dore okulları
Malatya
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2403.2
  • BIST
    10260.35
  • BTC
    62280.57$

Nedir kıymeti insanın adresi yoksa?

12 Ekim 2023, Perşembe 09:51
Nedir kıymeti insanın adresi yoksa?

“Yurdu yoksa

Bayrağı yoksa

Nedir kıymeti insanın?

Evet nedir kıymeti insanın

Adresi yoksa …”

Mahmut Derviş'i çokça hatırlarım Filistin söz konusu olduğunda. Çünkü sürgünde vatanına hasret ölmüş ve şiirlerinde hep vatanına hasret dizeleri ayaklandırmıştır. Onun dizeleri koşar adım vatanına gider hep.

Kudüs’ü ve daha pek çok Filistin şehrini ziyaret ettiğimde yirmili yaşların başında üniversiteyi yeni bitirmiş biriydim. Zihnimde ve hatıralarımdaki Kudüs’e kavuşmuştum. Hiç unutmuyorum elimizde bavullarımız dört arkadaş Mescidi Aksaya koşarak varmıştık. Ve avlusuna vardığımızda gözyaşlarımız sel olmuştu. O heyecanı ve o anı hayatım boyunca unutamam. Çünkü hafızamda Kudüs ve Mescidi Aksa öyle diri öyle manalı idi ki. O yaşlar elimde olmadan dökülüyor o sevgi tüm benliğimi kuşatıyordu. İlk kıblemize varmanın o kutsal beldeyi görmenin sevinci içindeydik.

İsrail’in birkaç gündür başta Gazzeli Müslümanlar olmak üzere Filistin halkına reva gördüğü zulmü bu kısa yazıya sığdıramam elbette. Ancak orada geçirdiğim zaman zarfında şahit olduğum birkaç olay belleğimde capcanlı duruyor hala.

Kudüs’ü ziyaret edenlerin bildiği üzere Hudut kapısına geldiğinizde İsrail’in o soğuk yüzüyle hemen karşılaşıyorsunuz. Sırada beklerken başlıyor çile. Biz bir kenarda beklerken sırada bulunanları gözlemlemiştim. Çoğu Filistinli olan insanlara çıkarılan zorlukları hemen fark edebiliyorsunuz. Birkaçıyla konuşmuştuk. Ve kendilerine yaşatılan zorluklardan bahsetmişlerdi.

Gidenler bilir Kudüs’ün kozmopolit yapısı kendisini hemen ele verir. Müslümanları ve Yahudileri hemen fark edersiniz. Kudüs’ün dar sokaklarında ilerken burada hala zamanın ölmediğini ve sanki bir anda donduğunu söylemiştim arkadaşlarıma. Bu şehrin sokaklarından tüm dokusunu okuyabilirsiniz. Bir yanda namaza yetişmeye çalışan Müslümanlar. Ve diğer yanda başlarındaki remzleri, kipalarıyla Yahudiler. Küçük dükkanlarında oturmuş yaşlı amcalar, pazarlık yapan teyzeler. Çarşıya sinmiş çok güzel bir eski zaman kokusu…

Sokakların dili olsa da konuşsaydı bizimle keşke. Müslümanlar ve tüm ziyaretçiler Mescide girmek için kontrolden geçmek zorunda. İlk gün tam olarak bilmediğimizden ağlama duvarının olduğu kısma geçmiştik. Burada İsrailli askerler vardı. Tutsak edilmenin en büyük göstergeleri olan bu askerlerin burada ne işi var demeden edemiyorsunuz. Çünkü bütün duygularınızı alt üst etmeye yetiyorlar. Birkaç kere de namaza giderken durdurup “Müslüman mısınız?” diye sormuşlardı. Ve istedikleri gibi adım başı istedikleri insanı durdurup sorular sorabiliyorlar.

İlk gün gittiğimizde Aksaya kavuşmanın heyecanıyla yüzümüz gülüyordu. Duygularımız coştuğundan olsa gerek bir an olsun bir şeyleri unutmuştuk sanırım. İsrailli askerler çantamızı kontrol etmemiş sadece birkaç soru sormuşlardı. Daha sonraki günler Filistin halkının yaşadığı sıkıntılara birebir tanık olunca suratım asılmıştı büsbütün. İnsanların arasına duvar örmekle kalmamışlardı sadece. Ben bu muameleleri sadece okuyarak ve yakından takip ederek öğrenmiştim. Ama insanların renkli kartlarla (mavi-yeşil) farklı muamelelere maruz kaldıklarını yakından görmek ise bana Filistin halkının nasılda zor şartlar içinde yaşadığını birebir görme fırsatı vermişti. Bu sebepten suratım asıktı daha sonraki bir gün namaz için mescide gittiğimizde, gayri ihtiyari onları görünce söylenmeye başladım. Diğer arkadaşlarımın çantasını açmamasına rağmen, bana şüpheli gözlerle bakıp çantamın altını üstüne getirmişti kontrol noktasındaki bir asker. Çektiğimiz fotoğrafları bize silah doğrultarak silmemizi istemişti başka bir asker. 

Ramallah’ı gördüm. Utanç duvarının başladığı noktayı. İnsanlar hala utanabilirler miydi? “Arun aleyküm” diyen Filistinli küçük kızın feryadı o duvarın önünde bambaşka bir gerçeklik kazanıyordu. Ve utanç denilen şey o duvarın altında kalmıştı çoktan. Evet tüm bunlara karşı suratta mı asamayacaktık peki?

“Surat asmak hakkımız” adlı kitabında İsmet Özel “Gücün yetiyorsa hükmet, ama gücün yetmiyorsa üzerindeki hükümranlığa rıza göster. İşte batı burjuva medeniyetinin telkin ettiği ahlak, dönüp dolaşıp karar kıldığı ideoloji budur. Ve yine ekliyordu. “Her şeyin bir fiyatı vardır. Size huzur verdim diyenler bizden ne aldıklarını da söylesinler. Onların sahte huzurlarıyla avunmadığımızı, çanak yalamaktan hoşnut olunamayacağımızı ve surat asmak hakkımız dediğimizi bilsinler.”

Evet kesinlikle surat asmak hakkımız. Ve bundan fazlasını yapmak için mücadele etmek de vazifemiz. Filistinlilerin geniş gönülleri kadar beklentileri de var bizden. Sadece Türkiye’den geldiğimizi bilmeleri bile umutlandırıyor onları. Buralara gelin, ihmal etmeyin bizleri diyorlar. Ve gerçekten birebir tanık olduğum için söylüyorum bizlerden çok şey bekliyorlar. Bugün tüm dünya Müslümanları olarak Kudüs konusunda aynı hassasiyetlere ve farkındalığa sahip olmak zorundayız. Yıllardır tarih adı altında Müslümanı Müslümana ezdiren, ayıran safsatalardan uzak durmalıyız. Filistin tarihini geniş bir perspektiften okumalı ve çocuklarımıza Kudüs bilinci vermeliyiz.

Çünkü Kudüs Müslümanlarındır.

Ve Kudüs Filistin’in başkentidir.

 


 

Yorumlar

  • yorum avatar
    Leyla
    12-10-2023 23:48

    Güzel yazınız, hassasiyetiniz bizi duyarlı olmaya davet ediyor.Hakikat ile safsatayı birbirinden ayıracak feraseti nasıl kazanacağız Selma hanım? Bu konuda da bize yardımcı olabilirmisiniz?

  • yorum avatar
    Elif Erdem
    12-10-2023 11:16

    Çok güzel bir yazı, kaleminize, gönlünüze sağlık..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.