dore okulları
Malatya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2417.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66196.09$

Mesire yerlerimiz

17 Kasım 2021, Çarşamba 09:15
Mesire yerlerimiz
 


       



       Hey gidi günler hey, 
       Her şeyin değiştiği gibi, yıllar önce pikniğe gidip eğlenip güldüğümüz hoşça vakitler geçirdiğimiz mesire yerlerimiz de, piknik anlayışımız da değişti.
       Eskiden gidilen mesire yerlerinin başında Kernek gelmekteydi. Bahar aylarında patlayan kaynak suyuyla, yeşiliyle, ağacıyla tam bir mesire yeriydi.
        En büyük özelliği de şehrin içinde olması ve ulaşım kolaylığıydı.
         Bir diğer önemli mesire yerimiz Sürgü Takaz'dı.
         Eskinin bir güzelliği de tüm mahallenin cümbür cemaat pikniğe gitmesiydi. Şimdiki yeni yetme çağalara mahallenin tümünün, analarımızın, bacılarımızın, babalarımızın, dedelerimizin hep birlikte hem de üstü açık kamyonla Sürgü'ye Takaz'a gittiğini söylesem inanmazlar ellaham...!
        Kamyonlar bir nevi toplu taşıma aracı görevi ifa ederlerdi. 
       Orduzu Belediyesine ait burunsuz Fiat marka kamyonun kasasına ahşaptan karşılıklı iki uzun sıra yapılıp, yaşlıları bu sıralara, genç ve çocukları da ortaya serilen hılalar üzerine oturtarak Orduzu - Malatya yolculuğunun havadar bir şekilde, mavi gökyüzü seyredilerek yapıldığını hatırlarım!
        O zaman piknik demek şimdiki gibi mangal demek değildi, bir kamyon insana mangal yakmak her babayiğidin harcı değildi zaten. 
        İmece usulüyle yiyecekler yapılır, analarımız hünerlerini gösterir, pastalar, börekler, haşlanmış yumurtalar, sarmalar, dolmalar, kuru köfteler, patatesler ve daha neler neler yapılırdı.
        Ekose desenli örtüler yeşil çimen üzerine serilir, herkesin getirdiği yiyecekler sofraya yayılırdı. Bazı büyükler Takaz'a varınca, hemencecik üstünü çıkarır, altına kırmızı çizgili pijamasını çeker, üstünde de göbeğini gösteren dar bir atletle piknik alanında arz-ı endam ederdi...!!! 
       Büyüklerin bazısı genellikle yemeği yedikten sonra biraz gazete okur, sonra derin bir uykuya dalardı. Top oynayanlar, ip atlayanlar, tavla oynayanlar, fanti oynayanlar, birdir bir oynayanlar, uçurtma uçuranlar, Takaz'ın sıradan görüntüleri olurdu.
        Ya, o yüksek rakımıyla, buz gibi hava ve suyuyla tercih ettiğimiz, şimdilerde bu özelliğinden uzaklaşmış ve bir yerleşim birimi olmuş olan "Venk" maalesef artık sadece hafızalarımızı süsleyecek.
        İnsanların at arabalarıyla çıktıkları, tarihi kilisesiyle ünlü "Venk"...
        Beyler deresi, Horata, İnek Pınar'ı, Şahnahan DSİ regülatörü, Kapılık, Çatlak, geçmiş yıllarda mesire yeri olmanın tüm özelliklerini taşırken bugün bu özelliklerinden oldukça uzaklaşmış durumdalar.
         "Yerli deliye gorucuğ nede" diye söylediğimiz hem  yatır hem de piknik alanı olan bölge hala bu özelliğini korumaktadır.
         Orduzu beldesindeki tarihi Çınar'ın olduğu yer de bugün belediye sosyal tesisi olarak hizmet vermektedir.
          Hey gidi günler hey, yıllar önce en önemli mesire yeri Kapılıktı. 
          Nereden nereye geldik, yahu gerçekten güzel günlerdi o günler, insanların beklentileri çok yüksek değildi, en küçük şeyden mutlu olunuyordu.
          Örnek mi;
          Rahmetli babam, Malatyaspor'da yönetici ve bir sezon açılışı, yıl 1968. 
          Babam  bir kaç tane tava yaptırdı, üç beş tane de karpuz aldırdı, ha... loş ekmeği de unutmayalım. Futbolcular ve ben Kantarcı Turizm otobüslerine doluşarak "sezon açılışı" için Kapılığa gittik. Tavalar ve karpuzlar yendi, yeni sezon için dualar edildi ve böylece sezon açılışı tamamlandı...
          Hepsi bu...
           Son dönemin, şaşaalı sezon açılışlarına hepiniz şahit oluyorsunuz, en ufak bir benzerlik var mı?
            Şimdi popüler bir mesire yeri olan, Orduzu Pınarbaşı o günlerde diğer saydığım yerler kadar popüler değildi.
             Orduzu'luların yağmur duası yapmak için buraya geldiklerini hatırlıyorum.   
             Yağmur duası için, kapı kapı dolaşılıp, kimi kapıdan bulgur, kimi kapıdan yağ toplanır, durumu çok iyi olanlar bir veya iki davar verirlerdi. Bu malzemeler eşeklerin sırtına yüklenir, davarlar, eşekler ve insanlar ilahiler eşliğinde Pınarbaşı'na gelirlerdi. Davarlar kesilir ve kadınlar kollarını çemürleyerek işe girişirlerdi. 
            Gülüşügünen yapılan ve yenen etli pilavdan sonra, yağmur yağması için dualar edilir, mutlu ve huzurlu bir şekilde evlere dağılınırdı.
              Hep demiyor muyum, eskinin her şey natureldi, samimiydi diye, bir de şimdi yapılan yağmur dualarını düşünün ve arada benzerlik var mı? Bakın bakalım.
               Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...