dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2439.9
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64943.7$

SAHİP ÇIKMAZSAN “GEZER”

10 Mart 2020, Salı 08:11

 

SESLİ MAKALE 

Malatya siyasi hayatının dünkü bomba haberinde, Prof. Dr. İbrahim Gezer'in ismi vardı.

Şöyle ki;

Eski Başbakan Yardımcılarından Ali Babacan tarafından kuruluş çalışmaları yapılan partinin dilekçesi, dün İçişleri Bakanlığı'na verildi. Söz konusu partinin kurucular kurulu listesinde, Prof. Dr. İbrahim Gezer'in isminin bulunmasını, “Yanlış” , “İhanet” ve hatta “vizyonsuzluk” şeklinde okuyanlar; Malatya'da had safhada..

Mamafih,

Ben buradan AK Partili yetkililere seslenmek istiyorum:

Eğer siz il başkanı ararken “vizyon” odaklı olsaydınız,

Belediye başkanı seçerken  “liyakati” merkeze oturtsaydınız

ve

Milletvekili tercihi yaparken “Akademik alt yapıyı” önemsediğinizi gösterseydiniz,

İbrahim Gezer başka bir yere gitmezdi…

Not: Bugün seçim olsa, Akçadağlıların desteğiyle İbrahim Gezer vekil olur ve AK Parti'nin vekil sayısı üçe düşerdi.

YA MEŞALE 3'E BÖLÜNDÜ? YA DA!..
Biz Malatyalıların yıllardır gündeminde yer tutan Meşale Vakfı, hali hazırda üç partide de temsil ediliyor. AK Parti'deki mevcut Meşaleciler, malum-u i'lam nevinden.. Mehmet Koç ise Ahmet Davutoğlu'nun Gelecek Partisi il başkanı oldu. Prof. Dr. İbrahim Gezer'in, Ali Babacan'ın partisinde yer alması, akla şu soruyu getirdi: Meşale vakfı üçe mi bölündü? 

KEŞKE HAKLI ÇIKMASAYDIM…
Hani derler ya, “Eğer ile meğer evlenmiş, keşke diye bir çocukları olmuş”.

Bizimki de böyle oldu.

Şöyle ki;

Geçen hafta TBMM'de biri dizi ziyaret yaptım. Ziyaretlerim arasında, MHP Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu da vardı.
Kendisine şöyle bir söz arz ettim: “Sayın Vekilim, Yeni Malatyaspor hepimizin ortak değeri, tüzel kişiliği ve şehrimizin en büyük aktivitesi. Sizin Yeni Malatyaspor hususundaki “hassasiyetinizi” de biliyorum. Elbette eleştirmeliyiz, fakat bu eleştirinin su-i istimal edilmesine de, asla müsaade etmemeliyiz

Bu sözlerime vekilimizin cevabı, “Buna asla müsaade etmem” şeklindeydi.

Geldiğimiz noktada hassasiyetimizdeki haklılık payımızın yüksekliği ortaya çıktı.


BEŞ SORUYA “TEK” CEVAP!

Sözün güzelliği kısalığındadır. O sebepten dolayı beş soruya, “tek” cevap vereceğim:

1
- Yeni Malatyaspor, hangi başkan döneminde 2. Lig'den 1. Lig'e çıktı?

2- Yeni Malatyaspor, hangi başkan döneminde 1. Lig'den Süper Lig'e çıktı?

3- Yeni Malatyaspor, hangi başkan döneminde UEFA'ya gitti?

4- Yeni Malatyaspor, hangi başkan döneminde standardı yüksek bir tesise kavuştu?

5- Yeni Malatyaspor'un hangi başkanı, namlunun ucundaki kör kurşuna hedef oldu?

Tek cevap: ADİL GEVREK

BUNLAR SAMİMİ DEĞİL!

Her şeyin “sağlamasını”, “etüdünü” ve “tahlilini” günümüzde yapmak mümkündür.

Hatta samimiyetin dahi...

Mesela:

-Yeni Malatyaspor'un maçlarında, “Adil Gevrek istifa…” diye bağıranlar.

-Sosyal Medya'da, “Takımın içini boşalttı…” diye yırtınanlar.

-Şehrimizi alakadar eden şu krizi görmezden gelerek “Filan kişi başkan olsun…” diye isim önerenler.

-Kısacası şu şehrin “Futbol sevgisini” mazi kabristanına defnetmek isteyenler.

Eğer sizin bağırmanız, yırtınmanız, önermeniz ve isteğiniz Yeni Malatyaspor'un aleyhine oluyorsa; Samimiyet tahliliniz “negatif”tir.


SİL GİTSİN!..

Eğer siz Malatya'dan çıkıp kendinizi ve ekonomik durumunuzu İstanbul'a giderek düzeltmişseniz, sizi eleştirmek isteyenler “Kimin oğlu” diyecektir.

Eğer siz Malatya'dan çıkıp organikliğinizi ve değerlerinizi muhafaza ederek ekonominizi geliştirmişseniz, sizi eleştirmek isteyenler “Vizyonsuz ve kıro…” diyecektir.

