Karizmatik Kimlik Yerini Şahsiyetsiz ve Basiretsiz Kişiliklere Bıraktı
06 Mayıs 2025, Salı 16:42
Geçen haftaki yazımda kaleme aldığım “Malatyalılık kimliğimizin aşınmasına” dair düşüncelerime genel itibariyle okurlarımız katıldı ve birçoğu yazılanları son derece yerinde buldu; paylaştığım düşünceler ciddi teveccüh ve takdir topladı. Yazdıklarımdan gocunan ve satır aralarında vurguladığım yüzsüz, arsız, yağmacı insanların varlığına katılmayan çok az sayıdaki okuyucunun da olduğunu gördüm. Olsun… Herkes aynı düşüncede olmak zorunda değil. Hayat tarzı ve bakış açısı benden farklı olup farklı düşünen çok az sayıda insan varmış, demek ki…
DEPREMLER KİMLİĞİMİZİ DAHA DA AŞINDIRDI!
Malatyalılık kimliğimizin aşınmasında her ne kadar ekonomik, sosyal ve siyasal sebepler ön planda görünüyorsa da bazı manevi değerlerimizin kaybolması da bu aşınmada önemli derecede rol oynadı. Pandemiden önce oldukça gevşeyen akrabalık ve komşuluk ilişkilerimiz, art arda meydana gelen depremlerle tamamen koptu. Dağılan onlarca köy ve mahalledeki insanlarımız ya şehir dışına göç etti ya da daha önce tanımadığı insanlardan müteşekkil konteyner merkezlerinde mecburi ikametgahlara yerleşti. Komşuluk ve akrabalık bağlarımızın zayıflamasıyla birlikte kültürümüze ait birçok ortak payda, yerini sadece bireysel menfaatlere dayanan ilişkilere bıraktı. Kendinden başkasını düşünmeyen bireylerden oluşan kalabalıklara dönüşen Malatya’mız, deprem sonrası nitelikli insanlarını dışarıya göç vererek daha fazla kimlik aşınmasına uğradı; dışarıdan da vasıfsız göç alarak tamamen gettolaşan bir yerleşim alanı haline geldi. Son depremle birlikte on binlerce birikimli ve eğitimli insanından mahrum kalan Malatya’mız, şehirlilik kültürünü büyük oranda kaybederek tamamen dibe vurdu.
Karizmatik kimlik yerini şahsiyetsiz ve basiretsiz kişiliklere bıraktı
Malatya basınının en önemli kalemlerinden olan Murat Çetin hocamızın yıllardır yazdığı gibi, ehliyet ve liyakat konusunda ciddi bir fakirlik yaşayan şehrimizde genel tablo ne yazık ki daha da derin bir yara halini alıyor. “Gelen gideni aratıyor” sözü tam da memleketimiz için söylenmiş gibi görünüyor. Düşük profilli kimselerce temsil edildiği konusunda eleştiride bulunduğumuz siyaset ve bürokrasi kurumu sürekli kan kaybederken, bir önceki yöneticiden daha çapsız ve vasıfsız olmak adeta gelenek halini aldı. Özellikle Özallı yıllarda ülke siyasetine ve bürokrasisine yön veren Malatya’mızda, mevcut yapıdaki yöneticilerin Malatya’yı bile temsil kabiliyetinden yoksun olmasını eleştirirken, vatandaş olarak kendimize de pay çıkarmazsak haksızlık etmiş oluruz. Bizler de toplum olarak eleştirmeyen, sorgulamayan ve yönlendiren olmak yerine istenilen istikamete yönlendirilen bireyler olmaktan öteye gidemedik. Önümüze konulan isimleri; özgül ağırlığına, birikimine, ehliyet ve liyakat durumuna bakmadan tereddütsüz kabul ettik. Şahsiyetine ve insani vasıflarına dair eleştiri yapmak haddimiz değil, tabii ki… Biz sadece ifa edecekleri görevleri konusunda vatandaş olarak sorgulama ve eleştirme hakkına sahibiz.
Belediye başkanlığı, vekillik, il teşkilat yöneticiliği, kurum amirliği vesaire birçok makam, liyakat ve ehliyeti olanlar tarafından doldurulmak zorundadır. Çok iyi insan olmak, çok geniş bir çevreye sahip olmak ya da manken gibi fiziğe sahip olmak yetmiyor. Çok iyi bir otobüs şoförünü alıp uçak pilotluğu koltuğuna oturtmak ne kadar vahim bir hata ise, saydığım makamlara da hiç ilgisi olmayan birilerini getirmek doğru olmaz; o insanın da yıpranmasına sebep olur.
Ehliyet ve liyakat yetersizliği konusunda Malatya’nın en büyük talihsizliklerinden biri de ne yazık ki sivil toplum kuruluşlarıdır. Başında olduğu oda, dernek ve vakfa en küçük bir katkısı olmadan, sadece koltuk işgal edip üç beş basın bülteniyle dönemi kurtarma derdinde olan bazı yöneticilerin gündeminde Malatya şehrinin yeniden ayağa kalkması pek fazla yer tutmuyor. Lüzumsuz yere o makamları işgal edenlerin derdi sadece bir sonraki seçimlerde vekillik ve belediye yöneticiliği için atlama tahtası gibi görünmektedir. Malatya için gecesini gündüzüne katan STK’ları tenzih ederim; ama liyakat ve birikim yoksunu, silik şahsiyetlere kamuoyu tarafından yeterince prim verildiğini düşünüyorum.
Gelecek Yazı: AVM’ler KONTEYNER’lara karşı MI?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Kemal
06-05-2025 17:20Günümüzün problemi kimliksizleşme.. Tabii bu alanda da oldu bu durum...