dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.4
  • BIST
    9104.24
  • BTC
    69955.93$

Yağlarınızı sevin!

11 Ocak 2020, Cumartesi 20:55

 

 SESLİ MAKALE 

 

Sevgili takipçilerim zaruri sebeplerden dolayı sizlere kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden huzurunuzdayım.

Açıkçası bu hafta size sağlık, beslenme falan değil de bir haykırışla seslenecektim. Kızlarınızı okutun, Allah rızası için diyecektim. Altına da bir ton sebep düzecektim lakin biraz bekledim, birazcık zaman geçti, akşam oldu sinirim yatıştı. Sen sağlıkla ilgili şeyler söylemelisin dedim kendime. Zaten her konuda herkes her şeyi söylüyor bari sen kendi işini yap dedim kendi kendime.

Sonra geçtim bilgisayarın başına. Ve ne yazacağıma karar vermemiş olduğumu fark ettim : ) O zaman size biraz yağlarımızdan bahsedeyim istedim. Aslında düşman gibi görünse de bize çok fayda sağlıyor o yağlar bilseniz. Tabii ki yeterince olduğu durumda geçerli bu dediğim. Yeterince yağ ne demek diye sorarsanız kadınlar için ideal vücut ağırlığının %15-25'i, erkekler için %8-15'i olması gereken miktardır. Bu fıtraten de böyledir. Bu yüzden erkekleri kaslı, kadınları yağlı görüyoruz çünkü kadının anne olabilmesi için daha yağlı olması gerekir. Ama maksimum yüzde 25. Yağ yüzdesi %30'un üstüne çıktığı zaman aslında masum olan o yağ hücreleri birer canavara dönüşüyor. Ve tüm sisteminizdeki çoğu hormonları / enzimleri vb olumsuz yönde etkiler hale geliyor. Yağlarımız bizi soğuğa karşı korumakla, iç organlarımızı dış etkilere karşı korumakla ve depolanarak aç kaldığımızda bize enerji sağlamakla ve daha bir sürü aktiviteyle görevlenmişlerdir. Hatta bir organ gibi davranır ve dolaşım sistemimize birçok hormon salar. Mesela son zamanlarda çok duyulan leptin, yağ dokuda üretilir dolaşıma verilir ve beyne tokluk sinyalleri yollayarak ‘daha fazla yeme' diye mesaj verir.

 Yani Yaradan her şeyde olduğu gibi burada da o mükemmel dengesini kurmuştur. Yemek yediğinizde aldığınız yağların ve şekerin bir kısmı yağ olarak depolanır. Çünkü tamamının damarda dolaşıyor olması bir süre sonra damarlarınıza zarar verecektir. Hem bunu önlemek hem de olası açlık durumlarında kullanmak üzere akıllı vücudunuz yağların ve karbonhidratların fazlasını depo eder. Tam tersi açlık durumunda da dediğim gibi şekerin depo formu olan glikojen ve yağların depo formu olan trigliseritler yıkılır ve vücudunuza enerji sağlar.

Yani sistem, hücreleriniz hayatta kalsın diye müthiş bir döngü içinde hiç durmadan çalışır. Biliyorum bugüne kadar yağları hep bir düşman gibi düşündünüz. Ama bakın artık aslında öyle olmadığını biliyorsunuz. Ve dahası da var biliyor musunuz?

2 farklı tür yağ dokusu vardır. Biri beyaz yağ, bu bildiğimiz çok yağlı beslenince organlarımızın etrafında oluşan, göbekte basenlerde olan klasik yağ yani. Fakat ikinci grup çok ilginç. Kahverengi yağ hücreleri diye adlandırılan bu hücreler aslında kas hücrelerini anımsatıyor bana. Yağ hücresi demeye bin şahit. Çünkü çok daha güzel yararları var. Şuanda üzerinde en çok durulan özelliği termojenik oluşları. Yani ısı üretiyorlar. Bununla beraber daha bir sürü yararlı madde üretiyorlar. Ve yapılan son çalışmalara göre soğuğa maruz kaldığımız zaman beyaz yağ hücrelerimiz de kahverengi yağ hücrelerimize dönüşüyor. Hatta sabahları soğuk suyla duş almanın yararlı etkisi de buraya bağlanıyor. Ama siz yine de dikkatli olun bu sefer üşütüp beni suçlamayın : )

Özetle diyeceğim şu; yağlarınızı da sevin. Ama çok değil: ) Dengeli olan her şey gibi yağ oranınız da doğru dengede güzel. Siz yine de obez olmamaya bakın. Unutmadan hemen belirteyim ki; obez bireylerde işler tersine dönüyor. Yani leptin normalde beyne tokluk sinyali gönderirken ve yeme artık derken; obez bireylerde leptin sayısı artmış olmasına rağmen direnç gelişmiştir ve etkisini gösteremez. O yüzden siz yine de normal yağ aralığında kalın. Ve kendinize çok iyi bakın : )

Sağlık dolu bir hafta diliyorum

Diyetisyen İrem ERCAN