Rozet AK Parti, Refleks DEVA mı?
19 Mayıs 2025, Pazartesi 08:43
Beşir Atalay…
Bir zamanlar “devlet aklı” denilince ilk akla gelen isimdi.
Şimdi?
Siyasetin muamma köşesinde “randevusu reddedilmiş” bir emekli danışman.
2019’da bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi:
“Gelmiş 70 yaşına, benden hâlâ randevu istiyor.”
Yani kapı kapanmış.
Perde çekilmiş.
Ama…
Malatya’da bir pencere hâlâ açıkmış meğer!
Sami Er…
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı…
AK Parti rozetli bir isim…
Ama siyasi refleksi?
Beşir Atalay’a kapıyı açıyor, çay veriyor, poz veriyor.
Üstelik…
Belediyenin resmî sosyal medya hesabından fotoğrafı servis ediyor.
Ne diyelim?
Randevu verilmiş, vizyon teslim alınmış!
Sayın Sami Er…
Siz kimin belediye başkanısınız?
Sayın Erdoğan’ın mı?
Yoksa geçmişe özlem duyanların gönül belediyesi misiniz?
Beşir Atalay gibi partiden uzaklaşmış, adı DEVA Partisi ile anılmış, hatta bazı listelerde kurucular arasında gösterilmiş bir isme…
Bu kadar içten bir kabul…
Bu kadar açık bir poz…
Bu kadar net bir mesaj…
Tesadüf mü?
Yoksa bu bir nabız mı?
AK Parti’ye değil, başka yerlere sinyal mi?
Malatya’da yaşanan bu kare, sadece bir ziyaret değil…
Bir yön değişikliğinin, bir siyasi pusula sapmasının resmi olabilir.
Kaldı ki…
Belediye sosyal medya hesabı, siyasi mesaj panosu değildir.
Sayın Başkan…
Siz bu millete hizmetle mükellefsiniz.
Kiminle oturduğunuz değil,
Kimin arkasında durduğunuz önemlidir!
Beşir Atalay’ı ağırlamak sizin tercihinizdir.
Ama bunu kamuoyuna “marifet” gibi sunmak…
Bu artık siyasi saflık değil, siyasi şuur kaybıdır!
Cumhurbaşkanına selam vermeyen bir isme kapı açmak…
Cumhurbaşkanına oy vermiş Malatyalıya ne anlatır?
O fotoğraf, sadece bir hatıra değil…
Bir vefasızlık belgesidir.
Ve unutmayın…
Malatya’da belediye binasının ışıkları yanabilir…
Ama milletin vicdanı karanlıkta bırakılmışsa…
O sandık bir gün sizi öyle bir aydınlatır ki…
Gözleriniz kamaşır!
ÖVGÜLERLE BAŞLAYAN, MİSAFİRİ YARIM BIRAKAN GECE
Yer: Malatya Büyükşehir Belediyesi Nikâh Sarayı.
Akış: Eğitim ve edebiyat temalı özel bir program.
Sahneye çıkan Zekeriya Efiloğlu, mikrofonu aldı, gözlerini doldurdu, kelimelere şekil verdi…
Ve başladı Behçet Bakır’amethiyeler dizmeye.
Sanki sıradan bir müdürü değil de, medrese geleneğinden çıkmış bir âlimi anlatıyor.
Sanki Behçet Bakır değil de, asırlar sonra Malatya’ya inmiş bir müceddid!
Efiloğlu konuşuyor, salonda alkışlar yükseliyor, kelimeler büyüyor…
Ama bir eksik var.
Kim mi?
Behçet Bakır!
Evet, hakkında göklere çıkaran sözler edilen Malatya İl Milli Eğitim Müdürü Behçet Bakır…
O sırada… Salonun dışında!
Zira değerli Müdürümüz, protokol fotoğrafını verdikten sonra, görevini tamamlamış bir astronot edasıyla mekândan ayrılıyor.
Misafir mi önemli? Yoksa başka bir “siyasi görev” mi var?
Duyduk ki… Aynı saatlerde Sami Er’in programı varmış.
Malum, “Sami Abi”nin gözü Behçet’ini arar!
Sami Abi sahneye çıkınca, “nerde benim müdürüm?” diye sorar!
