dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2498.1
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63914.118$

ÖZNUR ÇALIK’A DA HAKSIZLIK ETMİYEYİM!..

19 Nisan 2021, Pazartesi 08:46

-Vekil ve Rektör kardeşlerin benzer “abartılı” sözleri neydi?

-Malatya Turgut Özal Üniversitesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı hemşerimiz Turgut Özal'ın 28. Vefat yıldönümü sebebiyle yapılan programda, “göz tırmalayan” akışın detaylarında neler vardı?

- Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen gri pasaportla insan kaçakçılığı konusu, sadece Malatya Yeşilyurt belediyesinde olmuş gibi bir algı oluşturuldu. Maalesef bu algının oluşmasının iki mimarının(!) da Malatyalı olduğunu biliyor musunuz?

-"Birlikte çalıştığı kişilerin sadâkatini önceleyen yönetici, günü kurtarır; liyakâtini önceleyen ise tarihte kalıcı izler bırakır..." sözü kime ait?

-Adı insan kaçakçılığıyla anılan Yeşilyurt Belediye başkanı Mehmet Çınar ne yapmalı?

- Malatya'nın onca problemi varken, yazılabilecek onca konu varken, ajans haberciliğinden öteye gidemeyen ve ortalıkta gazeteciyim diye gezen Malatya basınına, ne tür malzeme çıktı?

-Fitre ve zekatta dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

-Haftanın karikatüründe, kimler var?

 

1_4

Hasbihal köşemizi takip edenler bilir; Yazdıklarıma olumlu ya da olumsuz tepki gösterenleri ayırt etmeden cevaplamaya gayret ederim.  Geçtiğimiz hafta bu köşede “ABARTMAYI ÇOK SEVİYORUZ VESSELAM!..” başlıklı bir kaç kelam etmiştim. Emekli amirallerin gece yarısı yayınladıkları sözde bildiri, özde darbe çağrısına verilen tepkilerden birinin abartılışını konu etmiştim. Söz konusu yazımda “Malatya Turgut Özal Üniversitesi de tepki koyan kurumlardan biriydi. Lakin bu tepki mesajında iki şey dikkatimi çekti. Diğer bütün üniversitelerin tepki mesajında sadece üniversite ismi yer alıyordu. Yani mesajın altında Rektör, Senato vs. kimsenin ismi yoktu. Turgut Özal Üniversitesi'nin mesajında Rektör Aysun Bay Karabulut ismi dikkatimi çekti.” demiştim. Yazının devamında, “İkinci bir husus mesajın içeriğiyle ilgili. Mesaj içeriği; "Üniversitemiz, 15 Temmuzda olduğu gibi, bugünde ülkemizin yanındadır." şeklinde bitirilmiş. 15 Temmuz menfur darbe girişimi 2016 yılında yapıldı. Malatya Turgut Özal Üniversitesi 2018 yılında kuruldu. 2018 yılında kurulan bir Üniversite, 2 yıl önceki bir olayda nasıl taraf olur ki? Dedim ya, abartmayı seviyoruz. Ha eğer mesaj, sadece Rektör Hanımın ise "Üniversitemiz" demek doğru olmaz. Öyle olunca da sanki üniversite rektörden ibaretmiş gibi algılanır.” ifadelerini kullanmıştım.

Bu tespitim sebebiyle, bazı dostlarım beni aradı. AK Parti MKYK üyesi ve Malatya milletvekili Öznur Çalık'ın, “28 Şubat'ta tankların önünde dimdik durmuş biriyim” sözlerinin de aynı abartıda olduğunu söyledikten sonra “İki kardeşten benzer abartılı sözlerin kamuoyuna aksetmesi, tesadüf mü?” şeklinde sual ettiler.

Öznur Hanım ile ilgili bu konuya daha önce dikkat çekmiştim. Öznur Hanım da yaptığımız bir görüşmede, kendisinin askerlik sanatını bilmediğini ve 28 Şubat'ta kendi iş yerlerinin hemen yanında panzerlerin bulunduğunu, panzer ile tankı karıştırdığını  söylemişti.

Bunu da belirtmesem Öznur Çalık'a haksızlık etmiş olurdum.

2_3

BİR HELALDİR İŞİMİZ, BİR HARAM!
 

Bir elde kadeh, bir elde Kur'an;

Bir helaldir işimiz, bir haram!

Şu yarım yamalak Dünya'da,

Ne tam kafiriz, ne tam Müslüman! 

Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı hemşerimiz Turgut Özal'ın 28. Vefat yıldönümü sebebiyle, Malatya Turgut Özal Üniversitesi tarafından tertip edilen kongreyi, Youtube üzerinden izlerken, bir anda Ömer Hayyam'a atfedilen yukarıdaki rubai aklıma geldi.

