dore okulları
Malatya
05 Mayıs, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    38.55
  • EURO
    43.88
  • ALTIN
    4035.0
  • BIST
    9.176
  • BTC
    96093.639$

Pıhtı Attıysa Sebebi Var!

04 Mayıs 2025, Pazar 20:09
Pıhtı Attıysa Sebebi Var!

Ali Bakan…

Geçtiğimiz günlerde ciddi bir rahatsızlık geçirdi.
Doktorlar dedi ki:
“Beynine pıhtı attı.”

Ben gazeteciyim.
Merak ederim.
Sorarım.
Durduk yere pıhtı atar mı beyin?

Bakın, sebebi çok açık:

Sami Er’in dır dırı…
Abdurrahman Babacan’ın gır gırı…
İnanç Siraç Kara Ölmez Toprak’ın vır vırı…
Ve İhsan Koca’nın tın tını…

Hepsi sırayla Ali Bakan’ın sinir sistemine giriş yaptı.
Biri kulaktan girdi…
Biri gözden battı…
Biri damardan dolaştı…
En sonunda beyin dedi ki:
“Ben bu ekiple çalışmam!”

Ve bastı pıhtıyı…

Ali Bakan iyi adam.
Empatiyle çalışıyor.
Vatandaşı dinliyor.
Sokağı terk etmiyor.
Siyaseti temsil değil, temas olarak görüyor.

Ama…

Sen bu adamı al…
Malatya’nın kendi içindeki siyasi enkazına göm.
Çalışanı yalnız bırak…
Kulisçiyi güçlendir…
Vekili susturamazsın…
Belediyeyi hizaya getiremezsin…

O zaman beyin de çıkar der ki:
“Yeter ulan!”

Ve hâlâ ne yapılıyor?

“Geçmiş olsun” mesajları…
“Dualarımız seninle” paylaşımları…
Ama bu adamın neden bu hale geldiğini konuşan yok.

Ali Bakan iyileşecek.
Dönecek.
Kaldığı yerden devam edecek.

Ama siz?

Sami hâlâ dır dır mı edecek?
Abdurrahman hâlâ gır gır mı yapacak?
İnanç hâlâ vır vır mı sallayacak?
İhsan hâlâ tın tın mı bakacak?

O zaman…

Bu pıhtının adı kader değil,
İhmaldir.
Yük değil,
Vebaldir.
Ve susmak…
Ortaklıktır.

BİR KARIŞ TOPRAKLA BAŞLAYAN KADIN

Vaktiyle Pütürge’den bir kadın çıktı…

Ne yüksek sesle yürüdü,
ne büyük laflar etti.
Ama nereye gitse izi kaldı,
nereye dokunsa izi derinleşti.

Sadece Meclis kürsüsüne çıkmadı,
Malatya’nın kalbine de yerleşti.

Yirmi yıl boyunca siyasetin tam ortasında dimdik durdu.
MKYK’daydı…
Genel Başkan Yardımcısıydı…
Siyaset masasında susan değil, konuşan kadındı.

Ve sonra bir gün sahneden çekildi.
Ama sadece sahneden…
Siyasetten değil.

Çünkü onun adı Öznur Çalık’tı.

Bazıları “emekli oldu” dedi.
Bazıları “görevden alındı” sandı.
Bazıları da “bir daha dönmez” diye notunu düştü.

Ama unutulan bir şey vardı…
O bir Pütürgeliydi!

Yani sabretmeyi bilirdi.
Geriye çekildiğinde pes etmek için değil,
sıçrayışın mesafesini hesaplamak içindi.

Bir zamanlar Pütürge’de bir hemşerisi,
devlette söz sahibi bir isme çıkmış demiş ki:
“Bana bir karış toprak yeter…”

Yan masadan bir Akçadağlı,
burnunun ucuyla gülümsemiş,
“Bir karış toprakla ne yapacaksın ki?” demiş.

Cevap netmiş:
“Öne yürürüm,
sağa esnerim,
sola meylederim,
arkaya gerilerim…
O bir karışı memleketin kaderine çeviririm!”

Ve şimdi…
O küçümsenen karışlık azim,
yeniden Ankara’nın rotasını kıpırdatıyor.