Hâliyle, Efiloğlu methiyeye devam ederken… Behçet Bey, Sami’ye yoklamasını vermekle meşgulmüş.
Belki de salonu terk ederken şöyle demiştir:
“Eğitim mühimdir ama sadakat daha mühim!”
Oysa o sahne… O program… O gece…
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimi konuşmalıydı.
Ama biz ne konuştuk?
Sami Er nerede? Behçet Bakır nerede?
Şimdi sormak lazım:
Efiloğlu’nun sözleri gökyüzünde yankılandı…
Ama Müdür Bakır, salonda yankılanmadı.
Peki sizce…
Söz varken susmak mı büyüklük, yoksa susulurken alkış almak mı marifet?
Yoksa bu şehirde artık…
Kelâm değil, selâm bile lüks mü oldu?
BAKAN GÖLGESİNDE KALAN VALİ
Malatya Valisi Seddar Yavuz’un bir “meseleye” dâhil olup olmadığını anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok.
Sadece fotoğraflara bakın.
Sadece sessizliklere kulak verin.
Ve sadece… gölgelerin kime ait olduğuna dikkat edin.
Evet, Malatya’da bir süredir garip bir hava esiyor.
Bu havada;
— İl Başkanı Ali Bakan’ın adım adım sokakta gezmesi var.
— Esnafla çay içmesi, gençlerle hasbihal etmesi, köylüyle diz kırması var.
— Yani, gölgede değil güneşte siyaset yapan bir adam var.
Ama asıl mesele de burada başlıyor…
Çünkü bir şehirde siyasetçi çalışmaya başlarsa, gölgede kalan biri mutlaka olur!
Bu kez gölgede kalan…
Sayın Vali.
Devletin temsil makamı…
Ama bu temsil, son zamanlarda “tercih” makamına evrilmiş gibi.
Zira Malatya’da uzun zamandır AK Parti’nin iç meselelerinde Ali Bakan’a yönelik yürütülen operasyonun aktörleri konuşuluyor:
Sami Er, Abdurrahman Babacan, İnanç Siraç Kara Ölmez Toprak…
Ama bir isim daha var ki…
Perde önünde görünmüyor, ama iplerin nereye çekildiği belli.
Zira Ali Bakan, Malatya’da sahaya indikçe; Seddar Yavuz’un gölgesi biraz daha kısalıyor.
Valilik binasının ışıkları her gün yanıyor ama dikkat edin…
Işık, gölgeyi bastıramıyor!
Şimdi soru şu:
Ali Bakan sahaya çıkıp halkla konuşunca…
Neden bazı çevreler rahatsız oluyor?
Neden çalışkan il başkanına ‘fazla aktif’ muamelesi yapılıyor?
Ve neden bazı bürokratlar siyasetçiye değil, siyasetsizliğe yatırım yapıyor?
Unutulmamalı…
Devlet adamı, devletin adamı olur.
Siyasetle mesafesini korur ama devlete de mesafe koymaz.
Oysa Malatya’da Vali beyin pozisyonu…
Ne tam ortada…
Ne tamamen kenarda…
Sanki gölge oyunu gibi…
Sanki “aktif nötrlük” gibi…
Yani tokalaşsa da yüzüne bakmıyor.
Fotoğrafa girse de poz vermiyor.
Protokole çıksa da protokol cümleleri kurmuyor.
Sayın Vali;
Devletin vakarını korumakla yükümlüsünüz.
Ama bu, susarak değil…
Doğruya destek olarak olur.
Yanlışa set çekerek olur.
Operasyonlara göz yumarak değil, Malatya’ya omuz vererek olur.
Unutmayın…
Gölgede kalmak, serinlik verir ama yön tayin ettirmez.
Bu şehir…
Gölge değil…
Rehber bekliyor!
Ve Sayın Yavuz…
Gölgedeki sessizlikle değil,
Devletin vakur sesiyle hatırlanmak istiyor sizi.
Ya da… öyle umuyoruz.
KISKANDIĞINA MODEL DEDİ!
Sami Er konuşuyor…
“Bakın Doğanyol’a!” diyor, “Ne kadar güzel olmuş…”
Ardından da ekliyor:
“Devlet kimseyi mağdur etmez!”