Özal, ismi verilen üniversitedeki programın başında saygı duruşu yapılıp, ardından İstiklal Marşı okundu. Hemen peşi sıra da Malatya İl Müftüsü bir aşr-ı şerif okudu. Özal için okunan Yasin-i Şerif ve hatimler için de duada bulunuldu. Buraya kadar her şey çok güzeldi. Kur'an tilavetinin hemen ardından canlı müzik dinletisi gelince, aklımdan geçen de yukarıdaki rubaiyi düşündüm. Meryem Ana'yı Anma Etkinlikleri dışında daha önce hiçbir anma programında görmediğim; çiçeklerle süslenmiş, ortasında Özal'ın fotoğrafı olan bir masa, Özal'ı tanıtan kısa filmde Özal'ın fotoğrafının etrafında yanan mumlar, müzikli anmalar... Hepsi Hristiyan ritüelleri. Bunları yapanların bilinçli yaptıklarına inanmak istemiyorum. Özenti kokusu alıyorum bu olanlardan. Özal'ın aziz hatırasına zarar verildiğinden eminim. Özal'ı "Anmak" ya da anmanın ötesinde "Anlamak" ve yeni nesillere tanıtmak, oldukça güzel bir şey. Bir de bu batı özentisi olmasa!..

3_2

SADECE YEŞİLYURT'TA OLMUŞ GİBİ BİR ALGIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ 

Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen gri pasaportla insan kaçakçılığı konusu, sadece Malatya Yeşilyurt belediyesinde olmuş gibi bir algı oluşturuldu. Maalesef bu algının oluşmasının iki mimarı(!) da Malatyalı. Bunlardan birisi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba; diğeri ise Habertürk yazarı Sevilay Yılman (Yükselir). Kaldı ki gri pasaportla insan kaçakçılığı  yapmak, devletin bu konudaki ihmalini gösterirken, konuyu sadece Malatya ve Yeşilyurt Belediyesi ile kasten ilişkilendirmek, ayıbın daniskası olsa gerek. Bunu yapanların ise Malatyalı olması, tam bir fecaat! Şimdi sorum şu: Bu iki zevat Malatyalı mı?

Her gün whatsappta “Bu gün Malatya'da kaç kişi vefat etti?” şeklinde bir durum yapıyorum. Erzincanlı bir arkadaşım bu duruma karşılık “Bu gün Malatya'da kaç kişi  Almanya'ya kaçtı?” diye bir soru sorunca, hayli utandım. Maalesef bu algıyı oluşturanların başında gelen Sevilay Yılman, Yeşilyurtlu!.. 

EHLİYET VE LİYAKAT... İLLA LİYAKAT! 

"Birlikte çalıştığı kişilerin sadâkatini önceleyen yönetici, günü kurtarır; liyakâtini önceleyen ise tarihte kalıcı izler bırakır..." Büyük Selçuklu'nun devlet teşkilatını oluşturan Nizamulmülk'ün ünlü kitabı Siyasetname'de yazılıdır bu kural. Yeşilyurt Belediyesi'yle gündeme getirilen ve 60'tan fazla belediyenin karıştığı "Gri  Pasaport" olayı, yukarıdaki sözleri aklıma getirdi. Belediyelerin neredeyse tamamı, ehliyet ve liyakât üzere değil, sadâkat üzere teşkilatlanmışlardır. İdarecilerin büyük kısmı özel sektörden getirilen, ya belediye şirketinde çalışan ya da Belediye Kanunu kapsamında sözleşmeli olarak istihdam edilen kişilerden oluşur. Bir gün dahi devlette memuriyeti olmayan bir kişi, belediyelerde kolaylıkla başkan yardımcısı veya birim müdürü olabilir.

Ak Parti'nin iktidar sürecinde özel sektörden kalifiye eleman transfer edebilmek için, üst düzey idareciler de aradığı bir şart var. Sadece 5 yıl herhangi bir yerde sigortalı olmak şartı. Hal böyle olunca,  ehliyet ve liyakat denilen mekanizma yok olmakta.

Önceleri belediyelerde gördüğümüz yanlışlıklar, yavaş yavaş bütün kurumlarda karşımıza çıkıyor. Sadâkatin öncelendiği kurumlarda işleyiş; "Başkan dedi yap” “Müdür dedi yap” “Rektör dedi yap” veya “Amir dedi yap" halini almıştır. Bu işleyişte aleyhte duran kişiler; "Seni oraya ben getirdim, sen misin bunu yapmayan! Sana gününü gösteririm" gibi bir muameleye maruz kalmaktadır.

Halbuki olması gereken; kanunen yapılması gereken bir işi yapmayan kişiye yol vermek, kanunen yapılmaması gereken işi yapmayana da teşekkür etmektir. Fakat adına "Sadâkat" denilen mekanizma devreye girince, yanlış işi yapmayan kişi, "Bu bizim başarılı olmamızı istemiyor!" beyanıyla hedef tahtasına konulmaktadır.