Öznur Çalık, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
Sosyal ve Gençlik Politikaları Kurulu Üyesi oldu.

Kimi “vitrin görevi” dedi…
Kimi “sembolik koltuk” diye geçiştirdi…
Kimi ise “sessizce jübile yaptı” zannetti…

Ama bilen biliyor:

Bu görev bir kürsü değil, kaldıraç.
Bir süs değil, strateji.
Bir bitiş değil, başlangıç.

Çünkü mesele bir kadının nerede oturduğu değil,
hangi niyetle ayağa kalktığıdır.

Pütürge’den başladı,
Malatya’nın kalbinde büyüdü,
Ankara’ya yön verdi…

Ve şimdi o küçümsenen “bir karış”,
Malatya’nın rotasını yeniden çiziyor.

Çünkü bu kadın Öznur Çalık.
Ve bu hikâye, henüz tamamlanmadı.


MALATYA DOSYA DEĞİL, DİRENİŞ İSTER!

Malatya’da deprem olmuş…
Şehir yerle bir.
Ev yıkılmış, umut göçmüş, sanayi çökmüş.

Ve siz hâlâ klasör hazırlıyorsunuz!

Kayısı yanmış…
Malatya’nın 500 milyon doları buhar olmuş!
Yani sadece ağaçlar değil,
şehrin ciğeri kurumuş.

Ve siz hâlâ dosya veriyorsunuz!

Sayın Başkan…
Bu memlekette artık “klasörle görev yapan” değil,
yumruğunu masaya vuran adam aranıyor!

Çünkü bu şehir,
fotoğraf değil, fon istiyor.
Tweet değil, teşvik istiyor.
Kürsü değil, kararname istiyor!

Bakan geliyor, siz dosya veriyorsunuz…
Ertesi hafta başka bakan geliyor, yine dosya…
Sonra bir açıklama:
“Taleplerimizi sunduk.”

Taleplerinizi sunmayın Başkan!
Taleplerinizi söke söke alın!

Malatya yanmış, siz “görüşme yaptık” diyorsunuz.
Malatya bitmiş, siz “ilgilendiler” diyorsunuz.
Malatya çöküyor, siz hâlâ “dosya verdik” diyorsunuz.

Yok böyle bir siyaset.
Yok böyle bir temsil.
Yok böyle bir sorumluluk anlayışı.

Bakın Sayın Başkan…
Dosya vermekle görev yapılmaz.
Dosyanın peşine düşmekle görev yapılır.
Sanayicinin arkasında durmak,
Ankara’da ter dökmekle olur.

Ve bir şehir,
Eğer umudunu bir klasöre bağlamışsa…
Asıl yıkım odur!

BOEY’İN ZEKATIYLA OKUL OLMAZ!

Tarih: 29 Ocak 2024.
Malatya yanıyor.
Abdurrahman Babacan tweet atıyor…

Ne diyor?

“Boey’in Bayern Münih’e satışının zekatını Malatya’ya istedik!”

İnsaf!
Biz burada yıkılmış şehirle uğraşıyoruz…
O Almanya’ya transfer edilen futbolcunun “hayrını” kovalıyor!

Güya görüşmüş…
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ile.
Güya söz almış…
TOKİ’ye talimat verilmiş.
Güya okul yapılacakmış.
Hatta bir tane değil, birkaç tane!

Ama gel gör ki…
29 Ocak’tan bugüne:
Yok okul.
Yok temel.
Yok protokol.
Yok bir çivi bile.

Üstelik bu da yetmemiş…

Yıldız Holding’e gitmiş,
Murat Ülker’den Malatya’nın “en büyük okulu” için söz almış.
Tweet güzel…
Fotoğraf şık…
Kelime seçimi etkileyici…

Ama inşaat nerede?

Yok.
Yok.
Yok.
Yok.

Abdurrahman Babacan profesör.
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi delegesi.

Yani gidişi çok, gelişi az.
Avrupa var,
Ama Yeşilyurt yok.

Kül tablası olan Brüksel otellerini ezbere biliyor,
Ama Malatya’da çocukların okul yandığını bilmiyor.