Bir vatandaş çıkmış karşısına zamanında… Demiş ki, “287 bin TL borç çıkardılar.” Sami Bey de cevabı yapıştırmış:
“Ben sana 2,5 milyon vereyim, o evi bana ver!”
Alkış… Bravo… Retorik şahane!
Ama bir eksik var.
O güzel dediği Doğanyol var ya…
Hani örnek gösterdiği…
Hani “model ilçe” dediği…
İşte o Doğanyol’u kim inşa ettirdi biliyor musunuz?
Öznur Çalık!
Evet, siyaseten hoşlanmadığı…
Kuliste karşılaştığında selamı eksik ettiği…
Kendi etrafındakilerin dahi gölgesinden rahatsız olduğu Öznur Çalık!
Recep Tayyip Erdoğan’ı Doğanyol’a getiren, afetin ortasında devletin merhametini taşıyan, Cumhurbaşkanı’nın ayağını enkazın ortasına bastıran bir kadından bahsediyoruz.
Ve şimdi…
Sami Er, o kadının eserini örnek gösteriyor!
İstemeden…
Bilmeden…
Fark etmeden!
“Ben yapmadım ama benmişim gibi anlatayım” derken…
Rakibine methiyeler düzüyor!
İşte buna siyaset değil, talih diyorlar.
İşte buna tesadüf değil, tevafuk diyorlar.
Çünkü istemeden de olsa, bir hakikati teslim ediyor.
Evet…
Öznur Çalık olmasa, o Doğanyol olmazdı.
Ve sen Sami Bey…
Bugün çıkıp o örneği veriyorsan…
Demek ki o örneği yapanı da zımnen alkışlıyorsun!
Söyleyemedin…
Ama söyledin.
Övmedin…
Ama övdün.
Kıskandın…
Ama model dedin.
İşte biz buna “siyasî fıtrat kazası” diyoruz.
Malatya halkı ise şöyle diyor:
“İstemeden de olsa, doğruyu söyledi.”
MALATYA’DA SİYASET HİÇBİR ZAMAN GÜÇLÜ OLMADI
AK Parti döneminde Malatya siyaseti hiçbir zaman güçlü bir tablo sergileyemedi.
Ne bir irade birliği sağlandı…
Ne bir siyasi karizma üretildi…
Ne de bir toplumsal mutabakat sağlandı…
Bu şehre bir kere bakanlık nasip oldu.
O da kavga aralığından Bülent Bey’e…
Ve o dönem de maalesef vasatın üstüne çıkamadı.
AK Parti’nin Malatya’daki siyaset tarzı en baştan itibaren taraflaşma ve iç kavga üzerinden şekillendi.
Bir masanın etrafına oturmak yerine…
Herkes birbirinin sandalyesini çekmeye odaklandı.
Kişisel menfaatler şehrin menfaatlerinin önüne geçti.
Bu, sadece bir siyasi sorun değil, bir karakter sorunu hâline geldi.
Malatya’nın İslami yapıları da bu kavgada yanlış pozisyonlar aldı.
Siyaseti okumadılar.
Yorumlayamadılar.
Müdahale etmeye kalktıklarında da en büyük zararı yine Müslümanlara ve bu şehre verdiler.
İthal aday sevdası ve yukarıdan liste dayatmaları…
Bu şehirde yanlış tercihlere, kötü sonuçlara neden oldu.
6 Şubat depremleri bile AK Parti’nin içindeki ikiliği bitiremedi.
İnsanlar çadırda yaşarken bile menfaat pazarlıkları sürdü.
Çünkü burada şehir yoktu, vicdan yoktu…
Sadece hesap vardı!
Selahattin Gürkan, bu şehir için iyi bir açılım yapabilirdi.
Ama egosu, tek adamlık arzusu kendisine çok büyük hatalar yaptırdı.
Sami Er tercihi, bu dönem için ne kurum hafızasına, ne şehrin acil ihtiyaçlarına uygun bir karardı.
Yanlış kişi, yanlış zamanda, yanlış koltuğa oturtuldu.
Ali Bakan, halkla iç içe olmasıyla umut verdi.
Ama birleştirici olmak yerine kutuplaşmayı azaltma konusunda yeterli olmadı.