Yeşilyurt Belediyesi'nin merkezine oturtulduğu “Gri pasaport olayı”na dönecek olursak; Belediye ekibinin ehliyet ve liyakat konusunda yetersiz olduğu aşikar! Bu kadar sırıtan bir konuda bir kişi çıkıp “Belediye Başkanını uyardı mı?” bilmiyorum. Ya da “Uyarmak isteyen engellendi mi?” onu da  bilmiyorum. Bütün partilerin meclis üyelerinin bu işe "Evet" demiş olmaları, hepsinin ikna edildiği anlamına gelir. Muhtemelen Başkan Çınar da ikna edildi. Ya da bazı bilgiler kendisinden saklandı. İşte saklanan bir bilgi varsa, bunu yapanın ortaya çıkarılması ve hakkında gerekenin yapılması Çınar'ın görevidir.

Konunun diğer tarafları olan kamu kurumları ciddi bir teftişten geçiyor. Olayın adli boyutu Savcılık ve Emniyet tarafından soruşturuluyor.

Türkiye genelinde 60'dan fazla belediyenin karıştığı bu skandalın, sadece Yeşilyurt Belediyesi'ne yıkılmak istenmesi de ayrı bir vicdansızlıktır! Türkiye'nin en çok çalışan belediyelerinden biri olan Yeşilyurt Belediyesi'nin sürekli bu olayla anılması haksızlıktır. Umarım yaşanan bu hadise, bütün belediyelere hatta bütün kurumlara ve hükümete ders olur da ehliyet ve liyakat sistemini yeniden inşa ederler. Aksi halde bu ve buna benzer hadiseler şekil değiştirerek devam eder.

NOT: Basına da Malzeme Çıktı! 

Malatya'nın onca problemi varken, yazılabilecek onca konu varken, ajans haberciliğinden öteye gidemeyen ve ortalıkta gazeteciyim diyenlere iyi malzeme çıktı. Yeşilyurt Belediyesinde yaşanan "Gri pasaport" olayı, bu tür kifayetsizler için iyi bir malzeme. Her gün bu konuyla yatıp bu konuyla uyananlar var. Evirip çevirip servis ediyorlar. 

5_2

“FİTRE”DE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR 

Ramazan-ı Şerif gelmiş, hoş gelmiş, Cennete kazanmış olarak bayramı da görürüz inşallah. Zekat ve sadaka konusunda hassasiyetin arttığı bir aydayız. Ramazan-ı Şerif ile birlikte orucu ve fitreyi de hatırlıyoruz. Her sene sorulan sorular, her sene cevaplansa da yine de tereddüt ortaya çıkıyor. Bu tereddütleri ortadan kaldırmak için, küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Fitrenin miktarı hadisle belirlenmiştir. (Yeni icat ve görüşlerle dini bozma gayretine girenler de oluyor maalesef) Fitre 4 üründen belirlenir. Bu 4 ürün, arpa, buğday, üzüm ve hurmadır. Kişi kendi maddi imkanlarına göre bunlardan birisiyle fitresini verir.   İşte fitre miktarları:

Peygamberimiz (s.a.v.)'in emriyle: BİR SA': (Dört Avuç Olarak)

Arpa, buğday, kuru üzüm ve kuru hurma olarak 4 şeye göre tespit edileceğini buyurmuştur.

Bir sa (Dört avuç) işlenmiş buğday yaklaşık bir buçuk kilodur. Buğdayın kilosu 5 lira olduğuna göre bir buçuk kilo buğday  7 buçuk liradır. (NOT: Hanefilerde (Yarım sa) buğday verilir. O da: 3 lira 75 kuruş eder)

Bir sa arpa, yaklaşık 1 buçuk kilodur. Arpanın kilosu 2 buçuk lira olduğuna göre; 3 lira 75 kuruş eder.

Bir sa kuru üzüm 20 lira ile 35 lira arasındadır.

Bir sa kuru hurma 20 lira ile 70 lira arasındadır.

Kısaca bu seneki fitre miktarı 3 lira 75 kuruş ile 70 lira arasındadır. Herkes kendi imkanı nispetince fitresini verebilir. İsteyen daha fazlasını da verebilir.

Bu konuda son söz olarak bir hatırlatmada bulunmak isterim. Şahsımın Diriliş Postası Gazetesi'nde haftalık yazılarımın bu haftaki konusu Zekat konusunda nelere dikkat etmemiz gerektiğiyle ilgiliydi. “Zekâtının nereye gittiğini biliyor musun?” başlığıyla yayınladığımız yazıda, zekatımızın Haham ve Papazların kurduğu sisteme gittiğini anlatıp uyarmıştım. İstifade etmeniz temennisiyle...

Selam ve dua ile
Fiemanillah