dore okulları
Malatya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2428.6
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64353$

Kazakistan’da neler oluyor?

07 Ocak 2022, Cuma 07:18
Kazakistan'da neler oluyor?
 



Kazakistan’da akaryakıt fiyatlarında yapılan artışa yönelik protestolar giderek şiddetini artırarak bir sokak çatışmasına dönüştü. Önce hükümetin istifası ardından ise Cumhurbaşkanının Rusya’dan yardım talep etmesi olayı giderek farklı boyutlara taşıyor. 
Ben burada konunun ekonomik ve iç siyaset ile ilgili yönünden çok uluslararası politika ile ilgili olan taraflarına dikkat çekmek istiyorum.     

Kazakistan Orta Asya’nın belki de en önemli ülkesi. Türkiye’nin yaklaşık üç katı büyüklüğüne sahip.  Nüfusu ise Türkiye’nin dörtte biri kadar. Kazakistan’ın stratejik önemi sahip olduğu maden yataklarından, Rusya’nın uzay üssünden ve Çin- Rusya ve Batı arasındaki geçiş güzergâhında bulunmasından kaynaklanıyor. 

Nükleer silah yapımında kullanılan uranyum madeni açısından Kazakistan dünyanın en zengin ülkesi. Kazakistan dünyadaki toplam uranyum  rezervin %35’ine yakınını tek başına elinde tutuyor.  Bu oranın ABD’de %3, Rusya ‘da ise %5 civarı olduğunu düşündüğümüzde Kazakistan’ın önemi daha iyi anlaşılabilir. Ayrıca dünyanın en eski uzay üssü olan Rusya’ya ait Baykonur da Kazakistan’dadır. Bu üs Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya tarafından 2050 yılına kadar kiralandı. Üssün yakınlarında ise burada çalışan Rus personel ve ailelerinin yaşaması için Tyuratam adında özel bir kent bile kurulmuştur. 

Kazakistan 2019 yılında Nazarbayev’in ani istifasıyla dikkatleri çekmişti. Türk Cumhuriyetlerinin hepsinin otoriter yönetimlere sahip olduğu artık herkesin malumu. O nedenle Nazarbayev gibi güçlü bir siyasi figürün başkanlıktan istifa etmesi şaşılacak bir durum oldu. Nitekim o zamanki yazılarımda bu istifanın arkasında Rusya’nın baskısının olabileceğinden şüphelendiğimi yazmıştım. Zira Nazarbayev, Kazakistan’ı Rusya’nın tesirinden kurtarabilmek ve Türkiye’yi de Orta Asya içinde tutabilmek için herkesten daha fazla çaba harcayan ve ortaya icraat koyan bir başkandı. En önemli hamlesi de 2017’de Kiril (Rus alfebesi) alfabesini bırakarak Latin alfabesine geçmesi oldu. Bu girişim diğer Türk Cumhuriyetleri için de bir fikir verdi. Böylece Türkiye ve Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri arasındaki en önemli kültürel engel kalkmış oluyor. 

Avrasya Ekonomik Birliği’nin fikir babası olan Nazarbayev Türkiye’nin Orta Asya Türk devletleri ile birlikte yürüttüğü çok sayıda projenin de hamisi ve motivasyonu olmuştu. En son Putin’in Nazarbayev’e yönelik övgü amaçlı söylediği “Nazarbayev bir devletin olmadığı Orta Asya’da bir devlet kurdu” sözüne Türklerin Orta Asya’da derin bir tarihi ve devlet tecrübesi olduğuna işaret ederek ciddi anlamda tepki vermişti. Aslında Putin’in sözleri Orta Asya’ya yönelik Sovyetlerin resmi söyleminin tekrarından ibaretti. İşte Kazakistan genel hatlarıyla böyle bir ülke. 

Birkaç gündür Kazakistan’da yaşanan protestoların şiddete dönüşerek önce hükumetin istifa etmesi, ardından da devlet başkanının Rusya’yı müdahaleye çağırmasıyla gözler yeniden Kazakistan’a çevrildi.  Olayların başladığı yer olan Taldikorgan’da öfkeli kalabalığın Nazarbayev’in heykelini devirmeleri de çok dikkat çekici. 

Kazakistan'da yaşananlar Rusya'yı iyi tanıyanlar için şaşırtıcı olmamalı. Sovyet döneminde Rus nüfus bilinçli bir politika olarak civar ülkelere yerleştirilmiştir. Bağımsızlık sırasında ise Rusya'nın bu ülkelerde yaşayan Rus etnisitesinin hamisi olduğu her birine kabul ettirilmiştir. Nitekim Kırımdaki Rusları kullanarak Rusya’nın Kırımın ilhakını bir oldu bittiye getirmesi de bu stratejinin derinliğini gösteriyor. Bu olay en fazla Kazakistan'ı tedirgin etmişti. Çünkü Orta Asya Türk devletleri içinde Rus nüfusun en fazla olduğu ülke Kazakistan’dır. Neticede korktukları başlarına gelmiş oldu.

Putin öteden beri Sovyetlerin dağılmasını son yüzyılın en büyük felaketi olarak esefle niteleyen biri. Nitekim imkanlarını oluşturdukça revizyonist bir politika ile eski itibarını yeniden elde etme çabasında. Bu kapsamda Rusya önce Gürcistan’ı ve Moldova’yı hizaya getirdi, ardından Kırım’ı ilhak etti. “Tavşan’a kaç tazıya tut” politikasıyla Karabağ savaşında parmağı olduğunu düşünüyorum. Nitekim  Azerbaycan’ın zafer sarhoşluğu içinde Orta Asya’da Rus askerinin bulunmadığı tek coğrafyaya iki binden fazla Rus askeri yerleştirmiş oldu. Şimdilerde tam da Ukrayna’ın Dombas bölgesini işgale hazırlanıyor diye herkes endişelenirken Kazakistan’da gösteriler patladı ve Nazarbayev’in yerine gelen Tokayev Rusya’dan yardım talep etti. Böylelikle Rusya’nın Kazakistan’daki askeri varlığının da artması söz konusu olabilir. 

Tüm bu tablo göz önüne alındığında görünen o ki, Rusya Sovyetlerin sona ermesinin ardından çekildiği bölgelere yavaş yavaş yeniden yerleşiyor. Burada dikkat çekilmesi gereken diğer bir nokta ise Türkiye'nin bölgeye yönelik politikalarıdır. Maalesef 1990'lı yıllardan ibaren bu bölgeye yönelik tutumumuz romantizmin ötesine çok az geçebilmişti. "Türk dünyası" kapsamında çok sayıda politika ve etkinlik hayata geçirilmiş olmasına rağmen bunlar bölgede kalıcı sonuçlar üretecek güçten halen yoksun. 

Derin bir hariciye tecrübemiz olmasına rağmen maalesef ayakları yere basan stratejiler geliştiremiyoruz. Çünkü çoğu politikamız konjonktürel popülizmden ibaret kalıyor.