Şehir yine ikiye bölündü.
Bu kaotik ve belirsiz tablo, Malatya’da kalifiye insanların göçüne ve sermayenin çekilmesine neden oluyor.
Yatırımcı yok.
İş sahası yok.
Umut hiç yok.
Ve en önemlisi…
Bu şehri taşıyacak ileri görüşlü bir siyasi irade de yok gibi.
Velhasıl kelâm…
Malatya siyaseten de, kültürel olarak da, ekonomik olarak da, şehir yaşamı açısından da…
Önümüzdeki 10 yıl için umut vermiyor.
Not: Bu yazı, bir Malatyalı okurumuzun geçen hafta gönderdiği detaylı değerlendirmeye dayanarak hazırlanmıştır.
KALEM HAKKI:
İsmi Sildik, Tepkiden Külliye Yaptık…
Malatya’da bir tabela vardı…
Ne ışıklıydı,
Ne süslüydü,
Ama bir ömrün alnına yazılmış dua gibiydi.
“Vahap Küçük Hayır Çarşısı” yazıyordu üstünde.
Yani kış günü mont, yaz günü ayakkabı…
Yani gizli bir el, görünmeyen bir hamilik…
Yani bu şehrin hayırla anılan yüzüydü.
Ama bir gün…
O tabela söküldü.
Sebep mi?
“Modern yardım modeli” dediler.
Yani rencide olmuyor artık çocuklar!
Yani yardım ediliyor ama gösterilmeden!
Yani o tabela, artık bir utanç vesilesiymiş gibi anlatıldı.
Sonra?
Sonra kamuoyunda tepki büyüdü.
“Bu nasıl bir vefa?” diyenler çıktı.
“Adını silmeyin bari…” diyenler oldu.
Ve ne yaptılar biliyor musunuz?
Kalkıp o çarşının değil…
O çarşının içinde yer aldığı külliyenin adını değiştirdiler!
Artık orası “Vahap Küçük Külliyesi” oldu.
Yani halkın gözünde şu:
Tepki geldi, tabelayı başka duvara astık.
Oysa başka türlü olsaydı?
Mesela önce külliyeye ad verilseydi…
Sonra hayır çarşısı kapatılsaydı…
Kimse ses çıkarmazdı.
Kimse sorgulamazdı.
Ama siz ne yaptınız?
Önce adını sildiniz.
Sonra tepki görünce adını başka duvara yazdınız.
Üstelik arkada bir hikâye anlatıldı fısıltıyla…
Dendi ki:
“Yardım alan çocuklar rencide oluyordu.
Yıllar sonra o yardımları bir utanç gibi hatırlıyorlardı.”
Olabilir.
Hatta doğrudur.
Ama bunun çözümü ad silmek mi?
Yoksa o yardımı daha mahrem, daha zarif, daha insanî yapmak mı?
Mesele şu:
Usul yanlış olunca, söz doğru olsa bile kıymetini kaybeder.
Sadi Şirazi boşuna dememiş:
“Yanlış üslup, doğru sözün celladıdır.”
Ve bu şehir, bir hayırseverin adını tabeladan sildiğiniz günü unutmaz.
Çünkü bazen…
Bir isim, bir binadan daha büyüktür!
ÜSTÜ AÇIK SEÇİM, ALTI KAPALI TUVALET!
Bir adam konteyner çarşıda dükkân açmış…
Deprem sonrası…
Yıkık, dökük, paramparça Malatya’da…
Ekmek teknesini yeniden kurmaya çalışmış.
Ama öyle büyük hayallerle değil…
Sadece bir bardak çay içebilmek,
Ve insan gibi bir tuvalete gidebilmek hayaliyle!
Çünkü bu şehirde konteynerde esnaf olmak…
Çaysızlıkla böbreğe,
Susuzlukla hastaneye uzanan bir yolculuk demek!
Neden mi?
Çünkü Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hemen dibindeki konteyner çarşıda…
Ne çatı var…
Ne tuvalet!
Yani…
Esnafın üstü açık, altı kapalı!
Yağmur yağsa mallar sele kapılır…
Güneş doğsa ciğer yanar…
Su içse… prostat olur.
İçmese… böbrek çöker!
