Malatya
11 Ekim, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    41.82
  • EURO
    48.38
  • ALTIN
    5346.0
  • BIST
    10.727
  • BTC
    121572.33$

Sodom ve Gomore Yolunda Sürüklenen Şehir: Malatya

10 Ekim 2025, Cuma 18:37
Sodom ve Gomore Yolunda Sürüklenen Şehir: Malatya

 

BU ŞEHRİN YÜZÜ DEĞİŞİYOR, RUHU KAYBOLUYOR

Bir zamanlar Anadolu’nun incisi, mertliğin, ahlakın, çalışkanlığın ve özellikle inancın şehriydi Malatya… Bugün ise o güzel şehir, adım adım yozlaşmanın, umursamazlığın ve vicdansızlığın girdabına doğru sürükleniyor. Sokağa çıkan herkesin gözünde bir telaş, bir yorgunluk, bir kaybolmuşluk var. Ne esnaf eski esnaf, ne öğrenci eski öğrenci, ne insan eski insan… Ne yöneticide vakar kaldı, ne idarecide basiret… Kısacası herkes birbirine benzeyen bir umursamazlık girdabında savruluyor.

Oysa biz “Malatya düzelecek”, “Malatya yeniden ayağa kalkacak” diyorduk. Depremin yıkamadığı yapıyı, hoyratlık yıkıyor. Ekonomik krizden daha yıkıcı olan şey, ahlaki ve vicdani çürümedir. Çünkü şehirlerin yıkılması taşla, tuğlayla değil; vicdanın çökmesiyle başlar. Şimdi sokaklara bakıyorum… Ne edep kalmış, ne hayâ… Giyim kuşamdan konuşma üslubuna kadar her şeyde bir bozulma, bir kayıtsızlık, bir özsüzlük hâkim.

Dahası, emniyet verilerine göre uyuşturucu kullanımı ürkütücü biçimde artmış durumda. Sokak aralarında, okul önlerinde, parklarda, kafelerde, hatta kimi mahalle kahvelerinde artık bu illetin izleri açıkça görülüyor. Gençliğimizin damarlarına giren zehir, sadece bedeni değil, ruhu da felç ediyor. Küçük yaşta çocuklar “hap” ve “madde” kelimelerini normal bir konuşma cümlesinde telaffuz ediyorsa, orada şehir değil, nesil çöküyor, insan çürüyor, insanlık ölüyor demektir.

Eskiden büyük küçüğe karşı şefkatli ve ilgili, küçük büyüğe hürmet ederdi. Şimdi herkes birbirine bağırıyor; saygı, yerini kibire, sevgi yerini menfaate bırakmış. Anne-baba sözü dinlenmiyor, öğretmenin itibarı kalmamış, imamın vaazı bile hafife alınıyor, hatta dalga konusu yapılıyor. Toplum, sanki ortak bir vicdan yerine herkesin kendi nefsiyle hareket ettiği bir ormana dönüşmüş durumda.

SODOM VE GOMORE: BİR ŞEHRİN YOK OLUŞ HİKÂYESİ

Kur’an-ı Kerim’de, Tevrat’ta ve İncil’de anlatılır Sodom ve Gomore… Lut kavminin yaşadığı, Rabbine isyan eden, ölçüsüzlüğü, edepsizliği ve ahlaksızlığı meşrulaştıran iki şehir. O şehirlerde insanlar, hak ile batılı, helal ile haramı birbirine karıştırmış, fıtrata savaş açmışlardı. Ahlak yerle bir olmuş, kötülük övülür hale gelmişti. Ve sonunda gökten taş yağdı, yer yarıldı, o şehirler yok olup gitti.

Ama o hikâye, sadece binlerce yıl önce yaşanmadı. Her çağda, her toplumda Sodom ve Gomore yeniden dirilir; eğer insan vicdanını kaybederse. Bugün Malatya’nın sokaklarında gördüğümüz o umursamazlık, o pervasızlık, o çirkinliğe övgü; bana o şehirleri hatırlatıyor. Çünkü Sodom’un çöküşü, sadece zina ve sapkınlıkla değil, ahlaksızlığın normalleşmesiyle başlamıştı. Bugün biz de “ne olacak canım” diyerek o eşiğe geliyoruz.

Ne acıdır ki, emniyet kayıtlarına göre şehrin birçok mahallesinde “ev tipi randevu evi” sayısı yüzlerle, hatta binlerle ifade edilir hale gelmiş. Kimileri sessizce bunları görmezden geliyor, kimileri ise meşrulaştırıyor. Oysa bu rezalet, sadece birkaç evin duvarları arasında kalmıyor; bütün şehrin namusuna sürülen kara bir leke haline geliyor. Bir zamanlar iffetle anılan sokaklar, bugün ahlaksızlığın gölgesine teslim olmuş durumda. Yani Malatya, birebir aynı olmasa da, Sodom ve Gomore yolunda hızla ilerliyor.

