dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2308.4
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70732.1$

'REFERANSIM ALLAH’TIR” DİYENE 'O' MİLYONLAR İLE HİZMET ETTİRİR…

02 Mart 2015, Pazartesi 11:24

“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”

Yazdığım tüm yazılarımın sonuna hep bunu ekledim. Bugün yazımın başına koymam gerekiyor. Zira bugün kendimi yazıyor, en zor olanı yapıyorum. Kendimi yazarken, şayet kalemim nefsime yenik düşüp kendi tarafına bir şey yontarsa, bilsin ki bir daha yazamayacaktır! Bugün daha dikkatli, daha vakarlı, daha onurlu, daha şahsiyetli ve daha doğru ve dik duruşlu olmalıdır. Zira her şeyi gören bilen Allah, alıp verdiğimiz nefesin dahi hesabını soracaktır.

Sorumluluk makamına talip olduğum bir günde Rabbim beni nefsim ve şeytan ile bir an bile baş başa bırakmasın. Altından kalkamayacağım, hesabını veremeyeceğim bir sorumluluğu Rabbim yüklemesin. Hepimizin hakkında hayırlı olanı takdir etsin ve takdir ettiğine de bizleri razı etsin.  

Hayatı toplumun içinde kameraların önünde geçen, hiçbir gizlisi saklısı olmayan, mert ve sözünü esirgemeyen, haksız olan babası da olsa haksızsın diyen, hiç kimseye yalakalık yapmayan, bir yerlere gelmek için onurunu şerefini ayaklar altına almayan, dünyalık şeyler için ahiretinden ödün vermeyen, dünyada sahip olduğu her şeyi üzerinde görebileceğiniz, gizlisi saklısı ve banka hesapları olmayan, rızık endişesi taşımayan, Allah'tan başka kimseye eyvallahı olmayan, ölümden korkmayan ancak, Ey Rabbim benden razı olduğun an emanetini teslim al diye dua eden biri olduğumu beni tanıyan herkes bilir. Bir kul olarak bende hata yapar günah işlerim. Kusurlarım ve eksiklerim vardır. Kalp kırmış, yanlış yapmışım. Allah'a hakkıyla kulluk yapamıyorum. Allah günahta ve hatada ısrar edenlerden eylemesin. Hepimizi affetsin.

20 Şubat 2015 tarihinde Ak Partiden Malatya milletvekilliği için aday adaylık müracaatını yapan son kişi oldum sanırım. Dost ve akrabalarım ile basındaki meslektaşlarımın ilgi ve desteğiyle artık aktif siyasete merhaba dedim. Bu esnada il binamızda düzenlediğimiz basın toplantısında, bu işe kendimi ehil ve layık gördüğüm için, zamanı gelip zemini müsait olduğu için, halkta karşılığım olduğu için, Ak Partinin oylarını arttıracağıma inandığım için, bilgi birikimimle ülkeme, bölgeme ve ilime katkı sağlayacağımı düşündüğüm için, önce Allah dilerse, sonra teşkilatımız ve genel merkezimizin yetkili kurulları uygun görürlerse olur deyip, aday adaylık müracaatımı yapıyorum “Referansım Allah'tır” dedim.

Çünkü beni tanıyanlar biliyorlar ki, Ak Parti içerisinde beni yakinen bilen, yetkili yerler ile görüşebilecek, etkin ve yetkili makamlarda kişiler var. Niyetimi açığa vurunca herkes bana sadece Ankara'yı sıkı tut diyordu. Oysa bunu diyenler bir vadide, ben başka bir vadideydim. Ben eğer Ankara'da çadır kurup vekil olmak için birilerini devreye koyacaksam, ehliyetsiz ve liyakatsiz, halkta karşılığı olmadan, birilerinin adamı olarak listeye gireceksem benim diğerlerinden ne farkım kalacak ki? Yıllardır halkımız bundan şikayet etmiyor mu? Ben bu yanlışa karşı çıkan değil miyim?. Bunu daha işin başındayken yaparsam devamında neler yapmam ki!. Siyasete bunun için mi talip oluyorum!. Bunu bana söyleyenlere hayretle bakıyor, siz ne diyorsunuz! Allah ne dilemişse o olur. Eğer halkta karşılığım varsa, katma değer sağlayacaksam, halkla genlerim uyuşuyorsa, genel Merkezimiz de takdir ederse olur, yoksa Ankara'da ne işim olur! diyordum. Bu tür söylemler aslında beni çok da huzursuz ediyordu. Hele de muhafazakar kesimden bunları duymak beni hem üzüyor, hem de ciddi rahatsız ediyordu.

Neden referansım Allah'tır?