Ama ne Büyükşehir Belediyesi görüyor bunu…
Ne de her fırsatta kendini “esnafın adamı” diye tanıtan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu duyuyor!
Amaaaa…
Geçenlerde bir haber düştü memlekete!
Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın,
Kendi bölgesindeki konteyner çarşılara çatı yaptırmış!
Evet evet, yanlış okumadınız…
Çatıyı görmüş,
Esnafı düşünmüş,
Elini taşın altına koymuş!
Sonra?
Konteynerde sıcağa, soğuğa, yağmura direnen esnaf demiş ki:
“Keşke Bayram Taşkın, sadece Battalgazi’nin değil…
Tüm Malatya’nın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı!”
Yani anlayacağınız…
Bazısı başkan olur, sadece poz verir.
Bazısı başkan olur, çay içmeden dert dinler!
Çatı yaptıran Bayram Taşkın…
Koltukta oturmamış,
Altında ezilen esnafa eğilmiş!
Şimdi soralım:
Bu şehir ne istiyor?
Taziye evi mi?
Yoksa canlı esnafa bir tuvalet mi?
Siyaset değil beyler…
Şemsiye lazım!
Ve unutmayın…
Yağmur yağınca ıslanan sadece mallar değil,
Bu milletin sabrıdır!
FİSKOS MASASI –Ezanı Bastıran Konser, Gölgede Kalan Festival, Unutulan Malatya!
— Ezana Kulak Değil, Volüm Verdiler!
Veli Ağbaba’nın düzenlediği Pinhani konserinde ezan okunurken ne bir duraksama oldu, ne bir saygı…
Eskiden sanatçı ezanı duyunca mikrofonu indirirdi, şimdi volümü yükseltiyor!
Kulislerde konuşulan şu:
“Ezanı bastıran müzik olur da, vicdanı bastıran bir alkış olmaz mı?”
Vatandaş diyor ki: “Bu milletin kalbi, ezanla senkron tutar, şarkıyla değil!”
— Yeşilyurt Belediyesi: Festivalcikler ve Fiyaskolar!
Veli Ağbaba’nın konserine alternatif olsun diye Yeşilyurt Belediyesi’nin “gençlik festivali” düzenlediği, ama harcanan paranın kitleye dönüşemediği konuşuluyormuş.
Yüz kişi, bol sis efekti ve boş sandalyeler…
Dedikodu şu: “Onlar festival yaptı, millet Pinhani’ye gitti!”
Yani reklam boldu, ama alkış yoktu!
— Malatyaspor’un Emekçileri Gücenmiş!
Sami Er’in, Malatyaspor ve Yeni Malatyaspor hakkında yaptığı açıklamalarda “suistimal edildi” demesi, geçmiş başkanları kızdırmış.
“Biz o kulübe sadece zaman değil, hayat verdik” diyorlarmış.
Kulislerde konuşulan şu: “Şehir için ter dökenlere laf etmek kolay, taşın altına el koymak zor!”
Malatyaspor’un eskileri diyor ki: “Bir gün değil, her gün Malatya’ya hizmet ettik!”
— TOKİ’de Ev Var, Hayat Yok!
İkizce ve Cafana mahallelerindeki TOKİ konutlarında hâlâ internet altyapısı yokmuş.
Ev var ama internet yok!
Yani bir nevi “akıllı ev” değil, “dilsiz ev!”
Evden çalışanlar Superbox’a yönelmiş ama ya sinyal yok ya fatura çok.
Dedikodu net: “TOKİ çatı yaptı ama çatıdan bağlanamadık!”
— Yollar Kapanmış, Sinirler Açılmış!
Gençlik Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerde yolların kapatılması vatandaşın sabrını sınamış.
Zaten trafik sıkışık, bir de konser için kapatılan caddeler tuz biber olmuş.
Kulisten kulise yayılan şikâyet:
“Şehre gençlik geldi ama huzur gitti!”
— Kurbanlık Fiyatı: Küçükbaş Al, Bütçeyi Kes!
Kurbanlık fiyatları el yakıyormuş.
Vatandaşlar sosyal medyada paylaşıyor:
“Bu fiyatlarla değil koyun, dua kesilir!”
Malatya’nın pazarı karışık, cüzdanlar kararmış!
