dore okulları
Malatya
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    64348.668$

Maziden bir yaprak; Bazen gülüyor bazen ağlıyorum

26 Aralık 2023, Salı 19:37
Maziden bir yaprak; Bazen gülüyor bazen ağlıyorum

Bu fotoğraf 1 Ekim 2016 tarihinde (Tam 7 yıl evvel)  çekildi. Gündüzbey’de gezerken, Gever civarında bir evin bahçesinden duman tütüyordu, muhtemelen eski komşularımız ekmek pişiriyordu. Kendi köyüm olduğu için evlere rahat girip çıkıyorum, gerçi hoş, başka köylerde de öyle rahatım. İçeri girer girmez, beni tanıdılar. Hepsi de annemin yakın arkadaşları… Şimdi isimlerini tam hatırlayamıyorum. İçlerinden biri Zekeriya Sağlam’ın annesi… Ama ismini unuttum. Şimdi hangisi yaşıyor, hangisi vefat etti, inanın bilmiyorum. 

 “Bu bizim Bıldıkgilin Keziban’ın fotoğrafçı oğlu Alişan (Selim) değil mi?” dediler. Bizim köyün kadınları çok maharetli, sıhhi ve çalışkandır, komşu dayanışması en üst düzeydedir. Birazcık dedikodu yaparlar ama bu kadarcık kusur kadı kızında da olur. 

Hemen beni ocağın başına oturttular. Daha önce de söylemiştim size, köyleri gezerken mutlaka bana iş yaptırırlar sonra fotoğraf çektirirler. Ben de epeyi ekmek pişirdikten ve (laf aramızda birkaç tanesini yaktıktan sonra) sıra fotoğraf çektirmeye geldi. Oradaki bir teyzeye makineyi verdim, ayar yaptım, tarif ettim, işte bu düğmeye basacaksın, dedim. 
Ben de hemen ocağın başına geçtim ve “Hadi çek” dedim. İşte o fotoğraf bu fotoğraf… 

Hem çalıştık, hem fotoğraf çektik hem de birazcık sohbet ettik. Hep annemi sordular. Ki annem tarafı (Bıldıkgil) Gündüzbey’de en fazla malı mülkü, bağı bahçesi olan bir kabileydi.  Durumları çok iyiydi. Babam tarafı da (Şeyh Osmangil)  öyle idi, yani iki dedem tarafının da benim çocukluk yıllarımda değerli yerlerde bahçeleri vardı. Ki biliyorsunuz, Gündüzbey’de bahçe sahibi olmak ne demek! Ama işte rahmetli babam mala mülke önem vermezdi, benim gibi dünyalık defterini erken kapatmıştı. Hep memleket sevdasına harcadı parasını, zamanını, emeğini… Bir çöpü olmadan göçüp gitti rahmetli babam… Ben de ona çekmişim, elimde makine o dağ senin o köy benim dolaşıp duruyorum, bir derviş gibi… Gören de zanneder ki, keyfinden geziyor… 

Neyse, laf nereye geldi, ha evet, kimin eviydi hatırlamıyorum ama Gündüzbey’de Gedik mevkiindeki eski komşularımızın evinde sacda, odun ateşinde, tertemiz bir ortamda yufka ekmeği pişiriyorduk.

Şimdi bu evin yerinde yeller esiyor, deprem bu evi de, evin içinde yaşayanları da, köyü de alıp götürdü. Her biri bir yere dağıldı, kim nerede nasıl yaşıyor, hiç kimse bilmiyor. 
Eski fotoğraflar insanın aklını başından alıyor, hele depremden sonra, hangi fotoğrafı görsem, hayaller alemine dalıyor, bazen ağlıyor, bazen gülüyorum, gülüyorum ama acı acı…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.