaro iyi bir mühendis ve titiz bir yöneticidir. İşlerini titizlikle takip eden ve çalışan işçileri de kontrolden geri durmayan işkolik bir Japon’dur.

Hasan’ın hareketleri Bay Honaro’nun dikkatini çeker. Hasan öğle paydosunda yemekten önce beş-on dakika kaybolur. İkindin çayında da yine beş on dakika ortadan kaybolup yattıkları küçük kulübeye gider. Geri döndüğünde çay molası bitmiş olduğundan çayını da içemeden işinin başına döner. Hasan hiç işini aksatmadan denileni yapan, çok mütevazi biri olarak Bay Honaro’nun dikkatini çeker. Bir gün Hasan'a istirahatlerde gidip beş on dakika sonra işinin başına dönmesinin sebebini sorar.

-“Efendim iş saatleri olduğu için ara vakitlerde namaz ibadetimi yapıyorum” der. 

Bay Honaro:

-“Akşam istirahati sırasında yapsan çok fazla yorulmaz ve daha geniş bir zamanda ibadetini yaparsın” der tercüman vasıtasıyla. 

-“Benim dinimde ibadetin ertelenmesi diye bir şey yok ve her şey bir zamana ve vakte göre yapılır.” deyince, Bay Honaro “bu dini biraz bana anlatır mısın?” der. Hasan:

-“Efendim akşam mesaiden sonra gelip, dilimin döndüğünce ve bildiğim kadar anlatırım” der. O “şimdi başlayabilirsin anlatmaya” deyince:

-“Şimdi mesai saati. Ben şimdi anlatırsam işimin zamanını çalmış olurum. Kazancıma haram bulaşır” der. Bu Honaro’nun daha bir dikkatini çeker ve mesaiden sonra görüşmek üzere ayrılırlar.

Hasan akşamları Bay Honaro’ya İslam hakkında bildiklerini anlatıyordu. Yaşantısıyla zaten İslam'ı temsil noktasında Bay Honaro’nun takdirini kişilik olarak ta kazanmış olduğundan bir müddet sonra Bay Honaro Müslüman olmaya karar veriyor.

Bay Honaro bu zaman zarfında İslamiyet’i inceleyip yaşamaya gayet ediyor ve ayrıca Hasan’dan Türkçe ders alıp çat pat Türkçe iletişim kuruyor.

Günün birinde Hasan yıllık izin için memlekete gidecektir. Bay Honaro’ya:

-“Hayat bu gidip dönmemek var” deyip helallik istiyor. 

Bay Honaro:

-“Olur mu gidip dönmemek”  dediyse de sonunda aralarında anlaşarak karşılıklı adres bilgilerini alırlar ve ne olursa olsun her ay bir mektupla haberleşmek üzere sözleşirler. 

Hasan Türkiye’ye gider ve bir daha dönmez. Ama Bay Honaro her ay düzenli olarak Hasan'a mektup yazmaya devam eder. Bir süre sonra şirket işini tamamlar ve Japonya’ya dönerler.

Bir zaman sonra o şirket Türkiye'de küçük bir iş alır. Bay Honaro Türkiye’deki o işin başına gitmek istediğini söyler. Şirket yöneticileri “küçük bir iş hiç senin gitmene gerek yok” deseler de Bay Honaro Türkiye'ye gelip şantiyeyi kurar. Şantiye düzene girer girmez arabasına binip Hasan'ın memleketine doğru yola revan olur. 

-“Aslında Hasan'a çok kırgınım. Ama çok ta merak ediyorum; niçin iki yıl geçti de bir tane mektup yazmadı” der durur.

Nihayetinde köye vardığında Hasan'ın evini sorar ve eski bir toprak evin önünde arabadan inip seslenir “Hasan” diye.

Küçük bir çocuk çıkar kapıya bakar ve içeriye kaçar. Az sonra genç bir hanım gelip “buyur beyim” der.

Bay Honaro “Hasan evde yok mu?” diye sorar.

Kadının gözleri yere düşer ve:

-“İki yıl önce izine gelmişti.  Evin ihtiyaçlarını almak için şehre giderken kaza yaptı ve vefat etti” der. –“Ben de iki küçük çocukla yaşamaya çalışıp Allah'a şükrediyorum” deyince,
Bay Honaro:

-“Hasan iyi ki öldü, Hasan iyi ki öldü” diye mırıldanır. Kadıncağız şaşırır:

-“O nasıl söz öyle beyim?” deyince, Bay Honaro

-“Yanlış anlama. Eğer Hasan ölmeseydi ben VEFA'nın öldüğünü sanacaktım. Böyle güzel bin dinde değerler ölmemeli” der.



Kadın “siz kimsiniz” dediğinde Bay Honaro kendisini tanıtır. Kadın içeriden bir tomar mektup getirip Bay Honaro’nun önüne koyar ve

-“Hasan’ıma gelen mektupları saklıyorum” der 

Bay Honaro onlara şehrin merkezinde güzel bir ev alır. Hesaplarına yüklü bir miktarda para yatırır. Çocukların eğitim giderleri için de düzenli olarak para göndereceğini söyler ve şöyle tembihte bulunur:

-“Lütfen bu çocukları aynı Hasan gibi yetiştirin.” Onlardan irfan gözyaşları ile ayrılır. 
Bu yaşanmış gerçek bir olaydır. Yaşanmış başka olaylarımız da vardır. Maalesef onu da yazacağım:

Siyasetçinin biri köyleri dolaşırken kahvehaneye uğrar. Oradakilerle   sohbet eder, dert dinler. Oradakilerden  biri:

-“Efendim der, benim oğlan liseyi bitirdi. Onu bir kaymakam yapsanız size dua ederiz.”

Siyasetçi:

-“Önümüzdeki hafta Ankara’ya gidiyorum. Ben mecliste olacağım. Pazartesi gelsin. İlgili kişilerle konuşurum. Hallederiz” der. Adam sevinerek evine gider. 

Oradakilerden  biri, siyasetçiye eğilerek:

-“Lise mezunundan kaymakam olmayacağını biliyorsun. Neden bunu ona söylemediniz ?” 

Siyasetçi:

“Şimdi ben olmaz desem, açıklasam; ‘Kırk yılda bir işimiz düştü onu da yapmadı’ diye bana kızar, arkamdan söver . Şimdi ben onu Ankara’da bir bakanlık yetkilisiyle  görüştürürüm . O kişi bu işin olmayacağını söyler. Bu durumda ‘vekilim bizim işimize evet dedi ama bakanlık yetkilileri işimize  takoz koyuyor’ diye ona kızar, ona söver.” 



Bu arada bu hafta baba kahvaltısında işim kolaydı. Afyon köy ekmeği gelmişti. Tavada ısıtıp tereyağı sürüp yedik. Peynirle de harika oluyor. 
“Ne nişadır ister ne kalay. Hepisinden bu kolay”
Velhasıl sevgili okurlarım. Makaleyi iki-üç olayla bağlayıp bu haftayı geçiştirdim. 
Bu ülkenin ve ümmetin Hasanlara ihtiyacı var.
Siz bana bakmayın. “Hasan” olmaya bakın. 
Kalın sağlıcakla.