Benim şirketlerim yok. Parayla işim yok. bankalarda nakit akışım yok. Her türlü Paralelle de ilgim yok. Kimsenin malında ve mülkünde de gözüm yok. O Allah dilediğine mülkü veren ve dilediğinden mülkü alandır. Dilediğini güçlü ve dilediğini zelül yapandır. Kimseye ihaleler almak için bu yola çıkmadım. Servetime servet katmak için yola çıkmadım. Gözümde dünyalık bir şey yok. Dünya herkese yetecek kadar büyük, kendime rakip yapmayacak kadar da küçüktür. Maddi gözle baktığımda dünyanın hiçbir değerinin olmadığını görüyorum. “Dünya ve içindeki her şey, sabah namazının iki rekatı etmez” diyor Şanlı Peygamberim.

Vekil olamama endişesi taşıyan biri olsam, birilerinin güvencesinde siyasete talip olsam, Allah'a tevekkül edip O'nu vekil tayin etmeyen, onun bunun etrafında dolaşıp, birilerinin eteğinin altına girerek vekil olmaya çalışan biri olsaydım bu cümleyi asla kullanmazdım. Bilirim ki bu cümle, siyasetteki bir çok kişinin de hoşuna gitmez.

Sonra bu süreç içerisinde memlekette bir tane kartvizit, broşür, pankart vs. yaptırmayan tek kişiyim. Ben il dışından 15 günlüğüne traş takımını alıp gelen, hatta burada otel odalarında kalan bir aday adayı değilim ki! Hayatım bu milletin ve bu davanın içerisinde geçti. Siyasette karşılığı olmayanın bu işe talip olmaması gerektiğini düşünen biriyim. Ehliyetsiz ve liyakatsiz olup Tepeden inen ve referansı Allah olmayanlar halk ile kan uyuşmazlığına sebep olur. Vekil olursun ama halkın gözünde var olanını da kaybedersin. Sonra zararını partin çeker. Örneklerini çok gördü bu millet. Tıpkı bugünlerde konuşulan bazı isimler gibi. Yeniden aday olmak için de cihat meydanlarında nara atar gibi bağırıp çağırıyorlar. Bugünlerde milletvekillerini itibarsızlaştırma çabası içerisinde olanlar var diyorlar. Kendilerini bir kere milletin içerisine bırakıp madenlerinin ne olduğuna bakmıyorlar!. Üstüne üstlük halkla kavga edercesine yeniden vekil olmak için ayarsızca konuşuyorlar.

17-25 Aralık darbe girişiminden bu yana, Ak Parti iktidarından rahatsız olan bütün kesimler, kim nerede ne açık verecek ki onunla Ak Partiyi yıpratalım diye adeta pusuya yatmış bekliyorlar. Yoksa beni ilk haber yapanlar, dünyaya adımı ve “referansım Allah'tır” sözünü duyuranların hiçbir tanesi beni tanımaz! Kimseyle bir husumetim de yoktur! Milyonlarca tweet atıp beni fenomen yapanlar, Geziciler, Çapulcular, paralelciler ve avaneleriydi.

Şayet dünyaları verseydim bu kadar reklam ve tanıtım yapamayacaktım!. Uyuyan devi adeta uyandıramayacaktım!. Ama Rabbim biliyor ki amacım reklam değildi. Dinimi kullanmak asla değildi.

Peki neydi bu öfke?

Bu öfke Ak Partiye olan öfkeydi. Türkiye'nin büyümesinden ve istikrarından rahatsızlık duyanların öfkesiydi. Ak Parti oldukça iktidarı rüyalarında göremeyeceklerin öfkesiydi. Gezide diş gösteren fakat geçiremeyen çapulcuların öfkesiydi. Bu öfke Paralelcilerin ve onları kullanıp muta nikahı yapanların öfkesiydi. Kandan ve göz yaşından rant elde edenlerin çözüm sürecini baltalamak istemelerinin öfkesiydi.