— Minibüsçülerin Gece Tarafı: Tam Tarife!
Gece geç saatte biten konserden dönen gençlerden, normal ücret yerine tam tarife alınmış.
Bazı minibüsçüler “öğrenci kartı geçmez” diyerek keyfi uygulama yapmış.
Söylenen şu: “Konser bedava, dönüş pahalı!”
— MASKİ Boru Değiştiriyor mu, Yoksa Boru mu Okuyoruz?
3 milyar TL’lik içme suyu yatırımının nerelere gittiği bilinmiyor.
Bazı bölgelerde hâlâ eski borular, patlaklar, arızalar…
Vatandaş soruyor:
“3 milyar nerede değişti? Sadece makbuz mu bastınız, yoksa gerçekten boru mu döşediniz?”
Fiskos Masası’nda yazılanlar, vatandaşın konuşmalarından ve duyulan dedikodulardan ibarettir.
İnanan olur, inanmayan çay içer!
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Sami eri bu şehrin başına bela edenler mutlu musunuz...
19-05-2025 13:59Yağmur dan kaçalım derken doluya tutuldular.. Selahattin Gürkan zamanında ona metiyeler dizdiler, işlerini gördüler, çocuklarını işe yerleştirdi ler sonra Selahattin Gürkan a ihanet ettiler.Malatya’nın İslami yapıları da bu kavgada yanlış pozisyonlar aldı. Siyaseti okumadılar. Yorumlayamadılar. Müdahale etmeye kalktıklarında da en büyük zararı yine Müslümanlara ve bu şehre verdiler. Sami eri kurtarıcı gibi görüp bu şehrin başına bela ettiler.aslinda Sami ere referans olanlar onu kullanmak için Sami erin adını ön plana çıkardılar.. şimdi Sami ere referans olanlar ile Sami er arasında soğuk rüzgarlar esiyor...Sami er artık onlardan kaçıyor. Yerine İslami camia ile Aras i iyi olan daire başkanları ni vekil tayin ediyor... çünkü bu camianin istekleri hiç bitmez bitmeyecek te...Sami er şimdi den bu camiadan bir kaç i hariç hepsine sırtını çoktan dönmüş durumda... İslami cami a yeni dönem belediye başkanlığı seçimini bekliyor...az da pişmanlıkları var , keşke Sami ere referans olmasaydık diye .
Her Devrin Adamı...
19-05-2025 13:45Onun sözü Sami eri. Sözü, Sami erin en güvendiği adamı. Sami eri yönlendiren ama yanlış yönlendiren. Bir zamanlar Ahmet Çakır'ın prensiydi.hala da Ahmet Çakır'a sadakat ile bağlı. Ahmet Çakır'ın arkasından bu adam bir şey bilmiyor biz onun düzeltmeye ve yönlendirmeye çalışıyoruz diye sağ da solda konuşan boş beleş bir adam... kibirli, kendini beğenmiş...ancak görüntüsü sanki dersin ordinaryüs profesör psikolog,sosoyolog, her şey den anlayan herşeyi bilen bilmek zorunda olduğunu hisseden keçi sakalı ile kendisine entel dantel süsü veren aslında zavallı biri ...yokluk içinde büyüyen ama doğduğu büyüdüğü yere ihanet eden biri... Hacı Uğur Polat bunu erken farketti ve yol verdi .. Selahattin Gürkan a bu adam itibar suikasti yaptı , Selahattin Gürkan bunu kulağından tuttu ve kapı dışarı koydu, yanına yaklaşmasına izin vermedi, adam akrep gibi kendini bile acımadan sokacak biri...Sami erin altından giren üstünden çıkan biri... Vahap Küçük hayır çarşısında rahmetli Vahap Küçük ün adını kaldıran kişi tabi bunu süslemesi gerekir di kamufle etmesi gerekirdi. Hayır kelimesi yardım alan kişileri rencide ediyor bahanesi ni uydurdu.. tepkiler gelince külliyenin adını koydular Vahap Küçük olarak ..siz Vahap Küçük ün tırnağı olamaz siniz. İnsanların gönlünde ki Vahap Küçük adını nasıl sileceksiniz..eyyy çok bilmiş adam senin de suyun ısındı, yaptığın tek şey Sami ere yanlış adımlar attırmak, sonrada kurtarıcı gibi kendini pazarlamak.. yaptığın tek şey, tek adam olmak, diyet ödediğin dernek ve cemaat üyelerine belediye imkanlarini kullandırmak. Senin devrin bitecek... operasyon çektiğin daire başkanları, daire müdürleri ve personellerin ahı seni bırakmayacak...kimden mi bahsediyorum...o kendini biliyor ama Sami er ona güvenmeye devam etsin...ya da bakış açısını değiştirsin belki Sami er o zaman kendisi ile ilgili oynanan oyunu görecektir...
