dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.48
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2446.9
  • BIST
    9872.93
  • BTC
    64344.43$

Ramazan Polat'ın vefatı üzerine...

13 Mart 2015, Cuma 09:58

Geçtiğimiz günlerde vefat eden, Pütürge Belediye Başkanımız Mehmet Polat'ın küçük kardeşi Ramazan Polat Hakk'ın rahmetine kavuştu. Taziye mi bildirmek için gittiğimde büyük bir üzüntü içinde gördüğüm aileye, "Allah sabırlar ihsan etsin. Merhumun taksiratını af edip, Cennet ile müşerref kılsın." diyerek merhumu hayırla yâd ettim.

Gelenlerin gitmesi, gençlerin ihtiyarlaması ve zaman mevhumunun Allah'ın izniyle üzerimizdeki tahribatı; dünyanın fani yüzünü her zaman ki gibi bize gösterip ikaz ediyor. Bediüzaman(r.a) hazretlerinin "Lâyemut (Ölümsüz) değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni Yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” sözünden yola çıkarak, bu hadiselerden ibret almayı Rabbim hepimize nasip etsin.

Evet, maalesef birçoğumuz nefis ve havamıza tabi olarak, kendi hakkımızda cari olan ölüm gerçeğini unutarak, gaflete düşüyoruz. Mevzu ölüm olduğunda kendimizi ölümsüz telakki ederek; sürekli başkalarını aklımıza getiriyoruz. Bu hususu Bediüzaman(r.a) hazretleri şöyle temsil etmiştir: "Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin. Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zeval(yokluk) ve firak(ayrılık) onu görmesin."

Niyazi-i Mısri hazretleri bu hakikati şöyle ifade etmektedir:

Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu hebâ,

Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber.

Ağlayıp, nâlân edip, düştüm yola tenhâ, garip,

Dîde giryan, sîne biryan, akıl hayran, bîhaber.

Taziye yerindeyken Mehmet Polat'ın küçük oğlu Yusuf'un konuşmasına şahit oldum. Yanındaki kişiye Pütürge'ye gitmeyerek İstanbul'da kalmak istediğini ısrarla söylüyordu. Dikkatimi çeken Yusuf ile bir konuşma yapma ihtiyacı hâsıl oldu:

"Yusuf can Pütürge güzel, her taraf yeşil, ağaçlar, kuşlar ve çaylar var. İstanbul ise gördüğün gibi beton yığını ve her taraf egzoz dumanı. Ne işin var burada? Sen köye dön." dedim.

Cevaben:

"Hayır, ben gitmeyeceğim"

Neden diye sorduğumda ise:

"Annem, amcalarım, babaannem herkes burada. Ben ölmek istemiyorum, onların ölmesini istemiyorum. Bak Ramazan amcam da öldü."

Yusuf'un bu ifadesi beni hayli etkilemişti. Taziyeye giderken bile ölümü unutan insanlar arasında küçük Yusuf'un ölüm gerçeğini idrak etmesi ve rahatsızlık duyması beni cidden etkilemişti. Birden şu söz aklıma geldi "Dünya ahlaksız bir kadına benzer. Herkese peçesini açar; ama kimseye yar olmaz."

Hem Yusuf'u teselli etmek, hem de ölüm denilen hadisenin sanıldığı gibi yokluğa ve hiçliğe gitmek olmadığını izah etmek adına, "Yusuf tanıdığın, annesinin karnında dokuz ay beklediğini hatırlayan varmı?" dedim.

"Sanmıyorum" diye cevap verdi.

"Peki, seninle şöyle bir mantık yürütelim. Farz edelim anne karnında ve üç karanlık içinde bulunan bir çocuğa denilse "Dışarısı daha güzel ve daha geniş. Hepimiz gibi sende orada seslerin olduğu, renklerin ve güzel kokuların olduğu bir âleme gideceksin. Ve sen orada yürümeye hatta koşmaya başlayacaksın. Burada ki gibi yalnız başına kalmayacaksın. Orada annen, baban, kardeşlerin ve arkadaşların olacak. Buradan çıktığın anda Allah seni tertemiz süt ile besleyecek." Bu sözlere muhatap olan çocuk "Hayır ben anne karnında kalmak istiyorum" dese sen bu çocuğa ne dersin?" diye sordum.

Kafası karışan Yusuf, "Hayır ben ölmek istemiyorum. Kimse ölmesin!.." diyerek cevap verdi.

Ertesi gün gördüğüm Yusuf biraz teselli olmuş ki bana tebessüm ederek seslendi:

"Murat abi; Allah Muhammed"

Evet, herkesin korktuğu ve varlığını inkâr edemediği ölüm bize ulaşmadan Rabbim uyanmayı cümlemize nasip etsin.

Amin.