Her gelişinde müjde veriyor.
Her gidişinde bir dosya taşıyor.
Her paylaşımda bir “bağ” kuruyor.

Ama hiçbiri tutulmuyor.

Çünkü o siyaseti Malatya için yapmıyor…
Malatya üzerinden yapıyor!

Sayın Babacan…

Tweet atmak kolay.
Söz almak kolay.
Fotoğraf vermek kolay.

Ama mesele şu:

Galatasaray’la poz verirken,
Niye Malatya’daki okul hâlâ yıkık?

Ülker’le çay içerken,
Niye çocuklar konteynerde ders işliyor?

Şimdi dönüp soralım:

• Nerede o okul?
• Nerede protokol?
• Nerede verilen sözler?

Yoksa siz de mi Boey gibi,
bir transferlik vekillik yaşayıp,
ilk uçakla şehri terk edeceksiniz?

Malatya sizi seçti.
Siz ise Malatya’yı tweet’te bıraktınız!

ŞAZELİ’DE MALATYA DEMLENDİ

Florya Şazeli…
İstanbul’un sahil kıyısında bir masa.
Ne protokol vardı,
Ne yemek siparişi…
Sadece bir fincan çay
Ve bir şehir vardı masada: Malatya.

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat hocamız İstanbul’daydı.
MİAD Başkanımız Yunus Akdaş,
Her zamanki misafirperverliğiyle onu ağırlamak istedi.
Ama ne yazık ki…
O anda yeğeni vefat etti.
Toplantıya katılamadı.
Buradan da kendisine başsağlığı diliyoruz.
Cenab-ı Hak rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Genç bir kardeşimizmiş…
Allah ailesine sabırlar versin.

Masada kıymetli isimler vardı.
Prof. Dr. Ramazan Özdemir hocam…
Onun da ağabeyi vefat etmişti.
Allah’tan rahmet, ailesine metanet diliyoruz.

İş dünyasından Ahmet Güler…
Allah nasip ederse yakın zamanda hacca gidecek.
Ona dua ettik, o da bizden dua istedi.
Yani samimi, içten, vefalı bir sofraydı bu.
Ne konuştuysak kalpten çıktı.

İlhan Erdoğan hocamla dönüp Malatya’yı konuştuk.
Ona şöyle dedim:

“Geçenlerde Fetihler Sultanı Mehmet dizisinde bir sahne vardı…
İstanbul fethedilmiş.
Fatih Sultan Mehmet, Hızır Bey Çelebi ile birlikte sokakları geziyor.
Fatih soruyor: ‘İstanbul’un hali nedir?’
Hızır Bey cevaplıyor: ‘Zenginler terk etti. Fakirler de neyi var neyi yok satıp gitmeye çalışıyor.
Şehir ölüyor.’”

İşte o cümlede ben Malatya’yı duydum.
“Şehir ölüyor…”

Dedim ki İlhan hocama:
Hocam, bizim de Malatya’mız ölüyor.
Ama hâlâ geç değil.
Birlik olursak, konuşursak, çay içip değil;
düşünüp, konuşup, üretirsek…
Malatya yeniden dirilir.

O yüzden bu masada yemek yoktu.
Menü yoktu.
Kürsü yoktu.
Ama çay vardı.
Muhabbet vardı.
Ve Malatya vardı.

Çünkü mesele mide değil, mesele memleketti.
Ve o gün Şazeli’de sadece çay değil,
Malatya demlendi.


KALEM HAKKI: 

GAZETECİYİM KARDEŞİM, DADIN DEĞİLİM!

MOTAŞ, trambüs seferlerini yine değiştirmiş.
Bir arkadaş linki gönderdi.
Ben de sordum:

— 31 Mart’ta kime oy verdin?

Cevap net:

— Sami Er’e…

Dedim ki:

— O zaman ne halin varsa gör!

O da iç çekerek dedi ki:

— Belki iyi olur dedik… Elim kırılsaydı da vermeseydim!

Sonra da ekledi:

— Ama sen gazetecisin ya, onun için gönderdik…

Ben de son noktayı koydum:

— Gazeteciyim evet… ama senin dadın değilim ki!