Rıza
19-05-2025 12:14Veli nin kayığına binip poz veren belediye başkanları yaptıkları hatayı anlayacaklar.. Malatya da at izinin it izine karıştığını yukardakiler biliyor..
Resul
19-05-2025 11:17Sami Bey Malatya da belli bir dernek grup dışında herkese muhalif!! O başkan yardımcıları müdürleri merkez ilçe belediyeleri dahil hep şelale grubundan olduğundan iş yapamaz hale geldi!!
Battal
19-05-2025 10:57Sami Er in sunumunu izledim.. Yahu cümle bütünlüğü yok.. Adam konuşamıyor.. Kurduğu cümleye kendi de inanmıyor. Mesela tramvayla ilgili açıklamasında tutarsızlık var.. Yapamıyoruz diyemiyor ama daha önce söz verdiği için açıklama yapmaktan da uzak duramıyor.
Özcan
19-05-2025 10:47İkizce TOKİ de kavşak yok 3 km yol dolanıyoruz.
Serkan
19-05-2025 10:16Ah be Veli Ağbaba ah be sözünü tuttun da ne oldu Malatya senin kıymetini bilmiyor. Baba adamsın.
Esnaf
19-05-2025 10:08Bahsettiğiniz konteynerlerde esnaflık yapıyorum abdest ve tuvalet ihtiyacım için yolun karşısındaki camiye gitmek zorunda kalıyorum. İsyerim günde 4 5 kez 20 25 dakika kapalı kalıyor Sami başkan zamanında söz vermiş aslında ama ne gelen var ne giden.
Kemal ayan
19-05-2025 09:41Zamanın da Selahattin e egolu diyenler Sami yi hala tanımamışsa zamanla tam tanıyacaklar.. Sami Er Toki nin projeleri olmasa Selahattin in Gürkan ın eserleri olmasa gidecek yer bulamayacak!!
Emre
19-05-2025 09:37Malatya’da olup bitenleri bu kadar net ve dobra anlatan bir yazı daha okumadım. Belediyeye değil, milletin vicdanına ses olmuş
Adnan
19-05-2025 09:36Beşir Atalay meselesi üzerinden başlayan analiz son bölüme kadar çok sağlam. Özellikle Vali ile ilgili bölüm ciddi sorgulama gerektiriyor.
Demir
19-05-2025 09:36Bu yazı hem teknik hem de edebi olarak çok güçlü. Yazının dili sert ama eleştiri çok yönlü ve yerinde
Aslıhan M.
19-05-2025 09:35Fiskos Masası bölümü tam bir nabız ölçümüdür. Siyasilerden bürokratlara kadar kim neyi eksik yaptıysa, herkesin aynaya bakması gereken bir yazı.
Ali Rıza / Emekli öğretmen
19-05-2025 09:34Bu yazıyı torunuma da okuttum. Çünkü Malatya’ya sahip çıkmak sadece oy vermekle olmaz. Vicdanla olur, takip etmekle olur. Kalemine sağlık
Muzaffer
19-05-2025 09:34Vahap Küçük ismiyle ilgili anlatılanlar çok dokundu. Hayır işi gizli yapılır ama hayır yapan unutulmaz. O tabela bir rahmet nişanesiydi
Nilüfer
19-05-2025 09:33Sami Er ve Behçet Bakır'a bugün rahat yok. Güzel analizler yapmışsınız Konteyner çarşılarda çay bile içemeyen esnafı düşünen kaç kişi kaldı? Herkes poz veriyor Malatyalılar çile çekiyor. Herkesin aynaya bakmasını sağlayacak bir yazı olmuş.