Bütün bunları anlıyorum da, il başkanımız Sayın Hakan Kahtalı'nın basına verdiği demeç neyin nesiydi anlayamıyorum!? Kimin tarafında durarak o talihsiz açıklamayı yaptı? Paralelcilerin ve Gezicilerin rahatsız olduğu cümleden rahatsız olmasının sebebi neydi? Daha dün bu iki kelime için yedi yıl hapis yatıp bugün aramızda olan abilerimiz var!. Onların hatırı hiç mi yok ki bu beyanatı verdi?!... Oysa ben bu sözü sadece Facebook sayfamda paylaşmıştım. Bu memlekette bana ait tek bir basılı kart var mı? Aynı teşkilattan olanların medya üzerinden yazışması haberleşmesi asla kabul edilemez. Ama sayın başkan bana başka seçenek bırakmamıştır. Kadın kollarımızın kongresinde kendisine birkaç şey söyledim. Acil bir işi vardı alelacele gitmek zorunda kaldı! Milyonların konuştuğu bu fakire iki dakikasını ayıramadı. Kendisini aradım cevap vermedi. Başkanım müsait olduğunuzda görüşelim, ziyaretine geleyim diye mesaj attım dönmedi. Tekrar aradım cevap vermedi. Sonrada o talihsiz açıklamayı yapmış!. Yahu Türkiye'nin dört bir köşesinde arayıp röportaj yapıyorlar, soruyorlar, yazıp çiziyorlar. Sen niye  en azından genel merkezden sorduklarında cevap verecek kadar bilgi almıyorsun? Yoksa birileri fırsat bu fırsat deyip, ipini geziciler, çapulcular ve paralelciler çekmişken bu puslu havadan istifade ederek benden kurtulmak mı istedi? Değilse şayet kalk önce Allah'tan, sonra halktan özür dile, daha sonra da benden özür dile. Yoksa hakkımı helal etmiyorum. Hesabını da Allah'a verirsin! Bu açıklamayı benim tanıdığım il başkanı Hakan Kahtalı yapamaz! Buna inandığı ve taşıdığı değerler müsaade etmez. Bu O'nun sözleri değildir. Bu aklı kim verdi bilmiyorum. Bildiğim şeyler vardır elbet ama itibar etmiyorum. Gezi'de toplananlara çapulcu dedik ama aramızda da Gezi ruhlu olanlar var!. Bizi kandırabilirler ama Allah'ı asla kandıramazlar. Dinden bihaber kişiler, başımızda davamızın mücahidi ve mücahideleri kesilmesinler! Sanal alemde utanmadan ve çaktırmadan öten bazı ahmak baykuşlar da var.

Bu memleket Özal'ların memleketi. Bu memlekette Hamido'lar çıktı. Onlar şimdi kalkıp gelip yakamıza yapışıp, size bıraktığımız, uğrunda canımızı verdiğimiz davamızı ve memleketimizi ne yaptınız deseler ne cevap vereceğiz?!. Emanetimize neden sahip çıkmadınız deseler ne diyeceğiz?!. Onlar gelemeyecekler de, peki Allah bunu bize sormayacak mı?...

Siyasette her şey benim olsun demeyeceksin!...

Yere bir damla bal düşmüş. Kokuyu alan bir karınca gelip kenarından biraz yemiş. Bal kendisine çok tatlı gelmiş. Tam giderken tekrar dönüp bir daha yemiş. Sonra bir daha bir daha derken gözleri bir türlü doymamış. En iyisi balın içine girip hepsini ben yiyeyim demiş. İçine dalmış ama birde bakmış ki, her taraf yapış yapış. Böylece balın içinde ölmüş.

Siyaset bal gibidir. İnsanlar ise karınca. Kenarından ihtiyacınız kadar alırsanız size yeter. Diğerinden de başkası istifade eder. Ama her şey benim olsun derseniz, içinde boğulursunuz. Hırs ve ihtiras ile siyaset yapanlar, ülkesine ve memleketine katma değer sağlayamazlar. Bu memleketin en tartışılmaz Ak Partilisiyim. Ak Parti için bedel ödeyen tek kişiyim. Taraf olduğum için kendisine onlarca mahkeme açılan ve mahkeme mahkeme sürünen biriyim. Yinede Ak Parti il yetkililerimizin, vekillerimizin yaptığı yanlışları yapıcı bir şekilde eleştiren, düzeltmediklerinde acımasızca yazan ve söyleyen, yanlışlarına karşı çıkan biriyim. Doğruya taraf, yanlışa karşı taraf olmayan Allah katında da kul katında da bertaraf olur.

Allah bana siyaset yapmayı nasib ederse, bu vekaleti kesinlikle bir dönemden fazla kullanmayacağım. Eğer faydalı olup hayırlı bir çığır açarsam devamını başkaları getirir. Yok eğer faydalı olamazsam da, hele bir dönem daha verin, geçmiş dönemdeki tecrübelerimi kullanarak size hizmet  edeyim dersem de, biliniz ki sadece sizi ve kendimi kandırıyorum. Dört dönem daha verseler bir gram fayda sağlayamam artık…

Ey Rabbim!

Gerçekten sana karşı mahcubum. Ben seni kıstas aldım. Ölçütüm senin rızandır ve sana teslim oldum. Senden başka kimse referansım olamaz. Bunu yürekten söyledim ve tekrar söylüyorum. Sense buna karşılık milyonlarla bize hizmet ettirdin. Senin şanın ne yücedir! Sen her şeye kadiri mutlaksın. Buyuruyorsun ki; “Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona yeter” Buna karşılık sana hakkıyla şükretmeyi de bana nasib eyle Ya Rabb!.

Fi Emanillah…