dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.06
  • ALTIN
    2326.5
  • BIST
    9104.65
  • BTC
    70524.45$

Uluslararası Politika ve Algoritma

26 Temmuz 2021, Pazartesi 09:24
Uluslararası Politika ve Algoritma
 




Bir önceki yazımızda, takip eden haftalarda uluslararası politikada yaşanan değişimin nedenlerine ve bizim bu değişim içindeki konumumuza değineceğimi söylemiştim. Tüm bunları konuşmadan önce elbette ki bazı temel bilgilere ihtiyacımız var. Bu nedenle bazı sorular sorarak işe başlamak gerekiyor. Örneğin, insanlar aynı şeye bakmalarına karşın neden farklı sonuçlara ulaşırlar? Hemen herkes ülkemizin uluslararası alanda hak ettiği saygın konuma ulaşmasını isterken, neden pek çok kimse neredeyse birbirine zıt tutumlar sergiliyor? Diğer devletlerle ilgili düşüncelerimiz neden bu kadar reaktif? Birimizin ak dediğine, neden diğerimiz kara diyor? Bu ve benzeri soruları cevaplayabilmemiz için gerekli olan anahtar kavram “algoritma”dır. Algoritma bir problemi çözmek ya da bir amaca ulaşmak için izlenen yol anlamına gelir. İsmini ve esaslarını ünlü Türk-İslam bilgini El Harizmi’den almıştır.

İnsan zihni bir dizi mantıksal işlem sonrasında etrafında olan biteni algılar ve anlamlandırır. Yani en basit bir işi yapmamız dahi bir dizi zihinsel akış ve işlem sonucunda gerçekleşir. O nedenle bilgisayar ve yapay zekâ dediğimiz şey insan zihninin mantıksal işleyişini taklit eden komutlar dizesini makineleştirerek çalışırlar. Zihinsel algoritmanın işleyişi kabaca şu şekildedir. Bir konu ya da sorun hakkında zihnimizde yer alan, daha önce edindiğimiz bilgilere müracaat ederiz. Bu bilgilere ayrıca duyu organlarımızla dış dünyadan topladığımız somut bilgiler de eklenir. Mantık dediğimiz önermeler ve akıl yürütmeler ise bu bilgilerin akışını kontrol eder. Örneğin masa lambanızı açtınız yanmadı. Bu durumda zihinsel algoritma şu şekilde işliyor: 1. Adım: Lambanın fişi takılı mı? Evetse 2. Adıma geç, Hayırsa fişi tak; 2. Adımda ise, Ampul sağlam mı? Evetse 3. Adıma geç, Hayırsa ampulü değiştir, gibi devam eder. Ta ki bir sonuca ulaşana kadar. 

 Bu basit algoritma akışında her adımda yer alan bilgi bir sonrakini ya da alternatif seçenekleri oluşturarak ilerler. Her adımda sorulan mantıksal soruya verdiğiniz cevap algoritmanın akışını tamamen farklı noktalara çekebilir ve sizi birbirinden çok farklı sonuçlara ulaştırır. O zaman burada önemli olan nokta zihinsel algoritmanızın karşılaştığı sorunlara cevap üretebilmek için hangi bilgilerle beslendiği ve hangi koşullardan etkilendiğidir. Örneğin somut bilgilere ve mantıksal akışa eklenecek olan duygular beklenenden çok farklı sonuçlar üretebiliyor. Buna tarihten bilindik bir örnek verelim. Mesela Ebu’l Hakem (Hikmetin babası) olarak anılacak kadar bilgili ve saygı duyulan bir insan olan Amr bin Hişam.  Hz. Peygamberin ortaya koyduğu delilleri gayet iyi anladığı halde böyle bir görevin bir yetime değil, kendisi gibi kavminin takdirini toplamış birine verilmesi gerektiğini düşündüğü için zihinsel algoritması onu farklı bir yere sürüklemiş ve kibri onun iman etmesini engellemiştir. Sonuçta “Hikmetin Babası”, “Cehaletin Babası ( Ebu Cehl)” olarak tarihe geçmiştir.  

Bu örnekten de anlayacağınız gibi doğru ya da yanlış diye adlandırdığımız sonuçlar aslında zihinsel algoritmamızın işleyişi sonucu ortaya çıkan şeydir. Bu algoritmayı sahip olduğumuz bilgiler, içinde yetiştiğimiz çevre ve duygularımız derinden etkiler. Yani bir bakıma herkes yaşadığı zamanın ve mekânın çocuğudur (İbn’üz zaman ve ibn’nül mekân). Kuran’ı kerim bu gerçeğe İsra suresinde yer alan “De ki! Herkes eğilimlerine göre hareket eder. Rabbin kimin doğru yolda olduğunu daha iyi bilir” (84) ayetiyle işaret ediyor.

Hakikat ise doğrulardan farklı bir şeydir. Çünkü hakikat öznel değil, nesneldir. Dış dünyadan ve algılardan etkilenmez; dış dünyada, özünde (nefs’ül emirde) nasılsa öyledir. Doğrular yerden yere, kişiden kişiye, durumdan duruma değişebilir, fakat hakikat hiçbir yer ve zamanda değişmez. Bu nedenle her hal ve davranışta hakikati rehber edinmek doğru kararlar almayı ve doğru işler yapmayı sonuç verir.

Buradan yola çıkarak varmak istediğimiz sonuç ise şudur. Uluslararası politikada dünyayı görmek istediğiniz gibi değil, “nefs’ül emirde” olduğu gibi algılarsanız doğru politikalar üretebilirsiniz. Şüphesiz her politika bir algoritmaya dayalıdır, ama her algoritma sizi hakikate ve başarıya ulaştırmaz. Her milletin, kendisi ve diğer milletler hakkındaki düşüncesi o milletin uluslararası politikadaki davranışını yani dış politikasını biçimlendirir. Buna stratejik kültür denilir. Stratejik kültür ise ağırlıklı olarak tarihi algılama, okuma ve anlama biçimimizle şekilleniyor. O nedenle bir sonraki yazımızda uluslararası alanda takip ettiğimiz politikalara yön veren tarih anlayışımız üzerinde konuşarak mevzuyu ilerleteceğiz.

Sağlıcakla kalın ve Allah’a emanet olun.  

Doç.Dr. Fikret Birdişli