dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64104.725$

Soba

10 Kasım 2021, Çarşamba 06:44
Soba
    





        Bizim çağalığımızda kaloriferli ev yok denecek kadar azdı. 
        Onun için bizim neslin çağaları hep o gürül gürül yanan, küçücük deliğinden çıkan ışıkları tavanda oynaşan, odunlar yanarken çıkan çıtırtıları dinleyerek uyuduğumuz, çamaşır kurutmak için borulara monte ettiğimiz çağın icadı  kurutucular..! taktığımız, yerleştirdiğimiz “maşanın” üzerinde, hiç bir ekmek kızartma makinesinde lezzetini ve kokusunu bulamayacağımız ekmekler kızarttığımız, üstünde çaylar, ıhlamurlar demlediğimiz, kestaneler pişirdiğimiz, mandalina, portakal kabuklarını koyup güzel kokması için yaktığımız, arada bir gürül gürül yanan sobanın üstüne, tehlikesine aldırmadan kolonya döküp alev çıkmasını zevkle seyrettiğimiz, dışarıdan gelince her nedense hep yaş olan çoraplarımızı ayağımızı yapıştırarak kuruttuğumuz, çoğu zaman çorabımızın yandığını çıkan kokudan ve sobada bıraktığı izden anladığımız sobalarla büyümüştür. 
         Hele o içinde leziz yemekler pişirilen, börekler yapılan, patatesler közlenen  ve evin içine muhteşem yemek kokuları yayan kuzineleri, yün yorganlara sarılıp yattığımız, yattığımız pozisyonda kalktığımız, ama çelik gibi sağlıklı olduğumuz o günleri unutmamız mümkün mü? Sobayı tutuşturmak için “gamga” toplarken elimize batan kıymıkları, renkli muşambaların üstüne koyduğumuz üzeri saç kaplı soba tahtasını, temizlik için kullandığımız “tavşan ayağını” unutmamız mümkün mü?
         Teknoloji geliştikçe insanoğlu ister istemez ayak uydurmak zorunda kalıyor. Teknoloji önce kömürlü kaloriferleri hayatımıza soktu. Ardından fuel oil ile yanan, ardından mazotla, ardından elektrikle çalışan kaloriferler hayatımıza girdi. Şimdi ise doğal gazla çalışan bir kutu büyüklüğündeki kombilerle hayatımızda. 
          Yukarıda soba ile ilgili birtakım anılardan bahsettim. Bu yaptıklarımızın kaçını kaloriferle yapabilirsiniz?
            Kaloriferden gürül gürül ses duyamazsınız. Üstelik şavkı da tavana vurmaz..! Üzerinde çay, ıhlamur demleyemezsiniz, kestane pişiremezsiniz, portakal kabuğu koyup yakamazsınız, kolonya döküp alev çıkaramazsınız, çorabınızı yakamazsınız, işten gelince ellerinizi arkadan bağlayıp, sobaya sırtınızı dönüp kebap da yapamazsınız! Ekmekse hiç kızartamazsınız..!
            Ne monoton ve sıradan bir alet, sadece ısıtıyor başka bir marifeti yok!
            Üstelik yün yorganların saltanatına da son verdi..!
            Çok durağan ve sıkıcı!
            Oysa soba öyle miydi?
            Her safhasında aksiyon vardı.
            Kışın ninelerimiz bize yün çorap örerdi, çok sıcak tutardı fakat her ne hikmetse karda kışta o yün çorabı ıslatmadan eve gelmezdik. Gelince de ilk iş gürül gürül yanan sobanın başına geçip ayakları sobaya dayamak olurdu. Annemizin sesi bizi kendimize getirirdi. "töremeyesin gine yanığh goğhuları geliyi, çorabı mı yağhtın?”
              Sobanın yanına konulan leğenle analarımız bizi evire çevire yıkardı. Rahat durmadığımızdan olsa gerek sık sık kafamıza vururlardı. Hem yıkanır hem dayak yerdik vesselam..!
                Kaloriferin yanında hiç banyo yapanı gördünüz mü?
               Evin kedilerinin de uyudukları, mutluluktan hırladıkları yer yine sobaların yanı değil miydi?
                Kaloriferin altında yatan kedi gördünüz mü hiç? 
                Soba! Bir ritüeller manzumesiydi. 
                Kurulması, sökülmesi, tenekecide yapılan, önü arkası belli olmayan boruların birbirine geçirilmesi, boruların boyanması, tavana telle bağlanması, taş kömürlerin kırılması, odun ve kömürün eve taşınması ve en son sobanın yakılması hep uzmanlık isteyen bir törendi sanki. Hele o şimdilerde unuttuğumuz "soba silkeleme"  başlı başına bir törendi. Bu törenin sonunda eliniz yüzünüz kömür karasına bulanmış halde kendinizi banyoya zor atardınız.
                 Ya o boruların boyanmasından sonraki ilk yakışta çıkan  koku ve de camı pencereyi açtığımız günler.
                 Sobaya o kadar alışmıştık ki, kaloriferli eve geçtiğimiz günlerde dahi oturduğumuz odanın kapısını soğuk gelmesin diye kapatırdık.
                   Şimdi soruyorum sizlere, soba mı güzeldi, kalorifer mi?...
                    Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...