LAF EBESİ 

FİNCAN BİZDEN, KULP ONLARDAN!

Bir adam İstanbul’dan Malatya’ya gidecekmiş.
Hediye lazım olmuş…
Girmiş bir züccacıya.
Demiş ki:
“Malatya’ya götürmelik zarif bir şey lazım.”

Adam da paketlemiş bir fincan takımı.
“Çok asil, çok özel,” demiş.

Malatya’ya varmış,
Fincan açılmış,
Bir bakmışlar… Kulplar yok!

Bağırış çağırış…
“Bu ne böyle?”
“Bula bula bunu mu getirdin?”

Adam dönmüş, uğramış yine züccacıya.
Demiş ki:
“Bu nasıl fincan kardeşim?”
“Kulpu yok!”
Züccacı sormuş:
“Malatya’ya gideceğini söylememiş miydin?”
“Söyledim.”
“E o zaman… onlar zaten bir kulp takar!”

Aynen öyle…
Malatya’da yazarsın, konuşursun…
Ne desen bir kulp takılır.
Eleştiriyorsan…
“Kötü niyetli!”
Eksik buluyorsan…
“Taraflı!”
Doğruyu söylüyorsan…
“Birine çalışıyor!”

Fincan bizden…
Ama kulp hep onlardan!

FİSKOS MASASI:

— Aşiretler Hastaneyi Ziyaret Durağına Çevirmiş!

Beynine pıhtı atan AK Parti İl Başkanı Ali Bakan hastaneye kaldırılmıştı.
Ama yalnız kalmamış…
Rışvan aşiretinin kolları olan Mamurek, Mamsur, Alikan ve Teşikan hastaneyi adeta ziyaret durağına çevirmiş!
Kulislerde şöyle denmiş:
“Aşiretler tek yürek olmuş, hastane Ali Bakan’a dönmüş!”

— Esnaf Dükkanını Depremde Kaybetti, Şimdi de Köşeyi Kaptırmamak İçin Uğraşıyor!

6 Şubat depremlerinde Malatya’daki binlerce esnaf işyerini kaybetmişti.
Şimdi yeni yapılan dükkanlar kura ile dağıtılacak.
Ama fısıltılara göre…
Bazı esnaflar kuraya değil, caddeye razıymış!
“Köşe başı benim olsun”,
“Cephe önü bana yazılsın” diye yetkililere baskı yapanlar bile varmış.
Kulislerde şöyle deniyor:
“Yıkıntıdan kurtulduk, şimdi de köşe kapmaca başladı!”

— Eskişire Pazarı Rezerv Alana Girmiş

Adı gibi… Eskişire!
Hijyen desen yok, kayıt desen hak getire.
Üstelik birçoğu ağır hasarlı binaların gölgesinde.
Ama buna rağmen pazardan çıkmak istemeyen esnaf varmış.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum devreye girmiş,
ve pazarı “rezerv alan” ilan etmiş.
Fısıltılar şöyleymiş:
“Eski düzen yıkıldı, ama kafalar hâlâ eski!”

— Taziye Evi Eski, Reklam Yeni!

CHP’li Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, babası adına bir taziye evi yaptıracağını açıklamış.
Ancak Malatya kulislerinde şu konuşuluyormuş:
“Taziye evleri zaten yıllar önce Ahmet Çakır döneminde başlamıştı!”
Proje eskiymiş, usul bilindikmiş, ama Ağbaba bunu yepyeni bir hizmet gibi sunmuş.
Şehirde şu söz dolaşıyormuş:
“Miras Çakır’dan, PR Ağbaba’dan!”

— Şeker Camii’ne Şeker Ellerin Gölgesi Düşmüş

Depremde zarar gören Şeker Camii’ni yeniden yapmak isteyen
MAĞİNDER Başkanı Salih Karademir,
elini taşın altına koymuş.
Ama duyulanlara göre…
Niyet hayır, akıbet engelmiş!
Birileri bu hayrı durdurmaya çalışıyormuş.
Kulislerde konuşulan:
“Bazı eller şeker değil, tuz basıyor!”

— Basın Arıyor, Kadir Bey Meşgul!