ESKİ ESNAF YOK, AHLAKLI TİCARET YOK

Malatya esnafı, bir zamanlar sözü senet olan, dükkanını besmeleyle açan, kazancına haram bulaştırmayan insanlardı. Bugün o esnaftan geriye sadece tabela kaldı. Kimisi müşteriyi kandırıyor, kimisi malına değer biçerken kalbini ölçmüyor. Tüccarın dilinde dua değil, çıkar var. Bu şehirde helal kazanç, neredeyse nostaljik bir kavram oldu.

Oysa Efendimiz (sav) buyuruyor:

“Doğru ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyû’, 4)

Ama bugünkü manzaraya baktığımızda, ticaretin bereketi değil, rekabetin kini kalmış. Herkes bir diğerini ezmeye, kandırmaya, aşağı çekmeye çalışıyor. Bu şehir, ahlaklı ticaretin değil, hırsın pazarına dönmüş durumda.

Emniyet verileri de bu durumu teyit ediyor: haksız rekabet, dolandırıcılık, tehdit, gasp ve ekonomik çekişme nedeniyle işlenen suçlar her yıl katlanarak artıyor. Artık “helal kazanç” yerine “hızlı kazanç”, “hakça paylaşım” yerine “rakibini bitirme” kültürü hâkim olmuş. İnsanlar birbirinin kazancına göz dikmiş, komşusunun başarısını çekemez hale gelmiş. Bu da sadece ticareti değil, toplumsal huzuru da bitiriyor.

YÖNETİCİLER, GENÇLER VE TOPLUMUN AYNASI

Bir toplumun yöneticisi, o toplumun aynasıdır. Eğer şehirde yozlaşma varsa, yönetenlerin de vicdanında pas vardır. Malatya’nın yöneticileri, bir kısmı istisna olsa da, artık halkın ruhunu duymuyor. Şehrin sokakları çamur içinde, insanları umutsuz; ama makam odaları sessiz.

Gençlik desen, apayrı bir yara… Üniversite öğrencileri, kimliksizliğin ve özentinin kurbanı olmuş durumda. Ne ilim aşkı, ne değer bilinci, ne hayâ duygusu… Her şeyin yerini “beğenilmek” ve “tüketmek” aldı. Oysa bir şehir, gençliğini kaybederse geleceğini kaybeder. Malatya’nın en büyük depremi, toprakta değil; gençlerin kalbinde yaşanıyor.

Uyuşturucu maddeye, sanal bağımlılığa, kumara ve ahlaksız ilişkilere yönelen gençlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu tablo, sadece bir neslin değil, bir medeniyetin çöküşüdür. Aileler sessiz, öğretmenler çaresiz, yöneticiler ilgisiz… Bu sessizlik, Sodom’un sessizliğidir. Çünkü Lut kavmi de aynı şekilde “herkes kendi işine baksın” diyerek helak olmuştu.

MALATYA’YI SODOM VE GOMORE’YE DÖNÜŞTÜRMEYELİM

Artık bir uyarı zamanı geldi. Malatya’nın asıl meselesi ekonomi, siyaset veya inşaat değil; ahlak meselesidir. Çünkü şehirleri imar eden beton değil, inançtır. Eğer biz değerlerimizi koruyamazsak, ne kadar bina dikersek dikelim, bir ruh inşa edemeyiz.

Sodom ve Gomore, sadece bir tarih değil; bir uyarıdır. Lut kavmi yok oldu, ama Lut’un çağrısı hâlâ yankılanıyor: “Ey kavmim! Allah’tan korkun, edep üzere yaşayın.” Biz bugün o sesi duymak zorundayız. Yoksa Malatya’nın kaderi, sadece depremin değil, vicdansızlığın enkazı olur.

Bu şehir, yeniden ahlakla, imanla, toplumsal örf ve edetlerimizle, edeple, saygıyla ve vefa ile ayağa kalkmadıkça; ne yöneticisi düzelir, ne esnafı bereket bulur, ne gençliği umutlanır. Çünkü çürümenin ilacı para değil, imanın dirilişidir.

UNUTMAYIN,

Sodom ve Gomore’yi yıkan taşlar gökten yere değil, insanların vicdanına yağmıştı, yer yarılınca vicdanları içine almıştı; Malatya’yı kurtaracak olan da yine vicdandır…

SAYGILARIMLA.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.