İşte bu kişiler, ne vatana, ne millete, ne de kendilerine faydalıdırlar. En iyisi siz bu kişileri hayatınızdan çıkararak, hafızanızdan “SİL”in.

ADİL GEVREK “DEPİK” Mİ ATTI?

Bana “Konyaspor maçı sonrası Adil Gevrek'in çıkışını nasıl değerlendiriyorsun?” diye soruyorlar..

Cevaben diyorum ki; “Eğer İhsan Koca 31 Mart yerel seçim öncesi, Yeşiltepe'de “Hırsız”  kelimesine sinirlenip ‘…İspatlamayan, namussuzdur, şerefsizdir, haysiyetsizdir' derken haklıysa; Adil Gevrek de aynı ithama maruz kalmaktan öte birde üzerine küfür işitiyorsa, arabadan inerek tepki gösterip “Depik” atmakta haklıdır.”


AKIL TUTULMASI DEĞİL GÜÇ ZEHİRLENMESİ...

Terör örgütü FETÖ ile 2002 yılından bu yana “ilmi” mücadele içindeyim. 2007 yılında Azerbaycan'da bulunan “Hüner Meydani” ve “Yeniçağ” gazetelerinde yine bu örgüt hakkında yazılar yazdım. Nihayetinde ise “Sabah Gazetesi”ndeki Nazif Karaman ile birlikte çalıştığımız haberle, terör örgütü FETÖ'nün miadı doldu.

Fakat kafama takılan bir soru vardı. Bu soruyu Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey'e sordum.

işte aldığım cevap:

Soru:

-2002'den beri FETÖ ile ilmi olarak mücadele ediyorum... Her şeyi planlayarak kumpas kuran FETÖ, “Hanifi Avcı” ve “Tahşiye kumpası” davasında arkasında iz bıraktı. Burada akıl tutulması mı vardı??

Cevap:

-Biz buna “güç zehirlenmesi” desek daha doğru olur. Çünkü her şeyi ele geçirdiler. Bir örnek veriyorum... 550 havacı kurmay subayın 530'u, 72 generalin 64'ü, 1.200 pilottan 920'si ihraç edilmiş. Zaten her şeyi ele geçirmişler! Bu da ciddi bir güç zehirlenmesi. Kendilerinde hükümeti düşürme cesareti dahi bulabiliyorlar. O da olmayınca darbe yapıyorlar!..

BİR İHTAR, BİR İKAZ:

MEVLİD DOĞUMDUR, ÖLÜM GÜNÜNDE OKUTULMAZ!

İSMİN DEĞİŞMESİ, MÜSEMMAYI DEĞİŞTİRMEZ!

Ulemanın ıstılahında ‘mevlid' doğum, bahusus Hazret-i Peygamber (asm) doğumu anlamında kullanıldığı halde, günümüz insanları ise, bunu ölen kişinin 3'ünde, 7'sinde, 40'ında veya sene-i devriyesinde halkı toplamak ve ziyafetler vermek manasına anlamaktadır.

Bu yanlıştır!

Ulemayı İslam, evvelkini Peygamberimizin (asm)  doğum gününde ve sair doğum, düğün, sünnet gibi; sürür ve ferah günlerinde okunmasını müstahsen bir adet-i İslamiye saydıkları halde, ölüm gibi hüzün zamanlarında okunmasını ise bid'a-yı kabiha olarak nitelendirmişlerdir. Bundan dolayı , ölen kişi için toplanmak ve merasim tertip etmek haramdır. Bid'a-yı kabiha olan ölen kişi için toplanmak haram olduğu gibi, adına ‘mevlid' demek hükmü değiştirmez. Çünkü bu mevlid değil, memattır. İsmin değişmesi, müsemmayı değiştirmez.

Müstahsen olan mevlid adeti ta ilk çıktığı zamandan, Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar sadece Peygamberimizin (asm)  mevlid gününde ve miraç gününde ve sair ferah günlerde okunurken; Türkiye'de ezan-ı Muhammed (asm)'i  ve sair ibadetler yasaklandığı zamanda; insanlar cenazelerinde yapacak bir şey bulamayınca, bu mevlid-i, ölümlerde okumayı adet etmişlerdir. Onun için bu konuyu, sonradan çıkan bu adete göre mütalaa etmek yanlıştır.

 Mevlid'in nerede okunacağıyla ilgili Bediüzzaman hazretlerinin söylediği şu söz, bu konuyu açıkça beyan etmektedir: “... ne kadar zevkli, fahrli, nurlu, neş'eli, hayırlı bir müsamere-i ulviye-i diniye olduğunu anla...” RN-Mektubat/308

Bediüzzaman bu ifadesiyle mevlidin zevkli, neşeli bir ‘müsamere' olduğunu beyan etmekle; zevkli ve neşeli münasebetlerle okunacağını, ölüm gibi hüzünlü ve yaslı zamanlarda okunmayacağını ifade ediyor.

Ölüm gününde müsamere (tiyatro) yapılır mı?

Bu hususta fıkıh kitaplarına müracaat edilebilir.

Selam ve dua ile

Fiemanillah