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Kadir Çelik’in,
basın mensuplarına dönüş yapmadığı konuşuluyor.
Ne bilgi var ne açıklama…
“Başkana iletelim” denilen taleplerin çoğu rafa kalkıyormuş.
Gazeteciler arasında şöyle deniyormuş:
“Malatya yanıyor, Kadir Bey meşgul tonu çalıyor!”

Fiskos Masası’nda yazılanlar, vatandaşın konuşmalarından ve duyulan dedikodulardan ibarettir.

Selam ve dua ile
Fiemanillah

Yorumlar

  • yorum avatar
    Yasin 23
    04-05-2025 23:38

    Şehir bir önceki ekip kalsaydı bugünki Malatya dan daha iyi olur muydu olmaz mıydı sorusunu cevaplayalım.. Bence önceki ekip daha iyi olurdu.. Peki bu sonuca nasıl vardık? Tabiki yaşayarak.. Mesela Sami Bey ilhan Geçit e hangi kriterle referans oldu? Sami bey tipik bir memur İlhan Bey ise doktor.. Belediye ise bambaşka bir mecra!! Olan Malatya ya oldu.

  • yorum avatar
    Şevket
    04-05-2025 22:15

    Ali Bakan tek kaldı.... Çünkü Sami ve ekibi yani İlhan gibi alkışçıları kendi aralarında tek kale maç halindeler.. Ali Bey Malatya daki en üst düzey parti yöneticisi, gereğini yapıp bunlara haddini bildirmeli.. Çünkü teşkilatı hiçe saydılar...

  • yorum avatar
    Battal
    04-05-2025 22:12

    Sami Bey Meşşşalee ekibiyle Malatya yı baştan başa kendi ekibiyle çevresiyle tepeden tırnağa şekillendirdi.. Ama şimdi çok rahatsız çok.. Çünkü başarısız oldu.. Liyakat olmassa bedeli bu olur!!!

  • yorum avatar
    Nur N.
    04-05-2025 21:03

    Her şeyi de gazeteciden beklemeyin. Hem oy veriyorsunuz hem çalışmaları takip etmiyorsunuz hem de armut piş ağzıma düş diyorsunuz. Ohh ne ala? Bu şehrin tüm yükünü Murat Çetin'e mi yüklediniz

  • yorum avatar
    Gül
    04-05-2025 21:00

    Şehrin geleceğini sadakaya bağladınız farkında mısınız? Abdurrahman Babacan sadece paylaşım yapıyor. Yaptığı paylaşımları takip edin. Hiç mi danışmanınız yok. milletin aklıyla dalga geçiyorsunuz

  • yorum avatar
    Yavuz Aydın
    04-05-2025 20:59

    Bir şehrin kaderi klasöre bağlanmaz. Bravo Murat Bey! Dosya değil, duruş istiyoruz artık

  • yorum avatar
    Sosyal Siyasetçi
    04-05-2025 20:59

    Bu yazıda her kelime damar gibi… Bastığın yerde nabız atıyor. Kimse de çıkıp ‘haksızsın’ diyemiyor. Çünkü hakikat yazılmış

  • yorum avatar
    Demir
    04-05-2025 20:58

    Eee? Sonuç? Biz sonuç istiyoruz kardeşim sonuç? -Cek -caklı vaatler değil

  • yorum avatar
    ÜMRAN
    04-05-2025 20:57

    Pıhtı sadece damarda değil, şehirde de atmış... Kaleminize sağlık

  • yorum avatar
    Malatyalı
    04-05-2025 20:57

    Bu yazıyı okudum, gözüm doldu. Ali Bakan’a geçmiş olsun demekle olmaz, biraz da etrafındaki yükleri tartmak lazım

  • yorum avatar
    Ramazan
    04-05-2025 20:56

    Bir karış toprakla memleketin kaderi değişir Gelen gideni aratıyor

  • yorum avatar
    Ferhat
    04-05-2025 20:56

    Dosya vermekle değil, dosyanın peşine düşmekle görev yapılır

  • yorum avatar
    Nilüfer
    04-05-2025 20:55

    Malatya sizi seçti. Siz Malatya’yı tweet’te bıraktınız

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.